TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KESKİNKILIÇ GIDA SANAYİ VE
TİCARET A.Ş. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/4413)
|
|
Karar Tarihi: 21/11/2013
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Mehmet ERTEN
|
|
|
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Zühtü ARSLAN
|
Raportör
|
:
|
Mehmet Sadık YAMLI
|
Başvurucu
|
:
|
Keskinkılıç Gıda Sanayi ve Ticaret
A.Ş.
|
Vekili
|
:
|
Av. Ahmet CAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, muhtasar beyanname üzerinden yapılan
tahakkukun iptali istemiyle açtığı davaların reddedilmesi nedeniyle anayasal
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 20/6/2013 tarihinde İstanbul Bölge İdare
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde belirlenen eksiklikler tamamlatılmış ve Komisyona
sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 19/11/2013 tarihinde
başvurunun Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33.
maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki
ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, 29/1/2004 tarih
ve 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki İle Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kapsamında Aksaray ilinde şeker fabrikası
yatırımı yapmıştır.
6. Başvurucu, bu yatırım
sebebiyle 5084 sayılı Kanun'un 3. maddesinde yer verilen gelir vergisi stopajı
teşvikinden yararlanmaktadır. Buna göre işçi ücretleri üzerinden hesaplanan
gelir vergisinin yüzde sekseni, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk
eden vergiden terkin edilmekte ve terkin edilen tutar teşvik olarak başvurucu
şirkete kalmaktadır.
7. Başvurucu, söz konusu
teşvikten 31/12/2012 tarihine kadar yararlanma hakkına sahip olduğunu
belirtmektedir.
8. 4/6/2008 tarih ve 5766
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 8. maddesiyle, 31/12/1960 tarih ve 193
sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na geçici 73. madde eklenmiştir.
9. Geçici 73. maddede 5084
sayılı Kanun’un 3. maddesi kapsamında gelir vergisi stopajı teşviki uygulanan
ücretlerin vergilendirilmesinde, öncelikle 193 sayılı Kanun'un 32. maddesinde
yer alan asgari geçim indiriminin dikkate alınacağı kuralına yer verilmiştir.
Buna göre önceki uygulamada, indirimsiz matrah üzerinden gelir stopaj vergisi
hesaplanarak daha yüksek tutarlı teşvik sağlanmakta iken, 193 sayılı Kanun’un
32. maddesinin öncelikle dikkate alınmasıyla, yatırımcıların hesapladıkları
gelir vergisi matrahı ve dolayısıyla yararlanacakları teşvik, asgari geçim
indirimine isabet eden tutar kadar azaltılmıştır.
10. Başvurucu, 2009/Ocak dönemi
muhtasar beyannamesini ihtirazi kayıtla vermiş ve
tahakkukun iptali ve yeni düzenleme uyarınca eksik terkin edilen verginin
şirkete iadesi istemiyle dava açmıştır. Başvurucu ayrıca 193 sayılı Kanun’un
geçici 73. maddesinin, kazanılmış hakları ihlal ettiğini, bu sebeple Anayasa'ya
aykırı olduğunu belirterek, iptali için Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla
başvurulmasını da istemiştir.
11. Konya Vergi Mahkemesi,
12/10/2009 tarih ve E.2009/345, K.2009/1353 sayılı kararıyla Anayasa'ya
aykırılık iddiasını ciddi bulmamış ve dava konusu tahakkuk işleminde kanuna
aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
12. Karar, Danıştay 3.
Dairesinin 24/11/2011 tarih ve E.2010/387, K.2011/6720 sayılı kararıyla
onanmış, başvurucu karar düzeltme yoluna başvurmamıştır.
13. Bu arada Anayasa Mahkemesi
itiraz yoluyla baktığı bir davada, 22/12/2011 tarih ve E.2010/7, K.2011/172
sayılı kararıyla, 193 sayılı Kanun'un geçici 73. maddesini, 6/6/2008 tarihinden
önce 5084 sayılı Kanun’un 3. maddesi kapsamında yatırıma başlayarak gelir
vergisi stopajı teşvikinden faydalanması gereken mükellefler yönünden
Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir. İptal kararı, 14/2/2012 tarih ve
28204 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanmıştır.
14. Anayasa Mahkemesinin iptal
gerekçesi şöyledir:
"Geçici 73. maddeyle 6.6.2008 tarihinden önce başlayan
ve devam eden yatırımlar için yeni bir teşvik hesaplama yöntemi getirilmiş
olması, bu kapsamdaki yükümlüler yönünden hak kayıplarına yol açabilecek ve
yatırım sahiplerinin hukuki güvenliklerini ihlal edecek bir nitelik
taşımaktadır. Yeni teşvik hesaplama yönteminin, bu yöntemin öğrenildiği
6.6.2008 tarihinden önceki yatırımlara uygulanması, kamusal yetkinin kullanılmasında
herkesi eşit biçimde kapsamına alarak öngörülebilir olmasını sağlamakla yükümlü
hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural, 6.6.2008
tarihinden önce 29.1.2004 günlü, 5084 sayılı Kanun’un 3. maddesi kapsamında
yatırıma başlayarak gelir vergisi stopajı teşvikinden faydalanması gereken
mükellefler yönünden Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır."
15. Başvurucu Anayasa Mahkemesi
kararını gerekçe göstererek, yargılamanın yenilenmesini istemiştir.
16. Konya Vergi Mahkemesi,
15/5/2012 tarih ve E.2012/857, K.2012/617 sayılı kararıyla, Anayasa
Mahkemesinin iptal kararlarının yargılamanın yenilenmesi sebepleri arasında
bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu istemi reddetmiştir.
17. Karar, Danıştay 3.
Dairesinin 27/12/2012 tarih ve E.2012/3870, K.2012/4985 sayılı kararıyla
onanmıştır.
18. Söz konusu karar başvurucu
şirketin avukatına 21/5/2013 tarihinde tebliğ edilmiş, karar düzeltme yoluna
başvurulmamıştır.
B. İlgili Hukuk
19. 193 sayılı Kanun’un 32. maddesi ile geçici 73. maddesi,
5084 sayılı Kanun'un 3. ve 7. maddeleri.
20. 6/1/1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu’nun “Yargılamanın yenilenmesi” başlıklı
53. maddesi şöyledir:
“Madde 53 Danıştay
ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında,
aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir.
a) Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine
karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin
kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,
b) Karara esas olarak alınan belgenin,
sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme veya resmi bir makam
huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel verilmiş
olup da, yargılamanın yenilenmesini isteyen kimsenin
karar zamanında bundan haberi bulunmamış olması,
c) Karara esas olarak alınan bir ilam
hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması,
d) Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda
bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi,
e) Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi
olan bir hile kullanmış olması,
f) Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler
ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması,
g) Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya hakimin katılmasıyla karar verilmiş olması,
h) Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir
dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden
olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme
tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması.
ı) Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri
Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.
2. Yargılamanın yenilenmesi istekleri esas
kararı vermiş olan mahkemece karara bağlanır.
3. Yargılamanın yenilenmesi süresi, (1)
numaralı fıkranın (h)bendinde yazılı sebep için on yıl, (1) numaralı fıkranın
(ı) bendinde yazılı sebep için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının
kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl ve diğer sebepler için altmış gündür. Bu
süreler,dayanılan sebebin
istemde bulunan yönünden gerçekleştiği tarihi izleyen günden başlatılarak
hesaplanır.”
21. 2577 sayılı Kanun’un “Yargılamanın
yenilenmesine ve kararın düzeltilmesine ilişkin özel hükümler” başlıklı
55. maddesi şöyledir:
“Madde 55 – 1. İsteğin ilişkin olduğu konu,
diğer bir daire veya mahkemenin görevine girmiş ise karar bu daire veya
mahkemece verilir.
2. Karşı tarafın savunması alındıktan sonra
istekler incelenir ve kanunda yazılı sebepler varsa davaya yeniden bakılarak
karar verilir.
3. Yargılamanın yenilenmesi ve kararın
düzeltilmesi istemleri ,kanunda yazılı sebeplere
dayanmıyor ise, istemin reddine karar verilir.
4. Yargılamanın yenilenmesi ve kararın
düzeltilmesi istemlerinde duruşma yapılması, görevli daire veya mahkemenin
kararına bağlıdır.
5. 53, 54 ve bu madde hükümleri saklı kalmak
kaydıyla, yargılamanın yenilenmesinde ve kararın düzeltilmesinde bu Kanunun
diğer hükümleri uygulanır.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
22. Mahkemenin 21/11/2013 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 20/6/2013 tarih ve 2013/4413 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu, muhtasar beyanname üzerinden yapılan tahakkuka
karşı açtığı davada, dayanak kanun maddesinin Anayasa'ya aykırılığını ileri
sürmesine karşın mahkemece bu iddianın ciddiye alınmadığını, oysa bir başka
mahkemenin bu iddiayı ciddiye alarak itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine
götürdüğünü ve maddenin Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edildiğini, iptal
kararı üzerine yargılamanın yenilenmesini istediğini ancak mahkemece
yargılamanın yenilenmesi sebepleri dar yorumlanarak istemin reddedildiğini, söz
konusu kararlar nedeniyle Anayasa'da güvence altına alınan hukuk devleti ilkesi
ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
24. Başvurucu, tahakkukun iptali istemiyle açtığı asıl dava
ile yargılamanın yenilenmesine ilişkin açtığı davada verilen kararlarla
Anayasa'da güvence altına alınan hukuk devleti ilkesi ile mülkiyet hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüş olup başvuru mülkiyet hakkı ve adil yargılanma
hakkı yönünden değerlendirilmiştir.
1. Mülkiyet Hakkının İhlali İddiasının
Değerlendirilmesi
25. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen
nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.”
26. Anılan kanun hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman
bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu
tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel
başvuruları inceleyebilir. Niteliği itibarıyla kamu düzenine ilişkin olan bu
başvuru şartını taşımayan bireysel başvuruların incelenebilmesi mümkün
değildir.
27. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin
bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde
uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir (B. No: 2012/51,
25/12/2012, § 18).
28. Başvuru konusu olayda, tahakkukun iptaline ilişkin açılan
davada Konya Vergi Mahkemesince verilen nihai karar Danıştay 3. Dairesinin
24/11/2011 tarih ve E.2010/387, K.2011/6720 sayılı kararıyla onanmıştır. Başvurucu
bu karara karşı karar düzeltme yoluna başvurmamış, olağan kanun yolu bu şekilde
tamamlanmıştır. Başvurucunun yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmasının,
bu yolun olağan bir kanun yolu olmaması nedeniyle, kararın kesinleşmesi
üzerinde bir etkisi yoktur. Bu durumda, başvuru zaman bakımından Anayasa
Mahkemesinin yetkisi dışında kalmaktadır.
29. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu kararın 23/9/2012
tarihinden önce 24/11/2011 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından
başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Adil Yargılanma Hakkının İhlali İddiasının
Değerlendirilmesi
30. Başvurucu, yargılamanın yenilenmesi koşularının mahkemece
dar yorumlanması sonucu isteminin reddedildiğini, böylece hukuk devleti
ilkesinin ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun
mülkiyet hakkıyla ilgili iddiası ilk derece mahkemesinin yargılamanın
yenilenmesi istemini kabul etmesi halinde ileri sürülebilecek niteliktedir.
Somut olayda Mahkeme, yargılamanın yenilenmesi istemini reddetmiştir. Bir bütün
olarak değerlendirildiğinde başvurucunun iddialarının özünün de mahkemece
yargılamanın yenilenmesi koşullarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas
itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu
iddialar, söz konusu kararın adil olup olmadığı hususu ile ilgili olduğundan
başvuru adil yargılanma hakkı çerçevesinde değerlendirilmiştir.
31. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
32. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun
başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
33. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine
karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü
fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
34. İdari yargılama usulünde kesinleşen hükümlere karşı
yargılamanın yenilenmesi İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 53. maddesinde yazılı
sebeplerle sınırlı olarak istenebilmektedir. Başvurucuların 53. madde gereğince
yapılan yargılamalardaki hak ihlallerini bireysel başvuru yoluyla Anayasa
Mahkemesine getirmeleri mümkündür. Ancak Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükler
ihlal edilmediği sürece ya da açıkça keyfilik içermedikçe derece mahkemelerinin
kararlarındaki maddi ve hukuki hatalar bireysel başvuru kapsamında ele
alınamaz. Bu kapsamda, derece mahkemelerinin delilleri takdirinde bariz bir
şekilde keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz
konusu olamaz.
35. Başvurucu, derece mahkemelerince yargılamanın yenilenmesi
koşullarının dar yorumlanması sonucu isteminin reddedilmesinin hukuka aykırı
olduğunu ileri sürmekte olup, başvurucunun iddialarının özü, derece
mahkemesinin kuralları yorumlamada ve uygulamada isabet edemediğine ve esas
itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkindir. Dolayısıyla başvuru bu haliyle
temyiz incelemesi talebi niteliğinde olup, anılan Mahkeme kararlarının da
açıkça keyfilik içermediği anlaşılmaktadır.
36. Açıklanan nedenlerle, başvurunun kanun yolunda
gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, derece mahkemesi kararının açıkça
keyfilik içermediği anlaşıldığından, başvurunun diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden incelenmeksizin, “açıkça
dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
A. Başvurunun;
1. Mülkiyet hakkına ilişkin ileri sürülen iddialar yönünden “zaman bakımından yetkisizlik”,
2. Adil yargılanma hakkına ilişkin ileri sürülen iddialar
yönünden “açıkça dayanaktan yoksunluk”
nedenleriyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
21/11/2013 tarihinde OY
BİRLİĞİYLE karar verildi.