TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
DOĞAN KASADOLU BAŞVURUSU (2)
(Başvuru Numarası: 2013/3985)
Karar Tarihi: 6/1/2016
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Hicabi DURSUN
Erdal TERCAN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Raportör
Yakup MACİT
Başvurucu
Doğan KASADOLU
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hâkimin ret isteminin reddine ilişkin karar verilmesi nedeniyle tarafsız ve bağımsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/6/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine İstanbul 39. Asliye Ticaret Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 31/12/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, tarafı olduğu İstanbul 45. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/5 Esas sayılı dosyasının yargılaması sırasında hâkimin, ön inceleme duruşmasında zamanaşımı iddialarına ilişkin dosyaya bildirdiği delillerini toplamadan tahkikatı bitirdiğini; bu nedenle tarafsızlığı hususunda şüphe duyduğunu belirterek hâkimin reddi talebinde bulunmuştur.
6. Reddedilen hâkim, talebin reddedilmesi gerektiği görüşü ile dosyayı İstanbul 39. Asliye Ticaret Mahkemesine göndermiş; Mahkeme 21/1/2013 tarihli ve E.2013/34, K.2013/34 Değişik İş sayılı kararıyla talebi reddederek başvurucu hakkında 2.500 TL disiplin para cezası uygulanmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
“Hâkimin davaya bakmaktan yasaklılığı ve reddi, reddi hakim müessesesi HMK nın 34-44. maddelerinde düzenlenmiş olup davacı tarafında istemine dayanak gösterdiği HMK nın 36/1.maddesi genel olarak hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunmasını da ret sebepleri arasında göstermiştir. Davacı tarafça ret sebebi olarak 45. Asliye Ticaret Mahkemesi hâkiminin ön inceleme duruşmasında öncelikle zaman aşımı itirazının halli bakımından delillerin toplanması gerektiği nedenle tahkikatın bittiği şeklinde zapta geçmiş olmasının yanlış olması nedenine dayandırarak bu kararlar ile tarafsızlık ilkesinin ihlal edildiği iddia etmektedir. Yargılama aşamasında hâkimin usuli ve delillerin toplanmasına ilişkin ve ret sebebi teşkil etmeyen ve yargılamanın esasına ilişkin hüküm ile birlikte temyiz sebebi teşkil edebilecek hususun hâkimin tarafsızlığını ihlal eden bir davranış niteliğinde olmayıp reddi hâkim müessesesinin amacı ile de bağdaşır nitelikte olmadığından dolayı belirtilen sebeplerin reddi hâkim istemi HMK nın 34-44. maddelerinde sayılan sebepler arasında bulunmadığından reddi hâkim talebinin reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstanbul 45.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/5 esas sayılı dosyasındaki reddi hakim isteminin HMK nın 34-44. maddelerinde sayılan nedenler arasında bulunmadığından reddi hakim isteminin reddine,
2-HMK nın 42/4. maddesi gereğince 2.500 TL disiplin para cezasının reddi hâkim talebinde bulunan davacıdan tahsiline,
…”
7. Başvurucunun temyizi üzerine karar, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15/4/2013 tarihli ve E.2013/2351, K.2013/4372 sayılı ilamıyla onanmıştır. Onama ilamının ilgili kısmı şöyledir:
“…
Taraflar arasında görülen dava sırasında davacı tarafından 25.12.2012 tarihli dilekçe ile "...hâkimin, ön inceleme duruşmasında zamanaşımı dolmadığı yönündeki delillerini toplaması gerektiğinden tahkikatın sona ermemesine rağmen bittiğini belirtmesi nedeniyle tarafsızlığı hususunda şüphe duyulduğu ...” gerekçesiyle reddi hâkim yoluna başvurulmuştur.
Reddedilen Hâkim D.E’nin, talebin reddinin gerektiği yönündeki görüşü üzerine dosyayı inceleyen merci tarafından, "...ret sebebi olarak belirtilen hususların H.M.K.'nın 34 - 36. maddelerindeki sebepler olmadığı..." gerekçesiyle reddi hâkim talebinin REDDİNE ve reddi hâkim talebinde bulunan taraf hakkında H.M.K.'nın 42/4 maddesi uyarınca 2.500.- TL disiplin para cezası uygulanmasına ilişkin verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Hâkimin reddi için ileri sürülen sebepler işin esası yönünden temyiz sebebi olup, H.M.K.’nun 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden değildir. Açıklanan nedenlerle yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA,
8. Onama ilamı 10/5/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 7/6/2013 tarihinde başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
9. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 36. maddesi şöyledir:
“(1) Hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi hâkim de bizzat çekilebilir. Özellikle aşağıdaki hâllerde, hâkimin reddi sebebinin varlığı kabul edilir:
a) Davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması.
b) Davada, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği hâlde görüşünü açıklamış olması.
c) Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hâkim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması.
ç) Davanın, dördüncü derece de dâhil yansoy hısımlarına ait olması.
d) Dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması.”
10. 6100 sayılı Kanun’un 42. maddesinin (4) numaralı fıkrası şöyledir:
“Ret talebinin, kötü niyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul edilmemesi hâlinde, talepte bulunanların her biri hakkında beş yüz Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin 6/1/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
12. Başvurucu; İstanbul 45. Asliye Ticaret Mahkemesinin E.2011/5 sayılı dosyasının yargılaması sırasında haklı gerekçelerle hâkimin reddi talebinde bulunduğunu ancak yetkili merciin talebini reddettiği gibi 2.500 TL disiplin para cezasına hükmettiğini, para cezasına dayanak yapılan 6100 sayılı Kanun’un 42. maddesinin (4) numaralı fıkrasında geçen talebin kötü niyetle yapılması hususunun kararda açıklanmadığını, yine Kanun maddesinde 500 TL'den 5.000 TL'ye kadar disiplin para cezası öngörüldüğünü, Mahkemenin alt sınırdan uzaklaşarak karar verme nedenini de açıklamadığını, kararın bu yönlerden gerekçesiz olduğunu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince (AİHM) gerekçesiz karar vermenin adil yargılanma hakkının ihlali sebebi sayıldığını, Kanun'da tanınan hâkimin reddi isteminin reddi nedeniyle cezaya maruz kalmasının hak arama hürriyetini engellediği belirterek Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespit edilerek yargılamanın yenilenmesine, zararlarının giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
13. Başvurucunun hâkimin reddi talebinin reddi ve hükmedilen disiplin para cezasına yönelik iddialarının özünün Mahkemenin tarafsız olmadığı hususuyla ilgili olduğu anlaşılmış; bu açıdan başvuru, tarafsız mahkemede yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
14. Başvurucu; hâkimin reddi talebinde neden kötü niyetli olunduğu hususu ile disiplin cezasında alt sınırdan uzaklaşılmasının gerekçelerinin Mahkeme ve Yargıtay kararlarında açıklanmadığını, hâkimin reddi talebinde kötü niyetli olduğu gerekçesiyle disiplin para cezasına hükmedilmesinin bu yönde talepte bulunma hakkını kısıtladığını belirterek tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
15. Başvuru konusu davanın İstanbul 39. Asliye Ticaret Mahkemesinin hâkimin reddi talebine ilişkin yargılama olduğu, İstanbul 45. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan ana yargılamada hâkimin tarafsızlığına yönelik iddianın temyiz aşamasında incelenebileceği, dolayısıyla bu yargılama yönünden başvuru yollarının tüketilmediği anlaşılmış ise de İstanbul 39. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılamada başvurucu hakkında disiplin para cezası verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, bu açıdan kararın başvurucunun mal varlığını doğrudan etkilediği ve karara karşı gidilebilecek başka bir başvuru yolu da bulunmadığından İstanbul 39. Asliye Ticaret Mahkemesinin E.2013/34 Değişik İş sayılı dosyası çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
16. Sözleşme’nin 6. maddesinde, adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak davanın tarafsız bir mahkemede görülmesini isteme hakkından açıkça söz edilmiştir. Anayasa’nın 36. maddesinde mahkemelerin tarafsızlığından açıkça bahsedilmemekle beraber Anayasa Mahkemesi içtihadı uyarınca bu hak da adil yargılanma hakkının zımni bir unsurudur (AYM, E.2002/170, K.2004/54, 5/5/2004). Ayrıca mahkemelerin tarafsızlığı ve bağımsızlığının birbirini tamamlayan iki unsur olduğu dikkate alındığında -Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği- Anayasa’nın 138., 139. ve 140. maddelerinin de tarafsız bir mahkemede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde dikkate alınması gerektiği açıktır (AYM, E.2005/55, K.2006/4, 5/1/2006; E.1992/39, K.1993/19, 29/4/1993).
