TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İSMAİL KORKMAZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/4531)
|
|
Karar Tarihi: 17/3/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
İsmail KORKMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Hüseyin Hayrettin ERDOĞAN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede
sonuçlandırılmadığı gerekçesiyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 2/4/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde
başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 22/7/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 7/5/2015
tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 5/6/2015 tarihli yazısında,
Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine
atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Dava konusu edilen taşınmazlar hakkında davacı Maliye
Hazinesi tarafından davalı N. K. hakkında 12/2/2002 tarihinde menimüdahale davası açıldıktan sonra N. K. tarafından da
Maliye Hazinesi aleyhine aynı taşınmazlar hakkında 23/2/2002 tarihinde Kaş
Asliye Hukuk Mahkemesinde tescil davası açılmıştır.
8. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu mahalde kadastro tespit
çalışmaları yapılması üzerine Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi 15/12/2004 tarihli ve
E.2002/36, K.2004/423 sayılı kararıyla görevsiz olduğuna, dosyanın Kadastro
Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Bu karar üzerine dava, Kaş Kadastro
Mahkemesinin E.2005/58 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
9. Başvurucu, Kaş Kadastro Mahkemesinin E.2005/58 sayılı
dosyasına 17/2/2006 tarihinde sunduğu dilekçe ile dava konusu edilen taşınmazı
harici senetle N. K.dan satın aldığını belirterek
davaya müdahil olarak katılma talebinde bulunmuştur.
10. Mahkeme, 20/2/2006 tarihli ve E.2005/58, K.2006/7 sayılı
kararıyla hukuki ve fiilî bağlantı nedeniyle dosyanın aynı Mahkemenin E.2005/24
sayılı dosyasıyla birleştirilmesine ve yargılamanın E.2005/24 sayılı dosya
üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.
11. Yargılama Kaş Kadastro Mahkemesinin E.2005/24 sayılı
dosyasında devam etmektedir.
12. Başvurucu 2/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
13. 12/1/2011 tarihli ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarihli ve 3402
sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin
birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi (Güher
Ergun ve Tosun Tayfun Ergun, B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 16-22).
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 17/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 2/4/2014 tarihli ve 2014/4531 numaralı bireysel başvurusu
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu, Kaş Kadastro Mahkemesinde görülen kadastro
tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
16. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşıldığından başvurunun kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
17. Başvurucu, Kaş Kadastro Mahkemesinde görülen kadastro
tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından
ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve
haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da
unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü -Sözleşme’nin 6. maddesi ve
AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle- Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer
alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede
yargılanma hakkı, yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının
kapsamına dâhil olup ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle
sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de -Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği- makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38, 39).
19. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (Güher Ergun ve
diğerleri, §§ 41–45).
20. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz
mülkiyeti hakkında Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve görevsizlik
kararından sonra Kaş Kadastro Mahkemesine gönderilen kadastro tespitine itiraz
davasında 3402 ve 6100 sayılı Kanunlarda yer alan usul hükümlerine göre
yürütülen somut yargılamanın medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir
yargılama olduğuna kuşku yoktur (Güher
Ergun ve diğerleri, § 49).
21. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde sürenin başlangıcı -kural olarak-
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup somut başvuru açısından bu tarih
23/2/2002’dir.
22. Başvuru konusu davanın açılış tarihi 23/2/2002 tarihi
olmakla beraber başvurucunun vekili vasıtasıyla verdiği 17/2/2006 tarihli asli
müdahale dilekçesi sonrasında asli müdahil sıfatıyla yargılamada yer almaya
başladığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle başvurucu açısından yapılacak makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıcı, davanın
açıldığı tarih değil, usule uygun olarak asli müdahale talebinde bulunulduğu
17/2/2006 tarihidir (İsmail Özkan,
B. No. 2012/367, 17/9/2013, § 25).
23. Sürenin bitiş tarihi ise çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitişi başvurunun
karara bağlandığı tarihtir (Güher Ergun ve
diğerleri, § 52).
24. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinden N. K.
tarafından Maliye Hazinesi aleyhine dava konusu taşınmazlar hakkında 23/2/2002
tarihinde Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinde tescil davası açıldığı, taşınmazların
bulunduğu mahalde kadastro tespit çalışmaları yapılması üzerine Kaş Asliye
Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek dosyanın Kaş Kadastro
Mahkemesine gönderildiği, başvurucunun 17/2/2006 tarihinde sunduğu dilekçe ile
dava konusu edilen taşınmazı harici senetle N. K.dan
satın aldığını belirterek davaya müdahil olarak katıldığı, Mahkemece E.2004/58
sayılı dosyanın aynı Mahkemenin E.2005/24 sayılı dosyasıyla birleştirilmesine
ve yargılamanın E.2005/24 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verildiği
anlaşılmıştır. Yapılan yargılamada muhtelif duruşmalarda hâkim değişiklikleri
nedeniyle dosyanın incelemeye alınmasına karar verildiği, dosya kapsamında
henüz keşif yapılmadığı, başvurucunun yargılamanın uzamasında bir etkisinin
olmadığı belirlenmiştir.
25. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden başvuruya konu
yargılamanın Kadastro Mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı Kanun’da
yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usule
ilişkin hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz
konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile 6100
sayılı Kanun’un 30. maddesinin uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi
gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (bkz. § 13).
26. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından -özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara
alınmadığı göz önünde bulundurularak- makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (Güher
Ergun ve diğerleri, §§ 54-64; Güher
Ergun ve Tosun Tayfun Ergun, §§ 53-62; Gülseren Gürdal ve diğerleri, B. No: 2013/1115, 5/12/2013,
§§ 60-67; Haydar İzgi, B. No:
2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
27. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği, başvuruya konu yargılamanın karmaşık
niteliğinin bulunduğunu ortaya koymakla birlikte davaya bütün olarak
bakıldığında 3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama
sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini
gerektirecek bir yön bulunmadığı ve on yılı aşkın süredir devam eden yargılama
sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
28. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
29. Başvurucu, maruz kaldığı zarar karşılığı olarak 5.000 TL
maddi, 15.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
31. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık
on yılı aşkın süredir devam eden yargılama süresi dikkate alındığında yargılama
faaliyetinin uzunluğu sebebiyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan
manevi zararları karşılığında başvurucuya net 10.450 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
32. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş
olmakla beraber tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında
illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından başvurucunun maddi tazminat talebinin
reddine karar verilmesi gerekir.
33. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
34. Başvuruya konu yargılamanın
on yılı aşkın süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun, makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
B. Başvurucunun, Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 10.450 TL
manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın
tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren
dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona
erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
F. Kararın bir örneğinin Kaş
Kadastro Mahkemesine gönderilmesine
17/3/2016
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.