logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Sevgi Bingöm Zengin [2.B.], B. No: 2013/6363, 16/10/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SEVGİ BİNGÖM ZENGİN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/6363)

 

Karar Tarihi: 16/10/2014

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Elif KARAKAŞ

Başvurucu

:

Sevgi BİNGÖM ZENGİN

Vekili

:

Av. Bülent TEMEL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, 21/10/2011 tarihinde laboratuvar teknisyeni olarak göreve başladığı hastane ile bir banka arasında 15/3/2011-15/3/2014 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan protokol çerçevesinde payına düşen promosyon tutarının banka maaş hesabına yatırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açtığı davada iddia ve itirazlarının karşılanmaması ve davanın reddine karar verilmesi nedeniyle Anayasa’nın 10. maddesinde güvence altına alınan eşitlik ilkesinin, 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ve 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek ihlalin tespiti ile maddi tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 7/8/2013 tarihinde Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 9/1/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, naklen atandığı Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesinde laboratuvar teknisyeni olarak 21/10/2011 tarihinde göreve başlamıştır.

6. Başvurucunun, kurum ile bir banka arasında 15/3/2011 tarihinde imzalanan ve 15/3/2011-15/3/2014 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan protokol uyarınca göreve başladığı tarih itibarıyla payına düşen promosyon tutarının banka maaş hesabına yatırılması istemiyle yaptığı 2/12/2011 tarihli başvurusu, Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesinin aynı tarihli işlemiyle banka ile yapılan sözleşmenin 15/3/2011 tarihinde kurumda çalışan personeli kapsadığı ve ödemenin tek seferde yapıldığı belirtilerek reddedilmiştir.

7. Söz konusu işlemin iptali istemiyle Diyarbakır Valiliği aleyhine açılan davada Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinin 9/10/2012 tarih ve E.2011/4759, K.2012/873 sayılı kararıyla “olayda, 20/7/2007 tarih ve 26588 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2007/21 sayılı Başbakanlık Genelgesinde ve anılan Genelgede değişiklik yapan 2008/18 sayılı Genelgede, promosyon ödemelerinin personele peşin olarak yapılması yönünde bir düzenleme getirilmediği gibi, imzalanan protokolün ileriye dönük sonuçlar doğurduğu, protokol imzalandığı ve ödeme yapıldığı tarihte protokol kapsamı dışında kalmakta iken ödeme yapıldıktan sonra protokol kapsamındaki kuruma atanan personelin maaşını protokol imzalanan bankadan alacağı da dikkate alındığında, maaş ve diğer özlük haklarını protokol imzalanan banka aracılığıyla alan ve kurumda görev yapılan süre boyunca da (protokol süresi ile sınırlı olmak üzere) bu şekilde almaya devam edecek olan personelin protokol kapsamında yapılan ödemeden yararlandırılmasının hakkaniyet ilkesinin bir gereği olduğu, bu durumda, davacının göreve başladığı tarih ve banka ile imzalanan sözleşme süresi ve tarihi dikkate alınmak suretiyle davacının hak ettiği promosyon ödemesinin yapılmasının sağlanması gerekirken bu yöndeki davacı başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı” gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.

