TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET ALİ BEDİR VE TEVFİK
GÜNAY BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/4073)
|
|
Karar Tarihi: 21/1/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Kamil KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
1. Mehmet Ali BEDİR
|
|
|
2. Tevfik GÜNAY
|
Vekili
|
:
|
Av. Süleyman BAŞTERZİ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, icra emrinin iptali talebiyle yapılan şikâyet
başvurusunda İcra Hukuk Mahkemesince şikâyet dilekçesi karşı tarafa tebliğ
edilmeden dosya üzerinden karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiası ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 14/6/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. 2013/4074 numaralı bireysel başvuru dosyasının konu yönünden
hukuki irtibatı nedeniyle 2013/4073 numaralı bireysel başvuru dosyası ile
birleştirilmesine, incelemenin bu dosya üzerinden yürütülmesine karar
verilmiştir.
4. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 17/2/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 11/7/2014 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 7/8/2014 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
7. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş,
birinci başvurucuya 14/8/2014 tarihinde, ikinci başvurucuya 9/5/2014 tarihinde
bildirilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarını sırasıyla
18/8/2014 ve 21/5/2014 tarihlerinde ibraz etmişlerdir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası
içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucular tarafından davalı Isparta İl Özel İdaresi
aleyhine Isparta İş Mahkemesinde açılan fazla çalışma ücreti alacağının tahsili
istemli davada Mahkemece 28/12/2011 tarihli ve E.2010/273, K.2011/518 sayılı
karar ile başvurucu Mehmet Ali Bedir lehine 400 TL vekâlet ücreti ile 49,05 TL
yargılama giderine, 28/12/2011 tarihli ve E.2010/248, K.2011/507 sayılı karar
ile başvurucu Tevfik Günay lehine 400 TL vekâlet ücreti ile 47,05 TL yargılama
giderine hükmedilmiştir.
9. Başvurucular, anılan kararlarda hükmedilen vekâlet alacağı
ile yargılama giderinin tahsili için Ankara 14. İcra Müdürlüğünün E.2013/2380
sayılı ve E.2013/2396 sayılı dosyalarında ilamlı icra takipleri
başlatmışlardır.
10. İcra Müdürlüğü, takip borçlusu Isparta İl Özel İdaresine
icra emirleri göndermiş; borçlu idare vekili ise takip dayanağı Isparta İş
Mahkemesinin E.2010/273 sayılı ve E.2010/248 sayılı dosyalarında, yargılamanın
başından sonuna kadar davalı vekili olarak yer almasına ve vekille takip edilen
işlerde tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olmasına rağmen vekil sıfatıyla
kendisi yerine doğrudan borçlu idareye icra emri gönderilmesinin kanuna aykırı
olduğunu belirterek Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde şikâyet
başvurularında bulunmuş ve icra emirlerinin iptalini talep etmiştir.
11. Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesi, dosya üzerinden yaptığı
inceleme sonucunda 2/5/2013 tarihli ve E.2013/286, K.2013/604 sayılı ve
3/5/2013 tarihli ve E.2013/283, K.2013/613 sayılı kararlar ile şikâyetlerin
kabulüne ve icra emirlerinin iptaline kesin olarak karar vermiştir. Mahkeme,
şikâyet dilekçelerini başvuruculara tebliğ etmemiş ancak gerekçeli kararında
başvurucuları davalı olarak gösterip bu dosyalar nedeniyle vekâlet ücreti ile
yargılama gideri ödemeye mahkûm etmiştir. Kararların gerekçelerinin ilgili
ortak kısımları şöyledir:
“İİK.nun 18/3 ve HMK 320/1 maddelerine göre,
şikâyet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma
yapılmasına gerek olmadığı takdir edilerek evrak üzerinde inceleme yapılmıştır.
…
7201
Sayılı Tebligat Kanunu'nun 11, Avukatlık Kanunu'nun 41,171 ve HMK.73.maddeleri
gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması
zorunludur.
Somut
olayda; takip dayanağı ilam kapsamında davacı/borçlu idarenin kendisini vekille
temsil ettirdiği belirgindir. Takip dosyasında icra emrinin vekil yerine asile
tebliğ olunması anılan yasa hükümlerine aykırı olduğundan şikâyetin kabulüne,
borçlu idare adına gönderilen icra emrinin iptaline karar vermek gerekmiş,
aşağıdaki hüküm kurulmuştur.”
12. Kesin nitelikli bu kararlar 15/5/2013 tarihinde
başvuruculara tebliğ edilmiş, başvurucular 14/6/2013 tarihinde bireysel
başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
13. 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 16.
maddesi şöyledir:
“Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak
üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif
olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikâyet
olunabilir. Şikâyet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde
yapılır.
Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz
sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikâyet olunabilir.”
14. 2004 sayılı Kanun’un 17. maddesi şöyledir:
“Şikâyet icra mahkemesince, kabul edilirse şikâyet olunan
muamele ya bozulur, yahut düzeltilir.
Memurun sebepsiz yapmadığı veya geciktirdiği işlerin icrası emrolunur.”
15. 2004 sayılı Kanun’un 18. maddesi şöyledir:
“İcra mahkemesine arz edilen hususlar ivedi işlerden sayılır
ve bu işlerde basit yargılama usulü uygulanır.
Şu kadar ki, talep ve cevaplar dilekçe ile olabileceği gibi
icra mahkemesine ifade zaptettirmek suretiyle de
olur.
Aksine hüküm bulunmayan hâllerde icra mahkemesi, şikâyet
konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına
gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde
ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı
verir. Duruşma yapılmayan işlerde icra mahkemesi, işin kendisine geldiği
tarihten itibaren en geç on gün içinde kararını verir. Duruşmalar, ancak
zorunluluk hâlinde ve otuz günü geçmemek üzere ertelenebilir.”
16. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 27. maddesi şöyledir:
“(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer
ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına
sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini
ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini,
içerir.”
17. 6100 sayılı Kanun’un 317. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Dava açılması ve
davaya cevap verilmesi dilekçe ile olur.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 21/1/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucular, Isparta İş Mahkemesince lehlerine hükmedilen
vekâlet ücreti ile yargılama giderinin tahsili için başlattıkları ilamlı icra
takiplerine karşı borçlu tarafından yapılan şikâyet başvuruları üzerine İcra
Hukuk Mahkemesince şikâyet dilekçeleri kendilerine tebliğ edilmeden ve duruşma
açılmaksızın dosya üzerinden inceleme yapılarak aleyhlerine karar verildiğini,
söz konusu yargılamalardan gerekçeli kararların tebliğiyle birlikte haberdar
olduklarından savunma haklarını kullanamadıklarını belirterek adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti ve tazminat talebinde
bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
20. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde başvurucuların
temel iddialarının, tarafı oldukları yargılamada iddia (şikâyet) hakkında bilgi
sahibi olma ve karşı tez ile delillerini sunma hakkından yoksun bırakılmalarına
ilişkin olması nedeniyle başvuru; adil yargılanma hakkı kapsamında silahların
eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi yönünden incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
21. Başvurucuların, adil yargılanma haklarının ihlal edildiği
iddiasına dayanan şikâyetleri açıkça dayanaktan yoksun değildir. Ayrıca başka
bir kabul edilemezlik nedeni de bulunmadığı için başvurunun kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden İnceleme
22. Başvurucular, Mahkeme tarafından lehlerine hükmedilen
vekâlet ücreti ile yargılama giderinin tahsili için başlattıkları ilamlı icra
takiplerine karşı borçlu tarafından yapılan şikâyet başvuruları üzerine İcra
Hukuk Mahkemesince şikâyet dilekçeleri kendilerine tebliğ edilmeden ve dosya
üzerinden yapılan incelemeyle aleyhlerine karar verildiğini belirterek adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
23. Bakanlığın görüş yazısında, adil yargılama hakkı kapsamında
yer alan güvencelerden birinin silahların eşitliği ilkesi olduğu, bu ilke
gereği davanın taraflarından birinin diğeri karşısında zayıf duruma
düşürülmemesi gerektiği, adil yargılanma hakkının bir diğer ögesi olan
çelişmeli yargılanma hakkı gereğince de davanın taraflarına, ileri sürülen
deliller ve sunulan görüşlerle ilgili bilgi sahibi olma ve mahkemenin kararını
etkilemek amacıyla bunlarla ilgili görüş bildirme imkânı verilmesi gerektiği
ifade edilerek başvurucuların şikâyetleri incelenirken bu hususların gözönünde bulundurulması gerektiği yönünde beyanda
bulunulmuştur. Başvurucular, Bakanlık görüşüne katıldıklarını bildirmişlerdir.
24. Anayasa’nın “Hak arama
hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle
yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil
yargılanma hakkına sahiptir.”
25. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6.
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili
uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda
karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme
tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak
görülmesini isteme hakkına sahiptir.”
26. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme
yaptığı birçok kararında ilgili hükmü, Sözleşme’nin 6. maddesi ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle Sözleşme’nin
lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının
kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi gibi
ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 38).
27. “Hakkaniyete uygun yargılanma”nın
temel unsuru, yargılamanın “çelişmeli”
olması ve taraflar arasında “silahların eşitliği”nin
sağlanmasıdır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Rowe ve Davis/Birleşik Krallık [BD],
B. No: 28901/95, 16/2/2000, § 60). Adil yargılanma hakkının unsurlarından olan
çelişmeli yargılama ilkesi taraflara dava malzemesi hakkında bilgi sahibi olma
ve yorum yapma hakkının tanınmasını ve bu nedenle tarafların yargılamanın
bütününe aktif olarak katılmasını gerektirmektedir. Bu anlamda mahkemece
tarafların dinlenilmemesi, taraflara delillere karşı çıkma imkânı verilmemesi,
yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hâle gelmesine neden olabilecektir
(Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Ruiz-Mateos/İspanya, B. No: 12952/87, 23/06/1993, §
63; Feldbrugge/Hollanda, B. No: 8562/79, 29/05/1986, §
44).
28. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de silahların
eşitliği ilkesidir. Silahların eşitliği ilkesi davanın taraflarının usule
ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin
diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını
makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına
gelmektedir (Yaşasın Aslan, B.
No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).
29. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli
yargılama ilkesi, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara,
gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla
ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir (Benzer yöndeki AİHM kararları
için bkz. J.J./Hollanda, B. No:
9/1997/793/994, 27/3/1998, § 43; Vermeulen/Belçika,
B. No: 19075/91, 20/2/1996, § 33).
30. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın
yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri
ışığında taraflara tanık delili de dâhil olmak üzere delillerini sunma ve
inceletme noktasında da uygun imkânların tanınması gerekir. Bu anlamda
delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsizlik iddiaları da yargılamanın
bütünü ışığında değerlendirilecektir (Yüksel
Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 19).
31. AİHM, silahların eşitliği ilkesine uyulup uyulmadığını
denetlerken somut olayda şikâyet konusu eşitsizliğin yargılamayı fiilen ve
gerçekten adaletsiz kılıp kılmadığına bakmaktadır (Kremzov/Avusturya B. No: 12350/86, 21/9/1993, § 75).
32. Bu bakımdan daha önce ulaşılamayan bilgi ve belgelere üst
yargılama aşamasında ulaşılmış ve bunlara karşı iddia ve itirazlar dile getirilmiş
ise silahların eşitliği ilkesi ihlal edilmiş sayılmayabilir. Anayasa
Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamındaki görevi, somut olayın usul
kurallarına uygunluğunu denetlemek değil, adil yargılanma hakkı kapsamındaki
güvencelerin somut olayda ihlal edilip edilmediğini denetlemektir (Durmaz Oto. Petrol Ürünleri İnş. San. ve Tic. Ltd.
Şti. (4), B. No:2013/251, 10/6/2015, § 22).
33. Somut olayda başvurucular tarafından başlatılan ilamlı icra
takiplerine karşı takip borçlusunun icra emirlerinin iptali talebiyle yaptığı
şikâyet başvuruları üzerine Mahkemenin, şikâyet dikçelerini
başvuruculara tebliğ etmeden dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda
şikâyetleri kabul ederek icra emirlerinin iptaline kesin olarak karar verdiği
anlaşılmıştır.
34. Başvurucular, başlattıkları icra takipleri hakkında borçlu
tarafından İcra Hukuk Mahkemesine yapılan başvurulara ilişkin şikâyet
dilekçelerinin kendilerine tebliğ edilmediğini, bu sebeple tarafı oldukları
yargılamalarda savunma yapma ve delil bildirme imkânından mahrum bırakıldıklarını
belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakları ile
hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
35. 6100 sayılı Kanun’un 27. maddesinde düzenlenen hukuki
dinlenilme hakkı; davalının davadan haberdar edilme, davaya ilişkin açıklama
yapma ve delil bildirme hakkını güvence altına almaktadır. Bu hak bir anlamda
silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama hakkı ile de ilgilidir. Buna göre
mahkeme davalıya savunma hakkını kullanma imkânı vermeden davanın esasıyla
ilgili değerlendirme yapamayacaktır. Bu hakkın kullanılabilmesinin usul hukuku
açısından en önemli sonucu; dava veya şikâyet dilekçesinin, içeriğindeki
iddialara muhatap olan süjeye yani davalı veya karşı tarafa tebliğinin zorunlu
olduğu olgusudur.
36. 2004 sayılı Kanun’un 16. Maddesinde icra ve iflâs
dairelerinin, kanuna aykırı olan veya hadiseye uygun bulunmayan işlemlerinin
iptali veya düzeltilmesi için icra mahkemesine şikâyette bulunulabileceği, aynı
Kanun’un 18. maddesinde ise şikâyet davasında basit yargılama usulünün
uygulanacağı; talep ve cevapların, dilekçe ile veya mahkemece tutanağa
bağlanmak suretiyle sözlü olarak bildirilebileceği düzenlenmiştir.
37. Şikâyet müessesesi, icra dairesinin somut işlemine karşı bir
denetim işlevi yerine getirir ve şikâyet olunan aslen icra dairesidir. Ancak
inceleme sonunda şikâyet konusu işlemin iptali veya düzeltilmesi kararı
verilmesi hâlinde bu işlem lehine olan kimsenin hukuksal durumu doğrudan
etkileneceğinden bu kişilerin de zorunlu olarak davalı konumda bulunması
gerekmektedir. Nitekim yerleşik yargısal uygulamalarda olduğu gibi başvuru
konusu davalarda da takip alacaklısı sıfatıyla başvurucular, Mahkeme
kararlarında davalı olarak gösterilmiştir.
38. Başvuru konusu davalara ilişkin olarak icra emirlerinin
iptali istemiyle Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesine yapılan şikâyet
başvurularında Mahkeme, şikâyet dilekçelerini takip alacaklıları olan
başvuruculara tebliğ etmeden dosya üzerinden değerlendirme yapmak suretiyle
icra emirlerinin iptaline kesin olarak karar vermiştir. Başvurucular ancak
gerekçeli kararların tebliği ile birlikte şikâyet başvurularından haberdar
olduklarından, şikâyetler hakkında bilgi sahibi olamamış ve buna karşı savunma
ve delillerini Mahkeme önünde dile getirme hakkından mahrum kalmışlardır. Öte
yandan başvuru konusu kararlar miktar itibarıyla kesin nitelikte olduğundan
başvurucular, savunma ve delillerini bir üst mahkemede ileri sürme imkânı da
bulamamışlardır.
39. Mahkeme, icra dosyalarını inceleyerek şikâyet başvurularında
bulunan tarafın talebi doğrultusunda karar
vermiş; başvurucuların, dilekçe
içerikleri ve toplanan deliller hakkında bilgi edinmelerine, bunlara karşı
çıkmalarına ve delil sunmalarına imkân tanımayarak diğer tarafı yargılamalarda
üstün bir konuma getirmiştir. Bu açıdan söz konusu eşitsizliğin yargılamaları
adil olmaktan yoksun kıldığı ve başvurucular açısından silahların eşitliği ve
çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
40. Başvuru dilekçelerinde, başvuru konusu yargılamalarda dosya
üzerinden karar verilerek duruşmalı yargılanma hakkının da ihlal edildiği ileri
sürülmüş ise de yargılama sırasında “silahların
eşitliği ve çelişmeli yargılama” ilkesinin ihlal edildiği sonucuna
ulaşıldığından adil yargılanma hakkı kapsamındaki anılan şikâyet yönünden
ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
41. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine
karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
42. Başvurucular, anayasal haklarının ihlal edildiğinin tespiti ve yeniden icra takibi
yapmalarından kaynaklanan masraf olan 540,88’er TL’yi tazminat olarak talep
etmişlerdir.
43.
30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesi şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve
işlem niteliğinde karar verilemez.
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.
…”
44.
Başvuru konusu olaylarda, ihlale neden olan kararlar sonrasında başvurucular
yeni icra takipleri başlatmışlardır. Bu sebeple yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmadığından bilgi edinilmesi için kararın ilgili Mahkemeye
gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
45.
Tespit edilen ihlal; yargılama sonucunda verilen kararların değil, yargılama süreçlerinin
adil olmadığına yöneliktir. Başvurucuların tazminat talepleri ise Mahkeme
kararı nedeniyle başlattıkları yeni icra takipleri için yaptıkları masraflara
ilişkin olduğundan ileri sürülen zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet
bağı bulunmaması nedeniyle başvurucuların tazminat taleplerinin reddine karar
verilmesi gerekir.
46.
Dosyadaki belgelerden tespit edilen 396,70 TL harç ve 1.800 TL vekâlet
ücretinden oluşan toplam 2.196,70 TL yargılama giderinin başvuruculara müşterek
olarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,
D. 396,70 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 2.196,70 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesine
GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
21/1/2016
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.