TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SÜLEYMAN ÇELİK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/6262)
|
|
Karar Tarihi: 22/6/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Süleyman ÇELİK
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali AYDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, 12/5/1967 tarihinde murisleri tarafından
Kızıltepe Tapulama Hâkimliğinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının
Mardin Kadastro Mahkemesinde halen devam ettiğini, yargılamanın makul sürede
sonuçlandırılamadığını, bu sürede taşınmazını kullanamadığını, taşınmazının
gelirlerinden yararlanamadığını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 19/8/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona
sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 30/9/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
I.4. Bölüm Başkanı tarafından
13/3/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 14/4/2015
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Mardin ili, Kızıltepe ilçesi, Yumurcak köyünde 1967
yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 94 parsel numaralı taşınmazın
Maliye Hazinesi adına tespit edilmesi üzerine başvurucunun murisi ve
müşterekleri Kızıltepe Tapulama Müdürlüğüne itirazda bulunmuşlar, itirazın
reddedilmesi üzerine Kızıltepe Tapulama Hâkimliğinde 12/5/1967 tarihinde
E.1968/115 sayılı dosyada tespite itiraz davası açmışlardır.
8. Kızıltepe Kadastro Mahkemesi, 20/8/1973 tarih ve
E.1968/115, K.1973/134 sayılı kararıyla 94 parsel numaralı taşınmazın Maliye
Hazinesi adına yapılan tespitinin iptaline ve davacıların hisseleri oranında
tapuya tesciline karar vermiştir.
9. Söz konusu kararın Hazine tarafından temyizi üzerine
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 2/6/1977 tarih ve E.1976/7327, K.1977/6263 sayılı
ilâmla Tapulama Komisyonunun 766 sayılı Tapulama Kanunu'na göre kurulmadığından
dosyanın Tapulama Müdürlüğüne iadesine karar verilmesi gerektiğini belirterek,
Derece Mahkemesinin kararını bozmuştur.
10. Bozma sonrası Kızıltepe Tapulama Hakimliği, 11/10/1979
tarih ve E.1977/19, K.1979/8 sayılı kararıyla dosyanın Mardin Tapulama
Müdürlüğüne gönderilmesine karar vermiştir.
11. Mardin Tapulama Komisyonunca, 94 parsel numaralı
taşınmazın Maliye Hazinesi adına tespit edilmesi üzerine başvurucunun murisi ve
müşterekleri tespite itiraz etmişlerdir.
12. Mardin Tapulama Müdürlüğünün 12/12/1979 tarihinde itirazı
reddetmesi üzerine başvurucunun murisi ve müşterekleri, 11/2/1980 tarihinde
Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde kadastro tespitine itiraz davası açmışlardır.
Bu dava Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin E.1980/65 sayılı dosyasına
kaydedilmiştir.
13. Kızıltepe Kadastro Mahkemesi, 27/12/2001 tarih ve
E.1980/65, K.2001/4 sayılı kararla, Mahkemenin E.1980/65 sayılı dava dosyası
ile E.1980/3 sayılı dosyasının birleştirilmesine ve yargılamanın E.1980/3
sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.
14. Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin kapatılması ve dava
dosyalarının Mardin Kadastro Mahkemesine devredilmesinden sonra dava dosyası,
Mardin Kadastro Mahkemesinin E.2013/73 sayılı dosyasına kaydedilmiş olup,
yargılama hâlen devam etmektedir.
15. Başvurucu, 19/8/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
16. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402
sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin
birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi (bkz. B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§
16-22).
