TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SÜLEYMAN ÖKTEN VE MEHMET AZİZ ÖKTEN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/3837)
|
|
Karar Tarihi: 22/6/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
Süleyman ÖKTEN
|
|
|
Mehmet Aziz ÖKTEN
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Ali AYDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, 22/2/1976 tarihinde Derik Kadastro
Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının halen devam ettiğini,
yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamadığını, yargılamanın uzun sürmesi
nedeniyle taşınmazlarını kullanamadıklarını, taşınmazlarının gelirlerinden
yararlanamadıklarını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşler ve tazminat talep etmişlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 7/6/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona
sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit edilmiştir
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 25/7/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
I.4. Bölüm Başkanı tarafından
9/4/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 22/4/2015
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Mardin ili Derik ilçesi Dumanlı köyünde 1975 yılında
yapılan kadastro çalışmaları sonunda 32, 33, 48 ve 64 parsel numaralı
taşınmazlar, başvurucu Mehmet Aziz Ökten'in murisi Ramazan Ökten ve başvurucu
Süleyman Ökten adına tespit edilmiştir.
8. Bu tespit üzerine 22/2/1976 tarihinde, A.A. tarafından
Derik Kadastro Mahkemesinde, Süleyman Ökten ve Ramazan Ökten aleyhine kadastro
tespitine itiraz davaları açılmıştır. Yargılama sırasında başka davalılar
davalara katılmışlar ve Derik ilçesi Dumanlı köyü 20, 21, 34, 35, 65, 92, 93,
98 ve 99 parsel numaralı taşınmazlar da dava konusu yapılmıştır.
9. Derik Kadastro Mahkemesi, 4/5/1984 tarihli ve E.1976/354,
K.1984/46 sayılı kararıyla davanın reddine, 32 ve 33 parsel numaralı
taşınmazların Süleyman Ökten adına, 48 parsel numaralı taşınmazın bir hissesi
Ramazan Ökten, bir hissesi Süleyman Ökten adına, 64 parsel numaralı taşınmazın
Ramazan Ökten adına tapuya tesciline karar vermiştir.
10. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk
Dairesi, 11/4/1988 tarihli ve E.1985/1903,K.1988/3133
sayılı ilâmıyla İlk Derece Mahkemesinin kararını bozmuştur.
11. Bozma üzerine dava, Derik Kadastro Mahkemesinin E.1988/22
sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
12. Derik Kadastro Mahkemesi, 27/12/1991 tarihli duruşmada
32, 33, 64 ve 48 parsel numaralı taşınmazlara ilişkin davaların ayrı dosyalar
halinde yürütülmesine karar vermiş, bunun üzerine anılan taşınmazlara ilişkin
davalar Derik Kadastro Mahkemesinin E.1992/2 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
13. Derik Kadastro Mahkemesi, 15/4/1994 tarihli ve E.1992/2,
K.1994/2 sayılı kararıyla davanın reddine, dava konusu taşınmazların tespit
gibi tapuya tesciline karar vermiştir.
14. Bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk
Dairesi, 28/6/1995 tarihli ve E.1994/3910, K.1995/7537 sayılı ilâmıyla İlk
Derece Mahkemesinin kararını bozmuştur.
15. Bozma üzerine dava Derik Kadastro Mahkemesinin E.1995/5
sayılı dosyasına kaydedilmiş olup yargılama halen devam etmektedir.
16. Başvurucular, 7/6/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
17. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402
sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin
birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi (bkz. Güher Ergun ve Tosun Tayfun Ergun, B. No: 2012/12,
17/9/2013, §§ 16-22).
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
18. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 7/6/2013 tarih ve 2013/3837 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
19. Başvurucular, 22/2/1976 tarihinde Derik Kadastro
Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının halen devam ettiğini,
yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamadığını, bu sürede taşınmazlarını
kullanamadıklarını, taşınmazlarının gelirlerinden yararlanamadıklarını
belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
20. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
21. Başvurucular, 22/2/1976 tarihinde Derik Kadastro
Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede
sonuçlandırılamadığını, bu sürede taşınmazlarını kullanamadıklarını belirterek,
mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
22. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından
ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve
haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da
unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede
yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 38–39).
23. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (Güher
Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
24. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, taşınmaz
mülkiyeti hakkında Derik Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz
davasında, 3402 sayılı ve 6100 sayılı Kanunlarda yer alan usul hükümlerine göre
yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan
bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (Güher
Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
25. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 22/2/1976 tarihidir.
26. Başvuruya konu dava, başvurucu Mehmet Aziz Ökten’in miras
bırakanından intikalle takip etmekte olduğu bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle
makul süre değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı,
mirasçının yargılamaya katıldığı an değil, somut olayda muris açısından
değerlendirmeye esas alınan sürenin başlangıç anıdır (Gülseren Gürdal ve Diğerleri, B. No:
2013/1115, 5/12/2013, § 51).
27. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 52).
28. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, Mardin
ili Derik ilçesi Dumanlı köyünde 1975 yılında yapılan kadastro çalışmaları
sonunda 32, 33, 48 ve 64 parsel numaralı taşınmazların, başvurucu Mehmet Aziz
Ökten'in murisi Ramazan Ökten ve başvurucu Süleyman Ökten adına tespit edilmesi
üzerine, A.A. tarafından 22/2/1976 tarihinde kadastro tespitine itiraz davası
açıldığı, 20, 21, 34, 35, 65, 92, 93, 98 ve 99 parsel numaralı taşınmazların da
bu davaya dahil edildiği anlaşılmıştır. Yapılan yargılama sonunda davanın
reddine karar verildiği, temyiz üzerine bu kararın bozulduğu, bozma üzerine
davanın Mahkemenin 1988/22 sayılı dosyasına kaydedildiği, yapılan yargılamada
27/12/1991 tarihli duruşmada 32, 33, 64 ve 48 parsel numaralı taşınmazlara
ilişkin davaların ayrı dosyalar halinde yürütülmesine karar verildiği, bunun
üzerine anılan taşınmazlara ilişkin davaların Derik Kadastro Mahkemesinin
E.1992/2 sayılı dosyasına kaydedildiği, yargılama sonucunda davanın reddine
karar verildiği, bu kararın temyiz incelemesi sonucunda bozulduğu, bozma
üzerine Mahkemenin E.1995/5 sayılı dosyasına kaydedilen davanın halen devam
ettiği belirlenmiştir.
29. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya
konu yargılamanın Kadastro Mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı
Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir
yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel
usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul
sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (bkz. § 17).
30. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara
alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 54-64; Güher Ergun ve Tosun
Tayfun Ergun, B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; Gülseren Gürdal ve Diğerleri, B. No:
2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67; Haydar İzgi,
B. No: 2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
31. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
niteliğinin bulunduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak
bakıldığında, 3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama
sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek
bir yön bulunmadığı ve otuz dokuz yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama
sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
32. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
33. Başvurucular uzun süren yargılama nedeniyle
taşınmazlarını kullanamadıklarını belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde
tanımlanan mülkiyet haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş olup, başvurucuların
makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen
tespitler ışığında, mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının
ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
34. Başvurucular, maruz kaldıkları zarar karşılığı olarak
toplam 500.000 TL maddi, ayrı ayrı 300.000,00 TL manevi tazminata
hükmedilmesini talep etmişlerdir.
35. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
36. Başvurucuların tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin otuz
dokuz yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama süresi nazara alındığında,
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucu; Süleyman Ökten’e
net 22.450,00 TL, Mehmet Aziz Ökten’e net 2.850,00 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
37. Başvurucular tarafından maddi tazminat talebinde
bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar
arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucuların maddi
tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
38. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
39. Başvuruya konu yargılamanın otuz dokuz yılı aşkın bir
süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği
gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama
dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin
ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1.
Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucu Süleyman Ökten’e net 22.450,00 TL, başvurucu Mehmet
Aziz Ökten’e net 2.850,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların
tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Derik Kadastro Mahkemesine
gönderilmesine,
22/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.