logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Abdullah Aydar [1.B.], B. No: 2013/64, 30/12/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ABDULLAH AYDAR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/64)

 

Karar Tarihi: 30/12/2014

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Zühtü ARSLAN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör

:

Recep BENLİ

Başvurucu

:

Abdullah AYDAR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, 12 Eylül askeri darbesi sonrasında birçok kez haksız yere gözaltına alındığını, gözaltında işkenceye maruz bırakıldığını, bir gözünün görme yeteneğini kaybettiğini, Anayasa'nın geçici 15. maddesinin yürürlükten kalkması üzerine ilgili kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, Siirt Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle özgürlük ve güvenlik hakkı ve işkence yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 26/12/2012 tarihinde İskenderun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/5/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 4/7/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.

5. Adalet Bakanlığının 2/9/2014 tarihli görüşü başvurucuya tebliğ edilmiş olup, başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, 30/4/2012 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği şikayet dilekçesinde, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında 21/11/1980 tarihinde Siirt İli Pervari ilçesi Erkent köyünde askerler tarafından gözaltına alındığını, 45 gün boyunca işkence gördüğünü, bu tarihten sonra 2/6/1981 tarihinde jandarmalar tarafından gözaltına alınarak 22 gün işkence gördüğünü ve 28/7/1981 tarihinde Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesince serbest bırakıldığını, yapılan işkenceler nedeniyle sağ gözünün zamanla görme yetisini kaybettiğini, 1981 yılı Eylül ayında köye gelen komando askerlerinin kendilerinden silahlarını teslim etmelerini istediğini, silahı olmadığını söyleyince bir üsteğmen tarafından kaburgaları kırılıncaya kadar dövüldüğünü, 28/2/1985 tarihinde görev yaptığı köyde gözaltına alınarak Niğde iline götürüldüğünü, burada 12 gün bekletildikten sonra Siirt iline götürüldüğünü, burada da 7 gün gözaltında tutulduğunu ve işkenceye maruz kaldığını beyan ederek dönemin Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ile dönemin Siirt ve Pervari askeri yetkilileri hakkında şikayetçi olmuştur.

8. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMK 250. Madde ile Yetkili ve Görevli) hayatta olan dönemin Milli Güvenlik Konseyi üyeleri hakkında Anayasa’yı ihlal suçundan (askeri darbe) yürütülen soruşturma sonucunda ilgililer hakkında Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmış, işkence yaptığı ileri sürülen kamu görevlileri hakkındaki evrak tefrik edilerek 2012/781 sayı ile yürütülen soruşturma sonunda, bu kişilerle ilgili mahallinde soruşturma yapılmasının usul ekonomisi açısından da uygun olacağı, işkence ve kötü muamele eylemleri ile yaşam hakkının ihlaline yönelik suçların 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 250. maddesi kapsamında sayılan suçlardan olmadığı gerekçe gösterilerek soruşturma evrakı 7/6/2012 tarih ve K.2012/261 sayılı görevsizlik kararıyla Siirt Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

9. Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı, kimlik bilgileri tespit edilemeyen Siirt İl Jandarma Komutanlığı görevlileri hakkında “efrada suimuamele suçundan dolayı yürüttüğü soruşturma sonucunda, 16/8/2012 tarih ve K.2012/1779 sayılı kararında “Şüpheliler üzerine atılı suçun 13/3/1926 tarih ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 243. maddesinde düzenlenen efrada suimuamele suçunu oluşturduğu, aynı suçun 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 94. maddesinde düzenlendiği, 765 sayılı Kanun’un 102/3. maddesine göre işkence suçunun 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, 5237 sayılı Kanun’un 66/1-d maddesi gereğince de 15 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, 765 sayılı Kanun’un 2. ve 5237 sayılı Kanun’un 7/2. Maddeleri gereğince lehe yasanın uygulanması gerektiği, 765 sayılı Kanun’un şüpheliler lehine olduğu, somut olayda 765 sayılı Kanun’un 104 ve devamı maddelerinde düzenlenen zamanaşımını durduran ve kesen sebeplerin de bulunmadığı, Anayasa’nın geçici 15. maddesine göre, Milli Güvenlik Konseyi ve bu Konsey’in yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin ve Danışma Meclisi’nin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezai takibatın yapılamayacağının belirtildiği, şüphelilerin Anayasa’nın geçici 15. maddesi kapsamında dokunulmazlığa sahip olan kişilerden olmadığı, bu nedenle haklarında zamanaşımı sürelerinin işlediği, şüpheliler hakkında 1990 yılında zamanaşımı süresinin dolduğu…” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.