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 19/8/2013 tarih ve 2013/6262 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu, 12/5/1967 tarihinde murisi ve müşterekleri
tarafından Kızıltepe Tapulama Hâkimliğinde açılan kadastro tespitine itiraz
davasının Mardin Kadastro Mahkemesinde halen devam ettiğini, yargılamanın makul
sürede sonuçlandırılamadığını, bu sürede taşınmazını kullanamadığını,
taşınmazının gelirlerinden yararlanamadığını belirterek, mülkiyet ve adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
19. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
20. Başvurucu, 12/5/1967 tarihinde murisi ve müşterekleri
tarafından Kızıltepe Tapulama Hâkimliğinde açılan kadastro tespitine itiraz
davasının Mardin Kadastro Mahkemesinde halen devam ettiğini, yargılamanın makul
sürede sonuçlandırılamadığını, bu sürede taşınmazını kullanamadığını, taşınmazının
gelirlerinden yararlanamadığını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
21. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara,
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da
yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil
olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle
sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
22. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
23. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz
mülkiyeti hakkında Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açılan ve bu mahkemenin kapatılmasından
sonra Mardin Kadastro Mahkemesine gönderilen kadastro tespitine itiraz
davasında, 3402 ve 6100 sayılı Kanunlarda yer alan usul hükümlerine göre
yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan
bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
24. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih
12/5/1967 tarihidir.
25. Başvuruya konu dava, başvurucunun miras bırakanından
intikalle takip etmekte olduğu bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçının
yargılamaya katıldığı an değil, somut olayda muris açısından değerlendirmeye
esas alınan sürenin başlangıç anıdır (B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
26. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
27. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinden, Mardin
ili Kızıltepe ilçesi Yumurcak köyü 94 parsel numaralı taşınmazın Maliye
Hazinesi adına tespit edilmesi üzerine başvurucunun murisi ve arkadaşları
tarafından Kızıltepe Tapulama Hâkimliğinde dava açıldığı, yapılan yargılamada
Maliye Hazinesi adına yapılan tespitin iptaline ve taşınmazın davacıların
hisseleri oranında tapuya tesciline karar verildiği, bu kararın temyiz
incelemesi neticesinde Tapulama Komisyonunun 766 sayılı Tapulama Kanunu’na göre
kurulmadığından dosyanın Tapulama Müdürlüğüne iadesine karar verilmesi
gerektiği belirtilerek bozulduğu, bozma kararı doğrultusunda dosyanın Mardin
Tapulama Komisyonuna gönderildiği anlaşılmıştır. Mardin Tapulama Komisyonunca
94 parsel numaralı taşınmazın tekrar Maliye Hazinesi adına tespit edilmesi
üzerine başvurucunun murisi ve müşterekleri tarafından Kızıltepe Kadastro
Mahkemesinde dava açıldığı, bu davanın Mahkemenin E.1980/65 sayılı dosyasına
kaydedildiği, bu dava dosyasının Mahkemenin E.1980/3 sayılı dosyası ile
birleştirilmesine karar verildiği ve yargılamaya E.1980/3 sayılı dosya
üzerinden devam edildiği, Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin kapatılmasından sonra
Mardin kadastro Mahkemesine devredilen davadaki yargılamanın halen devam ettiği
belirlenmiştir.
28. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya
konu yargılamanın Kadastro Mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı
Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir
yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel
usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul
sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (bkz. § 16).
29. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara
alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B.
No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67;
2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
30. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
niteliğinin bulunduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak
bakıldığında, 3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama
sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini
gerektirecek bir yön bulunmadığı ve yaklaşık kırk sekiz yıldır devam eden
yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
31. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
32. Başvurucu ayrıca, uzun süren
yargılama nedeniyle taşınmazını kullanamadığını, taşınmazının gelirlerinden
yararlanamadığını belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet
hakkının ihlal edildiğini iddia etmişse de başvurucunun makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler ışığında,
mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
33. Başvurucu, maruz kaldığı zarar karşılığı olarak
250.000,00 TL maddi, 300.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir.
34. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
35. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık
kırk sekiz yıldır devam eden yargılama süresi nazara alındığında, yargılama
faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan
manevi zararları karşılığında başvurucuya net 1.700,00 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
36. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş
olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında
illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucunun maddi tazminat talebinin
reddine karar verilmesi gerekir.
37. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
38. Başvuruya konu yargılamanın
yaklaşık kırk sekiz yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1.
Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2.
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 1.700,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,
başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Mardin Kadastro Mahkemesine
gönderilmesine,
22/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.