TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MURAT KARAYEL BAŞVURUSU (6)
|
(Başvuru Numarası: 2013/5034)
|
|
Karar Tarihi: 9/3/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Hikmet Murat AKKAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Murat KARAYEL
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; başvurucuya gönderilen bir mektubun ceza infaz
kurumunca alıkonulmasına karar verilmesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin,
derece mahkemelerinin başvurucunun talebini reddetmesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği, derece mahkemelerinin benzer konulara
ilişkin talepleri aynı gerekçelerle reddetmesi nedeniyle etkili bir başvuru
yolunun bulunmadığı iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/6/2013 tarihinde Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/6/2015 tarihinde,
başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
4. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/6/2015 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 27/7/2015 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 16/9/2015 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
7. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
28/9/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın
görüşüne karşı beyanlarını 9/10/2015 tarihinde ibraz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
8. Başvuru dilekçesi ve ekleri ile başvuruya konu dosya
içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/12/2005 tarihli kararı
ile “Anayasal düzeni zorla değiştirmeye çalışmak” suçunu işlediği kanaati ile
başvurucunun 36 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
10. Hâlihazırda Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucu, Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Yüksek
Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu sırada, H.Y. isimli arkadaşı
tarafından kendisine bir mektup gönderilmiştir. İlgili mektup aslında H.Y.
tarafından yazılan dokuz sayfalık bilgisayar çıktısı şeklinde "Grubumuz çok zor durumdaydı, liderimiz ve ondan
sonra gelenler çekilmiş, işler üzerime kalmıştı.", "Arkadaşlar
yakalandıkça bazan insanın iradesi kırılabiliyor. O
zaman insanın kolluk kuvvetlerine teslim olma duygusuna karşı bile direnmesi
gerekiyor", "Yola çıkarken birlik perspektifimiz THKP-C solu
idi", "Mücadeleden çekilmek için bahaneden bolu
yoktur", "Harp okulunda jandarma sınıfını sırf gelecekteki gerilla
mücadelesine katkıda bulunmak için seçmiştim", "Çalışmalar sürecinde
üç kişiden birimiz kısa süre sonra yıldı ve yurt dışında kurulmuş olduğu
söylenen Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi'ne katılmayı dayattı. Giderek
görüşü değişti ve bizi 'yeni Amerikalılar keşfetmeye çalışmak'la
suçlayarak Dev-Yol'a katılmamızı savundu",
"Bu çalışmaya başlarken ne umduğumuzu, amacımızı formüle etmeyi çok önemli
görüyorum", "Şimdi daha fazla deneyim ve eğitimle donanmış bir halde
bu işe yeniden girişiyor sayılırız", "Türkiye'de ... içinde olduğu
bir çalışmayı öğrendik. Bir de EHP çalışmasını", "Ayrıca Murat'ın
yazdıkları da var", "...Odak'ta iki bölüm
olarak yayınlanan metot yazısını karşılaştırın" ve benzeri
ifadelerden oluşan ana mektup ile bu ana mektuba ek olarak gönderilen,Ö. isimli bir
çocuğun Türkçe ve İsveççe yazdığı anlaşılan, "Merhaba Murat abi, bana gönderdiğin kartlar için teşekkür ederim, ...
ben sana kartlar aldık, ... İsveç'e gelirsin, sen serbest kaldığında Türkiye'ye
gelmek istiyorum" gibi ifadelerin yer aldığı mektuptan
oluşmaktadır.
11. Başvuruya konu mektuplardan el yazısı ile yazılan bir
sayfalık mektubun ve altı adet kartpostalın başvurucuya verildiği, dokuz
sayfalık bilgisayar çıktısının ise Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulunun
20/9/2012 tarihli ve 2012/1117 sayılı kararı ile alıkonulmasına karar verildiği
görülmektedir.
