TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AZİZ YILDIRIM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/3240)
|
|
Karar Tarihi: 8/5/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Zühtü ARSLAN
|
Raportör
|
:
|
Recep ÜNAL
|
Başvurucu
|
:
|
Aziz YILDIRIM
|
Vekili
|
:
|
Av. Abdurrahim EROL
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, hakkındaki
soruşturmada görev alan hâkim ve Cumhuriyet savcıları aleyhindeki şikâyetine istinaden
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından yürütülen soruşturma ve
verilen kararlar nedeniyle adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 6/5/2013 tarihinde
İstanbul Anadolu 35. Asliye Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde belirlenen eksiklikler
tamamlatılmış ve Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci
Komisyonunca, 31/12/2013 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, Fenerbahçe Spor
Kulübü Başkanıdır.
6. İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı (5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun mülga 250. maddesi ile
görevli) tarafından yürütülen ve kamuoyunda “şike
soruşturması” adıyla anılan soruşturma kapsamında 3/7/2011 tarihinde
gözaltına alınmış ve 10/7/2011 tarihinde tutuklanmıştır.
7. Başvurucu, kendisi ve müdafiine karşı
gizli olan soruşturma dosyası içeriğinin medya ve gazetelere karşı gizli
olmadığı, sanık ve savunma haklarının ihlal edildiği, uzun süre birbiri ile
alakası olmayan suçlamalar hakkında işlem yapılmaksızın beklendiği, herkesin ve
her şeyin birbirine ulanarak ve bu şekilde çok sanıklı kalın dosyalar
oluşturularak savunmanın imkânsız hale getirildiği, iddianamelerin
hazırlanmasının geciktirildiği, yargılamanın bu nedenle yıllar sürecek şekilde
uzatıldığı, soruşturmanın kapsamının belirlenmesinde ayrımcı tutum
sergilendiği, delillere ilişkin gizli bilgilerin kesin doğruyu yansıtıyormuş
gibi basına verildiği, basında yer alan haberlerin oluşturduğu baskı ve olumsuz
atmosferin etkisi ile tutuklandığını ileri sürerek, soruşturmada
görev alan yargı mensupları hakkında HSYK’ya
başvuruda bulunarak şikâyetçi olmuştur.
8. Başvurucunun şikâyeti
üzerine HSYK’nın 1/8/2011 tarihli “inceleme ve gerektiğinde soruşturma”
iznine istinaden, ilgili Cumhuriyet Savcısı hakkında HSYK Başmüfettişi
tarafından inceleme yürütülmüş ve tanzim edilen 13/9/2011 tarihli fezleke, HSYK
Üçüncü Dairesine sunulmuştur. Fezleke ve ekleri ile başvurucu ve avukatının
dilekçe ve beyanlarını inceleyen HSYK Üçüncü Dairesinin 4/10/2011 tarih ve
2011/5961 sayılı kararıyla soruşturma izni verilmemesine karar verilmiş ve HSYK
Genel Sekreterliğinin 15/2/2012 tarih ve 8581 sayılı yazısı ile başvurucuya
bildirilmiştir. Başvurucu bu karara karşı yeniden inceleme talebinde
bulunmuştur.
9. Başvurucunun yeniden
inceleme talebini inceleyen HSYK Üçüncü Dairesinin 3/5/2012 tarih ve 2012/390
sayılı kararıyla “kararın kaldırılmasını gerektiren
herhangi bir delil ve durumun bulunmadığı” gerekçesiyle,
başvurucunun talebinin reddine karar verilmiştir. Başvurucu bu karara karşı
23/7/2012 tarihli dilekçe ile HSYK Genel Kuruluna itiraz yoluna başvurmuştur.
10. Başvurucunun itirazını
inceleyen HSYK Genel Kurulunun 20/2/2013 tarih ve 2013/210 sayılı kararıyla “yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin kararın
yerinde olduğu” gerekçesiyle, başvurucunun itirazının oy birliğiyle
ve kesin olarak reddine karar verilmiştir. Bu karar başvurucuya 5/4/2013
tarihinde tebliğ edilmiştir.