8. Anılan karara karşı davalı idare tarafından itirazda bulunulması üzerine Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesinin 15/2/2013 tarih ve E.2012/1539, K.2013/641 sayılı kararıyla “2007/21 sayılı Başbakanlık Genelgesinin 5. maddesinde yer alan ‘dağıtılacak promosyonların ilgili banka tarafından personel adına açılan hesaba her personel için eşit tutarlarda aktarılmak suretiyle altı aylık periyotlarla ödeneceği’ hükmünün 2008/18 sayılı Genelge ile değiştirildiği ve yeni düzenlemede promosyon tutarlarının ne şekilde ve hangi süreler içinde ödeneceğine yönelik herhangi bir düzenlemeye gidilmediğinin görüldüğü; olayda, Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Garanti Bankası A.Ş. Ofis Şubesi arasında maaş ve diğer ödemelerle ilgili protokolün 15/3/2011 tarihinde, Sağlık Bakanlığınca il sağlık müdürlüklerine gönderilen ve promosyon sözleşmesi imzalandıktan sonra idareye açıktan veya naklen atanacak ya da geçici görevle görevlendirilecek personellerin göz önünde tutulması ve yeni yapılacak sözleşmelere bu yönde hüküm konulması, bunun mümkün olmaması halinde promosyon miktarının bir kısmının dağıtılmayarak tutulması yönündeki 22/7/2011 ve 010 sayılı genel yazısı öncesinde Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yapan personel sayısı dikkate alınarak imzalanmış olması karşısında anılan hastanede bu tarihten daha sonra 21/10/2011 tarihinde göreve başlayan davacının, üç yıllığına düzenlendiği anlaşılan söz konusu protokol karşılığında hastane personeline bankaca promosyon adı altında sağlanan ve defaten ve peşin olarak protokolün imzalanması sırasında görev yapan personele protokol gereği ödendiği anlaşılan nakdi ek mali imkanlardan yararlandırılmasına fiili ve hukuki olanak bulunmadığından ve davacının göreve başladığı hususunun davalı idarece bankaya bildirilmesini müteakip bankaca ilave bağışta bulunulması durumunda davacıya ancak bu miktar üzerinden ödeme yapılabileceğinden, adı geçenin başvurusunun belirtilen sebeplere istinaden reddedilmesinde hukuka aykırılık, aksi yönde verilen mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varıldığı” gerekçesiyle itiraz oyçokluğuyla kabul edilerek İdare Mahkemesi kararı bozulmuş ve davanın reddine karar verilmiştir.

9. Başvurucunun söz konusu karara karşı yaptığı karar düzeltme başvurusu Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesinin 20/6/2013 tarih ve E.2013/1358, K.2013/1285 sayılı kararıyla oyçokluğuyla reddedilmiştir.

10. Bu karar başvurucu vekiline 16/7/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

11. Başvurucu vekili tarafından 7/8/2013 tarihli dilekçe ile 30 gün içinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

B. İlgili Hukuk

12. 14/7/1965 tarih ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Aylığın Ödeme Zamanı ve Esasları” başlıklı 164. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları şöyledir:

 “Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu hükümlerine göre almakta bulunan Devlet memurları ve diğer kamu görevlileri (sözleşmeli statüdeki personel dahil) ile kamu ve özel kesimde iş kanunlarına göre istihdam edilen işçilere çeşitli adlar altında yapılan nakdi ve ayni nitelikteki tüm ödemelerin hesaplanma kolaylığını ve basitliğini sağlamak amacıyla, bordro düzenlemesine, tahakkuk ve ödeme işlem ve sürelerine ilişkin esas ve usulleri tesbit etmeye, aydan daha kısa ya da daha uzun sürelerde yapılan ödemelerin aylık dönemler itibariyle tahakkuk ettirilmesi ve ödenmesine karar vermeye Maliye ve Gümrük Bakanlığı yetkilidir.

 Üçüncü fıkra kapsamına giren personelin her türlü özlük haklarının ve tahakkuk işlemlerinin belli merkezlerden yapılabilmesi ve ödemelerin bankacılık sistemi aracılığı ile gerçekleştirilmesi için gerekli düzenlemeleri yapmaya ve gerekli tedbirleri almaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

13. 19/7/2007 tarih ve 2007/21 sayılı “Banka Promosyonları” konulu Başbakanlık Genelgesi’nin ilgili kısımları şöyledir:

 “1- Kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinin Maliye Bakanlığının mezkur Tebliğinde belirtilen esas ve usuller çerçevesinde bankalar vasıtasıyla ödenmesine devam edilecektir.

 2- Aylık ve ücretlerin hangi banka aracılığı ile ödeneceği, oluşturulacak üç kişilik bir komisyon tarafından istekli bankalardan teklif alınmak suretiyle tespit edilecektir. ...

 3- Bankalar ile yapılacak protokollerin süresi iki yıldan az beş yıldan çok olmayacaktır.

 4- Yapılan protokoller uyarınca, banka tarafından verilecek promosyon miktarının tamamının personele dağıtılması genel ilke olarak benimsenmekle birlikte, toplam miktarın üçte birini geçmemek üzere Komisyonca belirlenecek tutar, birim personelinin ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmak üzere ayrılabilecektir. …

 5- (4/8/2008 tarih ve 2008/18 sayılı Genelge ile değişik) Dağıtılacak promosyonlar, ilgili banka tarafından personel adına açılan hesaba aktarılmak suretiyle ödenecektir.