12. Disiplin Kurulunun kararı yazı tipi ile beraber aynen
şöyledir:
"19/09/2012 tarihinde Mektup Okuma Komisyonu tarafından Disiplin
Kuruluna sevk edilen, tutuklu/hükümlü Murat KARAYEL'e,
H.Y adlı kişi tarafından göndermek istediği taahhütlü mektubun içerisinde yer
alan 1 sayfalık el yazımı mektup, 6 adet kartpostal ve 9 sayfalık Bilgisayar
çıktılarının Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün 123. maddesi
gereğince yapılan incelemesinde;
İletinin içerisinde yer alan 9 sayfalık
Bilgisayar çıktılarının tamamında;
Ceza
İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Tüzüğün 91/3. maddesi, 'Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren
görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar
amaçlısuç örgütü veya diğer suç
örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı olarak
haberleşmelerine neden olan, kişi ve kuruluşları
paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri , tehdit ve hakareti içeren mektup, faks, ve
telgraflar hükümlüye verilmez. Hükümlü tarafından yazılmışsa gönderilmez.' amir
hükmü gereğince ve Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 123/1. maddesi 'Mektup okuma komisyonunca, mahalline gönderilmesi veya
hükümlüye verilmesi sakıncalı görülen mektuplar, en geç yirmidört
saat içinde disiplin kuruluna verilir. Mektubun disiplin kurulu tarafından
kısmen veya tamamen sakıncalı görülmesi halinde, mektup aslı çizilmeden veya
yok edilmeden şikayet ve itiraz süresinin sonuna kadar
muhafaza edilir. Mektubun kısmen sakıncalı görülmesi halinde, asli idarede
tutularak fotokopisinde sakıncalı görülen hususlar okunmayacak şekilde
çizilerek disiplin kurulu kararı ile birlikte kendisine tebliğ edilir. Mektubun
tamamının sakıncalı görülmesi halinde disiplin kurulu kararı tebliğ edilir.
Tebliğ tarihinden itibaren infaz hakimliğine başvuru için gereken süre
beklenir. Bu süre içinde infaz hakimliğine başvurulmamış ise, disiplin kurulu
kararı yerine getirilir. İnfaz hakimliğine başvurulmuş ise, infaz hakimliği
kararının tebliğinden itibaren itiraz süresi beklenir. İnfaz hakimliği kararına
itiraz edilmemiş ise bu karara göre, itiraz edilmiş ise mahkemenin kararına
göre işlem yapılır.' gereğince, tutuklu/hükümlü Murat Karayel'e,
H.Y. adlı kişi tarafından göndermek istediği taahhütlü mektubun içerisinde yer
alan 9 sayfalık bilgisayar çıktılarının;
-İlgilisine verilmemesine;
Ancak, tutuklu/hükümlü Murat Karayal'e, H.Y. adlı kişi tarafından göndermek istediği
taahhütlü mektubun içerisinde yer alan 1 sayfalık el yazımı mektup ve 6
kartpostalın yapılan incelemesinde herhangi bir suç unsuru bulunmaması
sebebiyle ASILLARININ ilgilisine teslimine;
..."
13. Başvurucu, Disiplin Kurulunun anılan kararına karşı Tekirdağ
İnfaz Hâkimliği nezdinde şikâyet yoluna başvurmuştur. Tekirdağ İnfaz Hâkimliği
18/2/2013 tarihli ve E.2012/3185, K.2013/869 sayılı kararı ile Disiplin Kurulu
kararının usul ve yasaya aykırı olmadığını belirterek başvurucunun şikâyetini
reddetmiştir.
14. Başvurucunun anılan ret kararına karşı yaptığı itiraz,
Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/5/2013 tarihli ve 2013/661 Değişik İş
sayılı kararı ile reddine karar verilmiştir.
15. Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı başvurucuya
27/5/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 26/6/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
17. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 68. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlü, bu maddede belirlenen
kısıtlamalar dışında, kendisine gönderilen mektup, faks ve telgrafları alma ve
ücretleri kendisince karşılanmak koşuluyla, gönderme hakkına sahiptir.
(2) Hükümlü tarafından gönderilen ve kendisine
gelen mektup, faks ve telgraflar; mektup okuma komisyonu bulunan kurumlarda bu
komisyon, olmayanlarda kurumun en üst amirince denetlenir.
(3) Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye
düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya
diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya
kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti
içeren mektup, faks ve telgraflar hükümlüye verilmez. Hükümlü tarafından
yazılmış ise gönderilmez.
(4) Hükümlü tarafından resmî makamlara veya
savunması için avukatına gönderilen mektup, faks ve telgraflar denetime tâbi
değildir."
18. 5275 sayılı Kanun'un 121. maddesine dayanılarak çıkarılan,
6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan, 20/3/2006 tarihli ve 2006/10218 sayılı Ceza İnfaz Kurumlarının
Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 91.
maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
"Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye
düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya
diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine neden
olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit
ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar hükümlüye verilmez. Hükümlü
tarafından yazılmış ise gönderilmez."
19. Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 122. maddesi şöyledir:
"(1) 91 inci maddeye göre mektup alma ve
gönderme hakkı kapsamında hükümlüler tarafından yazılan mektup, faks ve telgraflar,
zarfı kapatılmaksızın bu işle görevlendirilen ikinci müdür başkanlığında, idare
memuru ve yüksek okul mezunu iki infaz ve koruma memuru tarafından oluşturulan
mektup okuma komisyonuna iletilmek üzere güvenlik ve gözetim servisi
personeline verilir. Yapılan incelemeden sonra gönderilmesinde sakınca
görülmeyen mektuplar üzerine "görüldü" kaşesi vurulur, zarf içerisine
konularak kapatılır ve postaneye teslim edilir.
(2) Resmî makamlara veya savunması için
avukatına gönderilenler hakkında 91 inci maddenin dördüncü fıkrası hükmü
uygulanır.
(3) Hükümlülere gönderilen ve açılıp
incelendikten sonra verilmesinde sakınca olmadığı anlaşılan mektup, faks ve
telgraflar zarfları ile birlikte verilir."
20. Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Tüzüğün 123. maddesi şöyledir:
"(1) Mektup okuma komisyonunca, mahalline
gönderilmesi veya hükümlüye verilmesi sakıncalı görülen mektuplar, en geç yirmidört saat içinde disiplin kuruluna verilir. Mektubun
disiplin kurulu tarafından kısmen veya tamamen sakıncalı görülmesi hâlinde,
mektup aslı çizilmeden veya yok edilmeden şikâyet ve itiraz süresinin sonuna
kadar muhafaza edilir. Mektubun kısmen sakıncalı görülmesi hâlinde, aslı
idarede tutularak fotokopisinde sakıncalı görülen kısımlar okunmayacak şekilde
çizilerek disiplin kurulu kararı ile birlikte ilgilisine tebliğ edilir.
Mektubun tamamının sakıncalı görülmesi hâlinde, sadece disiplin kurulu kararı
tebliğ edilir. Tebliğ tarihinden itibaren infaz hâkimliğine başvuru için gereken
süre beklenir. Bu süre içinde infaz hâkimliğine başvurulmamış ise, disiplin
kurulu kararı yerine getirilir. İnfaz hâkimliğine başvurulmuş ise, infaz
hâkimliği kararının tebliğinden itibaren itiraz süresi beklenir. İnfaz
hâkimliği kararına itiraz edilmemiş ise bu karara göre, itiraz edilmiş ise
mahkemenin kararına göre işlem yapılır.
(2) Hükümlüye yapılacak tebligatta, tebliğ
tarihinden itibaren onbeş gün içinde infaz
hâkimliğine şikâyet hakkının kullanılmaması veya infaz hâkimliği kararına karşı
tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde ağır ceza mahkemesine itiraz
edilmemesi hâlinde, disiplin kurulu kararının kesinleşerek mektubun sakıncalı
görülen kısımlarının okunmayacak şekilde çizilerek verileceği veya tamamı
sakıncalı görülen mektubun verilmeyeceği bildirilir.
(3) Kısmen veya tamamen sakıncalı görülen
mektuplar, iç hukuk veya uluslararası hukuk yollarına başvuru yapılması
durumunda kullanılmak üzere idarece saklanır."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 9/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu; özgür biçimde haberleşmesinin, dış dünyayla
ilişki kurması ve dış dünyaya hazırlanması anlamında büyük önem arz ettiğini
ancak kendisine gönderilen başvuruya konu mektubun Cezaevi idaresince dikkate
alınmadan engellendiğini, mektupta okunmaması gereken sakıncalı ifadelerin
olmadığını bildiğini, idarenin yasal ve meşru bir nedene dayanmaksızın sürekli
benzer uygulamalar yaptığını, bunun yanı sıra derece mahkemelerince Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ilkeleri aleyhine bir tutumla taleplerinin
reddedildiğini ve benzer konularda sürekli aynı şekilde kararlar verildiğini
ifade ederek haberleşme hürriyeti ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini,
derece mahkemelerine başvuru yolunun etkili olmadığını ileri sürmüş ve manevi
tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
23. Başvuru formu
ve eklerinin incelenmesi neticesinde başvurucunun iddialarının özü, kendisine
gönderilen mektubun Cezaevi İdaresince sakıncalı görülerek alıkonulması
nedeniyle haberleşme hürriyetinin kısıtlanması hakkındadır. Anayasa Mahkemesi,
olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp
olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, §
16). Başvurucunun bütün iddiaları haberleşme hürriyeti kapsamında
değerlendirilmiştir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de
haberleşme alanında ifade özgürlüğünün Sözleşme'nin8. maddesi ile güvence
altına alındığını hatırlatmaktadır (Silver
ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72…, 25/3/1983, § 107; Fazıl Ahmet Tamer/Türkiye, B. No:
6289/02, 5/12/2006, § 33; Ahmet Temiz,
B. No: 2013/1822, § 23).
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
24. Başvurucunun, bir arkadaşı tarafından gönderilen mektubun
kendisine verilmeyerek alıkonulmasına karar verilmesi işlemi nedeniyle anayasal
haklarının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri açıkça dayanaktan yoksun
değildir. Ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de bulunmadığı için başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Başvurucu ve Bakanlık Görüşleri
25. Başvurucu, özgür biçimde haberleşmesinin dış dünyayla ilişki
kurması ve dış dünyaya hazırlanması anlamında büyük önem arz etmesine rağmen
başvuruya konu mektubun kendisine teslim edilmesinin Cezaevi İdaresince
engellendiğini ve mektupta okunmaması gereken sakıncalı ifadelerin olmadığını
ifade ederek haberleşme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
26. Bakanlık görüşünde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM)
içtihatları hatırlatılmış ve başvurucunun iddialarının bu kararlar
doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiği bildirilmiştir.
27. Başvurucu haberleşme özgürlüğünün ihlal edilmesine ilişkin
olarak Bakanlık görüşüne karşı beyanında, mektup engellenmenin kabul edilebilir
kimi istisnalarının uluslararası sözleşmeler dahil mevzuatta olmasına karşın bu
koşulların somut olayda yer almadığını belirterek iddialarını yenilemiştir.
b. Genel İlkeler
28. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz (bkz. §§ 28-34) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği
veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan
müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir.
c. İlkelerin Olaya Uygulanması
i. Müdahalenin Varlığı
29. Somut olayda İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu kararıyla
başvurucuya gönderilmek istenen mektubun bir kısmının sakıncalı olduğuna karar
verilmiştir. Dolayısıyla anılan işlem ile kamu makamları tarafından
başvurucunun haberleşme özgürlüğüne bir müdahalede bulunulmuştur.
ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
30. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve
Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe
Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın;
Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen öze dokunmama, Anayasa’nın ilgili
maddesinde belirtilmiş olma, kanunlar tarafından öngörülme,Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik
toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet’in gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı
olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Ahmet Temiz, § 36).
Kanunilik
31. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz (§§ 37-46) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya
kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan
müdahalelerin "kanunilik" ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.
Somut olayda bu sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
Meşru Amaç
32. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz (§§ 47-50) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya
kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan
müdahalelerde "meşru amaç" ilkesine ilişkin genel ilkelere yer
verilmiştir.
33. 5275 sayılı Kanun’un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasında
“Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye
düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya
diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya
kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti
içeren mektup, faks ve telgrafların” hükümlüye verilmeyeceği,
hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmeyeceği düzenlenmiştir. Burada
belirtilen sebeplerin, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında sayılmış
olan kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı
çerçevesinde cezaevinde güvenliğin ve disiplinin sağlanmasını hedeflediği
söylenebilir.
34. Somut olayda başvurucuya gönderilen dokuz sayfalık
bilgisayar çıktısının alıkonulmasına yönelik Ceza İnfaz Kurumu Disiplin
Kurulunun 20/9/2012 tarihli kararında, mektubun anılan kısmında örgütsel
haberleşme yapıldığı gerekçesine dayanılmıştır.
