logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Necip Tüfekçi ve diğerleri [2.B.], B. No: 2013/4774, 24/3/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NECİP TÜFEKÇİ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/4774)

 

Karar Tarihi: 24/3/2016

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Osman Ali Feyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Alparslan ALTAN

Raportör

:

Fatma KARAMAN ODABAŞI

Başvurucular

:

1. Necip TÜFEKÇİ

 

 

2. Lütfü TÜFEKÇİ

 

 

3. Ali Yaşar TÜFEKÇİ

 

 

4. Saide YAZICIOĞLU

 

 

5. Rükiye TÜFEKÇİ

Vekili

:

Av. Nasuhi TOKATLI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında dava konusu taşınmaz için takdir edilen bedelin aynı yerde ve aynı tarihte kamulaştırılan bitişik ve eş değertaşınmazlar için belirlenen bedelinin yaklaşık yarısı olarak tespit edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 20/6/2013 tarihinde Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 8/12/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 27/4/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 15/5/2015 tarihli yazısında Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Tekirdağ Belediye Başkanlığı, başvuruculara ait Tekirdağ ili Merkez Ertuğrul Mahallesi, 264 ada 8 parsel sayılı 25,15 m2 yüz ölçümüne sahip kargir dükkan niteliğindeki taşınmazın park alanında kalması sebebiyle civardaki diğer taşınmazlarla birlikte kamulaştırılması için 11/11/2010 tarihli ve 1033 sayılı encümen kararı almıştır. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 8. maddesi kapsamında kurulan uzlaşma komisyonunca taşınmazın m2 birim fiyatı 8.500 TL olarak belirlenerek arsa ve bina değeri olmak üzere toplam 221.436,70 TL bedelin başvuruculara ödenmesi teklif edilmiş ise de başvurucular ile uzlaşma sağlanamamıştır.

8. 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında başvuruculara ait taşınmazın tamamının değerinin tespit edilerek ödenmesi ve idare adına tesciline karar verilmesi istemiyle 15/4/2011 tarihinde Tekirdağ Belediye Başkanlığı tarafından başvurucular aleyhine Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açılmıştır.

9. Mahkemece resen seçilen bilirkişiler marifetiyle yapılan keşif ile alınan 5/9/2011 tarihli bilirkişi raporu kapsamında taşınmazın m2 birim fiyatı 9.980 TL olarak tespit edilerek toplam kamulaştırma bedelinin 258.270,38 TL olduğu belirtilmiştir. Taraf vekillerince bilirkişi raporuna itiraz edilmiş ise de bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek 25/11/2011 tarihli celsede itirazlar reddedilmiştir.

10. Mahkemece 23/12/2011 tarihli ve E.2011/170, K.2011/417 sayılı karar ile davanın kabulüne, 264 ada 8 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin 258.270,38 TL olarak tespitine, taşınmazın başvurucular adına olan tapu kaydının iptali ile park alanı olarak davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Davanın gerekçesi şöyledir:

"Dava konusu taşınmaza ait çap örneği, tapu kayıtları, emsal taşınmazlara ait tapu kayıtları, krokileri, Belediye Başkanlığından rayiç değerleri, imar durumları celp edilmiş, ulusal ve yerel gazete ilanları yapılmış, mahallinde ... keşif yapılmış, taşınmazın imar planı içinde, belediye ve mücavir alan sınırları içinde kaldığı, imar planında yeşil alan ve yol kullanımdaki alanda kaldığı, kadastro tesbiti olup imar parseli olmadığı, arsa vasfında olduğu, taşınmazın şehir merkezinde, ticari alanda, ana yola cepheli, çeşitli meslek gruplarının faaliyet gösterdiği cadde üzerinde kaldığı, belediyenin tüm özelliklerinden faydalandığı görülmüş, mahallinde kamulaştırma listesinden seçilen bilirkişiler marifetiyle 12.08.2011 tarihindekeşif yapılmış bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda kamulaştırma bedelinin 258.270,38 TL olduğu görülmüş, bilirkişi heyeti raporunun usul ve yasaya uygun olduğu ..."

11. Karar, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 31/10/2012 tarihli ve E.2012/16542, K.2012/20767 sayılı ilamı ile kamulaştırılan taşınmaz mal ile emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak zemine, resmî birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı da düşülerek binaya değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği belirtilerek onanmıştır.

12. Karar düzeltme istemi ise aynı Dairenin 16/4/2013 tarihli ve E.2013/3537, K.2013/7459 sayılı ilamı ile reddedilmiştir.

13. Karar başvurucuya 24/5/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

14. Başvurucu 20/6/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

15. 2942 sayılı Kanun’un 8. maddesi şöyledir:

“İdarelerin, bu Kanuna göre, tapuda kayıtlı olan taşınmaz mallar hakkında yapacağı kamulaştırmalarda satın alma usulünü öncelikle uygulamaları esastır.

Kamulaştırma kararının alınmasından sonra kamulaştırmayı yapacak idare,... taşınmaz malın tahmini bedelini tespit etmek üzere kendi bünyesi içinden en az üç kişiden teşekkül eden bir veya birden fazla kıymet takdir komisyonunu görevlendirir.

Ayrıca idare, tahmin edilen bedel üzerinden pazarlıkla satın alma ve trampa işlemlerini yürütmek ve sonuçlandırmak üzere kendi bünyesi içinden en az üç kişiden teşekkül eden bir veya birden fazla uzlaşma komisyonunu görevlendirir.

İdare, kıymet takdir komisyonunca tespit edilen tahmini bedeli belirtmeksizin, kamulaştırılması kararlaştırılan taşınmaz mal, kaynak veya bunların üzerindeki irtifak haklarının bedelinin peşin veya bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre yapılıyor ise, bu fıkradaki usullere göre taksitle ödenmesi suretiyle ve pazarlıkla satın almak veya idareye ait bir başka taşınmaz malla trampa yoluyla devralmak istediğini resmi taahhütlü bir yazıyla malike bildirir.

Malik veya yetkili temsilcisi tarafından, bu yazının tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde, kamulaştırmaya konu taşınmaz malı pazarlıkla ve anlaşarak satmak veya trampa isteği ile birlikte idareye başvurulması halinde; ... pazarlık görüşmeleri yapılır, tespit edilen tahmini değeri geçmemek üzere bedelde veya trampada anlaşmaya varılması halinde, yapılan bu anlaşmaya ilişkin bir tutanak düzenlenir ...

İdarece, anlaşma tutanağının tanzim tarihinden itibaren en geç kırkbeş gün içinde, tutanakta belirtilen bedel ödenmeye hazır hale getirilerek, bu durum malike veya yetkili temsilcisine yazıyla bildirilerek tapuda belirtilen günde idare adına tapuda ferağ vermesi istenilir. Malik veya yetkili temsilcisi tarafından idare adına tapuda ferağ verilmesi halinde, kamulaştırma bedeli kendilerine ödenir.

Bu madde uyarınca satın alınan veya trampa edilen taşınmaz mal, kaynak veya irtifak hakkı, sahibinden kamulaştırma yolu ile alınmış sayılır ve bu şekilde yapılan kamulaştırmaya veya bedeline karşı itiraz davaları açılamaz.

Anlaşma olmaması veya ferağ verilmemesi halinde bu Kanunun 10 uncu maddesine göre işlem yapılır.”

16. 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

“Kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması halinde idare, … asliye hukuk mahkemesine müracaat eder ve taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespitiyle, bu bedelin …ödenmesi karşılığında, idare adına tesciline karar verilmesini ister.

Mahkeme, idarenin başvuru tarihinden itibaren en geç otuz gün sonrası için belirlediği duruşma gününü, … taşınmaz malın malikine … bildirerek duruşmaya katılmaya çağırır. Duruşma günü idareye de tebliğ olunur.

Mahkemece yapılan duruşmada tarafların bedelde anlaşamamaları halinde hakim, en geç on gün içinde keşif ve otuz gün sonrası için de duruşma günü tayin ederek, 15 inci maddede sayılan bilirkişiler marifetiyle ve tüm ilgililerin huzurunda taşınmaz malın değerini tespit için mahallinde keşif yapar…

Bilirkişiler, taraflar ve diğer ilgililerin beyanını da dikkate alarak, 11 inci maddedeki esaslar doğrultusunda taşınmaz malın değerini belirten raporlarını onbeş gün içinde mahkemeye verirler. Mahkeme bu raporu, duruşma günü beklenmeksizin taraflara tebliğ eder. Yapılacak duruşmaya hakim, taraflar veya vekillerini ve bilirkişileri çağırır. Bu duruşmada tarafların bilirkişi raporlarına varsa itirazları dinlenir ve bilirkişilerin bu itirazlara karşı beyanları alınır.

