TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HAMİT KARATAŞ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/5686)
|
|
Karar Tarihi: 6/10/2015
|
R.G. Tarih-Sayı: 24/11/2015-29542
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Yunus HEPER
|
Başvurucu
|
:
|
Hamit KARATAŞ
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali YEŞİLBAĞ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, ulusal düzeyde
yayın yapan Bugün gazetesinde (Gazete) çıkan habere (basın açıklamalarına)
karşı cevap ve düzeltme (tekzip) talebinin reddedilmesi nedeniyle şeref ve
itibarın korunması hakkının ihlal edildiği iddiaları hakkındadır.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 23/7/2013 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil
edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına
karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde
belirtilen olaylar özetle şöyledir:
5. Gazetenin 28/5/2013 tarihli
nüshasında “Milyonlarca lira ödediği
tablolar sahte çıktı” başlıklı başvurucunun da adı geçen bir haber
yer almıştır. Söz konusu haberin başvurucu ile ilgili kısım şöyledir:
“İlginç bir olay da Gündeş’in koleksiyonuna kattığı Hoca Ali
Rıza’ya ait resimde yaşandı. Resim Gündeş’e satılmadan önce, antika piyasasının
en önemli merkezi Çukurcuma’da bir antikacıdaydı. Bu antikacı Gündeş’in
İstanbul manzaralı resimler topladığını öğrenince, resmi sanatçıya göstermek
istedi. Bunun için de eksper Bayram Karşit’e giderek
orijinal raporu almak istedi. Ancak Karşit, resmi
görür görmez, ‘Bu resim sahte. O yüzden orijinal raporu vermedik’ dedi.
Bu olaydan kısa bir süre sonra aynı resim, değerinin çok
altında bir fiyata eski uyuşturucu kaçakçısı, ‘Kör Hamit’ lakaplı Siirtli Hamit
Karataş ve bir ortağı tarafından satın alındı. Bayram Karşit
bu defa resme ‘orijinal’ raporu vererek, resmin Ebru Gündeş’e 220 bin liraya
satılmasını sağladı. Konuyla ilgili görüştüğümüz eksper Bayram Karşit, resimlerle ilgili vermiş olduğu raporların
arkasında olduğunu belirtti. Karşit, resimlerde hiçbir
problem olmadığını, bu dedikoduları kendisini çekemeyenlerin çıkardığını
belirtti.”
6. Başvurucu, cevap ve düzeltme
metninin yayımlanmaması üzerine İstanbul 33. Sulh Ceza Mahkemesine tekzip
metninin yayımlatılması talebinde bulunmuştur. Mahkeme, başvurucunun talebini
kabul etmiştir. Karara yapılan itiraz, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin
5/7/2013 tarihli kararı ile kabul edilmiştir. Başvurucu kararı 8/7/2013
tarihinde tebellüğ etmiştir.
7. Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuru 23/7/2013 tarihinde yapılmıştır.
B. İlgili
Hukuk
8. 9/6/2004 tarihli ve 5187
sayılı Basın Kanunu’nun “Düzeltme ve cevap”
kenar başlıklı 14. maddesinin birinci, dördüncü ve beşinci fıkraları ile “Düzeltme ve cevabın yayımlanmaması” kenar
başlıklı 18. maddesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
9. Mahkemenin 6/10/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvurucunun 23/7/2013 tarihli ve 2013/5686
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiası
10. Başvurucu, sahtecilik ve
dolandırıcılık suçlarını işlediği izlenimini uyandıran ve hakaret içeren habere
karşı cevap ve düzeltme metninin yayımlanmaması nedeniyle Anayasa’nın 10., 12.,
17., 28., 32. ve 36. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
11. Başvurucunun ihlal
iddialarının özü, söz konusu gazete haberinin şeref ve itibarına müdahale
oluşturduğudur. Bu sebeple şikâyetlerin bir bütün olarak Anayasa’nın 17.
maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
12. Başvuru konusu olaya benzer
olaylarda uygulanacak ilkeler ilk olarak Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu
tarafından (Ahmet Çinko ve Erkan Çelik [GK],
B. No: 2013/6237, 3/7/2015, §§ 35, 57) ortaya konulmuştur.
13. Cevap ve düzeltme hakkı, bir
kişinin saygınlığına, onuruna, şeref ve itibarına müdahale eden veya gerçeğe
aykırı olan bir yayının yapılması durumunda aleyhine yayın yapılan kimsenin bu
yayına cevap verme ve düzeltme isteme hakkıdır. Bu hak ile kişi, yayın
organlarının kendisinin saygınlığına, onuruna, şeref ve itibarına verdiği
zararlara karşı aynı yayın organını kullanarak kendini korumaktadır (Ahmet Çinko ve Erkan Çelik, §§ 43, 44).
14. Hukuk sistemimizde cevap ve
düzeltme hakkının, başvurudaki gibi 5187 sayılı Kanun’un 14. maddesindeki usule
uyarak sulh ceza hâkimliklerine başvurmak suretiyle veya hukuk mahkemelerinde
açılacak çekişmeli dava yolu ile kullanılabilmesi mümkündür.
15. 5187 sayılı Kanun’un 14.
maddesinde düzenlenen cevap ve düzeltme yolu, ceza hukukuna özgü bir çekişmesiz
yargılama faaliyeti olup sulh ceza hâkimi, talep sahibinin sunduğu evrak
üzerinden inceleme yapmakta dolayısıyla ilgili yayın organı ve sorumlular
yapılan başvurudan haberdar olmamaktadırlar. Dahası aleyhlerine cevap ve
düzeltme talep eden ilgililer, duruşma açılmayacağı için çekişmeli davalar gibi
duruşmada hazır bulunamamakta; kendilerini savunamamakta, hâkimin kararını
etkilemek amacıyla sunulan delil, mütalaa ve görüşler hakkında bilgi sahibi
olamamakta ve bunlar hakkında yorum yapamamaktadırlar (Ahmet Çinko ve Erkan Çelik, § 50).
16. Cevap ve düzeltme yolu
çekişmesiz bir yargı yolu olduğu, başka bir deyişle yargılamada karşı taraf
bulunmadığı için karardan etkilenecek olan basın organının temsilcileri ile
sorumlu kişiler, silahların eşitliği ilkesinden faydalanamamakta; davacının
iddiaları karşısında deliller de dâhil olmak üzere savunmalarını ortaya koymak
için makul ve kabul edilebilir olanaklara sahip olamamaktadırlar. Cevap ve
düzeltme yolu çekişmesiz bir yargı yolu olduğu için bu konuda verilen kararlar,
basın yolu ile kişilik hakkının ihlali nedeniyle açılan diğer ceza veya hukuk
davalarında da bir kesin hüküm teşkil etmemektedir (Ahmet Çinko ve Erkan Çelik, §§ 50, 51).
17. Cevap ve düzeltme hakkının
kullanılmasının yollarından biri olan ve somut başvuruda kullanılmış bulunan
5187 sayılı Kanun’un 14. maddesinde düzenlenen sulh ceza hâkimliklerindeki
çekişmesiz yargı yolu, karardan etkilenecek olanların yargılanma hukukuna dair
usule ilişkin güvencelerinin kullandırılamaması nedeniyle çatışan haklar
arasında dengelemenin yapılmasının zorlaştığı bir yargı yoludur.
18. Tekzip kararı, bir basın
açıklamasının gerçek dışı olduğunu açıklama ve maddi gerçeği kamuya bildirme
işlevine sahiptir. Çekişmesiz bir dava sonucunda bu kararı verebilmek ancak
hukuka aykırılığın ve gerçek dışılığın çok belirgin olduğu ve zararın süratle
giderilmesinin zaruri olduğu hâllerde mümkündür. Bu sebeple bireyin şeref ve
itibarının korunması için hukuk düzenindeki diğer yollara göre (Ahmet Çinko ve Erkan Çelik, § 42) oldukça
dar bir alanda etkili bir yol olduğu kabul edilmelidir (Ahmet Çinko ve Erkan Çelik, § 61).
19. Başvurucu, gerçek dışı basın
açıklaması ile hukuka aykırı olarak itibarına yapılan müdahalenin 5187 sayılı
Kanun’un 14. maddesi uyarınca çekişmeli bir yargılama yapılmadan gecikmeksizin
ve süratle bertaraf edilmesi ihtiyacını ortaya koyabilmiş değildir. Somut
başvuruya konu olan ihlal iddiasında diğer ceza veya hukuk yollarının daha
yüksek başarı şansı sunabilecek nitelikte, kullanılabilir ve etkili başvuru
yolları olduğu anlaşılmaktadır.
20. Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuruda bulunabilmek için tüm başvuru yollarının tüketilmesi koşulunun yerine
getirildiği söylenemez. Açıklanan nedenlerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. Serruh
KALELİ bu görüşe katılmamıştır.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurunun, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, Serruh KALELİ’nin
karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin
başvurucu üzerinde bırakılmasına OYBİRLİĞİYLE
6/10/2015
tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
Başvuru
ulusal düzeyde yayın yapan bir gazetede çıkan habere karşı cevap ve düzeltme
(tekzip) talebinin reddedilmesi nedeniyle, itibarın korunması hakkının ihlali
iddiası hakkındadır.
Mahkememiz,
iddiayı Anayasa'nın 17. maddesi kapsamında değerlendirilmiştir.
Başvurucu
hakkında gazetede yer alan haber içeriğinde "...e ait bir resim değerinden
çok düşük bir fiyata uyuşturucu kaçakcısı, Kör Hamit
lakaplı Siirt'li Hamit KARATAŞ(başvurucu)
tarafından satın alındı sonra, başka bir experin
"orjinal" raporu ile yüksek fiyata
satılması sağlandı." denilmiş ve gazeteyi kaynak gösteren onlarca internet
haber sitesi ve başkaca gazetelerin internet sitelerinde yayınlanmıştır.
Başvurucu
tarafından yalan haber nitelendirmesi ile Basın Kanunu14. maddesi gereği
gönderilen Tekzip ihtarı gazetede yayımlanmamış, bunun üzerine başlatılan yasal
süreç ile İstanbul 33. Sulh Ceza Mahkemesi haberin Anayasanın 28. maddesi
güvencesine sahip olmadığı değerlendirmesi ile tekzip metninin ilgili gazetede
yayınlanması kararı vermiş ise de, bu karara yapılan itiraz üzerine İstanbul 2.
Asliye Ceza Mahkemesi, yapılan habere ilişkin görüş ve kanaatlerin yanlış
çıkması halinde dahi hak ihlal etme kastı bulunmayan gazetenin bundan sorumlu
tutulamayacağı görüşü ile kararın kaldırılmasına karar vermiştir.
Mahkememiz
ise, şeref ve itibara yönelinerek yapılmış gazete
haberi şeklindeki müdahale karşısında öncelikle (13. paragraf ile) aleyhine
yayın yapılanın şeref ve itibarına verilen zararlara karşı aynı yayın organını
kullanarak kendini koruma hakkının varlığını tespit etmektedir.
Bilahare
bu hakkın kullanımına imkan tanıyan 5187 sayılı
yasanın 14. maddesinde düzenlenen Sulh Ceza Hakimliklerindeki çekişmesiz yargı
yolunun yargılanma hukukuna ilişkin usulü güvencelerin kullandırılmadığı ve dolayısıyle çatışan haklar arasında dengeleme yapmanın
zorlaştığı bir yol olduğunu kabul etmekte ve gerçek dışılığın çok belirgin
olduğu ve zararın süratle giderilmesi gibi oldukça dar bir alan dışında bu
yolun ETKİLİ BİR YOL OLMADIĞIDA KABUL edilmektedir.