35. Bu kapsamda başvurucunun mektubunun İnfaz Kurumunca
denetlenmesi suretiyle haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahalenin, kamu
düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi amaçlarını taşıdığı ve bunun
da Anayasa'nın haberleşme özgürlüğüne ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası
kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır.
Demokratik Toplum Düzeninde Gerekli Olma ve
Ölçülülük
36. Başvurucu; 13 senedir cezaevinde bulunduğunu, dış dünyayla
haberleşmesinin temel araçlarından birinin mektup olduğunu, ancak kendisine
gönderilen başvuruya konu mektubun Cezaevi idaresince keyfî biçimde
engellendiğini, mektupta okunmaması gereken sakıncalı ifadelerin bulunmadığını
bildiğini, mektupta suç unsurunun yer alamdığını
ifade ederek haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
37. Bakanlık; görüş yazısında AİHM kararlarında, ceza infaz
kurumlarında bulunan kişilerin yazışmalarının belirli ölçüde kontrolünün başlı
başına Sözleşme’nin ihlaline sebebiyet vermeyeceği, keza ceza infaz kurumunun olağan
ve makul gereksinimleri dikkate alınarak bir değerlendirmede bulunulmasının
gerekli olduğunun vurgulandığını belirtmiştir.
38. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz (§§ 58-68) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya
kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan
müdahalelerde demokratik toplum düzeninde gereklilik ve ölçülülük ilkesi
yönünden genel ilkelere yer verilmiştir.
39. Somut olayda “Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi
(THKP-C)" veya “Üçüncü Yol” olarak adlandırılan terör örgütü üyeliğinden
hükümlü olan başvurucuya gönderilen başvuruya konu mektup, H.Y. tarafından
İsveç’ten gönderilmiştir.
40. 1988 yılında adını “Direniş Hareketi” olarak değiştiren
THKP-C/Üçüncü Yol örgütü ile bağlantısı başvuru dosyasına yansıyan H.Y., bir
grup tarafından çıkarılan “Odak” isimli bir dergide hâlen başvurucu ile
birlikte yazarlık yapmaktadır.
41. Odak dergisinin internet sitesinde, başvuruya konu olayların
haber yapıldığı, haberde başvurucuya H.Y. tarafından gönderilen mektupların
sürekli engellendiğinden bahsedildiği ve mektupların genel olarak “Eğitim ve
Dayanışma Hareketi” çerçevesinde yazıldığının ifade edildiği anlaşılmaktadır.
“Eğitim ve Dayanışma Hareketi” Odak dergisinin öncülüğünde yürütülen bir
kampanya olup dergi, bu hareketi “Bir
devrimci-yenilenme hareketidir. Dayanışma ve Eğitim Hareketi geleneksel soldan
bağımsızlaşarak yeni tarzda bir bilinçlenme, örgütlenme ve mücadele geliştirme
hareketidir. Dayanışma ve Eğitim Hareketi bir direniş hareketidir.”
şeklinde tanımlamaktadır. Ayrıca bahsedilen internetsitesinde
başvurucunun “Direniş Hareketi” örgütü adına ortak bildirilere katıldığı da
tespit edilebilmektedir.
42. Başvuruya konu mektup, genel olarak siyasi-ideolojik olarak
yazılmış dokuz sayfalık bilgisayar çıktısı ile bir çocuk tarafından yazıldığı
belli olan bir sayfalık el yazımı mektup ve kartpostaldan oluşmaktadır.
Mektubun el konulan kısmında, zaman zaman güncel olayların da anlatıldığı, bu
olaylarla ilgili göndericinin eleştirilerini ve sonucunda tavsiye olarak
nitelendirilen yönlendirmelerini barındırdığı görülmektedir. H.Y. mektupta,
mütemadiyen kendisinin ve başvurucunun da içinde bulunduğu bir topluluktan
bahsetmekte ve “biz” kavramına vurgu yapmaktadır. Bu topluluk dışından biri
tarafından okunması hâlinde rahatlıkla anlaşılamayacak şekilde kapalı bir dil
kullanan mektubun yazarı, topluluk içinde adını zikrettiği bazı isimler ve
gönderme yaptığı bazı olaylarla ilgili gelişmeleri ve öngörülerini başvurucuyla
paylaşmakta, topluluğun “çalışmalarından” ve “kararlarından” bahsetmektedir.
43. "Grubumuz çok zor
durumdaydı, liderimiz ve ondan sonra gelenler çekilmiş, işler üzerime
kalmıştı.", "Arkadaşlar yakalandıkça bazan
insanın iradesi kırılabiliyor. O zaman insanın kolluk kuvvetlerine teslim olma
duygusuna karşı bile direnmesi gerekiyor", "Yola çıkarken birlik
perspektifimiz THKP-C solu idi", "Mücadeleden çekilmek için bahaneden
bolu yoktur", "Harp okulunda jandarma
sınıfını sırf gelecekteki gerilla mücadelesine katkıda bulunmak için
seçmiştim", "Çalışmalar sürecinde üç kişiden birimiz kısa süre sonra
yıldı ve yurt dışında kurulmuş olduğu söylenen Faşizme Karşı Birleşik Direniş
Cephesi'ne katılmayı dayattı. Giderek görüşü değişti ve bizi 'yeni Amerikalılar
keşfetmeye çalışmak'la suçlayarak Dev-Yol'a katılmamızı savundu", "Bu çalışmaya
başlarken ne umduğumuzu, amacımızı formüle etmeyi çok önemli görüyorum",
"Şimdi daha fazla deneyim ve eğitimle donanmış bir halde bu işe yeniden
girişiyor sayılırız", "Türkiye'de ... içinde olduğu bir çalışmayı
öğrendik. Bir de EHP çalışmasını", "Ayrıca Murat'ın yazdıkları da
var", "...Odak'ta iki bölüm olarak
yayınlanan metot yazısını karşılaştırın." ifadeleri ve benzer
başkaca ifadelerden oluşan mektupta başvurucu ve mektubun yazarının dâhil
olduğu topluluğun iç ilişkileri ile topluluk dışında kalanlarla olan dış
ilişkilerindeki gelişmelere ve topluluğun amacına ulaşabilmesi için yapılması
gerekenlere ayrıntılı olarak değinilmektedir.
44. Başvurucu, Anayasal düzeni zorla değiştirmeye çalışmak suçu
nedeniyle mahkum edilmiş THKP-C adlı terör örgütünün
yasa dışı eylemlerine katılmış bir hükümlüdür. Başvurucuya İsveç’ten mektup
gönderen H.Y.nin ise aynı örgütün devamı
niteliğindeki THKP-C/Üçüncü Yol adlı örgüt ile irtibatı bulunduğu, dosyadaki
mevcut evrakların tetkikinden anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu iki şahıs
arasındaki mektuplaşmada geçen “çalışmalar” yapan ve “kararlar” alan
topluluğun; eski adıyla “THKP-C/Üçüncü Yol” yeni adıyla “Direniş Hareketi”
örgütü olabileceği ihtimali doğrultusunda İnfaz Kurumunca mektup anlatımının
yasa dışı örgütsel haberleşme niteliğinde olduğu değerlendirilerek mektubun
alıkonulması şeklinde İnfaz Kurumunun tedbir alması makul görülmüştür.
45. Buna göre başvurucunun; haberleşme hürriyetine yönelik
kısıtlamanın Anayasa’nın 22. maddesi anlamında demokratik toplumda kamu
düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç duyulan
demokratik toplum düzenin gereklerine aykırı olduğu düşünülemez. Bununla
birlikte, bilgisayar çıktısının tamamının yukarıda (bkz. § 45) yer verilen
anlatıma benzer nitelikteki ifadelerden oluştuğu dikkate alındığında bu
ifadelerin okunamaz hâle getirilerek mektubun hükümlüye verilmesinin bir anlamı
olmayacağı anlaşılmaktadır. Mektubun diğer kısımlarının başvurucuya verildiği
de gözönüne alındığında söz konusu kısıtlamanın
ölçülülük ilkesine de aykırı olduğu söylenemez.
46. Açıklanan nedenlerle söz konusu mektup yönünden getirilen
kısıtlamanın bir ihlal içermediği anlaşıldığından Anayasa’nın 22. maddesinde
güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edilmediğine karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin şikâyetlerin
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme
hürriyetinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Geçici olarak muaf tutulan 198,35 TL harçtan ibaret yargılama
giderinin başvurucudan TAHSİLİNE,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
9/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.