TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MESUDE KIRIKLI VE ASİL AKÇA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7042)
|
|
Karar Tarihi: 18/11/2015
|
R. G. Tarih ve Sayı: 30/12/2015-29578
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
1. Mesude KIRIKLI
|
|
|
2. Asil AKÇA
|
Vekili
|
:
|
Av. Ozan GÜLHAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru,
muvaazalı devir iddiasıyla açılan tapu iptali ve
tescil davasının reddi nedeniyle hak arama hürriyetinin ve mülkiyet hakkının
ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru,
10/9/2013 tarihinde Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır.
Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun
Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci
Bölüm İkinci Komisyonunca 30/1/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru
formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve
belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucular,
1/1/2005 tarihinde Menderes Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tapu iptali ve
tescil davasında M.S.nin kendisinden önce ölen kızı E.nin çocukları olduklarını, M.S.nin
mal kaçırmak amacıyla İzmir ili Kesre köyünde bulunan taşınmazını bedel ödenmiş
gibi göstererek düşük bedel karşılığında satış adı altında 18/12/1970 tarihinde
oğlu davalı A.S.ye devir ve temlik ettiğini ancak asıl işlemin bağış olduğunu,
söz konusu taşınmaz üzerinde miras paylarının bulunduğunu iddia etmişler;
taşınmazdaki miras hisselerinin tapuya tesciline ve taşınmazın üçüncü kişilere
devir ve temlikinin önlenmesi için tapu kayıtlarına şerh konulmasına karar
verilmesini talep etmişlerdir.
6. Menderes
Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2005/1032 sayılı dosyasında başlayan yargılamada
24/3/2006 tarihinde uyuşmazlık konusu taşınmazda keşif yapılmıştır.
7. Keşif
esnasında bilirkişiler hazır bulunmuş, ayrıca başvurucuların (davacılar) ve
davalı tanıklarının beyanları alınmıştır.
8. Yapılan
keşfin ardından bilirkişiler hazırladıkları raporu 20/12/2006 tarihinde
Mahkemeye ibraz etmişler, tarafların rapor hakkındaki beyanları alınmış ve
talepleri doğrultusunda ek bilirkişi raporlarının alınmasına karar verilmiştir.
9. Taraflar
ek bilirkişi raporları hakkında beyanlarını Mahkemeye sunmuşlardır.
10. Yargılama
sonunda Menderes Asliye Hukuk Mahkemesi, 12/1/2011 tarihli ve E.2005/1032,
K.2011/5 sayılı kararı ile davanın reddine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinin
ilgili bölümleri şöyledir:
“…Dava konusu taşınmazda keşif yapılmış, tanıklar dinlenmiş
bilirkişiler raporlarını ibraz etmişlerdir.
Bilirkişiler Ş.B. ve M.G.’nin
20/12/2006 havale tarihli raporunda sonuç olarak; dava konusu taşınmazın
yerinin satış tarihinde köy olması, taşınmazın tarla vasfında olması,
yapılaşmaların olmaması ve tapu satış akitlerinde genellikle taşınmazın gerçek
değerleri üzerinden satış yapılmaması gibi etkenler düşünülse bile satışın
gerçek değerinin çok altında yapılmış olduğu görüşünde olduklarını
belirtmişlerdir.
…
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava
muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır. Tarafların müşterek murisi
M.S. dava konusu taşınmazı sağlığında ölü davalı oğlu A.S.’ye
tapuda devretmiştir. Dinlenen davalı tanıklarının beyanlarına göre muris M.S.’nin başka malvarlığı bulunmamakta herhangi bir geliri de
yoktur. Davalı A.S.’nin ise dava konusu taşınmazı
alabilecek ekonomik gücü bulunmaktadır hatta davalı A.S. dava konusu
taşınmazlara komşu daha birçok taşınmaz satın almıştır. Muris M.S. 2 kez
ameliyat olmasından dolayı paraya ihtiyacı olmuştur. Başka gelirinin olmaması
sebebiyle maddi sıkıntısını dava konusu taşınmazı satarak gidermiştir. Davacı
taraf ise dava konusu taşınmazın satışının muvazaalı olduğunu ispatlayamamıştır.
Bu durumda Muris M. S.’nin ölü davalı A.S.’ye yaptığı tasarrufun muvazaalı olduğundan bahsetmek
mümkün değildir. Açıklanan tüm bu nedenlerle ispatlanamayan davanın reddine
karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
…”
11. İlk
Derece Mahkemesi kararı üzerine başvurucular temyiz talebinde bulunmuş; yapılan
inceleme sonucu Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 1/11/2011 tarihli ve E.2011/6217,
K.2011/11183 sayılı ilamı ile “…Dava, muris
muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup
mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucunda tarafların miras bırakanının
davalılara yapmış olduğu taşınmaz temliklerinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı
ve muvazaalı olmadığı kanıtlanmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş
olmasında bir isabetsizlik yoktur. O halde davacının sair temyiz itirazları
yerinde değildir. …” gerekçesine dayanarak başvurucuların esasa
ilişkin temyiz itirazlarını reddetmiş ancak kararı yargılama giderleri yönünden
bozmuş, karar düzeltme istemini de 10/5/2012 tarihli ve E.2012/4280,
K.2012/5551 sayılı ilamı ile reddetmiştir.
12. Bozma
üzerine Menderes Asliye Hukuk Mahkemesi 26/9/2012 tarihli ve E.2012/398,
K.2012/476 sayılı kararı ile bozma ilamında belirtilen doğrultuda yargılama
giderleri yönünden yeniden hüküm kurmuştur.
13. İlk
Derece Mahkemesinin son kararı temyiz incelemesinden geçerek Yargıtay 1. Hukuk
Dairesinin 25/1/2013 tarihli ve E.2013/385, K.2013/866 sayılı ilamı ile
onanmış, karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 1/7/2013 tarihli ve
E.2013/8125, K.2013/10912 sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
14. Karar
düzeltme isteminin reddine ilişkin ilam başvurucu Mesude Kırıklı’ya
13/8/2013 tarihinde, başvurucu Asil Akça’ya 14/8/2013 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
15. Başvurucular
10/9/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
16. 22/11/2001
tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 706. maddesi şöyledir:
“Taşınmaz
mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmî şekilde
düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır.
Ölüme bağlı
tasarruflar ve mal rejimi sözleşmeleri, kendilerine özgü şekillere tâbidir.”
17.
11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesinin birinci
fıkrası şöyledir:
“Bir
sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında,
tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları
sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin
18/11/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 10/9/2013 tarihli
ve 2013/7042 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
19. Başvurucular,
1/1/2005 tarihinde Menderes Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tapu iptali ve
tescil davasında son duruşmadan kısa bir süre önce hâkim değişikliği
yapıldığını, yeni atanan hâkimin dosyaya vakıf olmadan ilk celsede taleplerini,
bilirkişi raporlarını ve tanık beyanlarını yok sayarak davanın reddi yönünde
karar verdiğini; alınan bilirkişi raporu ve ek raporlarda uyuşmazlık konusu
taşınmazın değerinin altında bir bedelle satıldığının ortaya konulduğunu, hüküm
kurulurken davalı taraf tanıklarının beyanlarından hareket edildiğini
belirterek adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşler; yeniden yargılama yapılmasına hükmedilmesini, bu talepleri kabul
görmez ise uyuşmazlık konusu taşınmazda hisselerine düştüğünü iddia ettikleri
meblağın kendilerine ödenmesine ve yargılama sonunda ödemek zorunda kaldıkları
vekâlet ücretinin iadesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
B. Değerlendirme
20. 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
"Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler."
21. Anılan
Kanun hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin
başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen
nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilir.
Niteliği itibarıyla kamu düzenine ilişkin olan bu başvuru şartını taşımayan
bireysel başvuruların incelenebilmesi mümkün değildir (Doğan Yıldırım, B. No: 2013/9831, 10/3/2015,
§ 23).
22. Anayasa
Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve
Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği
ilkesinin gereğidir (Zafer Öztürk, B.
No: 2012/51, 25/12/2012, § 18).
23. Somut
olaya konu yargılama sürecinin incelenmesi neticesinde başvurucuların, Menderes
Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/1/2011 tarihli kararı üzerine temyiz talebinde
bulunduğu, temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 1/11/2011
tarihli ilamında“…Dava, muris muvazaası
hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup mahkemece
yapılan araştırma ve inceleme sonucunda tarafların miras bırakanının davalılara
yapmış olduğu taşınmaz temliklerinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı
olmadığı kanıtlanmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir
isabetsizlik yoktur. O halde davacının sair temyiz itirazları yerinde
değildir.” ifadesiyle yargılama sürecinin esasına ilişkin temyiz
itirazlarını reddettiği, aynı konuda yapılan karar düzeltme talebini ise
10/5/2012 tarihli ilam ile reddettiği (bkz. §§ 10, 11), anılan bozma ilamı
sonrası İlk Derece Mahkemesinin yalnızca yargılama giderleri hususunda yeniden
hüküm kurduğu belirlenmiştir (bkz. § 12).
24. Bu
doğrultuda başvurucunun bireysel başvuruya konu ettiği şikâyetleri yönünden
yargılamanın kesinleştiği tarihin, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından
yetkisi dışında kalan, yargılamanın esasına ilişkin itirazlarına dair karar
düzeltme isteminin Yargıtay 1. Hukuk Dairesince reddedildiği 10/5/2012 tarihi
olduğu anlaşılmaktadır.
25. Açıklanan
nedenle bireysel başvuruya konu edilen şikâyetlere ilişkin yargılama sürecinin
23/9/2012 tarihinden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından başvurunun bu
kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A.
Başvurunun zaman bakımından yetkisizlik
nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde
bırakılmasına
18/11/2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.