Tarafların bedelde anlaşamamaları halinde gerektiğinde hakim tarafından onbeş gün içinde sonuçlandırılmak üzere yeni bir bilirkişi kurulu tayin edilir ve hakim, tarafların ve bilirkişilerin rapor veya raporları ile beyanlarından yararlanarak adil ve hakkaniyete uygun bir kamulaştırma bedeli tespit eder. Mahkemece tespit edilen bu bedel, taşınmaz mal, kaynak veya irtifak hakkının kamulaştırılma bedelidir. … İdarece, kamulaştırma bedelinin hak sahibi adına yatırıldığına… dair makbuzun ibrazı halinde mahkemece, taşınmaz malın idare adına tesciline ve kamulaştırma bedelinin hak sahibine ödenmesine karar verilir ve bu karar, tapu dairesine ve paranın yatırıldığı bankaya bildirilir. Tescil hükmü kesin olup tarafların bedele ilişkin temyiz hakları saklıdır.

14 üncü maddede belirtilen süre içinde, kamulaştırma işlemine karşı hak sahipleri tarafından idari yargıda iptal davası açılması ve idari yargı mahkemelerince de yürütmenin durdurulması kararı verilmesi halinde mahkemece, idari yargıda açılan dava bekletici mesele kabul edilerek bunun sonucuna göre işlem yapılır.

...”

17. 2942 sayılı Kanun’un 11. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

“ …bilirkişi kurulu, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın;

a) Cins ve nevini,

b) Yüzölçümünü,

c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsurlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini,

d) Varsa vergi beyanını,

e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini,

f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini,

g) Arsalarda, kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini,

h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını,

ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri,

esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit ederler.

…”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 24/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

19. Başvurucular; maliki bulundukları taşınmazın kamulaştırılması ve bedel tespitine ilişkin olarak Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada kamulaştırma bedeline esas arsa m2 değerinin 9.980 TL olarak tespit edilerek bu kapsamda hüküm kurulmasına rağmen kendilerine ait taşınmazla aynı tarihte kamulaştırılan, aynı yerde bulunan ve m2leri de aynı olan birbirine bitişik, eş değer taşınmazlar için Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2011/46 ve 2011/49 esas sayılı dava dosyalarında aynı tarih itibarıyla arsa m2 değerinin 18.370 TL olarak belirlendiğini, kamulaştırılan bitişik ve eş değer taşınmazlar yönünden aynı yerdeki mahkemelerin aşırı bedel farkı ile karar vermeleri nedeniyle Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuşlardır.

B. Değerlendirme

20. Başvurucuların, aynı tarihte kamulaştırılan aynı yerde bulunan ve m2leri de aynı olan birbirine bitişik, eş değer taşınmazlar için aynı yerdeki mahkemelerin aşırı bedel farkı ile karar vermeleri nedeniyle Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürdükleri anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular her ne kadar eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerse de başvurucuların şikâyetlerinin bir bütün olarak mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

21. Anayasa’nın 35. maddesi şöyledir:

“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”

22. Anayasa'nın 46. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

“Devlet ve kamu tüzelkişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.

…”

23. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:

“Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”

24. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (Sözleşme) Ek (1) No.lu Protokol’ün 1. maddesi şöyledir:

“Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.

Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.”

25. Anayasa'nın 35. maddesi ve Sözleşme'ye Ek (1) No.lu Protokol’ün 1. maddesi benzer düzenlemelerle mülkiyet hakkına yer vermiştir. Her iki düzenleme de üç kural ihtiva etmektedir. Düzenlemelerin ilk cümleleri herkese mülkiyet hakkını tanımakta, ikinci cümleleri ise kişilere ait mülkiyet hakkının hangi koşullarla sınırlandırılabileceğini ya da kişilerin mülkünden yoksun bırakılabileceğini hüküm altına almaktadır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 29).

26. Anayasa’nın 35. maddesinde bir temel hak olarak güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkı, kişiye -başkasının hakkına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla- sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma ve tasarruf etme, onun ürünlerinden yararlanma olanağı veren bir haktır. Anayasa’ya göre bu hakka ancak kamu yararı nedeniyle ve kanunla sınırlama getirilebilir. Özel mülkiyetteki bir taşınmaz, kamu yararı amacıyla ihtiyaç duyulması hâlinde gerçek karşılığı peşin ödenmek ve koşulları yasayla belirlenmek şartıyla kamulaştırılarak kamu hizmetine tahsis edilebilir veya irtifak hakkı kurularak kamu yararı amacıyla kullanımı sınırlandırılabilir (AYM, E.1988/34, K.1989/26, 21/6/1989; AYM, E.2011/58, K.2012/70, 17/5/2012 ve AYM, E.2004/25, K.2008/42, 17/1/2008).