 …”

 İNCELEME VE GEREKÇE

14. Mahkemenin 16/10/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 7/8/2013 tarih ve 2013/6363 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

C. Başvurucunun İddiaları

15. Başvurucu, görev yaptığı kuruma atanmadan önce kurumu ile bir banka arasında imzalanmış olan protokol kapsamında tarafına promosyon ödemesi yapılması talebinin reddi üzerine açtığı davanın oyçokluğuyla aleyhine sonuçlandığını, Bölge İdare Mahkemesince azlık oyunda belirtilen hususların göz önüne alınmadığını, davalı idarenin savunmaları doğrultusunda hukuka aykırı olarak karar verildiğini, karar düzeltme dilekçesinde protokolün, imzalandığı tarihte çalışan personeli değil, 15/3/2011-15/3/2014 tarihleri arasında çalışan ve çalışacak personeli kapsadığını, kendi maaşının da protokole taraf bankada açılan hesaba yatırıldığını belirtmesine rağmen Mahkemece protokolün incelenmesine gerek duyulmaksızın hüküm kurulduğunu, söz konusu iddia ve itirazlarının kararda karşılanmadığını ve devlet lehine hüküm kurulduğunu belirterek Anayasa’nın 10., 36. ve 40. maddesinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini iddia etmektedir.

D. Değerlendirme

1. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası

16. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

17. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

18. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

19. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti, hukuku ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez (B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).

20. Başvurucu, tarafına promosyon ödemesi yapılması talebinin reddi üzerine açtığı davanın oyçokluğuyla aleyhine sonuçlandığını, Bölge İdare Mahkemesince azlık oyunda belirtilen hususların göz önüne alınmadığını, davalı idarenin savunmaları doğrultusunda hukuka aykırı olarak karar verildiğini ileri sürmüştür.

21. Başvuruya konu davada, Bölge İdare Mahkemesi, başvurucunun promosyon ödemesinden yararlanıp yararlanamayacağını dosyadaki bilgi ve belgeler ile ilgili mevzuat çerçevesinde değerlendirmiş ve başvurucunun bu yöndeki talebinin reddine ilişkin işlemin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar vermiştir.

22. Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen kararın değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle, bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediği, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi, mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da bariz takdir hatası veya açık keyfiliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir (B. No: 2013/2767, 2/10/2013, § 22). Somut olayda başvurucu, yargılama sürecinin hakkaniyete aykırı olduğuna dair bir bilgi ya da belge sunmamış olup, iddiaların özünün delillerin değerlendirilmesinde isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

23. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, derece mahkemesi kararının bariz takdir hatası veya açık bir keyfilik de içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiği İddiası

24. Başvurucu, yapılan yargılama sırasında promosyon ödemesine ilişkin protokolün 15/3/2011-15/3/2014 tarihleri arasında çalışan ve çalışacak personeli kapsadığını belirtmesine rağmen Bölge İdare Mahkemesince bu iddiasının dikkate alınmadığını, protokolün incelenmesine gerek duyulmadan karar verildiğini ve söz konusu iddiasının kararda karşılanmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Başvurucunun iddiaları, taleplerinin gerekçeli olarak karşılanmadığı hususuna ilişkindir.

25. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

 “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.”

26. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması adil yargılanma hakkının unsurlarından birisi olmakla beraber, bu hak yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle, gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Bununla birlikte başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddialarının cevapsız bırakılmış olması bir hak ihlaline neden olacaktır. Bunun yanı sıra, kanun yolu mahkemelerince verilen karar gerekçelerinin ayrıntılı olmaması da bu hakkın ihlal edildiği şeklinde yorumlanmamalıdır. Kanun yolu mahkemelerince verilen bu tür kararların, ilk derece mahkemesi kararlarında yer verilen gerekçelerin kabul edilmiş olduğu şeklinde yorumlanması uygun olup, bu durumda, üst dereceli mahkeme tarafından önceki mahkeme kararının gerekçesinin benimsendiği kabul edilmelidir (B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 26).

27. Yargılama makamları yargılamanın taraflarınca ileri sürülen iddiaları ve gösterdikleri delilleri gereği gibi incelemek zorundadır. Bununla birlikte, belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi esasen derece mahkemelerine aittir. Anayasa Mahkemesinin görevi ise başvuru konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının değerlendirilmesidir (B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 27).

28. Somut olayda, başvurucunun incelenmediğini ileri sürdüğü ve başvuruya konu dava dosyasında mevcut olan uyuşmazlığa konu protokol hükümlerinden, personel sayısının artması halinde yeni katılan personelin maaş ödemesinin de bu protokol hükümleri kapsamında yapılacağının ve toplam 1.855.000,00 TL’lik ödeme dışında protokol süresi boyunca hiçbir ödemede bulunulmayacağının taahhüt altına alındığı anlaşılmaktadır. Buna göre, yeni katılan personelin maaş ödemesinin nasıl olacağı hususu protokolde düzenlenmekle birlikte bu kişilere promosyon ödemesi yapılıp yapılmayacağı hususu düzenlenmemiştir. Belirtilen hukuksal durum, ilk derece mahkemesi tarafından hakkaniyet ilkesi çerçevesinde değerlendirilerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş (§7); itiraz üzerine Bölge İdare Mahkemesi, üç yıllığına düzenlendiği anlaşılan protokol karşılığında ödenen promosyonun protokolün imzalandığı tarihte görev yapan personel sayısı dikkate alınarak ödendiği, bu tarihten sonra kuruma atanan başvurucunun promosyon ödemesinden yararlandırılmasına fiili ve hukuki olanak bulunmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararını bozmuş ve davayı reddetmiştir (§8). Başvuruya konu karar düzeltme aşamasında ise anılan gerekçeye atıf yaparak ve bu gerekçeyi kabul ederek istemin reddine karar vermiştir.

29. Buna göre, başvurucunun, promosyon ödemesine ilişkin protokolün 15/3/2011-15/3/2014 tarihleri arasında çalışan ve çalışacak personeli kapsadığı yönündeki iddiasının Bölge İdare Mahkemesince yukarıda belirtilen gerekçenin benimsenmesi suretiyle zımnen reddedildiği görüldüğünden gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğinden söz edilemez.

30. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Eşitlik İlkesi İle Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiği İddiası

31. Başvurucu, devlet lehine karar verilerek Anayasa’nın 10. maddesinde güvence altına alınan eşitlik ilkesinin ve 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

32. 6216 sayılı Kanun'un, “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

33. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün “Bireysel başvuru formu ve ekleri” başlıklı 59. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (d) bendinde, bireysel başvuru formunda bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamaların yer alacağı belirtilmiştir.

34. Başvuruya konu ihlal iddiasıyla ilgili deliller sunarak olaya ilişkin iddialarını ve hangi Anayasa hükmünün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunmak suretiyle hukuki iddialarını kanıtlama yükümlülüğü başvurucuya ait olmasına rağmen, başvurucu tarafından soyut şekilde devlet lehine karar verildiği belirtilerek Anayasa’nın 10. ve 40. maddelerine atıfta bulunulduğu, ancak, eşitlik ilkesine ve etkili başvuru hakkına ilişkin olarak nasıl bir ihlalin bulunduğunun açıklanmadığı ve bu hususa ilişkin kanıtlamada bulunulmadığı anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun;

1. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı yönündeki iddiasının,

2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının,

3. Eşitlik ilkesi ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının,

açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,

16/10/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Sevgi Bingöm Zengin [2.B.], B. No: 2013/6363, 16/10/2014, § …)
   
Başvuru Adı SEVGİ BİNGÖM ZENGİN
Başvuru No 2013/6363
Başvuru Tarihi 7/8/2013
Karar Tarihi 16/10/2014

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, 21/10/2011 tarihinde laboratuvar teknisyeni olarak göreve başladığı hastane ile bir banka arasında 15/3/2011-15/3/2014 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan protokol çerçevesinde payına düşen promosyon tutarının banka maaş hesabına yatırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açtığı davada iddia ve itirazlarının karşılanmaması ve davanın reddine karar verilmesi nedeniyle Anayasa’nın 10. maddesinde güvence altına alınan eşitlik ilkesinin, 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ve 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek ihlalin tespiti ile maddi tazminat talebinde bulunmuştur.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Kanun yolu şikâyeti (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Gerekçeli karar hakkı (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Ayrımcılık yasağı Ayrımcılık Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 657 Devlet Memurları Kanunu 164
Genelge 19/7/2007 “Banka Promosyonları” konulu Başbakanlık Genelgesi 2007/21
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi