TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ŞEREF YILDIZ VE BURAK GÜNAY BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/6216)
|
|
Karar Tarihi: 6/1/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör
|
:
|
Okan TAŞDELEN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Şeref YILDIZ
|
|
|
2. Burak GÜNAY
|
Vekili
|
:
|
Av. Hakan UYSAL
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1.
Başvuru, idari para cezalarına yapılan itirazların kabul edilmesine rağmen
mahkemece vekâlet ücretine hükmedilmemesinin adil yargılanma hakkını ihlal
ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2.
Başvurular 6/8/2013 tarihinde Alaplı Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla
yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3.
Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 25/2/2014 ve 18/4/2014 tarihlerinde sırasıyla
2013/6220 ve 2013/6216 numaralı başvuruların, İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca
ise 28/2/2014 tarihinde 2013/6219 numaralı başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4.
Bölüm Başkanları tarafından 27/6/2014 (B. No: 2013/6216) ve 4/7/2014 (B. No: 2013/6219
ve 2013/6220) tarihlerinde başvuruların kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5.
Başvuru belgelerinin birer örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık)
gönderilmiştir.
6.
Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan
görüşler 9/9/2014 tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiştir. Başvurucular,
Bakanlığın görüşlerine karşı beyanlarını 22/9/2014 tarihinde ibraz etmişlerdir.
7.
30/9/2015 tarihinde 2013/6219 ve 2013/6220 numaralı bireysel başvuru
dosyalarının konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2013/6216 başvuru numaralı
bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, belirtilen bireysel başvuru
dosyalarının kapatılmasına ve incelemenin 2013/6216 numaralı bireysel başvuru
dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
8.
Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle
şöyledir:
1. Başvurucu
Şeref Yıldız Bakımından (B. No: 2013/6216)
9.
Başvurucuya, araç muayenesinin yaptırılmadığı gerekçesiyle Alaplı Trafik Tescil
ve Denetleme Büro Amirliği tarafından 29/3/2013 tarihinde 77 TL idari para
cezası uygulanmıştır.
10.
Başvurucu, vekili aracılığıyla anılan idari yaptırım kararına itiraz etmiştir.
11.
(Kapatılan) Alaplı Sulh Ceza Mahkemesince yapılan 8/7/2013 tarihli duruşmaya
başvurucu ve vekili katılmışlardır. Mahkeme 8/7/2013 tarihli ve 2013/89 Değişik
İş sayılı kararıyla “…muayene belgesi
fotokopisinden de aracın muayenesinin 12/5/2012 tarihinde yapıldığının ve
24/7/2013 tarihine kadar geçerli olduğunun görülmesi ve işlemi yapan idarenin
verdiği cevabında söz konusu araca yazılan cezanın sehven yazıldığını,
yaptıkları detaylı sorgulamada aracın muayenesinin yapılmış olduğunu[] belirtmeleri karşısında hukuka aykırı olarak tesis edilen”
idari yaptırım kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Bununla birlikte
duruşmada vekille temsil edilen başvurucu lehine herhangi bir vekâlet ücretine
hükmedilmemiştir.
12.
Kesin olarak verilen bu karar, başvurucu vekiline 23/7/2013 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
13.
Başvurucu 6/8/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
2. Başvurucu
Burak Günay Bakımından (B. No: 2013/6219 ve 2013/6220)
14.
Başvurucuya, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek
düzenlediğinden bahisle Alaplı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 27/2/2013
tarihinde iki kez 300 TL idari para cezası uygulanmıştır.
15. Başvurucu,
vekili aracılığıyla anılan idari yaptırım kararına itiraz etmiştir.
16.
(Kapatılan) Alaplı Sulh Ceza Mahkemesince yapılan 8/7/2013 tarihli duruşmaya
başvurucu vekili katılmıştır. Mahkeme 8/7/2013 tarihli ve 2013/109 ve 2013/112
Değişik İş sayılı kararlarında “... söz
konusu çekin hamiline düzenlenmediği, B… Yapı Malzemeleri Ticareti adına düzenlendiği anlaşıldığından hukuka aykırı olarak tesis
edildiği...” gerekçesiyle idari yaptırım kararlarının kaldırılmasına
karar vermiştir. Mahkeme bununla birlikte başvurucu vekilince duruşmada açıkça
talep edilmiş olan vekâlet ücretine ilişkin herhangi bir hüküm kurmamıştır.
17.
Kesin olarak verilen Sulh Ceza Mahkemesinin kararları, başvurucu vekiline
23/7/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
18.
Başvurucu 6/8/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
19. 4/12/2004
tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Yargılama giderleri” kenar başlıklı 324. maddesinin (1) ve
(2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi
gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde
yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü
harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir.
(2) Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere
yükletileceği gösterilir.”
20.
30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Masrafların ve vekalet ücretinin ödenmesi”
kenar başlıklı 31. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(2) Kanun yoluna başvuru dolayısıyla oluşan
bütün masraflar ve vekâlet ücreti, başvurusu veya savunması reddedilen tarafça
ödenir.”
21.
19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Vekâlet ücreti” kenar başlıklı 164.
maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“Avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının
karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder.
Yüzde yirmi beşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin
değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak
kararlaştırılabilir.
…
Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti
kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir.(Değişik üçüncü ve dördüncü cümle:13/1/2004 –
5043/5 md.) Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış
olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut
ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret
sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para
ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak
koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın
kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi
arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile
ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.
Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa
yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu
nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.”
22. 28/12/2013
tarihli ve 28865 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Konu ve Kapsam” kenar başlıklı 1.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1)Mahkemelerde, tüm
hukuki yardımlarda, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sonlandıran her türlü merci kararlarında ve
ayrıca kanun gereği mahkemelerce karşı tarafa
yükletilmesi gereken avukatlık ücretinin
tayin ve takdirinde, Avukatlık Kanunu ve işbu tarife hükümleri uygulanır.”
23.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Ceza davalarında ücret” kenar başlıklı 13.
maddesinin (6) numaralı fıkrası şöyledir:
“(6) Ceza mahkemelerinde görülen tekzip,
internet yayın içeriğinden çıkarma,
idari para cezalarına itiraz gibi başvuruların kabulü veya ilk derece mahkemesinin kararına
yapılan itiraz üzerine, ilk derece
mahkemesi kararının kaldırılması halinde
işin duruşmasız veya duruşmalı oluşuna
göre İkinci Kısım Birinci Bölüm 1.
sıradaki iş için öngörüldüğü şekilde avukatlık ücretine hükmedilir. Ancak başvuruya konu
idari para cezasının miktarı Tarifenin İkinci Kısım Birinci Bölüm 1. sıradaki iş için öngörülen
maktu ücretin altında ise idari para
cezası kadar avukatlık ücretine hükmedilir.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 6/1/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
25.
Başvurucular; itirazları kabul edilmesine rağmen vekâlet ücretine
hükmedilmediğini, bu hususta ilgili hâkim tarafından şifahen “kabahatler kanununda vekâlet ücretine ilişkin
herhangi bir düzenleme olmadığından dolayı vekâlet ücreti takdir etmediği”
şeklinde bir yanıt verildiğini, 5326 sayılı Kanun’un bu konuda bir hüküm
içermeyişinin tek başına vekâlet ücreti verilmemesinin gerekçesi olamayacağını,
aynı Mahkemenin benzer durumlarda vekâlet ücreti takdir ettiği emsal
kararlarının bulunduğunu belirtmişlerdir. Buna göre Anayasa’nın 10. ve 36.
maddelerinde güvence altına alınan eşitlik ilkesinin ve adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Başvurucular bu nedenle bahse
konu kararların vekâlet ücreti yönüyle tekrar incelenmesinin sağlanması
talebinde bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
26. Anayasa
Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile
bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, §
16). Başvurucular, kararlarda vekâlet ücretine
yer verilmemesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu iddia etmiş iseler de bu
iddianın özü, söz konusu kararların adil olmadığı hususu ile ilgilidir. Bu
sebeple başvurucuların bütün şikâyetleri adil yargılanma hakkı çerçevesinde
değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
27.
Açıkça dayanaktan yoksun olmayan ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de görülmeyen başvurunun kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
28. Başvurucular,
idari para cezalarına karşı yaptıkları itirazların Mahkemece kabul edilmesine
ve vekil vasıtasıyla yargılamaları takip etmelerine rağmen vekâlet ücretine
hükmedilmemesinin adil yargılanma haklarını ihlal ettiğini iddia etmişlerdir.
29.
Bakanlık görüş yazısında, ilgili yasal düzenlemeler ile Avukatlık Asgari Ücret
Tarifesi uyarınca başvurucuların yaptığı itirazın yargı makamlarınca kabul
edilmesi ve kendilerini duruşmada vekil ile temsil ettirmeleri karşısında,
başvurucuların lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin söz konusu olacağı ifade
edilmiştir.
30. Başvurucular yukarıda belirtilen Bakanlık görüşünün,
başvurularının haklılığını ortaya koyduğunu belirtmişlerdir.
31. Anayasa’nın “Hak arama
hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile
adil yargılanma hakkına sahiptir.”
32. Anayasa’nın
148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 49. maddesinin
(6) numaralı fıkrasında bireysel başvurulara ilişkin incelemelerde kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususların incelemeye tabi tutulamayacağı, 6216
sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ise açıkça dayanaktan
yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği
belirtilmiştir.
33.
Bir anayasal hakkın ihlali iddiasını içermeyen, yalnızca derece mahkemelerinin
kararlarının yeniden incelenmesi talep edilen başvuruların açıkça dayanaktan
yoksun ve Anayasa ve Kanun tarafından Anayasa Mahkemesinin yetkisi kapsamı
dışında bırakılan hususlara ilişkin olduğu açıktır. Bireysel başvuruya konu
davadaki olayların kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve
uygulanması, yargılama sırasında delillerin kabul edilebilirliği ve
değerlendirilmesi ile kişisel bir uyuşmazlığa derece mahkemeleri tarafından
getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru
incelemesinde değerlendirmeye tabi tutulamaz. Bunun
istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının bariz takdir hatası ya
da açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır.
Bu çerçevede, derece mahkemelerinin delilleri takdirinde bariz bir takdir
hatası veya açık keyfîlik
bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu
olamaz (Onur Gür, B. No: 2012/828, 21/11/2013, § 21).
34.
Diğer yandan Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü, diğer
temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların
korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biri olmakla birlikte aynı zamanda
toplumsal barışı güçlendiren, bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme,
haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır. Hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma
hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada
bulunma hakkını değil, yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan
bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010; Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B. No:
2013/711, 3/4/2014, § 40).
35.
Somut olayda başvurucuların idari para cezalarına karşı yaptıkları itiraz
üzerine (Kapatılan) Alaplı Sulh Ceza Mahkemesi duruşma açmış, başvurucular bu
duruşmalarda vekillerince temsil edilmişlerdir (bkz. §§ 9, 10, 14 ve 15).
Mahkeme, başvurucuların itirazlarını yerinde görerek idari yaptırım
kararlarının kaldırılmasına karar vermiş fakat vekâlet ücretine ilişkin
herhangi bir hüküm kurmamıştır.
36.
5271 sayılı Kanun’un 324. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre (bkz. § 18),
vekâlet ücreti de yargılama giderleri kapsamında bulunmaktadır. Bu maddenin
gerekçesinde “… soruşturma ve kovuşturma evrelerinde, kamu davasının gerektirdiği
yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesi ve taraflarca yapılan
ödemeler yargılama giderlerini oluşturur. Avukatlara, bilirkişi ve tanıklara
verilen gündelik, yolluk ve ücretlerle keşif, muayene, tahlil ve posta giderleri
yanında harçlar, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre taraflara ödenmesi
gereken avukatlık ücretleri de yargılama giderlerine dâhildir. Yargılama
giderlerinin ve taraflardan birinin diğerine ödemesi gereken paranın miktarını
hâkim veya mahkeme başkanı belirler. Bunların hüküm, karar ve ceza
kararnamelerinde ayrıntıları ve dayanakları ile gösterilmesi, kimlere
yükletildiğinin de belirtilmesi gereklidir…” denilmektedir. Böylelikle vekil ile temsil durumunda vekâlet
ücretinin kimin üzerinde bırakılacağı hususunun hükümde açıkça ve ayrıntılı
olarak gösterileceği ifade edilmiştir.
37. Nitekim
5326 sayılı Kanun’un 31. maddesinin (2) numaralı fıkrasında da (bkz. § 19)
kararın hüküm kısmında vekâlet ücretinin taraflardan kimin üzerinde
bırakılacağının belirtilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
38.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 31/1/2012 tarihli ve E.2011/258, K.2012/8 sayılı ilamında, “…CMK’nın 324. maddesinde
ise yargılama giderlerinin kapsamı belirlenmiştir. Harçlar ve tarifesine göre
ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde
yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü
harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama gideridir. Bu hükme göre,
vekâlet ücretinin de yargılama gideri kapsamında bulunduğu hususunda kuşku
bulunmamaktadır...” denilerek vekâlet ücretinin yargılama giderleri
kapsamında olduğu vurgulanmıştır.
39.
Yargıtay 11. Ceza Dairesince de vekâlet ücretinin yargılama giderlerine dâhil
olmasının en önemli sonuçlarından biri olan dava sonucunda vekâlet ücreti
konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği (17/6/2014 tarihli
ve E.2014/11200, K.2014/11835 sayılı karar) ve davada haklı çıkan ve kendisini
vekil ile temsil ettiren taraf lehine, vekâlet ücreti takdir edilmesinin
zorunlu olduğu (7/5/2014 tarihli ve E.2014/1888, K.2014/8783) belirtilerek
vekâlet ücretinin yargılama giderlerinin bir parçası olduğu vurgulanmakta ve
asil lehine hükmedilmesi gereken bir hak olduğu istikrarlı biçimde ifade
edilmektedir.
40. Bu
itibarla 5271 sayılı Kanun ve yerleşik mahkeme içtihatlarına göre mahkemelerin
yargılama giderleri kapsamında hükmettikleri vekâlet ücretinin, taraflar lehine
bir hak ya da aleyhine bir yükümlülük doğurduğu anlaşılmaktadır (Atilla İnan, B.
No: 2012/615, 21/11/2013, § 29).
41.
Yukarıda yer verilen tespitler uyarınca başvurucuların vekil ile temsil
edildikleri davaları kazanmaları neticesinde vekâlet ücretine hükmedilmesinin
gerekliliğine işaret eden birçok yasal düzenleme ve Yargıtay içtihadının mevcut
olduğu görülmektedir. Dolayısıyla anılan kanuni düzenlemeler ve içtihatlar
karşısında başvurucuların kendileri lehine vekâlet ücretine hükmedilmesini
beklediklerinin kabulü gerekir (Burak Günay
(2), B. No: 2013/6218, 10/6/2015, § 38). Bununla birlikte
(Kapatılan) Alaplı Sulh Ceza Mahkemesince bu beklentinin karşılanmadığı
anlaşılmaktadır.
42.
Açıklanan nedenlerle Mahkemenin kendilerini vekil ile temsil ettiren
başvurucular lehine vekâlet ücretine hükmetmemesi yönündeki uygulaması, ilgili
yasal mevzuatın lafız ve amacına açıkça aykırı olup başvurucuların Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine
karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
43. Başvurucular,
başvuruya konu kararların vekâlet ücreti yönüyle tekrar incelenmesinin
sağlanmasını talep etmişlerdir.
44.
Bakanlık yazısında başvurucuların taleplerine ilişkin görüş bildirilmemiştir.
45.
6216 sayılı Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
“(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
46.
Mevcut başvuruda Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği tespit edilmiştir. İhlalin ve sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın ilgili
Mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
47.
Dosyadaki belgelerden tespit edilen 198,33 TL harcın başvurucu Şeref Yıldız’a
ve 396,70 TL harcın (birleşen iki başvuru için) başvurucu Burak Günay’a, 1.800
TL vekâlet ücretinin ise iki başvurucuya müştereken ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alının adil yargılanma
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapılmak üzere
(Kapatılan) Alaplı Sulh Ceza Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgelerden tespit
edilen 198,33 TL harcın başvurucu Şeref Yıldız’a ve 396,70 TL harcın (birleşen
iki başvuru için) başvurucu Burak Günay’a, 1.800 TL vekâlet ücretinin ise
başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
6/1/2016
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.