TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MAHMUT ER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/4376)
|
|
Karar Tarihi: 22/6/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Mahmut ER
|
Vekili
|
:
|
Av. Hüseyin AKÇARA
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, "rüşvet
vermek ve resmi evrakta sahtecilik" suçlarını işlediği
iddiasıyla hakkında açılan kamu
davasında yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminat talebinde
bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 13/6/2013 tarihinde Batman 1. Ağır Ceza
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 18/2/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 16/4/2015 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği,
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 28/4/2015
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle
şöyledir:
7. Batman Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma
kapsamında 16/1/2002 tarihinde başvurucunun ifadesi alınmıştır.
8. Başvurucu ve diğer altı şüpheli hakkında, Batman
Cumhuriyet Başsavcılığının 4/7/2002 tarihli ve E.2002/1124 sayılı
iddianamesiyle "rüşvet vermek ve resmi
evrakta sahtecilik" suçlarından kamu davası açılmış, dava,
Batman Ağır Ceza Mahkemesinin E.2002/222 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
9. Batman Ağır Ceza Mahkemesince, 24/9/2003 tarihli ve
E.2002/222, K.2003/180 sayılı kararla, E.2002/222 sayılı dava dosyasının,
Mahkemenin E.2000/209 sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, yargılamanın
E.2000/209 sayılı dava dosyası üzerinden devam etmesine karar verilmiştir.
10. Batman Ağır Ceza Mahkemesi, kırk yedi sanık hakkında
yaptığı yargılama sonunda, 28/4/2009 tarihli ve E.2000/209, K.2009/98 sayılı
karar ile başvurucunun "rüşvet
vermek" suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezası ile
cezalandırılmasına, "resmi evrakta
sahtecilik" suçundan beraatine karar
vermiştir.
11. Başvurucu ve katılan vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay
5. Ceza Dairesinin 2/10/2012 tarihli ve E.2012/5376, K.2012/9702 sayılı
ilâmıyla başvurucu hakkında verilen beraat ve mahkûmiyet hükümlerinin
bozulmasına ve zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle kamu davasının
düşürülmesine karar verilmiştir.
12. Başvurucu, anılan kararı 31/5/2013 tarihinde öğrendiğini
bildirmiştir.
13. Başvurucu, 13/6/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
14. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 252.
maddesinin (1) numaralı fıkrası; 1/3/1926 tarih ve 765 sayılı mülga Türk Ceza
Kanunu’nun 102. maddesinin birinci fıkrasının (3) ve (4) numaralı bentleri,
104. maddesinin ikinci fıkrası, 339. maddesinin birinci fıkrası; 4/12/2004
tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223. maddesinin (2) numaralı
fıkrasının (a) bendi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 13/6/2013 tarih ve 2013/4376 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, Batman Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında 16/1/2002 tarihinde ifadesinin alındığını, "rüşvet vermek ve resmi evrakta sahtecilik"
suçlarını işlediği iddiasıyla hakkında açılan kamu davasında yargılamanın makul
sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
17. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
18. Başvurucu, Batman Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında 16/1/2002 tarihinde ifadesinin alınmasıyla başlayan
yargılama sürecinin makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun
dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen
ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca
davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının
görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
20. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
21. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625,
9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "rüşvet vermek ve resmi evrakta sahtecilik"
suçlarını işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu
hakkında isnat olunan suçlar 765 sayılı mülga Kanun’un 213. maddesinin birinci
fıkrası ile 339. maddesinin birinci fıkrasında hapis cezasını gerektirir
şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı
yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda
kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).
22. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım
tedbirlerin uygulanması anı ya da kamu davasının açıldığı tarihtir. Somut
başvuru açısından bu tarih, Batman Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun
ifadesinin alındığı 16/1/2002 tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona
erdiği tarih ise suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı tarih olup, somut
başvuru açısından bu tarih, Yargıtay 5. Ceza Dairesince zamanaşımı süresinin
geçmesi nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verildiği 2/10/2012
tarihidir (B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 35).
23. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, Batman
Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, 16/1/2002 tarihinde
ifadesi alınan başvurucu ile diğer altı şüpheli hakkında, Batman Cumhuriyet
Başsavcılığının 4/7/2002 tarihli iddianamesiyle "rüşvet vermek ve resmi evrakta sahtecilik"
suçlarından kamu davası açıldığı, davanın, Batman Ağır Ceza Mahkemesinin
E.2002/222 sayılı dosyasına kaydedildiği tespit edilmiştir. Batman Ağır Ceza
Mahkemesince, 24/9/2003 tarihli kararla E.2002/222 sayılı dava dosyasının,
Mahkemenin E.2000/209 sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, yargılamanın
E.2000/209 sayılı dava dosyası üzerinden devam etmesine karar verildiği, kırk
yedi sanık hakkında yapılan yargılamada uzun süre sanık savunmalarının
alınabilmesi için beklendiği ve 28/4/2009 tarihli karar ile başvurucunun "rüşvet vermek" suçundan 3 yıl 4
ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, "resmi
evrakta sahtecilik" suçundan beraatine
karar verildiği belirlenmiştir. Temyiz üzerine, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin
2/10/2012 tarihli ilâmıyla başvurucu hakkında verilen beraat ve mahkûmiyet
hükümlerinin bozulmasına ve zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle kamu
davasının düşürülmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
24. 5271 sayılı Kanun'un öngördüğü yargılama usullerine tabi
mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki
iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi
tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar
verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B. No: 2013/695, 9/1/2014, §§
24-40).
25. Başvuruya konu davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken
usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık olduğunu ortaya
koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından
farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve on yıl sekiz
aylık yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna
varılmıştır.
26. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
27. Başvurucu, yargılama makul
sürede sonuçlandırılamadığı için 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini
talep etmiştir.
28. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
29. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin on yıl sekiz aylık yargılama süresi nazara alındığında,
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında, başvurucunun talep ettiği
tazminat miktarı da dikkate alınarak, başvurucuya net 7.500,00 TL manevi
tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
30. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1. Yargılamanın makul sürede
sonuçlandırılamadığı yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 7.500,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
22/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.