17. Genel olarak tarafsızlık; davanın çözümünü etkileyecek bir önyargı, tarafgirlik ve menfaate sahip olunmaması ve davanın tarafları karşısında ve onların leh ve aleyhlerinde bir düşünce veya menfaate sahip olunmamasını ifade eder (Rıfat Bakır ve diğerleri, B. No: 2013/2782, 11/3/2015, § 83).
18. Tarafsızlığın öznel ve nesnel olmak üzere iki boyutu bulunmakta olup bu kapsamda hâkimin birey olarak mevcut davadaki kişisel tarafsızlığının yanı sıra kurum olarak mahkemenin kişide bıraktığı izlenimin de dikkate alınması gerekmektedir (AYM, E.2005/55, K.2006/4, 5/1/2006). Yargılamayı yürüten mahkeme üyelerinin taraflardan biriyle veya anlaşmazlık konusu ile maddi veya manevi yakın bir bağının bulunması, yargılama sürecinde sarf ettiği ifadeleri ile tarafsız olamayacağı yönünde meşru bir kanaat uyandırması, bunun yanı sıra davadan önce dava ile doğrudan bağlantılı bir konumda bulunması da tarafsızlığı ihlal edebilir. Ancak belirli bir uyuşmazlıkta yargılamayı yürüten hâkimin taraflardan birine yönelik önyargılı ve taraflı bir tutumunun, kişisel bir kanaatinin veya menfaatinin, bu bağlamda kişisel bir taraflılığının söz konusu olduğunu ortaya koyan bir delil bulunmadığı ve bu husus kanıtlanmadığı müddetçe tarafsız olduğunun bir karine olarak varsayılması zorunludur. Bunun yanı sıra yargılama makamının tarafsızlığına ilişkin herhangi bir meşru kaygı veya korkuyu bertaraf edecek yeterli güvenceleri sunması da gerekmekte olup ayrıca bu husus tarafsızlığın nesnel boyutuna işaret etmektedir (Benzer yöndeki AİHM kararları için bkz. Gregory/Birleşik Krallık, B. No: 22299/93, 25/02/1997, §§ 43-49; Fey/Avusturya, B. No: 14396/88, 24/2/1993, §§ 28-36; Hauschildt/Danimarka, B. No: 10486/83, 24/5/1989, §§ 46-48; McGonnell/Birleşik Krallık, B. No: 28488/95, 08/2/2000, §§ 55-57).
19. İlke gereği eğer bir karar sonradan “tam yargı yetkisini” haiz ve başlangıçtaki eksikliği gidermek suretiyle ilgili güvencelerin gözetilmesini sağlayan bir yargı merciinin denetimine tabi olmuşsa karar veren mahkemenin bağımsız veya tarafsız olmaması ya da söz konusu mahkemenin temel bir usule ilişkin güvenceyi ihlal etmesi Anayasa’nın 6. maddesinin ihlaline yol açmaz (De Haan/Hollanda, B. No: 22839/93, 26/8/1997, §§ 52-55).
20. Hâkimin reddi talebine karşı verilen ret kararında, başvurucunun kötü niyetli kabul edilip hakkında disiplin para cezasına alt sınırdan uzaklaşılarak karar verilmesinin gerekçesi ile hükmedilen para cezasının kanunda öngörülen amaç doğrultusunda yerinde ve orantılı olup olmadığı, başka bir ifadeyle uygulanan müeyyidenin, başvurucunun bu hakkını ileri sürmesini engelleyici bir niteliğinin bulunup bulunmadığı hususlarında değerlendirme yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.
21. 6100 sayılı Kanun’un 36. maddesinde hâkimin tarafsızlığı hakkında şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde taraflardan birinin hâkimi reddedebileceği gibi hâkimin de bizzat dosyadan el çekebileceği hususunun belirtildiği, aynı maddede örnekleyici olarak birtakım ret sebeplerinin sayıldığı, taraflarca bu hakkın kullanılabilmesi için tarafsızlık konusunda önemli bir sebebin bulunmasının şart olarak öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
22. Yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi, gereksiz taleplerle sürecin insicamının bozulmaması ve her hak gibi hâkimin reddini talep etme hakkının da amacına uygun olarak kullanılabilmesi için 6100 sayılı Kanun’un 42. maddesinin (4) numaralı fıkrasında, kötü niyetli talepte bulunanlara disiplin para cezası müeyyidesi getirilmiştir.
23. Somut olayda başvurucu, görülmekte olan bir davada zamanaşımı iddiasının açıklığa kavuşturulması için imar müdürlüğüne yazılan yazının akıbeti sorulmadan tahkikatın bitirilmesi nedeniyle hâkimin tarafsızlığı hususunda şüpheye düştüğünü belirterek Mahkeme hâkimini reddetmiştir.
24. Mahkeme; yargılama aşamasında hâkimin usule ve delillerin toplanmasına ilişkin verdiği kararın ret sebebi teşkil etmediğini, bu hususun yargılamanın esasıyla ilgili ve hüküm ile birlikte temyiz sebebi teşkil edebilecek bir konu olduğunu, bu nedenle ileri sürülen sebebin, hâkimin tarafsızlığını ihlal eden bir davranış niteliğinde olmadığı gibi hâkimin reddi müessesesinin amacı ile de bağdaşır nitelikte olmadığını belirterek talebi reddetmiş ve başvurucu aleyhine 2.500 TL disiplin cezasına hükmetmiştir. Yargıtay ise onama ilamında davacı ve Mahkeme kararına özetle değinerek hâkimin reddi için ileri sürülen sebeplerin işin esası yönünden temyiz sebebi olduğunu ve 6100 sayılı Kanun’un 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden olmadığını belirterek hükmü onamıştır.
25. Başvurucu; hâkimin reddi talebinde bulunmasının tek başına kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğini, bu nedenle disiplin cezası verilmesinin gerekçesinin açıklanması gerektiğini, ayrıca para cezasında alt sınırdan uzaklaşılmasının gerekçesinin de kararda yer almadığını belirtmiştir.
26. Başvuru konusu davanın gerekçeli kararında, ayrıntılı bir şekilde başvurucunun hâkimin reddi için ileri sürdüğü hususun 6100 sayılı Kanun’un 36. maddesinde belirtilen sebepler arasında yer almadığı ifade edilirken hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinde kanun maddesine atıf yapılmak suretiyle başvurucu aleyhine 2.500 TL disiplin cezasına hükmedildiği; esasen kararda talebin, hâkimin reddi müessesesinin amacı ile bağdaşır yanının bulunmadığı hususunun vurgulanarak bir anlamda davacıya tanınan bu hakkın kötüye kullanıldığının da tespit edildiği, dolayısıyla atıf yapılan 42. madde hükmünün neden uygulandığına ilişkin gerekçenin de genel olarak kararın bütününden anlaşılabildiği, başka bir ifadeyle ret gerekçesi ile hâkimin reddi talebi sırasında davacının kötü niyetle hareket ettiği olgusu arasında neden-sonuç ilişkisinin kurulabildiği, dolayısıyla disiplin para cezası hususunda Mahkemenin ayrı bir açıklamada bulunmamasının kararın gerekçeden yoksun olduğu sonucunu doğurmayacağı anlaşılmıştır.
27. Bunun yanında 6100 sayılı Kanun’un 42. maddesinde, 500 TL’den 5000 TL’ye kadar disiplin cezası uygulanabileceği hususunun düzenlendiği, kanun koyucu tarafından her davanın kendi koşullarına göre ceza miktarı konusunda hâkime belirli bir takdir yetkisinin tanındığı, Mahkemece de ret sebebi olarak açıklanan gerekçe ve davanın niteliği, davacının ekonomik durumu gibi somut bulgularla, öngörülen ceza miktarı arasında neden-sonuç ilişkisinin kurulabildiği, bu hususta da kararda ayrı bir açıklamada bulunulması zorunluluğunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yine İlk Derece Mahkemesi tarafından belirtilen gerekçe ve dosya kapsamındaki delillere açıkça atıf yapılan Yargıtay onama ilamının gerekçesiz olduğundan da bahsedilemeyeceği açıktır.
28. Bu açıdan Mahkemenin, hâkimin reddi talebinin reddine ilişkin kararında davacının kötü niyetli olduğu hususunun tespiti ile alt sınırdan uzaklaşılarak para cezasına hükmetmesinin gerekçesinin somut olay ve ileri sürülen iddialar çerçevesinde yeterli ölçüde değerlendirildiği; kararın bu yönüyle mahkemenin tarafsızlığına ilişkin karineyi zedelemediği sonucuna ulaşılmıştır.
29. Başvurucu, hâkimin reddi talebiyle yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesinin bu talebi ileri sürebilme hakkını engellediğini belirtmiştir.
30. Somut olayda başvurucunun reddi hâkim talebi reddedilerek aleyhine 2.500 TL disiplin para cezasına hükmedilmiştir.
31. 6100 sayılı Kanun’un 42. maddesinin (4) numaralı fıkrasında “Ret talebinin, kötü niyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul edilmemesi hâlinde, talepte bulunanların her biri hakkında beş yüz Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur.” kuralına yer verilmiştir.
32. Somut iddia bu ilkeler kapsamında incelendiğinde başvurucunun, talebinin reddedilmesi sonucunda kötü niyetli talepte bulunduğu gerekçesiyle 2.500 TL para cezası ödemekle yükümlü tutulmasına karar verilmiş ise de hükmolunan bu miktarın gözetilen meşru amaç ile korunmak istenen hak açısından orantılı olduğu ve somut olayın özelliğine göre başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmadığı görülmüştür. Dolayısıyla söz konusu yaptırımın başvurucunun hâkimin reddi talebini ileri sürmesine bir engel teşkil etmediği sonucuna varılmıştır.
33. Buna göre mahkemenin, hâkimin reddi talebinin reddine ilişkin kararda kötü niyet olgusu ve alt sınırdan uzaklaşılarak para cezasına hükmedilmesi için yeterli gerekçe sunduğu; para cezasının miktar itibarıyla başvurucunun bu hakkının kullanmasını engellemediği, başvuruya konu yargılama faaliyeti açısından yargılama makamlarının uyguladığı yöntemin, tarafsızlık konusunda doğrulanabilir somut olguları bertaraf edici nitelikte olmadığı, adil yargılanmaya ilişkin taraflarda oluşan meşru beklenti üzerinde menfi etkide bulunacak bir izlenim meydana getirmediği gibi tarafsızlık karinesini ortadan kaldıracak elverişliliğe sahip olmadığı; bu yönüyle başvurucunun tarafsız mahkemede yargılanma hakkının zedelenmediği sonucuna ulaşılmıştır.
34. Açıklanan nedenlerle tarafsız mahkemede yargılanma hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan nedenlerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
6/1/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.