10. Anılan karara karşı başvurucunun yapmış olduğu itiraz, Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 1/11/2012 tarih ve 2012/189 Değişik İş sayılı kararı ile müştekinin iddia ettiği suçlamalar bakımından dava zaman aşımı sürelerinin dolduğu ve bu nedenle anılan savcılık kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. İtirazın reddi kararı, başvurucuya 1/12/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir.

11. Başvurucu, 26/12/2012 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

12. Anayasa’nın mülga Geçici 15. maddesi şöyledir:

“12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı Kanunla kurulu Millî Güvenlik Konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunla görev ifa eden Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz.

Bu karar ve tasarrufların idarece veya yetkili kılınmış organ, merci ve görevlilerce uygulanmasından dolayı, karar alanlar, tasarrufta bulunanlar ve uygulayanlar hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.”

13. 13/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun zamanaşımı sürelerini düzenleyen 102. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesi ve 3. bendi şöyledir:

“Kanunda başka türlü yazılmış olan ahvalin maadasında hukuku amme davası:

 Beş seneden ziyade ve yirmi seneden az ağır hapis veya beş seneden ziyade hapis yahud hidematı ammeden müebbeden mahrumiyet cezalarından birini müstelzim cürümlerde on sene,

geçmesile ortadan kalkar.”

14. 765 sayılı Kanun’un zamanaşımını kesen sebepleri düzenleyen 104. maddesinin 1. fıkrası şöyledir:

 “Hukuku amme davasının müruru zamanı, mahkumiyet hükmü yakalama, tevkif, celb veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda maznunun sorguya çekilmesi, maznun hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar veya C. müddeiumumisi tarafından mahkemeye yazılan iddianame ile kesilir”

15. Aynı Kanun’un 243. maddesinin 1. fıkrası şöyledir:

 “Bir kimseye cürümlerini söyletmek, mağdurun, şahsi davacının, davaya katılan kimsenin veya bir tanığın olayları bildirmesini engellemek, şikayet veya ihbarda bulunmasını önlemek için yahut şikayet veya ihbarda bulunması veya tanıklık etmesi sebebiyle veya diğer herhangi bir sebeple işkence eden veya zalimane veya gayriinsani veya haysiyet kırıcı muamelelere başvuran memur veya diğer kamu görevlilerine sekiz yıla kadar ağır hapis ve sürekli veya geçici olarak kamu hizmetlerinden mahrumiyet cezası verilir.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Mahkemenin 30/12/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 26/12/2012 tarih ve 2013/64 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

17. Başvurucu, 12 Eylül askeri darbesi sonrasında haksız olarak gözaltına alındığını, gözaltı sürelerinin haftalarca hatta aylarca sürdüğünü, gözaltında falakaya yatırıldığını, askıya alındığını, aç susuz bırakıldığını ve vücuduna elektrik verildiğini, yapılan işkenceler sonucunda bir gözünün görme yeteneğini kaybettiğini, 1981 yılı Eylül ayında köye gelen jandarmalar tarafından sopayla darp edilerek kaburga kemiklerinin kırıldığını, 28/2/1985 tarihinde görev yaptığı köyde gözaltına alınarak Niğde iline götürüldüğünü, burada 12 gün bekletildikten sonra Siirt iline götürüldüğünü, burada da 7 gün gözaltında tutulduğunu ve işkenceye maruz kaldığını, Anayasa'nın geçici 15. maddesinin yürürlükten kalkması nedeniyle zamanaşımı süresinin 12/9/2010 tarihinde başladığını belirterek işkence suçu nedeniyle şikâyetçi olduğu soruşturma dosyasında, Siirt Cumhuriyet Başsavcılığınca etkili bir soruşturma yapılmadığını, soruşturma sonunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar nedeniyle Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen işkence ve eziyet yasağı ile 19. maddesinde düzenlenen özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, kovuşturmaya yer olmadığı kararının kaldırılması talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

18. Kabul edilebilirliğe ilişkin Bakanlık görüşünde, başvurucunun işkence gördüğünü iddia ettiği tarihlerin 1980, 1981 yılları ile 28/2/1985 tarihleri olması sebebiyle söz konusu tarih aralıklarının Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkânının başladığı 23/9/2012 tarihinden önce olduğu, bu hususların Anayasa Mahkemesinin dikkatine sunulduğu belirtilmiştir.

19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.”

20. Bu hüküm gereğince Anayasa Mahkemesi, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler. Dolayısıyla Mahkeme’nin zaman bakımından yetkisi ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurularla sınırlıdır. Kamu düzenine ilişkin bu düzenleme karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihaî işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir (B. No: 2012/832, 12/2/2013, § 14).

21. Nihai işlem veya kararların anılan tarihten önce kesinleştikleri tespit edildiği takdirde ilgili şikâyetler bakımından başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. Mahkemenin yargı yetkisine ilişkin bu tespitin bireysel başvuru incelemesinin her aşamasında yapılabilmesi mümkündür (B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 32).

22. Somut olayda başvurucu 21/11/1980 tarihinde haksız yere gözaltına alınarak 45 gün işkence gördüğünü, 2/6/1981 tarihinde haksız yere gözaltına alınarak 22 gün işkence gördüğünü, 1981 yılı Eylül ayında köye gelen komando askerleri tarafından kaburgaları kırılıncaya kadar dövüldüğünü, 28/2/1985 tarihinde haksız yere yakalanarak 19 gün gözaltında kaldığını ve işkence gördüğünü ileri sürmektedir. Başvurucuya yapıldığı iddia edilen hak ihlali oluşturabilecek tüm eylemlerin ve bu eylemler aleyhine yapılan başvurulara ilişkin kararların kesinleşme tarih aralıklarının Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurulara ilişkin zaman bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önce olduğu anlaşılmaktadır.

23. Açıklanan nedenlerle, gözaltı işlemlerinin ve başvurucuya yapıldığı iddia edilen kötü muamelelerin Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önce meydana geldiği anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle, başvurucunun haksız yere gözaltına alınması ve işkenceye maruz kalması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile işkence yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının, “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 30/12/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Abdullah Aydar [1.B.], B. No: 2013/64, 30/12/2014, § …)
   
Başvuru Adı ABDULLAH AYDAR
Başvuru No 2013/64
Başvuru Tarihi 26/12/2012
Karar Tarihi 30/12/2014

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, 12 Eylül askeri darbesi sonrasında birçok kez haksız yere gözaltına alındığını, gözaltında işkenceye maruz bırakıldığını, bir gözünün görme yeteneğini kaybettiğini, Anayasa'nın geçici 15. maddesinin yürürlükten kalkması üzerine ilgili kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, Siirt Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle özgürlük ve güvenlik hakkı ve işkence yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Yakalama ve/veya gözaltı sırasında güç kullanımı Zaman Bakımından Yetkisizlik

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Anayasa 2709 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası geçici 15
Kanun 765 Türk Ceza Kanunu 102
104
243
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi