logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mehmet Çiftlik [1.B.], B. No: 2013/5733, 20/3/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET ÇİFTLİK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/5733)

 

Karar Tarihi: 20/3/2014

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Erdal TERCAN

Raportör

:

Murat AZAKLI

Başvurucu

:

Mehmet ÇİFTLİK

Vekili

:

Av. Nazım ATA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, 15/2/2007 tarihinde Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı tazminat davasında yargılamanın uzun sürdüğünü belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminat talep etmiştir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 26/7/2013 tarihinde Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 20/11/2013 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

I.4. Birinci Bölümün 12/12/2013 tarihli ara kararı gereğince, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiş, Adalet Bakanlığınca 16/1/2014 tarihli yazı ile görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, 22/9/2006 tarihinde İstanbul'da, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD)'na ait trene yolcu olarak bindiği sırada, trenin aniden hareket etmesi sonucu meydana gelen kaza sonucu yaralanmıştır.

8. Başvurucu, TCDD aleyhine 15/2/2007 tarihinde Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı davada, kaza sonucu iş göremez hale geldiğini ileri sürerek 1.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

9. Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesince 2007/89 esas numarasına kayıtlı dava dosyası, 29/7/2011 tarihinde Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesine devredilmiştir.

10. Başvurucu 2/7/2012 tarihinde davayı ıslah ederek, 57.163,28 TL maddi tazminat isteminde bulunmuştur.

11. Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesince, 2/7/2012 tarih ve E.2011/430, K.2012/396 sayılı kararla, başvurucunun yolcu olarak trene binerken trenle peron arasındaki boşluğa düşerek yaralandığı, %39,2 oranında maluliyet yaşadığı, davalının %25 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle maddi tazminat talebinin kabulüne, 57.163,28 TL'nin olay tarihinde itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 4.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

12. Davalının temyizi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/6/2013 tarih ve E.2012/16390, K.2013/13230 sayılı kararıyla hüküm onanmıştır.

13. Başvurucu, 26/7/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

14. Davalının karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 5/11/2013 tarih ve E.2013/15625, K.2013/22119 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.

15. Karar, 16/12/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

B. İlgili Hukuk

16. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Usul ekonomisi ilkesi” kenar başlıklı 30. maddesi şöyledir:

“Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.”

17. 13/10/1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85. maddesinin birinci fıkrası şöyledir

“Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”

18. 2918 sayılı Kanun'un 90. maddesi şöyledir:

“Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”

19. 2918 sayılı Kanun'un 106. maddesi şöyledir:

“Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine ve belediyelere, kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı, bu Kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır. Bu kuruluşlar, 85 inci maddenin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere 101 inci maddedeki şartları haiz milli sigorta şirketlerine mali sorumluluk sigortası yaptırmakla yükümlüdürler.”

20. 22/4/1926 tarih ve 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu'nun 41. maddesi şöyledir:

“Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur.

Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren şahıs, kezalik o zararı tazmine mecburdur.”

21. Mülga 818 sayılı Kanun'un 46. maddesi şöyledir:

“Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmağa muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir.

Eğer hükmün suduru esnasında, kafi derecede kanaat ile cismani zararın neticelerini tayin etmek mümkün değil ise; hükmün tefhimi tarihinden itibaren iki sene zarfında hakimin, tetkik salahiyetini muhafaza etmeğe hakkı vardır.”

22. Mülga 818 sayılı Kanun'un 47. maddesi şöyledir:

Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Mahkemenin 20/3/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 26/7/2013 tarih ve 2013/5733 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

24. Başvurucu, 22/9/2006 tarihinde TCDD'ye ait trene yolcu olarak bindiği sırada meydana gelen kaza sonucu yaralandığını, 15/2/2007 tarihinde TCDD aleyhine açtığı dava sonunda 2/7/2012 tarihinde karar verildiğini, hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesince 25/6/2013 tarihinde onandığını, yargılamanın 6 yıldan fazla sürdüğünü ve makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, ihlalin tespiti ile tazminat ödenmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

25. Başvurucunun yargılamanın uzunluğuyla ilgili şikâyeti açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi, bu şikâyet için diğer kabul edilemezlik nedenlerinden herhangi biri de bulunmamaktadır. Bu nedenle, başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

26. Başvurucu, TCDD’ye ait trene yolcu olarak bindiği sırada, trenin aniden hareket etmesi sonucu meydana gelen kaza sonucu yaralandığını, TCDD aleyhine açtığı tazminat davasının 6 yılda, makul olmayan bir sürede tamamlandığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

27. Adalet Bakanlığı, 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 49. maddesinin (2) numaralı fıkrası ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71. maddesi gereği başvuruya ilişkin olarak görüş sunulmasına gerek görmemiştir.

28. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası hükümlerine göre, Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için, kamu gücü tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).

29. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

30. Anayasa’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” kenar başlıklı 141. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.”

31. Sözleşme’nin “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.”

32. Sözleşme metni ile AİHM kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, gerek Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).

33. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de, Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/12, 17/9/2013, § 43).

34. Makul sürede yargılanma hakkının amacı, tarafların uzun süren yargılama faaliyeti nedeniyle maruz kalacakları maddi ve manevi baskı ile sıkıntılardan korunması olup, hukuki uyuşmazlığın çözümünde gerekli özenin gösterilmesi gereği de yargılama faaliyetinde göz ardı edilemeyeceğinden, yargılama süresinin makul olup olmadığının her bir başvuru açısından münferiden değerlendirilmesi gerekir (B. No:2012/13, 2/7/2013, § 40).

35. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

36. Ancak, belirtilen kriterlerden hiçbiri makul süre değerlendirmesinde tek başına belirleyici değildir. Yargılama sürecindeki tüm gecikme periyotlarının ayrı ayrı tespiti ile bu kriterlerin toplam etkisi değerlendirilmek suretiyle, hangi unsurun yargılamanın gecikmesi açısından daha etkili olduğu saptanmalıdır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 46).

37. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, başvurucunun trene bindiği sırada meydana gelen kaza sonucu yaralanması nedeniyle Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).

38. Yargılama faaliyetinin makul sürede gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması için, öncelikle uyuşmazlığın türüne göre değişebilen, başlangıç ve bitiş tarihlerinin belirlenmesi gereklidir.

39. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, somut tazminat davasında başvurucunun Mahkemeye dilekçeyle başvurarak dava sürecini başlattığı 15/2/2007 tarihidir. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde uyuşmazlığın kesin olarak sona erme tarihidir.

40. Davanın ikame edildiği tarih ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruların incelenmesi hususundaki zaman bakımından yetkisinin başladığı tarihin farklı olması halinde dikkate alınacak süre, 23/9/2012 tarihinden sonra geçen süre değil, uyuşmazlığın başlangıç tarihinden itibaren geçen süredir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 51).

41. Adil yargılanma hakkı Devlete, uyuşmazlıkların makul süre içinde nihai olarak sonuçlandırılmasını garanti edecek bir yargı sistemi kurma ödevi yükler. Trene yolcu olarak bindiği sırada, trenin aniden hareket etmesi sonucu meydana gelen kaza sonucu yaralanan kişinin, bu fiil sonucu ortaya çıkan zararının karşılanması için makul sürede yargı kararı verilmesinde önemli bir kişisel yararı bulunmaktadır. Zira çalışma gücünü kısmen veya tamamen kaybeden bir bireyin hukuki durumunun ivedilikle açıklığa kavuşturulması gerekir. Kişinin, geçim kaynağı olmaksızın hukuki durumunun uzun süre belirsiz bırakılması halinde, kişi bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Bu nedenle kaza sonucu meydana gelen zararların derhal tazmin edilmesinde ve bu uyuşmazlıkların ivedilikle çözülmesi hususunda yargı organlarının özel bir itina göstermesi gerekir.

42. Somut başvuruda makul süre incelemesi yapılırken, TCDD’ye ait trene yolcu olarak binildiği sırada meydana gelen kaza nedeniyle açılan tazminat davasının, başvurucu için taşıdığı değer ve başvurucunun kişisel yararı göz önünde bulundurularak, yargılama sürecindeki gecikmelerin her biri belirlenerek gecikmeye neden olan unsurlar ve bunların gecikmedeki etkisinin tespiti ve bahsedilen makul süre kriterlerinin toplam etkisinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

43. TCDD, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğine haiz, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir kamu iktisadi kuruluşudur.

44. Başvuru konusu olayda, başvurucu, TCDD'ye ait trene binmek istediği sırada trenin aniden hareket etmesi sonucu trenle peron arasındaki boşluğa düşerek yaralanmıştır. Başvurucu tarafından 15/2/2007 tarihinde Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan tazminat davasında Mahkemece 5 yıl 4 ay 17 gün sonra, 2/7/2012 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, temyiz edilen karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından 25/6/2013 tarihinde onanmış, karar düzeltme istemi aynı Dairenin 5/11/2013 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Bu durumda iki dereceli yargılama sisteminde davanın 6 yıl 8 ay 20 gün sürdüğü anlaşılmaktadır.

45. İlk derece Mahkemesinde ilk karar tarihi olan 2/7/2012 tarihine kadar 5 yıl 4 ay 17 gün süren yargılama sürecinde toplam 30 duruşma yapılmıştır. Bu süre içerisinde, 12/5/2008 tarihli duruşmada kusur durumunun tespiti amacıyla 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş, 10/12/2009 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Başvurucu ve davalı vekilinin rapora itirazları üzerine, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan 11/3/2011 tarihli meslekte kazanma gücü kaybına ilişkin rapor alındıktan sonra, kusur ve zarar durumunun tespiti amacıyla yeniden rapor alınmasına karar verilmiştir. Tarafların Mahkemece alınan bilirkişi raporuna itirazları üzerine, zararın tespiti amacıyla bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Başvurucu 2/7/2012 tarihinde davasını ıslah ederek maddi tazminat miktarını 57.163,28 TL'ye yükseltmiştir.

46. Yargılama sürecinde başvurucu vekilinin, 3 duruşmaya gelmediği ve mazeret bildirdiği, ancak anılan duruşmalarda Mahkemece yazılan talimat ve yazı cevaplarının beklenmesine karar verildiği, dolayısıyla başvurucunun davanın uzamasına sebebiyet vermediği anlaşılmıştır.

47. Yine davanın ilk olarak Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 11/7/2011 tarihli kararı ile Ankara'da 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyete geçirilmesi nedeniyle dosyanın bu Mahkemeye devredildiği, Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesince 29/7/2011 tarihinde yeniden tensip tutanağı düzenlenerek duruşmanın 13/10/2011 tarihinde ertelendiği anlaşılmıştır.

48. Yargılama sürecinde davanın taraflarının yargılamayı geciktirici yöndeki işlem ve davranışları kural olarak, yargılamanın uzamasında taraf kusuru olarak kabul edilmekte ise de, yargılama makamlarının ilgili usuli imkânları kullanmak suretiyle bu girişimleri engelleme sorumluluğu bulunmaktadır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 59).

49. Mahkemece verilen 2/7/2012 tarihli karara kadar 5 yıl 4 ay 17 gün süren Derece Mahkemesi önündeki yargılama boyunca yapılan 30 duruşmanın ortalama 2 ay aralıklarla gerçekleştiği görülmüştür.

50. Davalı tarafından temyiz edilen bu karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesince 25/6/2013 tarihinde onanmıştır. Karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 5/11/2013 tarihli ilamıyla reddedilerek, 5/11/2013 tarihi itibarıyla hüküm kesinleşmiştir.

51. Mahkemece verilen kararın, davalı tarafından 27/9/2012 tarihinde temyizi üzerine dava dosyası Yargıtaya gönderilmiş olup, temyiz incelemesi için Yargıtayda kaldığı süre 8 ay 28 gündür. Davalının 29/8/2013 tarihli karar düzeltme istemi üzerine dosyanın Yargıtayda incelenme süresi ise 2 ay 6 gündür.

52. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu tazminat davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da söylenemez.

53. Söz konusu başvurunun konusu olan tazminat davasında yargılama sürecindeki gecikmeler ayrı ayrı değerlendirildiğinde, temyiz ve karar düzeltme süreçleriyle beraber makul olmayan uzun bir süre olan 6 yıl 8 ay 20 günde yargılamanın tamamlandığı görülmektedir. Tazminat davasının niteliği, başvurucu açısından taşıdığı değer ve başvurucunun davadaki menfaati dikkate alındığında, bu sürenin makul olmadığı açıktır.

54. Belirtilen nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

55. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinin tespitini, 100.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesini talep etmiştir.

56. Adalet Bakanlığı görüşünde, başvurucunun tazminat talebi konusunda değerlendirme yapılmamıştır.

57. 6216 sayılı Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

58. Başvurucunun trene yolcu olarak bindiği sırada meydana gelen kaza sonucu yaralanması nedeniyle açtığı tazminat davası, makul olmayan bir süre olan 6 yıl 8 ay 20 gün sonra sonuçlanmıştır. Dolayısıyla başvurucunun kişisel yararı göz önünde bulundurulduğunda başvurucuya yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında takdiren 6.500,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

59. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun yargılamanın uzunluğuyla ilgili şikâyet yönünden KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucu Mehmet Çiftlik’e 6.500,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,

D. Başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

E. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Hazinesine başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

G. Kararın bir örneğinin ilgili mahkemesine gönderilmesine,

20/3/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Mehmet Çiftlik [1.B.], B. No: 2013/5733, 20/3/2014, § …)
   
Başvuru Adı MEHMET ÇİFTLİK
Başvuru No 2013/5733
Başvuru Tarihi 26/7/2013
Karar Tarihi 20/3/2014

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, 15/2/2007 tarihinde Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı tazminat davasında yargılamanın uzun sürdüğünü belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminat talep etmiştir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 30
2918 Karayolları Trafik Kanunu 85
90
106
818 Borçlar Kanunu 41
46
47
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi