TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SADIK SABANCILAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/3536)
|
|
Karar Tarihi: 4/2/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Hikmet Murat AKKAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Sadık SABANCILAR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, başvurucuya gönderilen bir mektubun Ceza İnfaz
Kurumunca alıkonulmasına karar verilmesi nedeniyle haberleşme hürriyeti ile
ayrımcılık yasağının ve Derece Mahkemelerinin başvurucunun taleplerini
reddetmesi sebebiyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/5/2013 tarihinde Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 16/6/2015 tarihinde,
başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
4. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 16/6/2015 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 3/7/2015 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığa
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 24/7/2015 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
5/8/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın
görüşüne karşı beyanlarını 11/8/2015 tarihinde ibraz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. (Kapatılan) ErzurumDevlet Güvenlik
Mahkemesinin 29/4/1998 tarihli ve E.1997/174, K.1998/139 sayılı kararı ile
"Anayasal düzeni zorla değiştirmeye
çalışma" suçunu işlediği kanaati ile başvurucunun müebbet ağır
hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
9. Başvurucunun hapis cezasını çekmekte olduğu Kırıkkale F Tipi
Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna, C.O. isimli bir kişi tarafından
başvurucu adına mektup gönderilmiştir. Mektubun içinde ayrıca sekiz fotoğraf
bulunmaktadır.
10. Fotoğraflarla beraber gönderilen mektubun ilgili kısmı
şöyledir:
" Merhabalar Sadık
Arkadaş,
Yeni yılını en içten dileklerimizle
kutluyoruz. Bir "nasılsın" ile başlatayım mektubu. Gönderdiğin kart
ve mektuplardan iyi olduğun anlaşılıyor. Hep böyle umutlu ve dirençli kalmanı
temenni ederiz. Takvimini aldık, emeğine sağlık. Aldık, büronun cafe bölümüne astık. ... Dergisi çalışmalarının İstanbul'da
başlamasıyla birlikte büro da hareketlendi. O yüzden büroyu biraz revize ettik.
Yalnız büroyu dergi değil aynı zamanda sanat, kültür çalışmaları ve tartışmalar
için de kullanıyoruz. İsmini de "..." olarak değiştirdik. İçerisinde
bir odayı dergi odası olarak kullanıyoruz. Özellikle geçen sene atölye çalışmalarımız
çok yoğun geçti. Bu sene ise biraz daha tartışma ağırlıklı geçiyor...Çeşitli
üniversitelerden arkadaşlarımız var. Lise çalışmamız da başlamak üzere. Çeşitli
sektörlerden arkadaşlar da buraya gelip gidiyorlar. Yani buralar hareketli. Biz
de bu hareketliliğin hakkını vermeye, kendimizi bu yönde geliştirip,
değiştirmeye uğraşıyoruz. Ben liseyi İzmir'de okudum. Lisedeyken tek tek
hepinizin isimlerini H.A.'dan kaynaklı bilirim. Ve
hikayelerinizi öğrenmeye çalışırdık hep beraber. Sen o zamanlar Edirne'deydin
sanırım. Devrimciliğe ilk adımımı attığımda sizlerle tanıştım esasında. Ve
şimdi hep birlikte sizin yolunuzdan yürümeye uğraşıyor çabalıyoruz. Zor ve
çetrefilli bir yol ancak; sizler de yitirdiklerimiz de bize güç veriyor. Bu
arada ben E.Y.'nin görüşçüsüydüm. Çoğu zaman
görüşüyoruz. Son görüşmemizden senin boncuktan kuşlar, resimler işlediğini
söyledi. Sanırım birkaç tane fotoğraf istemişsin. Bulabildiğimi koyacağım
mektubun içine. Eğer yaptıklarından bir tane de bize gönderirsen çok seviniriz.
Hepsini bir yere mi işleyeceksin yoksa ayrı ayrı mı bilmiyorum. Eğer hepsi bir
arada olursa bize ondan göndermeni isteriz. Öyle değil ise M.T. olabilir. Bu
benim kişisel isteğimi tabi ki. Onun bakışlarını çok beğeniyorum. Baktığı yerde
çok güzel bir şey görüyormuş gibi bakıyor. Neyse Sadık Arkadaş yavaş yavaş
bitiriyorum. Bu mektupla tanışmış olduk. Bu arada ben ...Üniversitesinde
okuyorum. ".." okur-yazar herkes seni özlemle kucaklıyor. Ve bol bol
selam ediyor. Yeni mücadele yılını kutluyoruz.
Özgür yarınlarda görüşeceğiz
HOŞÇAKAL
Not: Bu mektubu yeni yıla girerken
yollamıştım. Ancak iki defa geri geldi. Nedenini bilemiyorum Sadık Arkadaş.
Geldikten sonra biraz geç gördüm sanırım. Ondan 3 ay gibi bir gecikmeyle tekrar
gönderiyorum. Bu aksaklık için affınıza sığınıyoruz. Özlemle kucaklıyoruz.
18.03.2013..."
11. Bu fotoğraflarda uzun namlulu silah taşıdığı görülen bir
kadının yer aldığı, bu fotoğrafla beraber bir başka kadın fotoğrafında da büyük
harflerle "Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!"
yazıldığı görülmektedir. Diğer fotoğraflarda ise sadece ilgili kişilerin
büyütülmüş vesikalık resimleriyle beraber isimleri yer almaktadır. Söz konusu
fotoğraflarda yer alan kişilerden bazılarının güvenlik güçleriyle yaşadığı
çatışmalar sebebiyle hayatta olmadıkları medyada yer alan haberlerden yola
çıkılarak tespit edilmiştir.
12. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının 25/3/2013
tarihli ve 2013/177 sayılı kararıyla "hükümlüye
gönderilen mektup içerisinde belli bir terör örgütüne mensup kişilerin fotoğraflarının
olması, ayrıca hükümlüye gönderilen 1 sayfalık mektubun içeriğinde ise örgütsel
ifadelere rastlanılması sebebi ile terör örgütü propagandası yapıldığı" gerekçesine
istinaden mektubun hükümlüye verilmeyerek alıkonulmasına karar verilmiştir.
13. Başvurucu, Disiplin Kurulunun anılan kararına karşı
Kırıkkale İnfaz Hâkimliği nezdinde şikâyet yoluna başvurmuş, İnfaz Hâkimliği
9/4/2013 tarihli ve E.2013/217, K.2013/242 sayılı kararı ile başvurucunun
şikâyetini reddetmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
"Hükümlü Sadık Sabancılar'a C.O. tarafından
gönderilen mektubunun içeriğinde örgütsel içerikli fotokopi şeklinde
fotoğraflar olduğu ve örgütsel propoganda yapıldığı,
5275 sayılı kanunun 68.maddesi 3 fıkrasında yer alan ''kurumun asayiş ve güvenliğini
tehlikeye düşüren,görevlileri hedef gösteren, terör
ve çıakar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütü
veya suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan,kişi
ve kuruluşları paniğe yöneltecek yalan yanlış bilgileri,tehdit
ve hakaret içeren mektup,faks ve telgraflar hükümlüye
verilmez'' hükmü gereğince mektubun alıcısına verilmemesinedair
25/03/2013 tarih ve 2013/177sayılı karar kanuna uygun olduğundan ..."
14. Başvurucunun anılan ret kararına karşı yaptığı itirazın,
Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinin 30/4/2013 tarihli ve 2013/469 Değişik İş
sayılı kararı ile reddine karar verilmiştir.
15. Başvurucuya anılan karar 6/5/2013 tarihinde tebliğ
edilmiştir. Başvurucu 13/5/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
16. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz kararında (B. No: 2013/1822, §§ 16-19) hükümlü ve tutukluların
gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından
yapılan müdahalelere ilişkin mevzuata yer verilmekle beraber 17/6/2015 tarihli
ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ceza İnfaz
Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik'in 15.
maddesi şöyledir:
"Hükümlüler, oda sistemine geçmiş ceza infaz kurumlarının koğuş,
oda ve eklentilerinde, bir adet kafes ile bir çift kanarya, bülbül veya
muhabbet kuşu gibi küçük kafes kuşu bulundurabilir. Henüz oda sistemine
geçmemiş diğer ceza infaz kurumlarında, kafes ve kuş sayısı idare tarafından
belirlenir.
Koğuş veya odada kuş bulundurulabilmesi için,
birlikte kalan hükümlülerin rızalarının alınması zorunludur.
Hükümlülerin kendilerini geliştirmeleri için
gerekli görülen eğitim ve kültürel çalışmalarında kullanabilecekleri
malzemeleri, koğuş, oda ve eklentiler dışında, idare tarafından uygun görülecek
yerlerde ve denetim altında bulundurmasına ve kullanmasına kurum olanakları
çerçevesinde izin verilebilir.
Hükümlüler,
kendilerine idare tarafından verilen nevresim takımı ve battaniye dışında,
kantinden temin edilmek şartıyla bir adet nevresim takımı ve iklim koşulları
değerlendirilerek idarenin uygun göreceği sayıda battaniye bulundurabilir.
Kantinden temin edilmek koşuluyla, her odada
bir adet, on kişiden fazla mevcudu olan koğuşlarda ise iki adet, kumar
niteliğinde olmayan ve idarece belirlenen, satranç takımı gibi oyunlara ait
malzemeler bulundurulabilir.
Her oda
veya koğuşta, idare tarafından yaptırılan panolara asılmak ve kurum kantininden
temin edilmek koşuluyla birer adet Türk bayrağı, Atatürk resmî, gazete kupürü,
haber, yazı fotoğraf ve takvim bulundurulabilir.
Her
hükümlünün kendisine ayrılan yattığı yer veya dolabında, aile fertlerinin
fotoğraflarına ait albüm bulundurmasına izin verilir.
Hükümlüler nişan ve evlilik yüzüğü, küpe,
kolye, toka, tespih ve kol saati ile kantinden temin edilmek koşuluyla bir adet
masa saati ve bir adet top bulundurabilir.
Bayan
hükümlüler, kantin aracılığı ile satın aldıkları makyaj malzemelerini koğuş
veya odalarında bulundurabilir.
Ceza
infaz kurumu işyurdu yönetim kurulunca kantinde
satışına karar verilen, bu Yönetmelikte sayılmayan ve kurum güvenliğini
tehlikeye düşürmeyen eşyaların stok oluşturmayacak şekilde koğuş, oda ve
eklentilerde bulundurulmasına izin verilebilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin
4/2/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu; özgür biçimde haberleşmesinin dış dünyayla ilişki
kurması ve dış dünyaya hazırlanması anlamında büyük önem arz ettiğini ancak
kendisine gönderilen başvuruya konu mektubun Cezaevi İdaresince engellendiğini,
idarenin yasal ve meşru bir nedene dayanmaksızın sürekli benzer uygulamalar
yaptığını, bunun yanı sıra Derece Mahkemelerince Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi (Sözleşme) ilkeleri aleyhine taleplerinin reddedildiğini ve benzer
konularda aynı şekilde kararlar verildiğini, gelenekselleşen sol ifadelerin
örgütsel iletişim olarak değerlendirildiğini, mektup ve fotoğraflarda sakıncalı
bir durum olmadığını engellenen diğer mektuplardan da bilmekte olduğunu ifade
ederek haberleşme hürriyeti ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini;
derece mahkemelerine başvuru yolunun etkili olmadığını, ayrımcılık yasağının
ihlal edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
19. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi neticesinde
başvurucunun iddialarının özü, kendisine gönderilmek istediği mektubun Cezaevi
idaresince sakıncalı görülerek gönderilmemesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin
kısıtlanmasına ilişkindir. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B.
No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu sebeple başvurucunun bütün iddiaları
haberleşme hürriyeti kapsamında değerlendirilmiştir. Nitekim Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi (AİHM) de haberleşme alanında ifade özgürlüğünün Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS/Sözleşme) 8. maddesi ile güvence altına alındığını
hatırlatmaktadır (Silver ve
diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72…, 25/3/1983, § 107; Fazıl Ahmet Tamer/Türkiye, B. No:
6289/02, 5/12/2006, § 33).
20. Başvurucunun, kendisine gönderilmek istenen mektubun ve
eklerinin sakıncalı olduğuna karar verilmesi nedeniyle anayasal haklarının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri açıkça dayanaktan yoksun değildir. Ayrıca
başka bir kabul edilemezlik nedeni de bulunmadığından başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Başvurucu ve Bakanlık Görüşleri
21. Başvurucu, kendisine gönderilen mektubun anayasal haklarını
ihlal ettiğini, şikâyet ve itiraz yollarından da sonuç alamadığını belirterek
tazminat talebinde bulunmuştur.
22. Bakanlık görüşünde, AİHM içtihatları hatırlatılarak
başvurucunun iddialarının bu kararlar doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiği
bildirilmiştir.
23. Başvurucu, Bakanlık görüşünde ifadelerini yinelemiştir.
b. Genel İlkeler
24. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz (B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 28-34) kararında hükümlü ve
tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi
idareleri tarafından yapılan müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir.
c. İlkelerin Olaya Uygulanması
i. Müdahalenin Varlığı
25. Somut olayda İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu kararıyla
başvurucuya gönderilen mektubun ve mektupla beraber gelen fotoğrafların
sakıncalı olduğuna karar verilmiştir. Dolayısıyla anılan işlem ile kamu
makamları tarafından başvurucunun haberleşme hürriyetine bir müdahalede
bulunulmuştur.
ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
26. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı,
Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe
Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın;
Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen öze dokunmama, Anayasa’nın ilgili
maddesinde belirtilmiş olma, kanunlar tarafından öngörülme,Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik
toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet’in gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı
olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Ahmet Temiz, § 36).
Kanunilik
27. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz (§§ 37-46) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya
kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan
müdahalelerin "kanunilik"
ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır. Somut olayda bu sonuçtan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
Meşru Amaç
28. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz (§§ 47-50) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya
kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan
müdahalelerde "meşru amaç"
ilkesine ilişkin genel ilkelere yer verilmiştir.
29. 5275 sayılı Kanun’un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasında
“Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye
düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya
diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya
kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti
içeren mektup, faks ve telgrafların” hükümlüye verilmeyeceği,
hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmeyeceği düzenlenmiştir. Burada
belirtilen sebeplerin, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında sayılmış
olan kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı çerçevesinde
cezaevinde güvenliğin ve disiplinin sağlanmasını hedeflediği söylenebilir.
30. Somut olayda Disiplin Kurulu Başkanlığınca başvurucuya
gönderilen mektupların sakıncalı bulunarak alıkonulması, hükümlüye gönderilen
mektup içinde belli bir terör örgütüne mensup kişilerin fotoğraflarının olması
ve gönderilen bir sayfalık mektupta terör örgütünün propagandasının yapılması
sebeplerine dayandırılmıştır.
31. Bu kapsamda başvurucunun mektuplarının Cezaevi Disiplin
Kurulunca denetlenmesi suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin;
kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi ile cezaevlerinde asayiş ve güvenliğin
sağlanması amaçlarını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın haberleşme hürriyetine
ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna
varılmıştır.
Demokratik Toplum Düzeninde Gerekli Olma ve
Ölçülülük
32. Başvurucu; mektup ve fotoğraflarda sakıncalı bir durum olmadığını,
bunu engellenen diğer mektuplardan bildiğini, benzer konularda sürekli aynı
şekilde kararlar verildiğini, sol ifadelerin örgütsel iletişim olarak
değerlendirildiğini ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
33. Bakanlık görüşünde, AİHM kararlarında ceza infaz
kurumlarında bulunan kişilerin yazışmalarının belirli ölçüde kontrolünün başlı
başına Sözleşme’nin ihlaline sebebiyet vermeyeceği belirtilmiş; başvuruya konu
mektubun gönderilmemesinin amaçlanan hedefler açısından orantısız olup
olmadığı, bu bağlamda demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülülük ilkesine
uygun olup olmadığı açısından değerlendirmede bulunulmasının gerekli olduğu
vurgulanmıştır.
34. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz (§§ 58-68) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya
kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan
müdahalelerde demokratik toplum düzeninde gereklilik ve ölçülülük ilkesi
yönünden genel ilkelere yer verilmiştir.
35. Somut olayda mektup içeriğinden, göndericinin başvurucuyu
doğrudan tanımadığı ve başvurucu ile benzer bir suçtan hüküm giydiği düşünülen
bir başka kişinin isteği doğrultusunda iletişim kurduğu, ayrıca başvurucunun
daha önceden kendi emeğiyle bir takvim yaparak bunun göndericinin de bulunduğu
bir adrese yolladığı anlaşılmaktadır. Mektup içeriğinden bahse konu
fotoğrafların gönderilme sebebinin esas olarak başvurucunun bu kapsamda benzer
bir faaliyet içinde bulunmak istemesinden kaynaklandığı söylenebilir.
36. Mektubun başvurucuya verilmemesinin sebebi, ilk önce
fotoğraflarda yer alan kişilerin belli bir terör örgütü mensubu kişiler
olmasına dayandırılmıştır. Bunun yanı sıra, mektup içerisinde geçen ifadelerde
örgütsel ifadelere rastlanılması sebebiyle bir sayfalık mektubun da başvurucuya
verilmemesine karar verilmiştir.
37. Mektupta, göndericinin arkadaşlarıyla beraber bir dergi ile
ilgili yaptığı ve yapacağı çalışmaları öncelikle anlattığı; herhangi bir
örgütsel propagandayı içeren ifadelerin bulunmadığı görülmektedir. Bununla
birlikte göndericinin, başvurucu ile ilgili birtakım bilgilere daha önceden,
mektupta belirtilen kişilerden biri olan "H.A."
(kısaltılmış şekliyle) aracılığıyla ulaştığı mektubun içeriğinden
anlaşılmaktadır. Göndericinin mektubun yazıldığı dönemde İstanbul'daki bir
üniversitede eğitim gördüğü, lise eğitimini ise İzmir ilindeki bir okulda
tamamladığı, lise eğitimi devam ederken "H.A."
adındaki bu kişiden başvurucunun ismiyle beraber başka kişilerin isimlerini de
öğrendiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla anılan bu kişinin, gönderici ve başvurucuyla
geçmişte bir ilişkisinin olduğu söylenebilir.
38. Gönderici mektubunda "....Devrimciliğe ilk adımımı attığımda sizlerle tanıştım
esasında. Ve şimdi hep birlikte sizin yolunuzdan yürümeye uğraşıyor
çabalıyoruz. Zor ve çetrefilli bir yol ancak; sizler de yitirdiklerimiz de bize
güç veriyor..." demektedir.
39. Mektubun eklerinde yer alan fotoğraflar incelendiğinde ise
sekiz kişinin A4 kağıdı formatında ayrı ayrı
fotoğrafının bulunduğu, bu fotoğraflardan altısının erkek, ikisinin kadın
olduğu, fotoğrafların altında ilgili kişilerin isimlerinin yer aldığı,
kadınların yer aldığı fotoğrafların üst kısmında ise "Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!"
ifadesinin bulunduğu görülmektedir.
40. Bahsedilen kişilerden bazılarının güvenlik güçleri ile
yaşadığı çatışmalar sırasında 1990'lı yıllarda vefat ettiği medya vasıtasıyla
tespit edilmiştir. Bu sebeple başvurucunun bu fotoğraflar sayesinde bir
sanatsal aktivite olarak değerlendirilebilecek bir çalışma yapma isteği gerçek
olsa bile söz konusu fotoğraflarda yasa dışı silahlı bir örgüt olan TDP
(Türkiye Devrimci Partisi) adına terör faaliyetinde bulunan kişilerin yer
aldığı, nitekim birinin elinde de silah olduğu görülmektedir.
41. Cezaevinde tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun
önlenmesi ve disiplinin temini gibi kabul edilebilir makul gerekliliklerin
olması durumunda sahip olunan haklar sınırlandırılabilir. Bu kapsamda
cezaevlerinde bulundurulabilecek eşyalar hakkında da bir sınırlamanın yapılması
yukarıda anılan Yönetmelik hükümleri (bkz. § 16) ile birlikte değerlendirildiğinde
doğaldır.
42. Başvurucu, ayrıca "anayasal
düzeni zorla değiştirmeye çalışmak" suçundan hükümlüdür.
Dolayısıyla başvurucunun yasa dışı eylemleri bu nedenle gönderici tarafından
yüceltilmiştir. "Cezalandırmanın"
amaçlarından biri, daha önceden suç işlemiş bireylerin yeniden suç işlemelerini
engelleyerek onları ıslah etmektir. Somut olayda, silahlı yasa dışı örgüt
olduğu yargı organları tarafından kabul edilen bir örgütün eylemlerinin
övülerek propagandasının yapılmak suretiyle suç işlemeye teşvik edildiğine
Cezaevi İdaresi tarafından kanaat getirilmiş ve anılan mektup ile fotoğraflar
alıkonulmuştur. Sonuç olarak mektubun -fotoğraflarla birlikte
değerlendirildiğinde- örgütsel irtibata devam etme niyeti ile gönderildiği ve
Cezaevi İdaresinin mektubun alıkonulmasına ilişkin kararının takdir yetkisinde olduğu
söylenebilir.
43. Mektuptaki sakıncalı ifadelerin neler olduğu ve bu bağlamda
bunların çıkarılarak mektubun başvurucuya teslim edilip edilmemesi noktasında
ise mektubun gönderilme sebebinin esas olarak başvurucu ile benzer bir suçtan
hüküm giymiş bir kişi aracılığıyla istenen birkaç fotoğraf olması, başvurucunun
mektubu gönderen kişiyi tanımaması dikkate alındığında sakıncalı olduğu
değerlendirilen ifadelerin okunamaz hâle getirilip fotoğrafların alıkonulması
suretiyle mektubun hükümlüye verilmesinin de bir anlamı olmayacağından söz
konusu kısıtlamanın ölçülülük ilkesine aykırı olduğu söylenemez.
44. Buna göre başvurucunun haberleşme hürriyetine yönelik
kısıtlamanın, Anayasa’nın 22. maddesinde belirtilen demokratik toplumda kamu
düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için gerekli olan demokratik
toplum düzenin gereklerine aykırı olduğu düşünülemez.
45. Açıklanan nedenlerle söz konusu mektup yönünden getirilen
kısıtlamanın bir ihlal içermediği anlaşıldığından Anayasa’nın 22. maddesinde
güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edilmediğine karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme
hürriyetinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE,
E. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA
4/2/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.