TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SELİM SALİHOĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/6285)
|
|
Karar Tarihi: 7/7/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Bahadır YALÇINÖZ
|
Başvurucu
|
:
|
Selim SALİHOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, Komiser
Yardımcılığı Kursu Yazılı Sınavında başarısız sayılma işlemine karşı açılan
davanın reddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti
ilkesinin ve 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesinin ihlal edildiği
iddiaları hakkındadır.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 14/8/2013 tarihinde
Tokat İdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön
incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı
tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca, 14/7/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm
tarafından yapılmak üzere dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
6/11/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
Adalet Bakanlığının 10/12/2014 tarihli görüş yazısı başvurucuya tebliğ edilmiş,
başvurucu tarafından Bakanlık görüşüne karşı herhangi bir beyanda
bulunulmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, polis memuru
olarak görev yapmakta iken 2/5/2009 tarihinde yapılan Komiser Yardımcılığı
Kursu Yazılı Sınavına katılmış ve 71 puan almıştır.
8. Erkek ve kadın adaylar
arasından ayrı ayrı oluşturulacak başarı sıralamasına göre 1125 erkek ve 75
kadın adayın alınacağı sınav sonucunda başvurucu, puan sıralamasında ilk 1125
kişilik kontenjan arasına giremediği için (354. erkek yedek) başarısız
sayılmıştır.
9. Sınav sonucunun
açıklanmasından sonra sınavda yöneltilen sorulardan 1 tanesi idare tarafından,
11 tanesi de Ankara 2. İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Bunun
üzerine idare tarafından, iptal edilen sorular değerlendirmeye alınmaksızın
ikinci bir başarı listesi hazırlanmıştır. Yeniden değerlendirme sonucu
başvurucunun puanı 74,819'a çıkmış, fakat başvurucu 819. erkek yedek olduğundan
yine 1125 kişilik başarılı kontenjanına girememiştir.
10. Ankara 2. İdare Mahkemesinin
kararı, Danıştay Onikinci Dairesince, iptal edilen soruların bütün adaylarca doğru
yanıtlandığının kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle düzeltilerek
onanmıştır. Bu karar üzerine, üçüncü defa başarı listesi hazırlanmıştır. Başvurucunun
puanı yeniden değerlendirme sonucu 78'e çıkmış, fakat başvurucu bu kez de 1125
kişilik başarılı kontenjanına girememiştir.
11. Başvurucu, almış olduğu
puanın daha önceki başarı listeleri sonucu kursa alınarak mezun edilen bazı
kişilerden daha yüksek olduğundan bahisle kendisinin başarısız sayılması
işlemine karşı Ankara 13. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
12. Mahkeme, 6/3/2012 tarihli ve
E.2011/1666, K.2012/548 sayılı kararıyla, başvurucunun
ilan edilen kontenjan içine girememesi nedeniyle işlemin hukuka aykırı
olmadığı, kendisinden daha düşük puanlı kişilerin başarılı sayıldıklarına
ilişkin iddia yönünden ise henüz bir mahkeme kararının verilmediği aşamada veya
farklı yöndeki mahkeme kararı doğrultusunda düzenlenen birinci ve ikinci başarı
listesine göre tesis edilen ve bu davanın konusu olmayan işlemlerin hukuksal
sonuçları ile başvurucunun hukuksal durumunun farklı olduğu ve bu yönüyle salt
söz konusu gerekçeyle başarılı sayılmasına olanak bulunmadığı
gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
13. Başvurucu tarafından temyiz
edilen karar, Danıştay Onikinci Dairesinin 8/10/2012
tarihli ve E.2012/6388, K.2012/5905 sayılı ilamıyla onanmıştır.
14. Başvurucunun karar düzeltme
talebi de aynı Dairenin 11/6/2013 tarihli ve E.2013/1528, K.2013/5059 sayılı
kararıyla reddedilmiştir.
15. Bu karar, 18/7/2013
tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu, 14/8/2013
tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapmıştır.
B. İlgili
Hukuk
17. 4/6/1937 tarihli ve 3201
sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun “Terfî ve atama” başlıklı 55. maddesinin on
birinci fıkrası şöyledir:
“İhtiyaç halinde
meslekte fiilen altı yılını dolduran, 37 yaşından gün almamış olan ve
yönetmelikte belirtilen diğer nitelikleri taşıyan polis memurlarından,
yönetmelik hükümlerine göre açılacak komiser yardımcılığı sınavını kazanıp
dokuz aydan az olmamak üzere eğitim kursunu başarıyla bitirenler komiser
yardımcılığı rütbesine atanır.”
18. 10/8/2001 tarihli ve 24489
sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe
Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğin “Yazılı ve mülakat sınavları” başlıklı 43.
maddesi şöyledir:
“Başvuru niteliklerini taşıyan polis memurları, komiser
yardımcılığı kursu için hazırlanacak çoktan seçmeli yazılı test sınavına
alınırlar.