27. Anayasa'nın 46. maddesinde öngörülen ve temel öğesinin “kamu yararı” olduğu kabul edilen kamulaştırma, bir taşınmaz üzerindeki özel mülkiyet hakkının -malikin rızası olmaksızın- kamu yararı için ve karşılığı ödenmek koşuluyla devlet tarafından sona erdirilmesidir. Kamulaştırmayı düzenleyen 46. maddenin birinci fıkrasında "Devlet ve kamu tüzelkişileri, kamu yararının gerektirdiği hâllerde, karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir." denilmektedir. Kamu yararı bulunması, kamulaştırma kararının yasada gösterilen esas ve usullerine uyulması, gerçek karşılığın peşin ve nakden ödenmesi kamulaştırmanın anayasal öğeleridir (AYM, E.2004/25, K.2008/42,17/1/2008).

28. Başvuruya konu somut olayda, kamulaştırmanın kamu yararı ile meşru bir amaca yönelik olarak yapılmadığı şeklinde bir şikâyetin bulunmadığı; yalnızca aynı tarihte kamulaştırılan, aynı yerde bulunan ve birbirine bitişik, eş değer taşınmazlar için aynı yerdeki mahkemelerce aşırı bedel farkı ile karar verilmesinden şikâyet edildiği anlaşılmaktadır. Başvuru dosyası kapsamında başvuruculara ait taşınmazla beraber bu taşınmazın bitişiğinde kalan diğer taşınmazların park alanında kalması nedeniyle kamulaştırıldığı ve kamulaştırma sürecinin 2492 sayılı Kanun kapsamında sürdürülerek tamamlandığı görülmektedir. Bu bakımdan, mülkiyetten yoksun bırakmanın meşru amacının bulunduğu ve 2942 sayılı Kanun kapsamında yapıldığı anlaşıldığından başvurucuların kamulaştırma bedeline yönelik ve özü itibarıyla tespit edilen kamulaştırma bedelinin mülkün değeri ile orantılı olmadığına ilişkin olduğu anlaşılan şikâyeti Anayasa’nın 13., 35. ve 46. maddeleri kapsamında ölçülülük ilkesi yönünden incelenmiştir.

29. Anayasa’nın 35. maddesine göre kişilerin mülkiyet hakları ancak kanunla öngörülmüş usullerle ve kamu yararı gereği sınırlanabilir. Anayasa'nın 46. maddesine göre ise özel mülkiyette bulunan taşınmazlar, kamu yararı gereği karşılıkları peşin ödenmek suretiyle kamulaştırılabilir veya bunlar üzerinde irtifak hakkı kurulabilir. Anayasa’nın 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi gereği kişilerin mülklerinden mahrum bırakılmaları veya mülkiyet haklarını kullanmalarının sınırlandırılması hâlinde elde edilmek istenen kamu yararı ile mülkünden mahrum bırakılan veya mülkünü kullanması engellenen bireyin hakları arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir (Mukadder Sağlam ve diğerleri, B. No: 2013/2511, 22/1/2015, § 41).

30. Ölçülülük ilkesi “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik” öngörülen müdahalenin, ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, “gereklilik” ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, “orantılılık” ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, § 38).

31. Anayasanın 13., 35. ve 46. maddeleri uyarınca yapılan kamulaştırma nedeniyle başvurucunun mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında bir dengenin gözetilmesi, bu dengenin de başvurucunun elinden alınan mülkiyeti karşılığında taşınmazının gerçek bedelinin peşinen ödenmesi suretiyle sağlanması gerekmektedir (Selma Arıcan, B. No: 2013/7841, 21/5/2015, § 38).

32. Bununla birlikte çok sayıda alıcısı ve satıcısı bulunmayan ve satışa konu malların aynı nitelikte (homojen) olmadığı emlak piyasasında, bir taşınmazın herkes için geçerli tek, değişmez ve kolay hesaplanabilir bir fiyatının olmadığı da gözönünde bulundurulmalıdır. Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alnında bulunan mülkiyet hakkı açısından önemli olan kamulaştırılan taşınmazın gerçek değerinin 2942 sayılı Kanun'a göre belirlenmesi ve ulaşılmak istenen kamu yararı ile orantılı bir bedelin başvuruculara ödenmesidir (Mukadder Sağlam ve diğerleri, § 48)

33. Bahsedilen kriterler çerçevesinde bedel veya değer düşüklüğü karşılığının tespiti uzman mahkemelerin ve Yargıtayın bu konudaki uzman dairelerinin yetki ve görevindedir. Anayasa Mahkemesi bu konuda uzmanlaşmış bir mahkeme olmadığı gibi mülkiyet hakkı kapsamında yapılan bireysel başvurularda bedel veya değer düşüklüğü karşılığını hesaplamak gibi bir görevi de bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin mülkiyet hakkına yapılan müdahale ile ödenen bedel arasındaki ilişki yönünden yapacağı tespit, orantılılık incelemesinden ibarettir (Mukadder Sağlam ve diğerleri, § 49).

34. Bir taşınmazın hiçbir karşılık ödenmeden idareye geçmesi, mülkiyet hakkının sınırlamasını aşan, hakkın özünü zedeleyen bir durumdur (AYM, E.2002/112, K.2003/33, 10/4/2003). Bununla beraber gerçek karşılığının altında bir bedel ödenerek bir taşınmazın idareye geçmesi de Anayasa’nın 46. maddesi hükmüne açıkça aykırılığın yanında mülkiyet hakkına Anayasa’nın 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesini aşan ve mülkünden yoksun bırakılan kişiye ulaşılmak istenen kamu yararıyla kıyaslandığında ölçüsüzce ağır bir yük getiren ve makul olmayan müdahale niteliğindedir (Tahsin Erdoğan, 2012/1246, 6/2/2014, § 81). Bu çerçevede gerçek karşılığa ulaşmayı engelleyen düzenleme ve uygulamaların Anayasa'nın 35. maddesinde yer alan mülkiyet hakkını zedeleyeceği açıktır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, § 43).

35. Bir malın gerçek değeri ile kastedilenin malın piyasa değeri olduğu kabul edilmektedir (Selma Arıcan, § 49). Konuyla ilgili olarak AİHM kararlarında da kamulaştırma kapsamında ödenecek tazminatın el konulan mülkün değeriyle ve tazminata ilişkin uygulamanın kamulaştırmanın yapıldığı sırada belirlenmiş piyasa değeri ile makul bir ilişkisi bulunması gerektiği vurgulanmıştır (Papachelas/Yunanistan, B. No: 31423/96, 25/3/1999, § 39, 48, 54; Hentrich/Fransa, B. No: 13616/88, 22/9/1994, § 71). Kamu yararı kapsamında kamulaştırma yapılması ve taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının sonlandırılması durumunda ödenmesi gereken bedelin makul bir orantı kurulmak suretiyle piyasa ve pazar değerine uygun olarak belirlenmesi, ölçülülüğün ve bu kapsamda orantılılığın sağlanması ile gerçek bedelin tespiti yönünden önemlidir.

36. Öte yandan kamulaştırma bedelinin tespitini yapan mahkemeler, taşınmazı kamulaştırılan bireylerin kayıplarını telafi edecek şekilde yeterli bir kamulaştırma bedelinin tazminat olarak hesaplanmasında ve bu surette bireylerin haklarını korumada görevli oldukları gibi kamunun fazla bedel ödeyerek zarara uğratılmasını da engellemekle yükümlüdürler. Yani mahkemeler, mülkiyet haklarına müdahale edilen bireylerin mülkiyet hakkı ile ulaşılmak istenen kamu yararı arasında makul bir denge kurmalıdırlar (Tahsin Erdoğan, § 72).

37. Somut olayda başvuruculara ait taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemiyle açılan davada İlk Derece Mahkemesince taraflara emsal taşınmazları sunmaları için süre verilmiş; taşınmaza ait çap örneği, tapu kaydı, emsal taşınmazlara ait tapu kayıtları, krokiler, rayiç değer ve imar durumuna ilişkin belgeler getirtilerek mahallinde keşif yapılmış ve bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişiler dosya kapsamında bulunan ve tapu sicil müdürlüğünden celbedilen emsalleri; dava konusu taşınmazın cinsini ve nev'ini, taşınmaz üzerindeki yapının değerini, taşınmazın değerine etki eden vasıf ve unsurları değerlendirerekkamulaştırma bedeline esas arsa m2değerini 9.980 TL olarak belirlemiş ve bu kapsamda arsa değeri 250.997 TL, yapı değeri 7.273,38 TL olmak üzere toplam kamulaştırma bedelini 258.270,38 TL olarak tespit etmişlerdir. Mahkemece bilirkişi raporunun usul ve 2942 sayılı Kanun'a uygun olduğu belirtilerek bilirkişi raporunda belirlenen kamulaştırma bedeli üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Temyiz üzerine hüküm Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 31/10/2012 tarihli ilamı ile onanmış, karar düzeltme talebi ise reddedilerek hüküm 16/4/2013 tarihinde kesinleşmiştir.

38. Başvurucular kendilerine ait taşınmazın bitişiğinde bulunan 264 ada 9 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak 2942 sayılı Kanun kapsamında Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında verilen 31/5/2013 tarihli ve E.2011/46, K.2013/173 sayılı kararda ve yine bu taşınmazın bitişiğinde bulunan 264 ada 10 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak 2942 sayılı Kanun kapsamında aynı Mahkemede açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında verilen 31/5/2013 tarihli ve E.2011/49, K.2013/171 sayılı kararda kamulaştırmaya esas arsa m2 değerinin 18.370 TL üzerinden hesaplanmak suretiyle hüküm kurulduğunu belirtmişler; aynı tarihte kamulaştırılan, aynı yerde bulunan ve m2leri de aynı olan, birbirine bitişik, eş değer taşınmazlar için aşırı bedel farkıyla karar verildiğinden şikâyet etmişlerdir.

39. Ancak UYAP üzerinden erişilen bilgi ve belgelerden Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen 31/5/2013 tarihli her iki kararının taraf vekillerince temyiz edildiği; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 27/2/2014 tarihli, E.2013/20200, K.2014/5438 sayılı ve 27/2/2014 tarihli, E.2013/19151, K.2014/5440 sayılı ilamları ile bozulduğu anlaşılmıştır.

40. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 27/2/2014 tarihli bozma ilamlarında, alınan bilirkişi raporlarının ve yapılan incelemenin hüküm kurmaya elverişli bulunmadığı, emsal alınan taşınmaz satışının emsal olarak dikkate alınamayacağı ifade edilmiştir.

41. Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamlarına uyularak mahallinde yeniden keşif yapılmış, alınan bilirkişi raporu ve ek raporlar kapsamında taşınmazların kamulaştırma bedeline esas arsa m2 değerleri 9.800 TL olarak belirlenerek bu kapsamda hüküm kurulmuştur.

42. Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 27/3/2015 tarihli, E.2014/198, K.2015/92 sayılı ve 31/5/2013 tarihli, E.2014/197, K.2015/121 sayılı kararlar davalı tarafça temyiz edilmiş ise de Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 9/12/2015 tarihli, E.2015/16660, K.2015/23663 ve 9/12/2015 tarihli, E.2015/16648, K.2015/23657 sayılı ilamları ile hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.

43. Bu durumda başvurucular tarafından emsal gösterilen taşınmazların Yargıtay bozma ilamları sonrasında kamulaştırmaya esas arsa m2 değerlerinin 9.800 TL olarak tespit edildiği ve bu değer üzerinden yeniden belirlenen kamulaştırma bedeline ilişkin Mahkeme Kararlarının Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 9/12/2015 tarihli ilamları ile onandığı, bu yeni durum itibarıyla başvuruculara ait taşınmaz için belirlenen kamulaştırmaya esas arsa m2 değerinin diğer dava dosyalarında belirlenen değerlerden fazla olduğu anlaşılmaktadır.

44. Başvuruculara ait taşınmaz yönünden 2942 sayılı Kanun kapsamında yürütülen kamulaştırma işlemleri ve bedel tespitine ilişkin süreç değerlendirildiğinde başvurucuların mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin başvurucuları aşırı bir yük altına sokmadığı, bireyin hakkıyla kamu yararı arasında kurulması gereken adil dengenin korunduğu değerlendirilmiştir.

45. Açıklanan nedenlerle başvurucuların Anayasa’nın 35. maddesi kapsamında yer alan mülkiyet haklarının ihlal edilmediği açık olduğundan başvurunun "açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın "açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA

24/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Necip Tüfekçi ve diğerleri [2.B.], B. No: 2013/4774, 24/3/2016, § …)
   
Başvuru Adı NECİP TÜFEKÇİ VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2013/4774
Başvuru Tarihi 20/6/2013
Karar Tarihi 24/3/2016

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında dava konusu taşınmaz için takdir edilen bedelin aynı yerde ve aynı tarihte kamulaştırılan bitişik ve eş değer taşınmazlar için belirlenen bedelinin yaklaşık yarısı olarak tespit edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Kamulaştırma bedeli, kamu yararı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2942 Kamulaştırma Kanunu 8
10
11
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi