TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KURBANİ ÇILDIR BAŞVURUSU
|
Başvuru Numarası: 2013/6239
|
|
Karar Tarihi: 15/12/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gökçe GÜLTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
Kurbani ÇILDIR
|
Vekili
|
:
|
Av. Fatih KURBAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1.
Başvuru, taşınmaz hissesinin kamulaştırılarak idare adına tescil edilmesinin
ardından açılan tapu iptali ve tescil davasında terditli
talepler bulunmasına karşın Mahkemenin asıl talep hakkında bir değerlendirme
yapmadan ikinci talep hakkında hüküm kurması ve asıl talebe ilişkin
değerlendirmenin karar düzeltme aşamasında yapılması nedenleriyle adil yargılanma
ve mülkiyet haklarının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2.
Başvuru 16/8/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe
ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3.
İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 14/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4.
Bölüm Başkanı tarafından 5/6/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5.
Adalet Bakanlığına (Bakanlık) başvuru konusu olay ve olgular bildirilmiş,
başvuru belgelerinin bir örneği görüş için gönderilmiştir.
6.
Bakanlığın 14/8/2015 tarihli görüş yazısı 27/8/2015 tarihinde başvurucu
vekiline tebliğ edilmiş, başvurucu vekili Bakanlık cevabına karşı beyanlarını
ibraz etmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7.
Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit
edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
8.
Başvurucunun, Ankara ili Çankaya ilçesi Dikmen Mahallesi 154 numaralı parselde
bulunan taşınmazdaki hissesi kamulaştırılarak 11/7/1991 tarihinde Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanlığı adına tescil edilmiştir.
9.
Ankara Büyükşehir Belediyesi Encümeninin 10/1/2008 tarihli kararıyla onaylanan
81210 sayılı parselasyon planı ile bu işlemin dayanağı olan Dikmen Vadisi 4. ve
5. Etaplarla ilgili 1/1000 ölçekli uygulama planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar
planı revizyonunun kabulüne ilişkin Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi
kararları ile Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı kararının iptali istemiyle
7/4/2008 tarihinde Ankara 13. İdare Mahkemesinde dava açılmıştır.
10.
Mahkemenin 13/5/2009 tarihli ve E.2008/363, K.2009/594 sayılı ilamıyla; alınan
bilirkişi raporunda dava konusu idari işlemlerin planlama mevzuatına
aykırılıklar içerdiği, anılan planlarda yeşil alan ve kültür alanı olarak
ayrılan alanların çelişkili olduğu, bu bağlamda hangi alanların kültür alanları
ve yeşil alan kullanımına ayrıldığı konusunda belirsizliklerin bulunduğu,
davalı idarenin kentsel dönüşüm ve gelişime ilişkin mevzuatı doğru
yorumlamadığı, bu mevzuatın imar mevzuatı yerine kullanılmaya çalışıldığı, bu
nedenle yetki sınırlarının aşıldığı yönünde tespitlere yer verildiği, bilirkişi
raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu belirtilerek dava konusu
idari işlemlerin iptaline karar verilmiştir. Karar temyiz edilmemiş ve
kesinleşmiştir.
11.
Başvurucu; 2/5/2011 tarihinde Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tapu
iptali ve tescil davasında Ankara ili Çankaya ilçesi Dikmen Mahallesi 154
numaralı parselde bulunan taşınmazdaki hissesinin davalı idare tarafından
kamulaştırılarak 11/7/1991 tarihinde idare adına tescil edildiğini ancak söz
konusu tescile dayanak olan kamulaştırma kararının Ankara 13. İdare
Mahkemesinin E.2008/363 sayılı kesinleşen kararı ile iptal edildiğini, davalı
Ankara Büyükşehir Belediyesinin 15/5/2009 tarihli kararıyla kamulaştırmalardan
tek taraflı olarak vazgeçtiğini belirterek tescilin yolsuz hâle geldiğinin
kabul edilmesini, idarenin kamulaştırma için ödediği bedelin iadesi ile
taşınmazdaki ilgili hissenin kendisi adına tesciline karar verilmesini, aksi
kanaat hâlinde 4/11/1983 tarihli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 23.
maddesi uyarınca taşınmaz üzerinde geri alma hakkının kabul edilmesini,
taşınmazın adına tescil edilmesini ve idarenin müdahalesinin menine karar
verilmesini talep etmiştir.
12.
Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 8/3/2012 tarihli ve E.2011/131, K.2012/78
sayılı kararında " ...Ankara 13. İdare
Mahkemesince verilen iptal kararını müteakip 5998 sayılı Kanun’un 73.
maddesinde yapılan değişiklik ile; Büyükşehir Belediye sınırları dâhilinde
Kentsel Dönüşüm Alanı ilan etme yetkisinin Büyükşehir Belediyelerine verildiği
ve Bakanlar Kurulu’nun 7/7/2010 tarihli 2010/670 sayılı kararının 13/7/2010
tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girdiği, bu karar gereğince Ankara Büyükşehir
Belediye Meclisinin almış olduğu 16/7/2010 tarihli 2199 sayılı kararı ile
1/5000 ölçekli Dikmen Vadisi son etap Kentsel Dönüşüm ve Gelişim proje alanı
sınırı önerisinin onayına ilişkin İmar ve Bayındırlık Komisyonunun raporunun
kabul edildiği bilahare aynı meclisin 13/08/2010 tarihli 2496 sayılı kararı ile
1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının onayına
ilişkin İmar ve Bayındırlık Komisyonunun raporunun kabul edilmesi ile
taşınmazın kamulaştırma amacına uygun olarak kullanılabileceği ve davaya konu
taşınmazdaki tüm hisselerin henüz kamulaştırılmamış olması nedeni ile beş
yıllık geri alım süresinin başlamadığı..." gerekçesiyle davanın
reddine karar verilmiştir.
13.
Başvurucu, temyiz dilekçesinde geri alma talebinden vazgeçtiği hususunu da
belirtmiştir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 19/2/2013 tarihli ve E.2012/22665,
K.2013/2467 sayılı ilamı ile "...Dosyada
bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, davanın reddine
karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekilinin temyiz
itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün
onanmasına" hükmedilmiştir.
14.
Başvurucu; temyiz dilekçesinde geri alma hakkından vazgeçtiğini belirtmesine
karşın bu durumun dikkate alınmadığını, açtığı davanın tapu iptali ve tescil
davası olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek karar düzeltme isteminde
bulunmuştur. Aynı Dairenin 17/6/2013 tarihli ve E.2013/12098, K.2013/12637
sayılı ilamı ile "...Dava konusu edilen
154 parsel sayılı taşınmazdaki davacıya ait hissenin kamulaştırılmasına ilişkin
işlem kesinleşmiştir. Bu nedenle, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni
Kanunu’nun 705. maddesi uyarınca yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil
isteminin koşulları oluşmadığı gibi Kamulaştırma Kanunu’nun 23. maddesine göre
geri alma şartlarının da mevcut olmadığı tüm dosya kapsamı ile
sabittir..." gerekçesiyle karar düzeltme istemi de
reddedilmiştir.
15.
Karar başvurucuya 2/8/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir
16.
Başvurucu 16/8/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
17. 22/11/2011
tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Tescil" kenar başlıklı 705. maddesi şöyledir:
"Taşınmaz
mülkiyetinin kazanılması, tescille olur.
Miras, mahkeme
kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer
hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin
tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş
olmasına bağlıdır."
18.
3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı” kenar başlıklı 73.
maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(Değişik:
17/6/2010-5998/1 md.)
Belediye, belediye
meclisi kararıyla; konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji
parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı
alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek,
kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler
almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir. Bir alanın
kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olarak ilan edilebilmesi için yukarıda sayılan
hususlardan birinin veya bir kaçının gerçekleşmesi ve
bu alanın belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde bulunması şarttır.
Ancak, kamunun mülkiyetinde veya kullanımında olan yerlerde kentsel dönüşüm ve
gelişim proje alanı ilan edilebilmesi ve uygulama yapılabilmesi için ilgili
belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar
Kurulunca bu yönde karar alınması şarttır.
…
Büyükşehir belediye
ve mücavir alan sınırları içinde kentsel dönüşüm ve gelişim projesi alanı ilan
etmeye büyükşehir belediyeleri yetkilidir. Büyükşehir belediye meclisince uygun
görülmesi halinde ilçe belediyeleri kendi sınırları içinde kentsel dönüşüm ve
gelişim projeleri uygulayabilir.”
19.
18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440.
maddesi şöyledir:
"I. Yargıtay
kararlarına karşı tefhim veya tebliğden itibaren 15 gün içinde aşağıdaki
sebeplerden dolayı karar düzeltilmesi istenebilir;
1- Temyiz dilekçesi
ve kanuni süresi içinde verilmiş olması şartiyle
karşı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürülüp hükme etkisi olan itirazların
kısmen veya tamamen cevapsız bırakılmış olması,
2- Yargıtay kararında
birbirine aykırı fıkralar bulunması,
3- Yargıtay
incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen belgelerde bir hile veya
sahteliğin ortaya çıkması.
4- Yargıtay kararının
usul ve kanuna aykırı bulunması,
II. Yargıtay evvelce
cevapsız bırakılan itirazları kendi görüşüne göre hükme etki yapacak nitelikte
bulmazsa karar düzeltilmesi isteği üzerine vereceği kararda bu itirazları
reddederken herbiri hakkında gerekçe göstermek zorundadır ."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
20.
Mahkemenin 15/12/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun
16/8/2013 tarihli ve 2013/6239 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği
düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
21.
Başvurucu; Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tapu iptali ve tescil
davasında Ankara ili Çankaya ilçesi Dikmen mahallesi 154 numaralı parselde
bulunan bir taşınmazdaki hissesinin davalı idare tarafından kamulaştırılarak
11/7/1991 tarihinde idare adına tescil edildiğini ancak söz konusu tescile
dayanak olan kamulaştırma kararının Ankara 13. İdare Mahkemesinin E.2008/363
sayılı kesinleşen kararı ile iptal edildiğini, davalı Ankara Büyükşehir
Belediyesinin 15/5/2009 tarihli kararıyla tek taraflı olarak kamulaştırmalardan
vazgeçtiğini, bu nedenle tescilin yolsuz hâle geldiğini, açtığı davanın terditli bir dava olduğunu, asıl talebinin tapu iptali ve
tescile ilişkin olduğunu, bunun mümkün olmaması hâlinde geri alma hakkının
kabul edilmesini talep ettiğini, kaldı ki yargılama sırasında geri alma
talebinden vazgeçtiğini, bu kapsamda Mahkemece ancak asıl talebinin reddi
hâlinde ikinci talep hakkında karar verilmesi gerektiğini oysa Mahkemenin asıl
talebini görmezden gelerek ikinci talebi hakkında karar verdiğini, bu durumun
temyiz aşamasında da dikkate alınmadığını, karar düzeltme ilamında ise asıl
talebi hakkında değerlendirme yapıldığını, İlk Derece Mahkemesince
değerlendirilmemiş ve karara bağlanmamış herhangi bir hususun Yargıtay
tarafından ele alınmasının evrensel hukuk kurallarına aykırılık teşkil ettiğini
belirterek iddia ve savunma hakkının kısıtlandığını, hak arama hürriyeti ile
adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin
tespit edilmesi, yeniden yargılama yapılması ve tazminat ödenmesi talebinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiği İddiası
22.
Başvurucu; Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tapu iptali ve tescil
davasında Ankara ili Çankaya ilçesi Dikmen Mahallesi 154 numaralı parselde
bulunan bir taşınmazdaki hissesinin davalı idare tarafından kamulaştırılarak
11/7/1991 tarihinde idare adına tescil edildiğini ancak söz konusu tescile
dayanak olan kamulaştırma kararının Ankara 13. İdare Mahkemesinin E.2008/363
sayılı kesinleşen kararı ile iptal edildiğini, davalı Ankara Büyükşehir
Belediyesinin 15/5/2009 tarihli kararıyla tek taraflı olarak kamulaştırmalardan
vazgeçtiğini bu nedenle tescilin yolsuz hâle geldiğini ancak açtığı tapu iptali
ve tescil davasının gereğince incelenmeksizin reddedildiğini belirterek
mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23.
Bakanlığın görüş yazısında, başvurucunun şikâyetlerinin adil yargılanma hakkı
kapsamında incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.
24.
Başvuru formunun incelenmesi neticesinde başvurucunun 2942 sayılı Kanun'un 23.
maddesi uyarınca taşınmaz üzerinde geri alma hakkına ilişkin şikâyette
bulunmadığı ve bireysel başvuru konusu yapılan davada bu haktan vazgeçildiğini
belirttiği dikkate alınarak geri alma talebine yönelik inceleme yapılmasına
gerek görülmemiştir.
25.
Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı"
kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı
olamaz."
26.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (Sözleşme) Ek (1) No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı
1. maddesi şöyledir:
"Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk
dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak
kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun
genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.
Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına
uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların
veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları
uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez."
27.
Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ve
30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası hükümlerine göre
Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi
için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın, Anayasa'da
güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Sözleşme ve Türkiye'nin taraf olduğu
ek protokollerin kapsamına da girmesi gerekir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
28.
Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı; mevcut
mal, mülk ve varlıkları koruyan bir güvencedir. Bir kişinin hâlihazırda sahibi
olmadığı bir mülkün mülkiyetini kazanma hakkı, kişinin bu konudaki menfaati ne
kadar güçlü olursa olsun Anayasa ve Sözleşme'yle
korunan mülkiyet kavramı içerisinde değildir. Bu hususun istisnası olarak belli
durumlarda bir "ekonomik değer" veya icrası mümkün bir
"alacağı" elde etmeye yönelik "meşru bir beklenti", Anayasa
ve Sözleşme'nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı güvencesinden
yararlanabilir (Kemal Yeler ve Ali Arslan
Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, §§ 36, 37).
29.
Üzerinde maliki konusunda uyuşmazlık bulunan bir taşınmaza ait mülkiyet
hakkının varlığını tespit etme yetkisi mahkemelere bırakılmıştır. Bir taşınmaz
üzerinde hak iddia eden kişinin söz konusu hakkın varlığını mahkeme önünde
ispat etmesi gerekir (Kemal Yeler ve Ali
Arslan Çelebi, § 38).
30.
Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 8/3/2012 tarihli ve E.2011/131, K.2012/78
sayılı kararıyla dava konusu taşınmazın kamulaştırma amacına uygun olarak
kullanılabileceği ve davaya konu taşınmazdaki tüm hisselerin henüz
kamulaştırılmamış olması nedeni ile beş yıllık geri alım süresinin başlamadığı
gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Başvurucunun tescil talebi
hakkında ise İlk Derece Mahkemesince karar verilmemiştir. Temyiz üzerine
Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 19/2/2013 tarihli ilamıyla karar onanmıştır. Karar
düzeltme incelemesinde ise aynı Dairenin 17/6/2013 tarihli ve E.2013/12098,
K.2013/12637 sayılı ilamı ile 4721 sayılı Kanun’un 705. maddesi uyarınca yolsuz
tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil isteminin koşullarının oluşmadığı
belirtilerek karar düzeltme
istemi reddedilmiştir.
31.
Başvurucunun davasına dayanak olan Ankara 13. İdare Mahkemesinin 13/5/2009
tarihli ve E.2008/363, K.2009/594 sayılı iptal kararının incelenmesi sonucunda
bu kararın dava konusu taşınmaz hakkında alınan kamulaştırma kararının iptaline
yönelik olmadığı (bkz. § 9), taşınmazın idare tarafından kamulaştırılarak
11/7/1991 tarihinde idare adına tescil edildiği, başvurucunun ileri sürdüğü
Ankara Büyükşehir Belediyesinin 15/5/2009 tarihli tek taraflı olarak
kamulaştırmalardan vazgeçildiğine ilişkin kararının da tek başına mülkiyet
hakkının varlığını ispatlamadığı anlaşılmıştır.
32.
Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 35. maddesi kapsamına giren
korunmaya değer bir menfaatinin bulunmadığı anlaşıldığından başvurunun bu
kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları
yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiği
İddiası
33.
Başvurucu; açtığı dava terditli bir dava olmasına
rağmen İlk Derece Mahkemesince asıl talebi hakkında karar verilmeden ferî
talebi hakkında karar verildiğini, bu durumun temyiz aşamasında da dikkate
alınmadığını, Yargıtayın karar düzeltme incelemesinde
yerel mahkeme gibi hareket ettiğini ve nihai talebi hakkında değerlendirme
yapıldığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
34.
Bakanlık görüş yazısında Yargıtayın karar düzeltme
dilekçesinde bildirilmiş olan karar düzeltme sebepleri ile bağlı olmadığı,
başvurucunun talep ettiği hususlar gözetilerek karar düzeltme incelemesi
yapıldığı belirtilmiştir.
35. Anayasa'nın
36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta
ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı
olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
36. Anayasa'nın
141. maddesinin son fıkrası şöyledir:
“Davaların
en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.”
37. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2)
numaralı fıkrasının ilgili kısımları şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça
dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
38.
6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan
yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği
belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi, adil yargılanma hakkının ihlaline yönelik
bir belirti bulunmadığı hâllerde bir ihlalin olmadığının açık olduğu
gerekçesiyle açıkça dayanaktan yoksunluk kararı verebilir.
39.
Anayasa’da mahkemelerin kuruluşunun, görev ve yetkilerinin, işleyişinin ve
yargılama usullerinin kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür. Buna göre usul
kanunlarının -Anayasa’ya uygun olmak koşuluyla- düzenlenmesi kanun koyucunun
takdirine bırakılmıştır (Tufan Şahin,
B. No: 2012/799, 26/3/2013, § 19).
40.
Usul hukukumuzda karar düzeltme yolu, temyiz yolunun devamı ve onun
tamamlayıcısı olarak öngörülmüş ve bu yapısı nedeniyle karar düzeltme nedenleri, 1086 sayılı Kanun’un
yürürlükte olan 440. maddesinde tahdidi olarak sayılmıştır. Temyiz
incelemesinde ilke olarak temyiz mercii, ilk derece mahkemesi kararının hukuka
ve kanuna uygunluğunu denetler ve herhangi bir aykırılık tespit etmesi hâlinde
yeniden karar verilmek üzere dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderir. Bu
genel ilke, kanun koyucunun düzenlediği usul kanunları çerçevesinde tespit
edildiği gibi yine usul kanunları ile bu genel ilkeye bazı hâllerde istisnalar
getirilmesi mümkündür. Anayasa ve adil yargılanma hakkı kapsamında, temyiz ve
karar düzeltme incelemesi sonucunda kararın hukuka aykırılığının tespit edilmesi
hâlinde yeniden karar verilmesi için dosyanın mutlaka ilk derece mahkemesine
geri gönderilmesine yönelik bir kural bulunmamaktadır (Zeynel Abit Yavuz,
B. No: 2013/342, 17/11/2014, § 45).
41.
1086 sayılı Kanun’un 440. maddesinin ikinci fıkrasında Yargıtayın
karar düzeltme incelemesi sırasında evvelce cevapsız bırakılan itirazları,
hükme etki yapacak nitelikte bulmaması halinde gerekçe göstererek reddetmek
zorunda olduğu düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hüküm sonucunda usul ekonomisi
ilkesine uygun olarak -yargılamanın son aşamasında dahi- davanın sonucuna
etkisi olmayan fakat cevapsız bırakılan şikâyetlerin karşılanmasının
amaçlandığı açıktır.
42.
Somut olayda Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 8/3/2012 tarihli ve
E.2011/131, K.2012/78 sayılı kararıyla başvurucunun 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanunu'nun 23. maddesi uyarınca taşınmaz üzerinde geri alma hakkı yönünden
davanın reddine karar verilmiştir (bkz. § 11). Başvurucunun tescil talebi
hakkında ise İlk Derece Mahkemesince karar verilmemiştir. Temyiz üzerine
Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 19/2/2013 tarihli ilamıyla karar onanmıştır. Karar
düzeltme incelemesinde ise aynı Dairenin 17/6/2013 tarihli ve E.2013/12098,
K.2013/12637 sayılı ilamı ile 4721 sayılı Kanun’un 705. maddesi uyarınca yolsuz
tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil isteminin koşullarının oluşmadığı
belirtilerek karar düzeltme
istemi reddedilmiştir.
43.
Karar düzeltme incelemesinde 1086 sayılı Kanun’un 440. maddesinin ikinci
fıkrasına göre cevapsız bırakılan tescil istemine ilişkin şikâyetin
incelendiği, gerekçeli olarak talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargılamanın hızlı sonuçlandırılmasına katkı sağlayan ve usul ekonomisi
ilkesini gözeten söz konusu kuralın uygulanmasının tek başına adil yargılanma
hakkını ihlal ettiğinden söz edilemez. Yargıtay tarafından İlk Derece
Mahkemesince karşılanmayan talebin gerekçeli olarak reddedilmesinde hukuka
aykırı ve keyfî bir uygulama tespit edilmemiştir.
44. Açıklanan
nedenlerle Yargıtay tarafından İlk Derece Mahkemesince karşılanmayan talebin
gerekçeli olarak reddedilmesinde adil yargılanma hakkına yönelik açık bir
müdahale olmadığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. 1. Mülkiyet hakkını ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin
başvurucu üzerinde bırakılmasına
15/12/2015
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.