TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
HESNA TEMİZCAN VE DİĞERLERİ
BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/6993)
Karar Tarihi: 17/3/2016
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
M. Emin KUZ
Raportör Yrd.
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
Başvurucular
1. Hesna TEMİZCAN
2. Ali Emre TEMİZCAN
3. Gökhan TEMİZCAN
4. Zehra Kaniye TEMİZCAN
5. Ahmet ÖZÇELİK
6. Nihal ÖZÇELİK
Vekili
Av. Serdar ÖZERSİN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, 21/6/2006 tarihinde Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tazminat davasında düşük miktarlarda tazminata hükmedilmesi ve yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 16/9/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 11/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 16/4/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 5/5/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucular, 21/6/2006 tarihinde Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tazminat davasında, yakınları olan 20 aylık E.T.'nin, ikamet ettiği binanın 13. katı koridorundaki kırık camdan aşağı düşerek vefat ettiğini belirterek, bina yöneticisi ve yardımcısı aleyhine tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
8. Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi yargılama boyunca, yaşanan olaydan dolayı Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan ceza davası dosyasını incelemiş, varsa davalıların kusur durumlarını tespit etmek amacıyla bilirkişi raporu alınmasına karar vermiş, yapılan itirazlar üzerine iki ayrı bilirkişi raporu daha aldırmıştır.
9. Yargılama sonunda Mahkeme, 1/3/2012 tarihli ve E.2006/267, K.2012/105 sayılı kararı ile ilk bilirkişi raporu ile aynı ve uzlaştırıcı mahiyette gördüğü 1/3/2011 tarihli üçüncü bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranlarını ve benzer konularda ortaya çıkan Yargıtay içtihatlarını dikkate alarak hesap bilirkişisinden de alınan rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne ve başvurucu Ali Emre Temizcan lehine 5.068,00 TL destekten yoksun kalma tazminatına ve 10.000,00 TL manevi tazminata; başvurucu Hesna Temizcan lehine 9.697,00 TL destekten yoksun kalma tazminatına ve 10.000,00 TL manevi tazminata; diğer başvurucular lehine 2.500,00 TL manevi tazminata hükmetmiştir.
10. Temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 19/3/2013 tarihli ve E.2012/22421, K.2013/4591 sayılı ilâmı ile İlk Derece Mahkemesi kararını onamış, karar düzeltme istemini de 3/7/2013 tarihli ve E.2013/9662, K.2013/11528 sayılı ilâm ile reddetmiştir.
11. Karar düzeltme talebinin reddine ilişkin ilam başvuruculara 21/8/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucular, 16/9/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
13. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Usul ekonomisi ilkesi" kenar başlıklı 30. maddesi şöyledir:
"Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 17/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 16/9/2013 tarihli ve 2013/6993 numaralı bireysel başvuruları incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
15. Başvurucular, 21/6/2006 tarihinde Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tazminat davasında karara esas alınan bilirkişi raporunda tazminat miktarlarının oldukça düşük hesaplandığını, Mahkemenin de bu rapor doğrultusunda hayatın gerçekleri ile bağdaşmayan tutarlarda tazminatlara hükmettiğini ve yargılamanın makul süre sonuçlanmadığını belirterek, Anayasanın 2., 10., 15., 17. ve 36. maddelerinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (Sözleşme) 6. maddesinin ve Sözleşme’ye Ek 1 No.lu Protokol’ün 1. maddesi ile Ek 7 No.lu Protokol’ün 3. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşler, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
16. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde, başvurucuların başvuruya konu tazminat davasında karara esas alınan bilirkişi raporunda tazminat miktarlarının oldukça düşük hesaplandığını, İlk Derece Mahkemesinin de bu rapor doğrultusunda hayatın gerçekleri ile bağdaşmayan tutarlarda tazminatlara hükmettiğini belirterek, Anayasanın 2., 10., 15., 17. Ve 36. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürdükleri anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurucuların ihlal iddialarına ilişkin nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi bizzat yapar. Anılan ihlal iddiaları yargılama sürecinin ve yargılama sonunda verilen kararın adil olup olmadığına ilişkin olduğundan, yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı iddiası başlığı altında değerlendirilmiştir. Öte yandan başvurucuların yargılamanın uzun sürdüğü şikâyetleri ise yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığı iddiası bağlığı altında ele alınmıştır.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası
17. Başvurucular, Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tazminat davasında, karara esas alınan bilirkişi raporunda tazminat miktarlarının oldukça düşük hesaplandığını, Mahkemenin de bu rapor doğrultusunda hayatın gerçekleri ile bağdaşmayan tutarlarda tazminatlara hükmettiğini belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
18. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
20. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
21. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
22. Bireysel başvuruya konu edilen, Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin ilgili dosyasının incelenmesinde, Mahkemenin, başvurucuların ve davalı tarafın iddia ve cevaplarını değerlendirdiği, yargılamaya sebep olan olay nedeniyle açılmış bulunan ve kesinleşen ceza davası dosyasını incelediği, varsa davalıların kusurlarının belirlenmesi için aldırılan üç ayrı bilirkişi raporunu değerlendirip ilk bilirkişi raporu ile aynı ve uzlaştırıcı mahiyette gördüğü üçüncü raporu hükme esas aldığı, hesap bilirkişi tarafından da sunulan raporu dikkate alarak davanın kısmen kabulü ile başvurucular lehine maddi ve manevi tazminatlara hükmettiği; İlk Derece Mahkemesince verilen bu kararın temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 3. Hukuk Dairesince onandığı ve karar düzeltme isteminin de reddedildiği anlaşılmıştır.
23. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucuların iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Derece Mahkemeleri tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
24. Başvurucular, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadıklarına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadıklarına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadıklarına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Derece Mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadıkları gibi İlk Derece Mahkemesinin ve Yargıtayın kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.
25. Açıklanan nedenlerle, başvurucular tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Derece Mahkemeleri kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Yargılamanın Makul Sürede Sonuçlanmadığı İddiası
26. Başvurucuların yargılamanın uzunluğuyla ilgili şikâyetleri açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi bu şikâyet için diğer kabul edilemezlik nedenlerinden herhangi biri de bulunmamaktadır. Bu nedenle, başvurunun bu bölümüne ilişkin olarak kabul edilebilirlik kararı verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
27. Başvurucular, 21/6/2006 tarihinde Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tazminat davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
28. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesince makul sürede yargılanma hakkının adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olduğu kabul edilerek, bir davadaki yargılama süresinin makul olup olmadığının tespitinde davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususların dikkate alınacağı belirtilmiş (Güher Ergun ve diğerleri, B.No:2012/13, 27/2013, §§ 34–59) ve bu kapsamda yapılan incelemeler sonucu makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik kararlar verilmiştir (bkz. Gülseren Gürdal ve diğerleri, B.No:2013/1115, 5/12/2013; Semira Babayiğit ve diğerleri, B.No:2013/3283, 19/12/2013; Haydar İzgi, B.No:2012/673, 19/12/2013).
29. Başvuru konusu olayda, Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan tazminat davasının söz konusu olduğu görülmekle, 1086 sayılı mülga Kanun ile 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen ve medeni hak ve yükümlülükleri konu alan somut yargılama faaliyetinin makul süre değerlendirmesi için başlangıcı, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı tarih olup (Güher Ergun ve diğerleri, § 50) bu tarih somut başvuru açısından, 21/6/2006’dır.
30. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihi olup (Güher Ergun ve diğerleri, § 52), somut başvuru açısından söz konusu tarih ise karar düzeltme talebinin Yargıtay 3. Hukuk Dairesince reddedildiği 3/7/2013 tarihidir.
31. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun başvurucuların yakını olan H.T.’nin apartman boşluğundan düşerek vefat etmesi sonucu olayda sorumluluğunun bulunduğu düşünülen kişilerden maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, davanın 21/6/2006 tarihinde açıldığı ve İlk Derece Mahkemesince 1/3/2012 tarihinde verilen kararın, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 19/3/2013 tarihli ilamı ile onandığı, karar düzeltme isteminin de 3/7/2013 tarihinde reddedilmesi ile kesinleştiği anlaşılmıştır.
32. Başvuruya konu tazminat davasının hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzak olduğu anlaşılmıştır. Başvurucuların tutum ve davranışlarıyla veya usuli haklarını kullanırken özensiz davranmalarıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep oldukları da söylenemez. Dolayısıyla somut başvuru açısından farklı karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve yedi yılı aşkın bir sürede tamamlanan yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
33. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
34. Başvurucular, Anayasanın 2., 10., 15., 17. ve 36. maddelerinin, Sözleşme’nin 6. maddesinin ve Sözleşmeye Ek 1 No.lu Protokol’ün 1. maddesi ile Ek 7 No.lu Protokol’ün 3. maddesinin ihlal edilmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
35. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, Anayasa Mahkemesince bir ihlalin tespit edilmesi halinde yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hallerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebileceği belirtilmiştir.
36. Bu doğrultuda başvurucuların tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yedi yılı aşkın yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara ayrı ayrı net 7.800,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
37. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı iddialarının “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
3. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvuruculara AYRI AYRI net 7.800,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.800,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
17/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.