TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SEVGİ BİNGÖM ZENGİN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/6363)
|
|
Karar Tarihi: 16/10/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Elif KARAKAŞ
|
Başvurucu
|
:
|
Sevgi BİNGÖM ZENGİN
|
Vekili
|
:
|
Av. Bülent TEMEL
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, 21/10/2011
tarihinde laboratuvar teknisyeni olarak göreve başladığı hastane ile bir banka
arasında 15/3/2011-15/3/2014 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan protokol
çerçevesinde payına düşen promosyon tutarının banka maaş hesabına yatırılması
istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açtığı davada iddia ve itirazlarının
karşılanmaması ve davanın reddine karar verilmesi nedeniyle Anayasa’nın 10.
maddesinde güvence altına alınan eşitlik ilkesinin, 36. maddesinde güvence
altına alınan adil yargılanma hakkının ve 40. maddesinde güvence altına alınan
etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek ihlalin tespiti ile
maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 7/8/2013 tarihinde
Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı
tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci
Komisyonunca, 9/1/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, naklen atandığı
Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesinde laboratuvar teknisyeni olarak
21/10/2011 tarihinde göreve başlamıştır.
6. Başvurucunun, kurum ile bir
banka arasında 15/3/2011 tarihinde imzalanan ve 15/3/2011-15/3/2014 tarihleri
arasındaki dönemi kapsayan protokol uyarınca göreve başladığı tarih itibarıyla
payına düşen promosyon tutarının banka maaş hesabına yatırılması istemiyle
yaptığı 2/12/2011 tarihli başvurusu, Diyarbakır Eğitim ve Araştırma
Hastanesinin aynı tarihli işlemiyle banka ile yapılan sözleşmenin 15/3/2011
tarihinde kurumda çalışan personeli kapsadığı ve ödemenin tek seferde yapıldığı
belirtilerek reddedilmiştir.
7. Söz konusu işlemin iptali
istemiyle Diyarbakır Valiliği aleyhine açılan davada Diyarbakır 3. İdare
Mahkemesinin 9/10/2012 tarih ve E.2011/4759, K.2012/873 sayılı kararıyla “olayda, 20/7/2007 tarih ve 26588 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2007/21 sayılı Başbakanlık
Genelgesinde ve anılan Genelgede değişiklik yapan 2008/18 sayılı Genelgede,
promosyon ödemelerinin personele peşin olarak yapılması yönünde bir düzenleme
getirilmediği gibi, imzalanan protokolün ileriye dönük sonuçlar doğurduğu,
protokol imzalandığı ve ödeme yapıldığı tarihte protokol kapsamı dışında
kalmakta iken ödeme yapıldıktan sonra protokol kapsamındaki kuruma atanan
personelin maaşını protokol imzalanan bankadan alacağı da dikkate alındığında,
maaş ve diğer özlük haklarını protokol imzalanan banka aracılığıyla alan ve
kurumda görev yapılan süre boyunca da (protokol süresi ile sınırlı olmak üzere)
bu şekilde almaya devam edecek olan personelin protokol kapsamında yapılan
ödemeden yararlandırılmasının hakkaniyet ilkesinin bir gereği olduğu, bu
durumda, davacının göreve başladığı tarih ve banka ile imzalanan sözleşme
süresi ve tarihi dikkate alınmak suretiyle davacının hak ettiği promosyon
ödemesinin yapılmasının sağlanması gerekirken bu yöndeki davacı başvurusunun
reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı”
gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
8. Anılan karara karşı davalı
idare tarafından itirazda bulunulması üzerine Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesinin
15/2/2013 tarih ve E.2012/1539, K.2013/641 sayılı kararıyla “2007/21 sayılı Başbakanlık Genelgesinin 5.
maddesinde yer alan ‘dağıtılacak promosyonların ilgili banka tarafından
personel adına açılan hesaba her personel için eşit tutarlarda aktarılmak suretiyle
altı aylık periyotlarla ödeneceği’ hükmünün 2008/18 sayılı Genelge ile
değiştirildiği ve yeni düzenlemede promosyon tutarlarının ne şekilde ve hangi
süreler içinde ödeneceğine yönelik herhangi bir düzenlemeye gidilmediğinin
görüldüğü; olayda, Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Garanti Bankası A.Ş. Ofis
Şubesi arasında maaş ve diğer ödemelerle ilgili protokolün 15/3/2011 tarihinde,
Sağlık Bakanlığınca il sağlık müdürlüklerine gönderilen ve promosyon sözleşmesi
imzalandıktan sonra idareye açıktan veya naklen atanacak ya da geçici görevle
görevlendirilecek personellerin göz önünde tutulması ve yeni yapılacak
sözleşmelere bu yönde hüküm konulması, bunun mümkün olmaması halinde promosyon
miktarının bir kısmının dağıtılmayarak tutulması yönündeki 22/7/2011 ve 010
sayılı genel yazısı öncesinde Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yapan
personel sayısı dikkate alınarak imzalanmış olması karşısında anılan hastanede
bu tarihten daha sonra 21/10/2011 tarihinde göreve başlayan davacının, üç
yıllığına düzenlendiği anlaşılan söz konusu protokol karşılığında hastane
personeline bankaca promosyon adı altında sağlanan ve defaten ve peşin olarak
protokolün imzalanması sırasında görev yapan personele protokol gereği ödendiği
anlaşılan nakdi ek mali imkanlardan yararlandırılmasına fiili ve hukuki olanak
bulunmadığından ve davacının göreve başladığı hususunun davalı idarece bankaya
bildirilmesini müteakip bankaca ilave bağışta bulunulması durumunda davacıya
ancak bu miktar üzerinden ödeme yapılabileceğinden, adı geçenin başvurusunun
belirtilen sebeplere istinaden reddedilmesinde hukuka aykırılık, aksi yönde
verilen mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varıldığı” gerekçesiyle
itiraz oyçokluğuyla kabul edilerek İdare Mahkemesi kararı bozulmuş ve davanın reddine
karar verilmiştir.
9. Başvurucunun söz konusu
karara karşı yaptığı karar düzeltme başvurusu Diyarbakır Bölge İdare
Mahkemesinin 20/6/2013 tarih ve E.2013/1358, K.2013/1285 sayılı kararıyla
oyçokluğuyla reddedilmiştir.
10. Bu karar başvurucu vekiline
16/7/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu vekili tarafından
7/8/2013 tarihli dilekçe ile 30 gün içinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
B. İlgili
Hukuk
12. 14/7/1965 tarih ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Aylığın
Ödeme Zamanı ve Esasları” başlıklı 164. maddesinin üçüncü ve
dördüncü fıkraları şöyledir:
“Aylıklarını 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar
Kanunu ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu hükümlerine göre almakta
bulunan Devlet memurları ve diğer kamu görevlileri (sözleşmeli statüdeki
personel dahil) ile kamu ve özel kesimde iş kanunlarına göre istihdam edilen
işçilere çeşitli adlar altında yapılan nakdi ve ayni nitelikteki tüm ödemelerin
hesaplanma kolaylığını ve basitliğini sağlamak amacıyla, bordro düzenlemesine,
tahakkuk ve ödeme işlem ve sürelerine ilişkin esas ve usulleri tesbit etmeye, aydan daha kısa ya da daha uzun sürelerde
yapılan ödemelerin aylık dönemler itibariyle tahakkuk ettirilmesi ve ödenmesine
karar vermeye Maliye ve Gümrük Bakanlığı yetkilidir.
Üçüncü fıkra
kapsamına giren personelin her türlü özlük haklarının ve tahakkuk işlemlerinin
belli merkezlerden yapılabilmesi ve ödemelerin bankacılık sistemi aracılığı ile
gerçekleştirilmesi için gerekli düzenlemeleri yapmaya ve gerekli tedbirleri
almaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
13. 19/7/2007 tarih ve 2007/21
sayılı “Banka Promosyonları” konulu
Başbakanlık Genelgesi’nin ilgili kısımları şöyledir:
“1- Kamu
görevlilerinin aylık ve ücretlerinin Maliye Bakanlığının mezkur
Tebliğinde belirtilen esas ve usuller çerçevesinde bankalar vasıtasıyla
ödenmesine devam edilecektir.
2- Aylık ve
ücretlerin hangi banka aracılığı ile ödeneceği, oluşturulacak üç kişilik bir
komisyon tarafından istekli bankalardan teklif alınmak suretiyle tespit
edilecektir. ...
3- Bankalar ile
yapılacak protokollerin süresi iki yıldan az beş yıldan çok olmayacaktır.
4- Yapılan
protokoller uyarınca, banka tarafından verilecek promosyon miktarının tamamının
personele dağıtılması genel ilke olarak benimsenmekle birlikte, toplam miktarın
üçte birini geçmemek üzere Komisyonca belirlenecek tutar, birim personelinin
ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmak üzere ayrılabilecektir. …
5- (4/8/2008 tarih ve
2008/18 sayılı Genelge ile değişik) Dağıtılacak promosyonlar, ilgili banka
tarafından personel adına açılan hesaba aktarılmak suretiyle ödenecektir.
…”
İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 16/10/2014
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 7/8/2013 tarih ve 2013/6363
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
C. Başvurucunun
İddiaları
15. Başvurucu, görev yaptığı
kuruma atanmadan önce kurumu ile bir banka arasında imzalanmış olan protokol
kapsamında tarafına promosyon ödemesi yapılması talebinin reddi üzerine açtığı
davanın oyçokluğuyla aleyhine sonuçlandığını, Bölge İdare Mahkemesince azlık
oyunda belirtilen hususların göz önüne alınmadığını, davalı idarenin
savunmaları doğrultusunda hukuka aykırı olarak karar verildiğini, karar
düzeltme dilekçesinde protokolün, imzalandığı tarihte çalışan personeli değil,
15/3/2011-15/3/2014 tarihleri arasında çalışan ve çalışacak personeli
kapsadığını, kendi maaşının da protokole taraf bankada açılan hesaba
yatırıldığını belirtmesine rağmen Mahkemece protokolün incelenmesine gerek
duyulmaksızın hüküm kurulduğunu, söz konusu iddia ve itirazlarının kararda
karşılanmadığını ve devlet lehine hüküm kurulduğunu belirterek Anayasa’nın 10.,
36. ve 40. maddesinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini iddia
etmektedir.
D. Değerlendirme
1. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası
16. Anayasa’nın 148. maddesinin
dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlarda inceleme yapılamaz.”
17. 30/3/2011 tarih ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemezliğine karar verebilir.”
18. 6216 sayılı Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların
Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın
148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular
kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin
şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
19. Anılan kurallar uyarınca,
ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve
olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının
yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili
varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine
konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının
adaleti, hukuku ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfilik içermesi ve bu
durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal
etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular
açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez (B.
No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
20. Başvurucu, tarafına
promosyon ödemesi yapılması talebinin reddi üzerine açtığı davanın oyçokluğuyla
aleyhine sonuçlandığını, Bölge İdare Mahkemesince azlık oyunda belirtilen
hususların göz önüne alınmadığını, davalı idarenin savunmaları doğrultusunda
hukuka aykırı olarak karar verildiğini ileri sürmüştür.
21. Başvuruya konu davada, Bölge
İdare Mahkemesi, başvurucunun promosyon ödemesinden yararlanıp
yararlanamayacağını dosyadaki bilgi ve belgeler ile ilgili mevzuat çerçevesinde
değerlendirmiş ve başvurucunun bu yöndeki talebinin reddine ilişkin işlemin
hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar vermiştir.
22. Adil yargılanma hakkı
bireylere dava sonucunda verilen kararın değil, yargılama sürecinin ve usulünün
adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle, bireysel başvuruda
adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun
yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediği, bu çerçevede yargılama
sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı
veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi
delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme
kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği
veya kararın gerekçesiz olduğu gibi, mahkeme kararının oluşumuna sebep olan
unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da bariz takdir hatası
veya açık keyfiliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir (B. No:
2013/2767, 2/10/2013, § 22). Somut olayda başvurucu, yargılama sürecinin
hakkaniyete aykırı olduğuna dair bir bilgi ya da belge sunmamış olup,
iddiaların özünün delillerin değerlendirilmesinde isabet olmadığına ve esas
itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
23. Açıklanan nedenlerle,
başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde
olduğu, derece mahkemesi kararının bariz takdir hatası veya açık bir keyfilik
de içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça
dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
2. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiği İddiası
24. Başvurucu, yapılan yargılama
sırasında promosyon ödemesine ilişkin protokolün 15/3/2011-15/3/2014 tarihleri
arasında çalışan ve çalışacak personeli kapsadığını belirtmesine rağmen Bölge
İdare Mahkemesince bu iddiasının dikkate alınmadığını, protokolün incelenmesine
gerek duyulmadan karar verildiğini ve söz konusu iddiasının kararda
karşılanmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmektedir. Başvurucunun iddiaları, taleplerinin gerekçeli olarak
karşılanmadığı hususuna ilişkindir.
25. Anayasa'nın 141. maddesinin
üçüncü fıkrası şöyledir:
“Bütün mahkemelerin her türlü kararları
gerekçeli olarak yazılır.”
26. Mahkeme kararlarının
gerekçeli olması adil yargılanma hakkının unsurlarından birisi olmakla beraber,
bu hak yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya ayrıntılı şekilde
yanıt verilmesi şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle, gerekçe gösterme
zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Bununla birlikte
başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair
iddialarının cevapsız bırakılmış olması bir hak ihlaline neden olacaktır. Bunun
yanı sıra, kanun yolu mahkemelerince verilen karar gerekçelerinin ayrıntılı
olmaması da bu hakkın ihlal edildiği şeklinde yorumlanmamalıdır. Kanun yolu
mahkemelerince verilen bu tür kararların, ilk derece mahkemesi kararlarında yer
verilen gerekçelerin kabul edilmiş olduğu şeklinde yorumlanması uygun olup, bu
durumda, üst dereceli mahkeme tarafından önceki mahkeme kararının gerekçesinin
benimsendiği kabul edilmelidir (B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 26).
27. Yargılama makamları
yargılamanın taraflarınca ileri sürülen iddiaları ve gösterdikleri delilleri
gereği gibi incelemek zorundadır. Bununla birlikte, belirli bir davaya ilişkin
olarak delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili
olup olmadığına karar verme yetkisi esasen derece mahkemelerine aittir. Anayasa
Mahkemesinin görevi ise başvuru konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup
olmadığının değerlendirilmesidir (B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 27).
28. Somut olayda, başvurucunun
incelenmediğini ileri sürdüğü ve başvuruya konu dava dosyasında mevcut olan
uyuşmazlığa konu protokol hükümlerinden, personel sayısının artması halinde
yeni katılan personelin maaş ödemesinin de bu protokol hükümleri kapsamında
yapılacağının ve toplam 1.855.000,00 TL’lik ödeme dışında protokol süresi
boyunca hiçbir ödemede bulunulmayacağının taahhüt altına alındığı
anlaşılmaktadır. Buna göre, yeni katılan personelin maaş ödemesinin nasıl olacağı
hususu protokolde düzenlenmekle birlikte bu kişilere promosyon ödemesi yapılıp
yapılmayacağı hususu düzenlenmemiştir. Belirtilen hukuksal durum, ilk derece
mahkemesi tarafından hakkaniyet ilkesi çerçevesinde değerlendirilerek dava
konusu işlemin iptaline karar verilmiş (§7); itiraz üzerine Bölge İdare
Mahkemesi, üç yıllığına düzenlendiği anlaşılan protokol karşılığında ödenen
promosyonun protokolün imzalandığı tarihte görev yapan personel sayısı dikkate
alınarak ödendiği, bu tarihten sonra kuruma atanan başvurucunun promosyon
ödemesinden yararlandırılmasına fiili ve hukuki olanak bulunmadığı gerekçesiyle
ilk derece mahkemesi kararını bozmuş ve davayı reddetmiştir (§8). Başvuruya
konu karar düzeltme aşamasında ise anılan gerekçeye atıf yaparak ve bu gerekçeyi
kabul ederek istemin reddine karar vermiştir.
29. Buna göre, başvurucunun,
promosyon ödemesine ilişkin protokolün 15/3/2011-15/3/2014 tarihleri arasında
çalışan ve çalışacak personeli kapsadığı yönündeki iddiasının Bölge İdare
Mahkemesince yukarıda belirtilen gerekçenin benimsenmesi suretiyle zımnen
reddedildiği görüldüğünden gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğinden söz
edilemez.
30. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının,
diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Eşitlik
İlkesi İle Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiği İddiası
31. Başvurucu, devlet lehine
karar verilerek Anayasa’nın 10. maddesinde güvence altına alınan eşitlik
ilkesinin ve 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
32. 6216 sayılı Kanun'un, “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve
incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemezliğine karar verebilir.”
33. Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün “Bireysel başvuru formu ve
ekleri” başlıklı 59. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (d)
bendinde, bireysel başvuru formunda bireysel başvuru kapsamındaki haklardan
hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere
ait özlü açıklamaların yer alacağı belirtilmiştir.
34. Başvuruya konu ihlal
iddiasıyla ilgili deliller sunarak olaya ilişkin iddialarını ve hangi Anayasa
hükmünün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunmak suretiyle hukuki
iddialarını kanıtlama yükümlülüğü başvurucuya ait olmasına rağmen, başvurucu
tarafından soyut şekilde devlet lehine karar verildiği belirtilerek Anayasa’nın
10. ve 40. maddelerine atıfta bulunulduğu, ancak, eşitlik ilkesine ve etkili
başvuru hakkına ilişkin olarak nasıl bir ihlalin bulunduğunun açıklanmadığı ve
bu hususa ilişkin kanıtlamada bulunulmadığı anlaşıldığından, başvurunun bu
kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1.
Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı yönündeki iddiasının,
2.
Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının,
3.
Eşitlik ilkesi ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının,
“açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
16/10/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.