B. İlgili
Hukuk
11. Anayasa’nın 159. maddesinin
dokuzuncu ve onuncu fırkaları şöyledir:
“Hâkim ve savcıların görevlerini; kanun, tüzük,
yönetmeliklere ve genelgelere (hâkimler için idarî nitelikteki genelgelere)
uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; görevlerinden dolayı veya
görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve
görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde haklarında
inceleme ve soruşturma işlemleri, ilgili dairenin teklifi ve Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu Başkanının oluru ile Kurul müfettişlerine yaptırılır.
Soruşturma ve inceleme işlemleri, hakkında soruşturma ve inceleme yapılacak
olandan daha kıdemli hâkim veya savcı eliyle de yaptırılabilir.
Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki
kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
12. Mahkemenin 8/5/2014
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 6/5/2013 tarih ve 2013/3240
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
13. Başvurucu, gözaltına
alındığı ve eşkâl tespitinin yapıldığı görüntü ve fotoğrafların, soruşturma
dosyasına ait çok sayıda bilgi ve belgenin basında yer aldığını, soruşturma
makamlarınca, soruşturmanın gizliliğinin korunmasına ve medya yoluyla
oluşturulan olumsuz “linç”
atmosferinin önüne geçilmesinin sağlanmasına yönelik tedbirlerin alınmadığını,
soruşturmanın yürütülüş ve delillerin toplanması yöntemi ile dosya kapsamındaki
kısıtlılığa soruşturma makamlarının riayet etmemelerinin hukuka aykırı
olduğunu, soruşturma kapsamında suçsuzluk karinesinin ihlal edildiğini, bu
hususlara ilişkin olarak HSYK’nın sorumlular hakkında
soruşturma izni verilmemesine karar verdiğini, bu şikâyetlerini ilettiği HSYK
tarafından görevlendirilen Başmüfettişin topladığı delilleri ve aldığı
ifadeleri kendisi ile paylaşmadığını, aynı şekilde HSYK tarafından da dosyanın
tamamının kendisi ile paylaşılmadığını, belgelerde adları geçen kişilerin isimlerinin
gizlendiğini, HSYK Üçüncü Dairesi ve Genel Kurul kararlarının gerekçesiz
olduğunu, bu nedenlerle adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüş, HSYK kararlarının kaldırılmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme
14. Başvurucunun, ihlal
iddialarına konu olan olay ve olguları, anılan HSYK tarafından yürütülen
soruşturma ve verilen kararlara dayandırdığı (§ 13) ve sonuç olarak Anayasa
Mahkemesinden bu kararların ortadan kaldırılmasını ve ilgili Cumhuriyet Savcısı
hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını temine yönelik bir karar
verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.
15. 30/3/2011 tarih ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45.
maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
“Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine
doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile
Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun
konusu olamaz.”
16. Anayasa’nın “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu” kenar
başlıklı 159. maddesinin onuncu fıkrası şöyledir:
“Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar
dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz.”
17. 6216 sayılı Kanun’un 45.
maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince, Anayasa’nın yargı denetimi dışında
bıraktığı işlemler bireysel başvuru konusu olamazlar. Anayasa’nın 159.
maddesinin onuncu fıkrası ile de HSYK’nın meslekten
çıkarma cezası dışındaki kararları yargı denetimi dışında bırakılmıştır.
18. Başvuru konusu olayda
başvurucu, hakkındaki soruşturmada görev alan hâkim veya Cumhuriyet savcıları
hakkında yaptığı şikâyet sonucunda soruşturma izni verilmemesine ve yeniden
inceleme talebinin reddine dair HSYK Üçüncü Dairesinin kararları ile HSYK Genel
Kurulunun yeniden inceleme talebine ilişkin karara karşı itirazının reddine
dair kararları nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğinden bahisle
bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa’nın 159. maddesinin onuncu fıkrası
gereğince HSYK’nın anılan kararları aleyhine yargı
mercilerine başvurulması mümkün değildir. Dolayısıyla başvuru konusu işlem,
Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemlerden olduğundan bireysel
başvuruya konu olamaz (B. No: 2013/1581, 16/4/2013, § 15).
19. Açıklanan nedenlerle,
Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı bir işleme karşı yapıldığı
anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin “konu bakımından yetkisizlik”
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun,
“konu bakımından yetkisizlik”
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
bırakılmasına, 8/5/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.