TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
CANER KANDIRMAZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/3672)
|
|
Karar Tarihi: 30/12/2014
|
R.G. Tarih-Sayı: 28/3/2015-29309
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Yunus HEPER
|
Başvurucu
|
:
|
Caner KANDIRMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Onur KÜÇÜKYETİM
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, ehliyetinin geri
alınmasına ilişkin karara yaptığı itirazın itiraz merciince yeterli inceleme
yapılmadan reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı ve seyahat özgürlüğünün
ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, ihlalin tespitiyle, ihlalin
sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 20/5/2013 tarihinde
Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön
incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı
tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölümün Üçüncü
Komisyonunca, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere,
dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm tarafından 17/2/2014 tarihinde
yapılan toplantıda, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
Adalet Bakanlığının 29/5/2014 tarihli görüş yazısı 9/6/2014 tarihinde başvurucu
vekiline tebliğ edilmiş olup, başvurucu tarafından Adalet Bakanlığı görüşüne
karşı beyanda bulunulmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru dilekçesi ve
eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu hakkında üçüncü
kez alkollü araç kullanmaktan dolayı Adana-Sarıçam İlçe Jandarma Komutanlığınca
27/5/2012 tarihinde tutanak tutulmuştur.
8. Başvurucu aleyhine
ehliyetinin geri alınması için Adana 1. Sulh Ceza Mahkemesine 5/11/2012
tarihinde dava açılmıştır.
9. Adana 1. Sulh Ceza Mahkemesi
7/3/2013 tarihli kararı ile başvurucunun ehliyetinin 5 yıl süreyle geri
alınmasına karar vermiştir.
10. Başvurucu hakkında ayrıca
Sarıçam Kaymakamlığının 31/10/2012 tarihli kararıyla, alkol veya uyuşturucunun
etkisi altındayken araç kullandığı gerekçesiyle 9.000,00 TL idari yaptırım
kararı verilmiştir.
11. Başvurucu Sarıçam
Kaymakamlığının idari yaptırım kararının iptali için Adana 4. Sulh Ceza Mahkemesine
itirazda bulunmuştur. Adana 4. Sulh Ceza Mahkemesi, 21/3/2013 tarihli kararı
ile Sarıçam Kaymakamlığının 31/10/2012 tarihli idari yaptırım kararının
iptaline karar vermiştir. Mahkeme kararını “…olay
tarihinde itiraz edenin A.D.’nin kullandığı motosiklette
yolcu olarak bulunduğu, motosikleti kendisinin kullanmadığı ve dolayısıyla
itirazın yerinde olduğu anlaşılmakla Adana Valiliği Sarıçam Kaymakamlığınca
düzenlenen 2012/16 karar numaralı idari yaptırım kararının iptaline karar
vermek gerekmiş…” biçiminde gerekçelendirmiştir. Söz konusu karar
22/4/2013 tarihinde kesinleşmiştir.
12. Sonuç olarak mevcut olayda
başvurucu hakkında jandarma tarafından düzenlenen aynı tutanağa dayanarak Adana
1. Sulh Ceza Mahkemesince 5 yıl ehliyetin geri alınması kararı verilmişken
Adana 4. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından anılan tutanağa dayalı olan idari
yaptırım kararının iptaline karar verilmiştir.
13. Başvurucu, Adana 1. Sulh
Ceza Mahkemesinin 7/3/2013 tarihli ehliyetinin 5 yıl süreyle geri alınması
kararına karşı 4/4/2013 tarihinde itiraz etmiştir. Başvurucu, Mahkemeye, itiraz
dilekçesi ile birlikte kendi kanıtlarını ve Adana 4. Sulh Ceza Mahkemesinin
21/3/2013 tarihli kararını da sunmuştur.
14. Adana 10. Asliye Ceza
Mahkemesi 12/4/2013 tarihinde itirazı “itiraza
konu kararda gösterilen gerekçeye göre usul ve yasaya aykırı bulunmadığı…”
gerekçesiyle kesin olarak reddetmiştir.
15. Karar başvurucuya 19/4/2013
tarihinde tebliğ edilmiş ve bireysel başvuru 20/5/2013 tarihinde yapılmıştır.