(Değişik ikinci fıkra:29/7/2004-2004/7675 K.)Yazılı
sınav, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi, Milli Eğitim Bakanlığı veya Eğitim
Dairesi Başkanının teklifi ve Genel Müdürün onayı ile oluşturulan komisyonlara
yaptırılır.
Değerlendirme, yüz tam puan üzerinden yapılır. Çoktan
seçmeli test cevap kağıtları, bilgisayarda optik okuyucuda değerlendirilir.
(Değişik dördüncü fıkra:29/7/2004-2004/7675 K.)Mülakat sınavı, Eğitim Dairesi Başkanının teklifi ve
Genel Müdürün onayı ile oluşturulan komisyonlara yaptırılır. Mülakat sınavına,
yazılı sınav başarı sıralamasına göre en yüksek puan alandan başlanarak
kontenjan miktarının 3 katı personel çağırılır. Mülakat sınavında adayın 100
tam puan üzerinden; bilgi düzeyi, kendisinden istenileni kavrama, kendine güven
duyma, sözlü ifade ve beden dilini kullanma becerisi olmak üzere 5 ayrı kritere
göre değerlendirmesi yapılır. Yazılı ve mülakat sınavı puanlarının toplamına
göre en yüksek puandan başlanarak tekrar başarı sıralaması yapılır. Sıralama
sonucuna göre, o yıl belirlenen kontenjan miktarı kadar personel asıl, bu
miktarın yarısı kadar personel yedek olarak belirlenir
Başarı sırasının tespitinde eşit puanın önlenmesine yönelik
sınav tekniği ve bu Yönetmelikte yer almayan polis memurluğundan komiser
yardımcılığına yükselme ve komiser yardımcılığı kursuna ilişkin diğer hususlar,
Eğitim Daire Başkanlığınca yayınlanacak yönerge ile belirlenir.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Mahkemenin 7/7/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 14/8/2013 tarihli ve 2013/6285
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
20. Başvurucu, katıldığı Komiser
Yardımcılığı Kursu Yazılı Sınavının bazı sorularının iptal edilmesi üzerine
yeni bir başarı listesinin hazırlandığını, ilk listede kendi puanının 71
olduğunu, fakat soruların iptal edilmesinden sonra puanının 78'e çıktığını,
hazırlanan son listeye göre kendisinden daha düşük puan almış bazı kişilerin
ilk iki listede kendisinden daha fazla puan almaları sebebiyle komiser
yardımcısı olduklarını, bu durumun hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu,
ayrıca kontenjanların belirlenmesinde kadın-erkek ayrımının yapılması sebebiyle
kendinden daha düşük puan alan bayan adayların komiser yardımcısı olduklarını,
polislik mesleğinde kadın erkek ayrımı yapılmaması gerektiğini belirterek,
Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin ve 10. maddesinde
düzenlenen eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların
başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, olay ve
olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu kapsamda
başvurucunun iddialarının, yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ve
eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine yönelik olması nedeniyle, başvurunun bu iki
başlıkta değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
1. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası
22. Başvurucu, yargı kararı
üzerine hazırlanan son listeye göre kendisinden daha düşük puan almış bazı
kişilerin ilk iki listeye göre başarılı sayılmaları sebebiyle komiser
yardımcısı olduklarını, kendisinin ise son değerlendirmeye göre puanının daha
yüksek olmasına rağmen kursa çağrılmadığını, bu durumun hukuka ve hakkaniyete
aykırı olduğunu, aleyhine verilen yargı kararının incelenerek bozulması
gerektiğini ileri sürmüştür.
23. Anayasa’nın 36. maddesinin
birinci fıkrasında herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle
yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Maddede geçen “adil yargılanma hakkının” kapsamı
Anayasa’da açık bir şekilde düzenlenmediğinden bu hakkın kapsam ve içeriğinin,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) “Adil
yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesi çerçevesinde
belirlenmesi gerekir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 22)..
24. Anılan kurallar uyarınca,
ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve
olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının
yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili
varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine
konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının
adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik
içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve
özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti
niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça
Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati
Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
25. Adil yargılanma hakkı
bireylere dava sonucunda verilen kararın değil, yargılama sürecinin ve usulünün
adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle, bireysel başvuruda
adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama
sürecinde haklarına saygı gösterilmediğine, bu çerçevede yargılama sürecinde
karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya
bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve
iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili
iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz
olduğu gibi, mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye
alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfiliğe ilişkin bir bilgi ya da belge
sunmuş olması gerekir (Nadi Karakoç, B.
No: 2013/2767, 2/10/2013, § 22).
26. Başvuru konusu olayda,
başvurucunun, katıldığı komiser yardımcılığı kursu yazılı sınavında bazı
soruların iptali üzerine yapılan nihai değerlendirme sonucunda almış olduğu puanın daha önceki
değerlendirmeler sonucu kursa alınarak mezun edilen bazı kişilerden daha yüksek
olduğundan bahisle başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı dava, yukarıda
(§12) belirtilen gerekçe ile reddedilmiştir.
27. Somut olayda, başvurucunun
idare tarafından yapılan her üç değerlendirmede de başarılı kontenjanına
giremediği, Mahkeme kararında, yargı kararı üzerine tesis edilen başarısız sayılmaya
ilişkin başvuru konusu işlemin hukuka uygun olduğu, son listeye göre
kendisinden daha düşük puan alanlar hakkında tesis edilen işlemlerin ise
bakılan davanın konusu olmadığından ve başvurucunun hukuksal durumu farklı
olduğundan bu iddianın başvurucunun başarısız sayılmasına ilişkin işlemin
hukuka uygun olduğu tespitini değiştirmediği vurgulanmıştır.
28. Mahkemenin gerekçesi ve
başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün esas itibarıyla
yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
29. Başvurucu, kendi delillerini
ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, uyuşmazlığın çözüme
kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından
dinlenmediğine veya kararın gerekçesiz olduğuna ilişkin bir bilgi ya da kanıt
sunmadığı gibi Mahkemenin kararında açıkça keyfilik oluşturan herhangi bir
durum da tespit edilmemiştir.
30. Açıklanan nedenlerle,
başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde
olduğu ve derece mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası da içermediği
anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin "açıkça
dayanaktan yoksun olması" nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Eşitlik İlkesinin İhlal Edildiği İddiası
31. Başvurucu, kontenjanların
belirlenmesinde kadın-erkek ayrımının yapılması sebebiyle kendinden daha düşük
puan alan bayan adayların komiser yardımcısı olduklarını, polislik mesleğinde
kadın-erkek ayrımı yapılmaması gerektiğini belirterek eşitlik ilkesinin ihlal
edildiğini iddia etmiştir.
32. Adalet Bakanlığı görüşünde,
Anayasanın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ve Sözleşme’nin 14.
maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine yönelik iddiaların
Anayasa ve Sözleşme kapsamında yer alan diğer temel hak ve özgürlüklerle
bağlantılı olarak yorumlanması gerektiği, somut olaydaki ihlal iddiasının da bu
bağlamda Anayasa’da güvence altına alınmış ve Sözleşme kapsamında olan temel
hak ve özgürlüklerin koruma alanı kapsamında değerlendirilip
değerlendirilmeyeceği hususunun Anayasa Mahkemesi tarafından dikkate alınması
gerektiği belirtilmiştir.
33. Anayasa'nın “Kanun önünde eşitlik” kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve
beşinci fıkraları şöyledir:
"Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce,
felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun
önünde eşittir.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
34. Sözleşme'nin "Ayırımcılık yasağı" kenar
başlıklı 14. maddesi şöyledir:
"Bu Sözleşme'de tanınan hak
ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer
kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet,
doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık
gözetilmeksizin sağlanmalıdır."
35. Başvurucunun, Anayasa'nın
10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ve Sözleşme'nin 14. maddesinde
düzenlenen ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine yönelik iddialarının, bahsi
geçen maddelerdeki ifadeler dikkate alındığında, soyut olarak değerlendirilmesi
mümkün olmayıp, mutlaka Anayasa ve Sözleşme kapsamında yer alan diğer temel hak
ve özgürlüklerle bağlantılı olarak ele alınması gerekir. Bir başka ifadeyle
ayrımcılık yasağının ihlal edilip edilmediğinin tartışılabilmesi için, ihlal
iddiasının, kişinin hangi temel hak ve özgürlüğü konusunda ayrımcılığa maruz
kaldığı sorularına cevap verebilmesi gerekmektedir (Onurhan Solmaz, 26/3/2013).
36. Başvuru konusu olayda
başvurucu, komiser yardımcılığı kursuna katılabilmek için kontenjanlar
belirlenirken kadın ve erkekler için ayrı kontenjanlar oluşturulduğunu, mesleki
anlamda yükselmede kadın-erkek ayrımı yapılarak eşitliğe aykırı hareket
edildiğini, dolayısıyla ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürmekte
ise de söz konusu ayrımcılığın hangi temel hak ve özgürlüğün kullanımına
yönelik olarak gerçekleştiğini belirtmemiştir. Başvuru dilekçesinin içeriğinden
de, başvuru konusu olayın Anayasa ve Sözleşme
kapsamındaki hak ve hürriyetlerden herhangi biri ile bağlantısının kurulmadığı
anlaşılmaktadır.
37. Açıklanan nedenlerle, başvurunun
bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin "konu bakımından yetkisizlik"
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1.
Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı yönündeki iddiasının “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2.
Eşitlik ilkesinin ihlal edildiği yönündeki iddiasının “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerine bırakılmasına,
7/7/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.