Neticesinde
ise, haberde yer alan "uyuşturucu kaçakçısı" gibi şahsa ve şahsın
kamuoyu nezdindeki itibarına yöneltilmiş değer yargısı ifadeleri hiç dikkate
alınmamış, ifade de adeta gerçeğe uygunluk varmış bu nedenlede
başvurucunun tekzip metninin yayınlanmasına imkan veren , istisnai halden
süratle giderimede ihtiyaç bulunmadığı sonucu
istihsal olmuş ve bu halde ise ihlalin giderimi için daha yüksek başarı şansı
olan hukuk yollarının kullanılmaması halini, başvurunun kabul edilmezliğine
gerekçe göstermiştir.
Sulh
Ceza Hakimliklerinde tekzip kararı almak için kullanılan hukuk yolunun
çekişmesiz bir yargı yolu olması ve bunun ise çatışan haklar arasında dengeleme
yapma zorunluğu yaratttığını kabul eden bu tespit
karşısında, tekzip kararının reddine ilişkin bütün mahkeme kararları, adeta
hakkında ihlal iddiası yapılamayacak meşru bir zemine doğru taşınmış
olmaktadır.
Cevap
ve düzeltme hakkı ifade ve basın özgürlüğünü sınırlayan haklardandır.
Basının
haber alma hürriyeti kapsamında yer alan yayımlama hakkı konusundaki
serbestliği, tekzip hakkı karşısında zorunlu demokratik ve Anayasal bir
sorumluluktur.
Başkalarının
şöhret ve itibarlarının korunması Anayasa'nın basın yönünden de kabul ettiği
düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması kapsamı içinde
kalmaktadır. Basın kendisi için kullandığı ifade özgürlüğünü, sebep olduğu,
tartışma yarattığı bir ortamda somut olayda olduğu gibi bireye tanımamıştır.
Basın yönünden yazının yayımı anından itibaren amaca ulaşmada kendisine tanınan
müdahale önceliği ve üstünlüğüne karşın bireyin cevap hakkının kullanımındaki
hukuki zorluklar ve bunu devlet eliyle sağlamaya çalışmak yolundaki engeller
görece etkinliği nedeniyle zarar potansiyelini de artırmakta, karşısında cevap
ve tartışmaya katılma, haberi niteleme yetilerinden yoksun bırakılan bireye
yapılmış bu müdahale orantısız ve keyfi bir vasfa bürünmektedir.
Mahkememiz,
kararlarında Tekzip hakkını kullanma alanının oldukça dar olduğunu tespit
ettiğine göre bu yolun temel bir hakkın (Tekzip) kullanılmasında etkili bir
denetim yolu olmadığı kolayca söylenebilmelidir.
Yayımlanan
haber ve içeriğine karşın Basın Kanunu'nun 14. maddesi 5. fıkrasında yer alan
itiraz incelemesinin 3 gün içinde incelenmesi gerekliliği, haberin
güncelliğinin yitirilmeden cevaplandırılması ve bireyin tartışmaya katılmasını
teminine yönelik bir yaklaşım olduğunu gözden uzak tutmamak gerekir.
Hal
böyle iken somut davada bile 25.6.2013 'de yapılan bir itiraza 5.7.2013
tarihinde (12 gün) sonra karar verilmekle ayrı bir hukuka aykırılık oluşmuş,
başvurucunun kullandığı yolu ayrıca etkisiz hale getirmiştir. Düzeltme cevap
hakkının diğer tavsiye edilen başvuru yollarından görece etkisi sınırlı olsa da, Anayasamızda özel olarak düzenlendiği ve süresinde suistimal edilmeden kullandırılmasında demokratik bir
topluma ve bireyine yapacağı katkıda gözetildiğinde açıkça dayanaktan olmayan
ve Anayasa'nın 32. maddesi yerine, 17. maddesi kapsamında görüp tekzip hakkı
kararının esasına ilişkin değerlendirme yapılmasına imkan tanımayan çoğunluk
görüşüne katılınmamıştır.