B. İlgili Hukuk
16. 13/10/1983 tarih ve 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Alkol,
uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı”
kenar başlıklı 48. maddesinin 5. fıkrası şöyledir:
“Yapılan tespit
sonucunda, 0.50 promilin üzerinde alkollü olarak araç
kullandığı tespit edilen sürücüler hakkında, fiili bir suç oluştursa bile, 700
Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi altı ay süreyle geri
alınır. Hususi otomobil dışındaki araçları alkollü olarak kullanan sürücüler
bakımından promil alt sınırı 0.21
olarak uygulanır. Alkollü olarak araç kullanma nedeniyle sürücü belgesi geri
alınan kişiye, son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl
içinde; ikinci defasında 877 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü
belgeleri iki yıl süreyle, üç veya üçten fazlasında ise, 1.407 Türk Lirası
idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri her seferinde beşer yıl süreyle
geri alınır. Sürücü belgelerinin herhangi bir nedenle geçici olarak geri
alınmış olması hâlinde belirtilen süreler, geçici alma süresinin bitiminde
başlar.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 30/12/2014
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 20/5/2013 tarih ve 2013/3672
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
18. Başvurucu, Adana 4. Sulh
Ceza Mahkemesinin 21/3/2013 tarihli kararı ile Sarıçam Kaymakamlığının
31/10/2012 tarihli idari yaptırım kararının iptaline karar verildiği halde,
aynı olay nedeniyle verilen 5 yıl ehliyetinin geri alınmasına dair Adana 1.
Sulh Ceza Mahkemesinin 7/3/2013 tarihli kararına yaptığı itirazın Adana 10.
Asliye Ceza Mahkemesince dosya yeterince incelenmeden reddedilmesi nedeniyle
adil yargılanma hakkının ve seyahat özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüş
ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep
etmiştir.
19. Başvurucu her ne kadar
ehliyetinin geri alınmasına dair mahkeme kararlarının adil yargılanma hakkı ve
seyahat özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüş ise de bu iddiaların özü, adil
yargılanma hakkına müdahale hususu ile ilgilidir. Anayasa Mahkemesi, olayların
başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir. Bu
sebeple başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı çerçevesinde değerlendirilmiştir.
B. Değerlendirme
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
20. Başvurucunun şikâyetlerinin
açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşıldığından, kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
21. Başvurucu, hakkında tanzim
edilen idari yaptırım kararının mahkemece iptal edilmesine rağmen aynı olay
nedeniyle verilen 5 yıl süreyle ehliyetin geri alınmasına dair karara yaptığı
itirazın reddedilmesi suretiyle mahkemeler arasında çelişki ortaya çıktığını,
itiraz mercii olan Adana 10. Asliye Ceza Mahkemesine sunmuş olduğu Adana 4.
Sulh Ceza Mahkemesinin 21/3/2013 tarihli kararının dikkate alınmadığını
belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
22. Adalet Bakanlığı görüş
yazısında, Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM)
önceki bazı kararları hatırlatılmıştır. Bakanlık, başvurucunun dile getirmesine
rağmen esaslı hususların derece mahkemelerinde tartışılmamasının gerekçeli
karar hakkı kapsamında değerlendirilebileceğini belirtmiştir.
23. Başvurucu tarafından ileri
sürülen iddia esasen, itiraz merciince başvurucunun iddialarının ve sunduğu
delillerin dikkate alınmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu sebeple belirtilen
iddiaların gerekçeli karar hakkı kapsamında değerlendirilmesi uygun
görülmüştür.
24. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36.
maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta
ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı
olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
25. Anayasa’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması”
kenar başlıklı 141. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Bütün mahkemelerin
her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.”
26. Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin (Sözleşme) “Adil yargılanma
hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes medeni hak ve
yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen
suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız
bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve
açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.”
27. Sözleşme metni ile AİHM
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, esasen Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil
yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Gerekçeli karar hakkı da makul sürede
yargılanma hakkı gibi, adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden biri
olup, Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı
birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşmenin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle, gerek Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen gerekçeli karar
hakkı gibi ilke ve haklara, Anayasanın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir
(B. No. 2012/13, 2/7/2013,§ 38). Ayrıca, hakkaniyete uygun yargılamanın bir
unsuru olan gerekçeli karar hakkı Anayasa’nın 141. maddesinin birinci fıkrası
uyarınca, mahkemelerin uyması gereken bir yükümlülük olarak düzenlenmiştir.
28. Mahkeme kararlarının
gerekçeli olması adil yargılanma hakkının unsurlarından biri olmakla beraber,
bu hak yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya ayrıntılı şekilde
yanıt verilmesi şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle, gerekçe gösterme
zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Bununla birlikte
başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair
iddialarının cevapsız bırakılmış olması bir hak ihlaline neden olacaktır (B.
No: 2013/1213, 4/12/2013, § 26).
29. Başvuru konusu olayda,
başvurucu hakkında 3. kez alkollü araç kullandığından bahisle kolluk tutanağı
düzenlenmiştir. Başvurucunun eylemi nedeniyle idarece idari para cezası
verilmiş, ayrıca Adana 1. Sulh Ceza Mahkemesince de 5 yıl süreyle ehliyetin
geri alınmasına karar verilmiştir. Başvurucu, idari para cezasına itiraz etmiş
ve yapılan yargılama sonucunda Adana 4. Sulh Ceza Mahkemesi, başvurucunun söz
konusu alkollü araç kullanmak eylemini işlemediği gerekçesi ile idari para
cezasını iptal etmiştir. Başvurucu, Adana 4. Sulh Ceza Mahkemesinin bu kararını
delil göstererek Adana 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 5 yıl süreyle ehliyetin geri
alınmasına dair kararına itiraz etmiştir. İtiraz mercii, başvurucunun iddiaları
ve sunduğu delil hakkında hiçbir değerlendirme yapmadan itirazı reddetmiştir.
30. Somut olayda başvurucu,
itiraz merciinin, sonradan ortaya çıkan ve Sarıçam Kaymakamlığı tarafından
verilen idari para cezasının başvurucunun isnat edilen alkollü araç kullanma
fiilini işlemediği gerekçesiyle iptaline ilişkin Sulh Ceza Mahkemesi kararını sunmasına
rağmen bu delilin itiraz incelemesinde değerlendirilmemiş olmasını şikâyet
etmektedir.
31. İtiraz veya temyiz
merciinin, itiraz veya temyiz incelemesine konu mahkeme kararına ve bu
karardaki gerekçelere katıldığı durumlarda, buna ilişkin kararını ayrıntılı
olarak gerekçelendirmemesi, kural olarak, gerekçeli karar hakkına ve
dolayısıyla adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil etmez (B. No: 2013/723,
21/11/2013, § 44). Öte yandan somut olayda olduğu gibi itiraz veya temyiz
incelemesi sırasında ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya
esasa dair iddiaların itiraz veya temyiz mercilerince cevapsız bırakılmış
olması bir hak ihlaline neden olabilir.
32. Bu kapsamda Adana 1. Sulh
Ceza Mahkemesinin 5 yıl süreyle ehliyetin geri alınmasına dair kararının
gerekçesini benimsediği anlaşılan itiraz mercii, kararında ayrıca bir gerekçeye
yer vermemiştir. Dahası itiraz mercii, kararının sonucunu etkileyecek nitelikte
olan ve dosyaya sunulan, başvurucunun söz konusu alkollü araç kullanma eylemini
işlemediğine dair Adana 4. Sulh Ceza Mahkemesinin kararını değerlendirmemiş ve
başvurucunun bu yöndeki iddiaları hakkında ayrı ve açık bir yanıt vermemiştir.
33. Belirtilen nedenlerle,
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
34. Başvurucu, ihlalin
tespitiyle, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep
etmiştir.
35. 6216 sayılı Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
36. Başvurucu hakkında verilen
kararın adil yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek başvurucunun
ehliyetinin geri alınmasına ilişkin davada yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar görülmüştür. Adil yargılanma hakkına ilişkin ihlali ve sonuçlarını
ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosyanın ilgili
Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
37. Başvurucu tazminat talebinde
bulunmamıştır.
38. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan
adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği
yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma
hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. İhlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemesine gönderilmesine,
D. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına.
30/12/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.