TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İDRİS İSEN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7171)
|
|
Karar Tarihi: 13/4/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin
TURAN
|
Başvurucu
|
:
|
İdris İSEN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ramazan
DEMİR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yükseköğretim kurumundan çıkarma disiplin cezasına
ilişkin işlem ile bu işleme karşı yapılan itirazın reddine ilişkin işlemin
iptali istemiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle eğitim hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/9/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine İstanbul 35.
Asliye Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari
yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel
teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca 31/7/2013 tarihinde, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne
karar verilmiştir.
4. Birinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca 31/7/2013 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 9/11/2015 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 8/12/2015 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
7. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
15/12/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın
görüşüne karşı beyanlarını 24/12/2015 tarihinde ibraz etmiştir
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
1. Disiplin Soruşturması Süreci
9. Başvurucu, olay tarihinde Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde 4. sınıfta öğrenim
görmekteydi.
10. Sivas İl Emniyet Müdürlüğü tarafından başvurucunun öğrenim
gördüğü Cumhuriyet Üniversitesi Rektörlüğüne (Rektörlük) 24/4/2006 tarihli ve
480 sayılı bir yazı gönderilmiştir. Söz konusu yazıda 19/3/2006 tarihinde Sivas
ilinde tertiplenen nevruz gösterilerinde başvurucunun da aralarında bulunduğu
Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde öğrenim gören bir kısım öğrencinin
PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün gençlik yapılanması olan Yurtsever Özgür Gençlik
Hareketi (YÖGEH) içinde faaliyet gösterdiğinin tespit edildiği ve
tutuklandıkları bildirilmiştir.
11. Bu bildirim üzerine Rektörlüğün 15/5/2006 tarihli ve 641
sayılı onayı ile Üniversite yönetimince isimleri bildirilen öğrenciler hakkında
disiplin soruşturması başlatılmış; 25/9/2006 tarihli soruşturma raporunda,
Sivas ilindeki nevruz gösterilerinde çekilen kamera ve fotoğraf görüntülerinde
başvurucunun örgütün marşı olarak bilinen “Her Nepeş”
adlı marşı söylediğinin tespit edilmesi nedeniyle yasa dışı örgüte üye olma ve
örgüt adına faaliyette bulunma fiilinin sübuta erdiğinden bahisle hakkında
13/1/1985 tarihli ve 18634 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan mülga Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin
(Yönetmelik) 10. maddesinin (e) bendinde “Kanun
dışı kuruluşlar adına faaliyet yapmak veya yardımda bulunmak”
şeklinde tanımlanan eylemin gerçekleşmiş olması ve daha önce benzer eylemden
dolayı üç kez disiplin cezası aldığı hususu da gözönünde
bulundurularak başvurucu hakkında yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası ile
tecziyesi yönünde teklif getirilmiş, teklif doğrultusunda Üniversite Disiplin
Kurulunun 1/11/2006 tarihli ve 2006/1–1 sayılı kararı ile yükseköğretim
kurumundan çıkarma cezası ile cezalandırılmıştır.
12. Başvurucu 6/11/2006 tarihinde disiplin kurulu kararının
iptali ve tazminat talebi ile Sivas İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkeme,
yargılama sürecinde görülmekte olan davanın sonucunun başvurucu hakkında
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen E.2005/129 sayılı dosyanın sonucuna
bağlı bulunduğu gerekçesiyle 23/1/2009 tarihinde, bu davanın sonuçlanıncaya
kadar önündeki davanın bekletilmesine karar vermiştir.
13. Başvurucu hakkında Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen
davada 24/3/2009 tarihinde karar verilmesi üzerine Sivas İdare Mahkemesi
26/5/2009 tarihli ve E.2007/91, K.2009/524 sayılı kararı ile başvurucunun iptal
ve tazminat taleplerini reddetmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"…Dava dosyasının
incelenmesinden; Sivas İl Emniyet Müdürlüğü tarafından Cumhuriyet Üniversitesi
Rektörlüğü'ne yazılan 24.04.2006 tarihli ve 480 sayılı yazıda 19.03.2006
tarihinde Sivas İlinde tertiplenen nevruz gösterisinde aralarında davacı
öğrencinin de bulunduğu, Cumhuriyet Üniversitesinde öğrenim gören bir kısım
öğrenciden, PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün gençlik yapılanması olan YÖGEH
içerisinde faaliyet gösteren öğrencilerin ortaya çıkartılması amacıyla yapılan
operasyon sonucunda tutuklandıklarının bildirilmesi üzerine, Üniversite
Yönetimince bahsi geçen öğrenciler hakkında soruşturma başlatıldığı, 25.09.2006
günlü soruşturma raporunda davacı ile ilgili olarak, yasa dışı örgüte üye
olmak, örgüt adına faaliyette bulunmak fiilinin sübuta erdiğinden bahisle ve
daha önce üç kez isiplin cezası (iki kez birer hafta
uzaklaştırma, bir kez bir yıl uzaklaştırma) aldığı da göz önünde bulundurulmak
suretiyle Disiplin Yönetmeliği'nin 10/e maddesi kapsamında yükseköğretim
kurumundan çıkarma cezası ile tecziyesi yönünde teklif getirildiği, teklif
doğrultusunda Üniversite Diplin Kurulu'nun 01.11.2006 tarih ve 2006/1-1 sayılı
kararı ile davacı öğrencinin "Yükseköğretim Kurumundan Çıkarma
Cezası" ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu işleme karşı yapılan
itirazın reddine üzerine de bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda; davacı hakkında yükseköğretim
kurumundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına dayanak fiilleri ile ilgili
olarak terör örgütünün yöneticisi olmak suçlarından dolayı Erzurum 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'nin, PKK (KONGRA-GEL) terör örgütünün Sivas İlinde faaliyet gösteren
gençlik yapılanması içerisinde hareket eden diğer sanıklar ile birlikte
E:2005/129 esas sayılı dosyada yargılandığı, bu yargılama sonucunda Erzurum 2.
Ağır Ceza Mahkemesi'nin 24.03.2009 tarih ve Dosya No:2005/129, Karar
No:2009/113 sayılı kararı ile davacının 5237 sayılı Yasanın 314/2. maddesi ile
aynı Kanunun 215. maddesinde sayılan suçları işlediğinden mahkumiyetine karar
verildiği, 5237 sayılı Yasanın 215. maddesi uyarınca verilen cezalar hakkında
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 314/2. maddesinde yer verilen terör
örgütü üyesi olmak suçundan mahkum olduğu açık olduğundan, durumuna uygun
olarak Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nin, 10.
maddesinin, (e) bendi hükmü uyarınca davacının yükseköğretim kurumundan
çıkarılmasına ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı
sonucuna ulaşılmıştr."
14. Başvurucunun temyizi üzerine Danıştay Sekizinci Dairesinin
18/9/2012 tarihli ve E.2009/9540, K.2012/6389 kararı ile temyiz isteminin
reddine karar verilmiş, bu karara karşı yapılan karar düzeltme talebi de aynı
Dairenin 7/6/2013 tarihli ve E.2013/457, K.2013/4559 sayılı kararı ile
reddedilerek başvurucu hakkındaki disiplin cezasına ilişkin işlem
kesinleşmiştir.
15. Karar, başvurucuya 15/8/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 16/9/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
2. Ceza Yargılaması Süreci
17. Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. madde ile
görevli)13/6/2006 tarihli ve E.2006/40 sayılı iddianamesiyle başvurucunun da
aralarında bulunduğu şüpheliler hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nun 314. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen “örgüte üye olma” ve Kanun’un 215.
maddesinde belirtilen “suç ve suçluyu övme”
suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
18. Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2006/102 sırasına
kaydedilen dava, Mahkemenin 3/10/2006 tarihli ve E.2006/102, K.2006/132 sayılı
kararıyla aynı Mahkemenin E.2005/129 sayılı dava dosyasında birleştirilmiştir.
19. Mahkemenin E.2005/129 sayılı dava dosyasında birleştirilen
dosyalar kapsamında birden çok iddianame bulunmaktadır. Başvurucu hakkında
disiplin cezasının uygulanmasına neden olan suçlamalar ise “3. İddianame” başlığı altında
anlatılmaktadır.
20. 3. İddianame'nin ilgili kısımları
şöyledir:
“…
19/03/2006 Pazar günü Nevruz Bayramı
kutlamalarının Sivas’ta Alibaba Mahallesi Çayboyu CaddesiKızılırmak
Siteleri arka kısmında bulunan boş arazide yapıldığı,kutlamalara
Cumhuriyet Üniversitesinde öğrenim gören ve yasadışıPKK/KONGRA-GEL
terör örgütünün gençlik yapılanması olan YÖGEH (Yurtsever Özgür Gençlik
Hareketi) içerisinde faaliyet gösteren öğrenciler, ESP (Ezilenlerin Sosyalist
Platformu) içerisinde faaliyet gösteren öğrenciler ve Tokat ilinden gelen Tokat
İli Gaziosmanpaşa Üniversitesi öğrencileri oldukları belirlenen ve Tokat YÖGEH
içerisinde faaliyet gösteren öğrencilerin katıldığı, Nevruz Bayramı Kutlaması
19/03/2006 günü saat:11.00 sırasında lastikler yakılarak başlamış, topluluk
tarafından yakılan lastiklerin etrafında zılgıtlar ve şarkılar eşliğinde
halaylar çekilmiş, kutlamalara katılan topluluk tarafından ellerinde yasadışı
PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün sözde bayrağını temsil eden sarı, kırmızı ve
yeşil renkteki bez parçası gezdirilmiş, topluluk tarafından;
“BİJİ NEVROZ, DİSA DİSA
SERHİLDAN SEROKEME ÖCALAN, BİJİ AŞİTİ, BİJİ AZADİ, BİJİ SEROK APO, YAŞASIN
HALKLARIN KARDEŞLİĞİ, BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ, NEVROZ İSYANDIR GÜNEŞE
SELAMDIR, TECRİTE SON VER BARIŞA YOL VER”ibareli
sloganlar atılmış, yine aynı topluluk tarafından PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün
EY DIJMIN ve HERNEPEŞ isimli sözde marşlarını okumuş, kutlama saat:14.00
sıralarında sona ermiş, Tokat İlinden gelen öğrenciler aynı gün Sivas'tan
ayrılmışlar ve yapılan etkinlik baştan sona kadar emniyet görevlileri
tarafından teknik cihazlar ile kayıt edilmiştir. Nevruz kutlamaları sırasında
atılan tüm yasadışı sloganların diğer illerde yapılan Nevruz eylemlerinde de
kullanıldığı illerden gelen resmi yazılardan anlaşılmıştır.
Nevruz Bayramı kutlamalarına Sivas ve Tokat
illerinde yükseköğrenim gören kişilerin yoğun olarak katılmaları nedeniyle
Cumhuriyet Üniversitesinde öğrenim gören ve yasadışıPKK/KONGRA-GEL
terör örgütünün gençlik yapılanması olan YÖGEH (Yurtsever Özgür Gençlik
Hareketi) içerisinde faaliyet gösteren öğrencilerin eylemleri ile terör
örgütünün içerisindeki faaliyetlerinin açığa çıkartılması, şüphelilerin
yakalanması ve suç delillerinin elde edilmesi amacıyla 15/04/2006 günü Sivas 2.
Sulh Ceza Mahkemesinin 14/04/2006 tarih ve 2006/358 Değ. İş sayılarına kayden alınan arama izni kararı ile şüphelilerin
ikametgahlarında ve … adresinde faaliyet gösteren KIZILIRMAK DERGİ TEMSİLCİLİĞİ’NDE
arama yapılmış, Tokat İlinden gelerek Sivas'ta yapılan Nevruz kutlamalarına
katılan gurup içerisinde aktif rol alarak grubu yönlendirdikleri tespit edilen
şahısların eylem ve örgüt içerisindeki faaliyetlerinin tespiti amacıyla Tokat
Sulh Ceza Mahkemesinin 14.04.2006 tarihli ve D. İş. No:2006/345 sayılı arama
izni kararı ile aşağıda ayrıntıları yazılı arama işlemleri yapılmıştır.
…
Nevruz Bayramı ile ilgili olarak 19/03/2006
günü Sivas ili Alibaba Mahallesi Çayboyu
Caddesi Kızılırmak Siteleri arka kısmında bulunan boş alanda yapılan Nevruz
kutlamasında görevliler tarafından çekilen kamera ve fotoğraf görüntülerinin
yapılan CD çözümünde;
1. No'lu CD'de
bulunan görüntünün 01.05 saniyesinde üzerinde mavi kot pantolon ve lacivert
mont olan başında kahverengi şapka bulunan ve elinde sarı kırmızı yeşil renkte
sözde PKK bayrağını temsil eden bez parçası ile halay başı çeken şüpheli Ş. B.,
Görüntünün 01.09 saniyesinde üzerinde
kahverengi mont ve pantolon olan ve alkış eşliğinde 'NEVRUZ İSYANDIR GÜNEŞE SELAMDIR'
şeklinde slogan atan ve attıran şüpheli İdris İSEN,
Görüntünün 01.39 saniyesinde şüpheli İdris
İSEN tarafından grubun toplandığı, grup içerisinde şüpheli S. T.'nin de yer aldığı;
Görüntünün 01.53 saniyesinde İdris İSEN
tarafından 'ARKADAŞLAR DEVRİM VE DEMOKRASİ ŞEHİTLERİ ANISINA BİR DAKİKALIK
SAYGI DURUŞU' diyerek sol elini zafer işareti yaparak havaya kaldırdığı,
Görüntünün 02.19 saniyesinde grubu yönlendiren
şüpheli İdris İSEN ve grup tarafından PKK/KONGRA-GEL terör
örgütünün sözde marşı olarak bilinen "EY REQÎB, HER MAWE QEWMÎ KURDZİMAN,
NAYSİKÊNÊ DANAYÎ TOPÎ ZEMAN KES NELÊ KURD MİRDUWE" (DİNLE DÜŞMAN, KÜRT
HALKI HALA YAŞIYOR. TOP ATEŞİNDEN VE FELAKETLERDEN HİÇ YILMAYACAK. KÜRT
GENÇLİĞİ ASLAN GİBİ ŞAHLANIYOR,) ile başlayan "LAWÎ KURD HELSAYE SER PÊ
WEK DİLÊR, TA BE XWÊN NEQSÎ EKA TACÎ JÎYAN" ( KÜRT
GENÇLİĞİ DAİMA KURBAN VERMEĞE HAZIR, ÖLÜME HAZIR, ÖLÜME HAZIR, ÖLÜME HAZIR.)
ibareleri son bulan sözde marşı söyledikleri sözde marştan sonra hep birlikte
alkışlar eşliğinde'BİJİ NEVRUZ, BİJİ NEVRUZ' şeklinde
slogan atmışlardır.
Görüntünün 03.28 saniyesinde yukarıda açık
kimliği yazılı İdris İSEN. tarafından 'TECRİTE SON VER
BARIŞA YOL VER' şeklinde gruba slogan attığı ve attırdığı,
Görüntünün 03.58 saniyesinde yukarıda açık
kimliği yazılı İdris İSEN tarafından ve yine yukarıda açık kimlikleri yazılı
grupta bulunan şahıslarla birlikte 'BİJİ NEVRUZ, BİJİ NEVRUZ' şeklinde slogan
attıkları,
Görüntünün 04.06 saniyesinde grubu yönlendiren
ve yukarıda açık kimliği yazılı İdris İSEN tarafından şüpheliler S.T. ve F. B.
ile birlikte 'NEVRUZ İSYANDIR, GÜNEŞ'E SELAMDIR' şeklinde slogan atıkları,
Görüntünün 04.35 saniyesinde Tokat ilinden
gelen grupla birlikte grubu yönlendiren, üzerinde mavi kot pantolon siyah
renkli deri mont bulunan içerisinde gri kazak olan şüpheli E. E.ile birlikte'DİSA DİSA
SERHİLDAN SEROKAME ÖCALAN' şeklinde slogan atarak Nevruz alanına gelmiştir.
Nevruz alanında bulunan yukarıda açık kimliği yazılı şahıslar gelen gruba
hitaben 'BİJİ NEVRUZ BİJİ NEVRUZ' şeklinde karşılık verdikleri,
Görüntünün 05.04 saniyesinde gelen Tokat grubu
ile birlikte şüpheliler … ve İdris İSEN tarafından PKK/KONGRA-GEL terör
örgütünün sözde marşı olarak bilinen "BIRAYÊN DELAL HUN WERİN KURDINO
BIHIŞTA WELAT EM HERIN MERDINO" (GÜZEL KÜRT KARDEŞLERİM GELİN ÜLKEMİZİN
ARDINA GİDELİM) ibaresi ile başlayan, "DILÊ MEJPOLA GURÇIK BÛNE HESIN BO
ALA RENGÎN HUN WERIN EM BESIN" (YÜREKLERİMİZ ÇELİKLEŞTİ ARTIK HAYDİ KIZIL
BAYRAK İÇİN HEP BERABER GİDELİM.) ibaresi ile son bulan HER NEPEŞ (İLERİ)isimli
sözde marşın söylendiği,
...
Görüntünün 13.59 saniyesinde grubu yönlendiren
yukarıda açık kimliği yazılı İdris. İSEN tarafından alkışlar eşliğinde 'BİJİ
NEVRUZ BİJİ NEVRUZ' şeklinde slogan attırarak son bulduğu tespit edilmiş ve
çözüm Tutanağı dosyaya eklenmiştir.
…”
21. İddianamede başvurucunun 19/3/2006 tarihli nevruz
gösterisine katılmasından ayrı olarak başka olaylardan da bahsedilmektedir. Bu
olaylardan bazıları şunlardır:
“…
Örgütün gençlik yapılanması olan YÖGEH'in Sivas İl sorumlusu olduğu, evinde yapılan aramada
4 sayfalık Sosyalist Parti başlıklı örgütsel doküman elde edildiği, YÖGEH
içerisindeki faaliyetlerini aktif olarak yürüttüğü, örgüt tarafından tertip
edilen etkinliklere katılmak amacıyla Ankara, İstanbul ve Diyarbakır İllerine
gittiği, Nevruz kutlamalarında topluluğu yönlendirdiği, Sivas'da
örgütün yapılanması içinde üst düzey yönetici konumunda olduğu,
…
Şüpheliler … ve İdris İsen'’in19.03.2005
tarihinde Sivas ilinde ki Nevruzkutlamalarında yine
şüpheliler … ve İdris İsen'in 4 Kasım 2014 tarihinde
Cumhuriyet Üniversitesinde yapılan protesto eylemine katıldığı, yine şüpheliler
… ve İdris İsen'in, 21.03.2005 tarihindeDiyarbakır
ilinde yapılan Nevruz kutlamalarınakatıldıkları,terör
örgütünün propagandası niteliğinde slogan attıkları şüphelilerin eylemlerinin
suç tarihi itibariyle suç ve suçluyu övme niteliğinde bulunduğu,
…
Şüphelilerin Sivas’ta yaptıkları eylemlerin
terör örgütünün yönlendirmesiyle ülke genelinde yapılan eylemlerle eş zamanlı
ve aynı olduğu, yakalanan şüphelilerin yapılan ev aramalarında elde edilen bazı
CD'lerin aynı içerikli ve birden fazla olduğu, üzerlerinde bulunan yazıların
benzerlik taşıdığı, bahse konu CD'lerin Sivas ve Tokat İlleri YÖGEH (Yurtsever
Özgür Gençlik Hareketi) İl sorumluları olmaları terör örgütü ile bağlantılarının
bulunduğunu göstermektedir.
Yukarıda anlatılan nedenler ve tüm dosya
kapsamına göre şüphelilerin yasa dışı PKK/ KONGRA-GEL terör örgütünün gençlik
yapılanması olan YÖGEH (Yurtsever Özgürlük Gençlik Hareketi)adına faaliyette
bulundukları, Şüpheliler E. E., İ. E., K. D. ve K. D. ‘nin
örgüt yöneticisi konumunda oldukları, diğer şüphelilerden İdris İsen'in ve diğerlerininise örgüt üyesioldukları arama ve el koyma kararları, cd, disket,
kamera, cep telefonu,sim kart, fotoğraf çözüm
tutanakları, inceleme tutanakları, bilgisayar internet site çıktıları, yakalama
tutanakları, telefon dinleme kayıtları, el yazıları, CMK 250 Md ile görevli C.Başsavcılığımız adli emanetinin 2006/39-37 sayılı emanet
makbuzu, şüphelilerin beyanları, nüfus ve sabıka kayıtları, sorgu tutanaklarıve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla,”
22. 13/6/2006 tarihli ve E.2006/40 ve 2006/29 No.lu 3. İddianame
ile örgüt üyeliği suçundan cezalandırılmaları istenilen şüpheliler "İdris İSEN, E. E., K. D. , K. D. ve S. T.'nin Sivas ilindeterör örgütünün
gençlik yapılanması içerisinde yer aldıkları, terör örgütü adına faaliyet
göstererek bu amaçla Nevruz ve benzeri gösterilerde örgüt adına
yönlendirmelerde bulundukları, evlerinde çoksayıda
yasak yayın ve Öcalanposterleri bulundurdukları, söz
konusu gençlik yapılanması içerisinde organize birşekilde
hareket ettikleri tüm dosya kapsamından anlaşılmaklabaşvurucunun
da 19.3.2006 tarihinde Sivas ilinde yapılan Nevruz kutlamalarına katılarak
“Nevruz İsyandır, Güneşe selamdır, Disa Disa Serhildan SerokÖcalan” vebenzeri terör
örgütünün propagandası içerikli sloganlar attıkları, suç tarihi itibariyle
şüphelilerin eylemlerinin 5237 Sayılı Kanun’un 215. maddesi kapsamında suç ve
suçluyu övme niteliğinde bulunduğu anlaşıldığından, bu suçtan ayrı ayrı
cezalandırılmaları” da talep edilmiştir.
23. İddianamede YÖGEH’nin
PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün Türkiye gençlik yapılanması olduğuna ilişkin şu
değerlendirmeler yapılmıştır:
"PKK/KONGRA-GEL terör
örgütünün Türkiye gençlik yapılanması olan BAGEH'in
(Bağımsız Gençlik Hareketi) yeniden yapılandırılması maksadıyla "BAGEH
Türkiye Konferansı" ismi altında İstanbul ilinde 10-13 ARALIK 2005
tarihinde yapılan sözde konferans sonrası, gençliğin hareket alanını
genişletecek, kendi içinde demokratik sürece yanıt olabilecek bir yapılanma
üzerinde karar kılındığı ve tüm gençleri kendi bünyesinde örgütlemek amacıyla
BAGEH'İN fesh edilerek yerine yurtsever özgür gençlik
hareketi (YÖGEH) kurulduğu ilan edilmiştir.
Terör örgütü, YÖGEH(Yurtsever
Özgür Gençlik Hareketi) nin;
- Temel hedeflerinin; "Abdullah Öcalan'la
İradeleşmek, Konfederalizmi
Pratikleştirmek" olduğunu,
- Amaçlarının; Türkiye'de öğrenci gençliğinin
ve ihtiyaç olarak belirlenen işçi, işsiz ve köylü gençlik kesimlerinin biraraya getirilmesi ve cumhuriyetin demokratikleştirilmesi
olduğu, Konfederalizmin toplum nezdinde yaşama
geçirilmesi ihtiyaç olduğunu,
- Sözde oligarşik
cumhuriyeti demokratik cumhuriyete dönüştürmek için sözde Demokratik Konfederalizmmisyonunu önemli bulduklarını,
- Abdullah Öcalan'a yönelik sözde kapsamlı ve
sistemli bir saldırının olduğu, Abdullah Öcalan'ın sözde geliştirdiği
demokratik cumhuriyet ve üst kimlik gibi tartışmaların yürütüldüğü bir sırada
sözde tecritin uygulanmasını kabul etmediklerini,
- Sözde Kürt sorununun bir halk sorunu
olduğunu ve muhatabının Abdullah Öcalan'ın olacağı, Abdullah Öcalan'sız çözümün belirlemesinin çözümsüzlüğün formülü
olduğunu ve buna girecek/yanaşacak kesimlere karşı tavır alacaklarını,
- Gençliğin irade olarak pasifize
edildiğini, YÖGEH'in meşru, caydırıcı eylem tarzıyla
topluma ve değerlerine yapılan bütün saldırılara cevap vereceğini, işçi, işsiz,
köylü ve öğrenci gençlikten oluşacak YÖGEH yapısının, bundan sonra yapılacak
olan çalışmalarda sistemin yürüttüğü planlı çalışma tarzını boşa çıkarıcı bir
pratik içerisinde olacağını,
- Tüm gençlik kesimlerini YÖGEH'e
davet ettiklerini, Abdullah Öcalan'a yapılan sözde saldırıların gençliğin
sorununun öznesi olarak hareket etmeyi gerektirdiğini, bu sebeple gençleri YÖGEH'te örgütlenmeye çağırdıklarını, YÖGEH'in
gençliğin ve halkın sorunlarını kendi öz gücüyle çözeceği iddiasında olduğunu,
- YÖGEH tarafından yapılan eylemlerin YÖGEH
adıyla sahiplenmesi, DEM-GENÇ'in Türkiye Gençliğini
kapsadığı, her YÖGEH'linin DEM-GENÇ'li
olduğu, ancak her DEM-GENÇ'linin YÖGEH'li
olmadığı,
- Sol ve devrimci gençlik örgütleriyle çeşitli
ittifaklara gidilebileceği, bu konudaki temel ilkenin terörist başı ve YÖGEH
tarafından savunulan değerlere saygı olduğu, Abdullah Öcalan'a yönelik hakaret
ve karalamanın işbirliği ve ittifakları
engelleyeceğini bildirmiş, 15/04/2006 günü gözaltına alınan şüphelilerin
yapılan ev aramalarında elde edilen dokümanların incelemesinde YÖGEH'in varlığının kabul edildiği tespit edilmiştir."
24. Başvurucu; soruşturma evresinde kolluktaki ifadesinde atılı
suçlamaları kabul etmediğini, Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde YÖGEH ve BAGEH ile bağlantısının
olmadığını, Mahkemedeki ifadesinde ise 2006 yılı nevruz kutlamasına
katıldığını, slogan atmadığını, herhangi bir örgüt ile organik bağının olmadığını,
örgütsel faaliyet düzenlemediğini, aidat toplamadığını ve örgüte eleman
kazandırmadığını, 2006 yılında Sivas ilinde düzenlenen nevruz kutlamalarına
katıldığını, “tecrite hayır yaşasın halkların kardeşliği"
şeklinde slogan attığını ifade etmiştir.
25. Başvurucu hakkında Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin
24/3/2009 tarihli ve E.2005/129, K.2009/113 sayılı kararı ile örgüt üyeliği
suçundan 5237 sayılı Kanun’un 314. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca 6
yıl 3 ay hapis ve suç ve suçluyu övme suçundan Sivas ve Diyarbakır illerindeki
nevruz kutlamalarındaki eylemleri ile Sivas ili Mevlana caddesindeki
eylemlerinden dolayı her bir eylem için aynı Kanun’un 215. maddesi gereğince 25
gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilmiştir.
26. Mahkeme, başvurucunun 3. İddianame çerçevesinde örgüt
üyeliği suçunu işlediğine gerekçe olarak; “Sanıklar
İdris İSEN., E. E., K. D. ve K. D.’nin örgüt
yöneticiliğinden cezalandırılması istenmiş ise de sanıkların örgüt yönetici
olduğuna dair yeterli ve inandırıcı delil elde edilememiştir. Fakat bu
sanıkların eylemleri değerlendirildiğinde örgüt üyesi oldukları kanaatine
varılmıştır. Bu sanıklarla beraber İdrisİSEN'in
eylemleri değerlendirildiğinde süreklilik, çeşitlilik zayıfta olsa aralarında
hiyerarşik bir bağ bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu iddianame ile sanıkların bağlı
suçları hakkında dava açılmamıştır. İddianame anlatımından sanıkların suç
tarihi itibariyle suç ve suçluyu övme ile propaganda suçlarını işledikleri
anlaşılmaktadır. Sanıklara bağlı suçları iddianamede anlatıldığından ek savunma
hakkı tanınmıştır. Sanıkların eylemlerini PKK terör örgütünün uzantısı
konumundaki gençlik yapılanması YÖGEH adına yürüttüğünün anlaşıldığı…”belirtmiştir.
27. Mahkeme, 3. İddianame'de anlatılan
19/3/2006 tarihindeki aynı olay nedeniyle başvurucu hakkında 5237 sayılı
Kanun’un 215. maddesinde belirtilen suç ve suçluyu övme suçundan da mahkûmiyet
hükmü kurmuştur.
28. Başvurucunun temyizi üzerine Erzurum 2. Ağır Ceza
Mahkemesinin kararı, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2/5/2011 tarihli ve
E.2010/14857, K.2011/2662 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
B. İlgili Hukuk
29. 5237 sayılı Kanun’un “Suç
işlemek amacıyla örgüt kurma” kenar başlıklı 220. maddesinin (1) ve
(7) numaralı fıkraları şöyledir:
“Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla
örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile
araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki
yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı
için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.
…
(Değişik: 2/7/2012 – 6352/85 md.) Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla
birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak
cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın
niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir.””
30. 5237 sayılı Kanun’un “Silahlı
örgüt” kenar başlıklı 314. maddesinin(1)ve
(2) numaralı fıkraları şöyledir:
“Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde
yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on
yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye
olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.”
31. 5237 sayılı Kanun’un “Suçu
ve suçluyu övme” kenar başlıklı 215. maddesi şöyledir:
“İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu
suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, (11/4/2013 tarihli ve 6459 sayılı
Kanunun 10 uncu maddesiyle değişik, bu nedenle kamu düzeni açısından açık ve
yakın bir tehlikenin ortaya çıkması hâlinde) iki yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.”
32. 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun “Yükseköğretime giriş ve yerleştirme”
başlıklı 45. maddesi şöyledir:
"Yükseköğretime
giriş ve yerleştirme aşağıdaki şekilde yapılır:
a. Yükseköğretim kurumlarına giriş ve
yerleştirme işlemleri imkân ve fırsat eşitliğini sağlayacak tedbirleri almak
kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen usul ve esaslara göre
yapılır.
b. Yükseköğretim kurumlarına esasları
Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen merkezî sınavlarla girilir.
Yerleştirme puanlarının hesaplanmasında adayların ortaöğretim başarıları
dikkate alınır. Ortaöğretim bitirme başarı notları en küçüğü iki yüz elli, en
büyüğü beş yüz olmak üzere ortaöğretim başarı puanına dönüştürülür. Ortaöğretim
başarı puanının yüzde on ikisi yerleştirme puanı hesaplanırken merkezî sınavdan
alınan puana eklenir.
c. Ortaöğretim kurumlarını birincilik ile
bitiren adaylar için mevcut kontenjanların yanı sıra Yükseköğretim Kurulu
kararı ile ayrı kontenjanlar belirlenebilir.
d. Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarından
mezun olan öğrenciler, istedikleri takdirde bitirdikleri programın devamı
niteliğinde veya bunlara en yakın olan mesleki ve teknik önlisans
yükseköğretim programlarına sınavsız olarak yerleştirilebilir. Bu öğrencilerin
yerleştirilmesine ilişkin usul ve esaslar Milli Eğitim
Bakanlığının görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir.
e. Önlisans
mezunları için, ilişkili lisans programlarında belirlenmiş kontenjanın yüzde
onunu geçmeyecek şekilde Yükseköğretim Kurulu kararı ile her yıl dikey geçiş
kontenjanı ayrılabilir.
f. Yabancı uyruklu öğrenciler ile
ortaöğretimin tamamını yurt dışında tamamlayan öğrencilerin yükseköğretim
kurumlarına kabul usul ve esasları Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenir.
Uluslararası andlaşmalar gereği Türkiye’deki
yükseköğretim kurumlarında burslu olarak öğrenim görecek yabancı uyruklu
öğrencilerin yerleştirme işlemleri Yükseköğretim Kurulu tarafından yapılır.
g. Yükseköğretim Kurulunca belirlenecek usul
ve esaslara göre, belli sanat ve spor dallarında üstün kabiliyetli olduğu
tespit edilen öğrenciler ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunca
tespit edilen uluslararası bilimsel yarışmalarda ödül kazanan öğrenciler,
ilgili dallarda eğitim yapmak kaydıyla yükseköğretim kurumlarına
yerleştirilebilir. (Ek cümle: 16/2/2016-6676/4 md.)
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunca tespit edilen ve
Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen ulusal ve uluslararası düzeyde
düzenlenen bilimsel yarışmalarda ilk üçe giren öğrencilerin ilgili dallardaki
lisans programlarına yerleştirilmelerinde, merkezi sınavlardan almış oldukları
puanlara, bu maddenin (b) bendine göre hesaplanan ortaöğretim başarı puanı ve
bu puanın Yükseköğretim Kurulu tarafından tespit edilecek katsayı ile çarpımı
sonucu bulunacak puan eklenir."
33. 2547 sayılı Kanun’un “Öğrencilerin
disiplin işlemleri” başlıklı 54. maddesi şöyledir:
“Soruşturma, yetkiler ve cezalar:
a. Yükseköğretim kurumları içinde veya dışında
yükseköğretim öğrenciliği sıfatına, onur ve şerefine aykırı harekette bulunan,
öğrenme ve öğretme hürriyetini, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak
kısıtlayan, kurumların sükun, huzur ve çalışma düzenini bozan, boykot, işgal ve
engelleme gibi eylemlere katılan, bunları teşvik ve tahrik eden, yükseköğretim
mensuplarının şeref ve haysiyetine veya şahıslarına tecavüz eden veya saygı
dışı davranışlarda bulunan ve anarşik veya ideolojik olaylara katılan veya bu
olayları tahrik ve teşvik eden öğrencilere; eylem başka bir suçu oluştursa bile
ayrıca uyarma, kınama, bir haftadan bir aya kadar veya bir veya iki yarıyıl
için kurumdan uzaklaştırma veya yükseköğretim kurumundan çıkarma cezaları
verilir.
b. Bir fakülte, enstitü veya yüksekokulun
içinde veya dışında öğrencilerin işlemiş oldukları disiplin suçlarından dolayı
soruşturma yapmaya ve doğrudan gerekli cezayı vermeye veya disiplin kuruluna
sevk etmeye ilgili fakülte dekanı, enstitü veya yüksekokul müdürü yetkilidir.
c. Disiplin soruşturmasına, olay öğrenilince
derhal başlanılır ve soruşturma en geç on beş gün içinde sonuçlandırılır.
d. Hakkında kovuşturma yapılan öğrenciye sözlü
veya yazılı savunma hakkı verilir. Tanınan süre içinde savunma yapmayan öğrenci
bu hakkından vazgeçmiş sayılır.
e. Disiplin cezaları, ilgili öğrenciye yazı
ile bildirilir. Durum, öğrenciye burs veya kredi veren kuruluşa ve
Yükseköğretim Kuruluna duyurulur. Yükseköğretim kurumundan çıkarma kararlarına
karşı on beş gün içinde üniversite yönetim kuruluna itiraz edilebilir. Cezalar
öğrencinin dosyasına ve siciline işlenir.
f. Bu maddeye göre yapılacak işlemler
sırasında gerekirse öğrenciye, bağlı bulunduğu öğretim kuruluşunda, ilan
yoluyla tebligat yapılabilir.
g. Yükseköğretim kurumundan çıkarma kararı
bütün yükseköğretim kurumlarına, Yükseköğretim Kurulu, emniyet makamları ve
ilgili askerlik şubelerine bildirilir. (İptal ikinci cümle: Anayasa
Mahkemesi’nin 28/4/2011 tarihli ve E.: 2009/59, K.: 2011/69 sayılı Kararı
ile.)”
34. 2547 sayılı Kanunu’nun 54. maddesinin iptal edilen (g)
fıkrasının ikinci cümlesi şöyledir:
“Yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası
verilen öğrenciler, bir daha herhangi başka bir yükseköğretim kurumuna
alınamazlar.”
35. 2547 sayılı Kanunu’nun 65. maddesinin (a) fıkrasının
dokuzuncu bendi şöyledir:
“a. Aşağıdaki
hususlar Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle
düzenlenir:
…
(9) Öğretim elemanları, memur ve diğer
personel ile öğrencilerin disiplin işlemleri, disiplin amirlerinin yetkileri ve
disiplin kurullarının teşkili ve çalışması ile ilgili hususlar,”
36. Mülga Yönetmelik’in “Yükseköğretim
Kurumundan Çıkarma Cezasını Gerektiren Disiplin Suçları” başlıklı
10. maddesinin (e ) bendi şöyledir:
“Yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasını
gerektiren fiil ve haller şunlardır:
...
2) Kanun dışı kuruluşlara üye olmak, bu
kuruluşlar adına faaliyet yapmak veya yardımda bulunmak,”
37. Mülga Yönetmelik’in “Disiplin
Cezaları” başlıklı 5. maddesinin (e )
fıkrası şöyledir:
“Yükseköğretim Kurumundan Çıkarma: Öğrenciye,
bir daha yükseköğretim kurumlarından herhangi birine alınmamak üzere
öğrencilikten çıkarıldığının yazı ile bildirilmesidir.”
38. 18/8/2012 tarihli ve 28388 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin “Yükseköğretim Kurumundan Çıkarma Cezasını Gerektiren
Disiplin Suçları” başlıklı 9. maddesi ise şöyledir:
“(1) Yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasını
gerektiren eylemler şunlardır;
a) Mahkeme kararıyla kesinleşmiş olmak
kaydıyla, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, böyle bir örgütü yönetmek veya bu
amaçla kurulan örgüte üye olmak, üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette
bulunmak veya yardım etmek,
b) Yükseköğretim kurumlarında uyuşturucu veya
uyarıcı maddeleri satmak, satın almak, başkalarına vermek ve ticaretini yapmak,
c) 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile
Diğer Aletler Hakkında Kanuna aykırı olarak ateşli silahlarla, mermilerini ve
bıçaklarla saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel olarak yapılmış bulunan
diğer aletleri, patlayıcı maddeleri kullanmak,
ç) Kişilerin vücudu üzerinde cinsel davranışlarda bulunmak suretiyle
cinsel dokunulmazlıklarını ihlal etmek.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
39. Mahkemenin 13/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
40. Başvurucu; nevruz kutlamalarına katılması sebebiyle açılan
soruşturma neticesinde 2547 sayılı Kanun'da açıkça yer almamakla birliktegetirilen bir düzenlemeye istinaden yükseköğretim
kurumundan çıkarıldığını, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün kullanılması
sonucunda eğitim ve öğrenim hakkının ihlal edildiğini, eğitim hakkının
sınırlandırılabileceğini ancak bu sınırlamanın hakkın özüne dokunamayacağını ve
demokratik toplum düzenine aykırı olamayacağını, çıkarma cezasının verildiği
tarih itibarıyla hakkında sübuta ermiş bir ceza davasının bulunmadığını
belirterek Anayasanın 5., 13., 14. maddenin (2) ve 15. maddenin (1) numaralı
fıkraları ile 34., 38. ve 42. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüş;
tazminat ve adli yardım talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
41. Başvurucu, toplantı ve gösteri hakkı ile ifade özgürlüğünü
kullanmış olması nedeniyle hakkında verilen yükseköğrenimden çıkarma disiplin
cezasının eğitim ve öğrenim hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
42. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder. (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olay bakımından temel sorun,
başvurucunun katıldığı eylemde kullandığı ifadeler nedeniyle hakkında
yükseköğretimden çıkarma disiplin cezasının uygulanması olduğundan başvurucunun
şikâyetlerinin Anayasa'nın 26. maddesi ışığında 42. madde kapsamında
incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
43. Bakanlık görüş yazısında, başvurucunun eğitim hakkının ihlal
edildiğine ilişkin şikâyetinin kabul edilebilirliği yönünden herhangi bir görüş
bildirilmemiştir.
44. Başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden bulunmayan eğitim
ve öğrenim hakkının ihlal edildiğine dair başvurusunun, kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
45. Başvurucu, Anayasa’da ve 2547 sayılı Kanun’da açıkça yer
almamakla birlikte Yönetmelik'le getirilen bir düzenlemeye istinaden
yükseköğretim kurumundan çıkarıldığını, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün
kullanılması sonucunda eğitim ve öğrenim hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
46. Bakanlık görüş yazısında, eğitim hakkının kurum içi
kurallara uymayı sağlamak amacıyla bir eğitim kurumundan uzaklaştırma veya
çıkarma da dâhil olmak üzere disiplin tedbirlerine başvurmayı engellemediği,
ancak bu tip bir müdahalenin hakkın özüne zarar vermemesi ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nde (Sözleşme) yer alan diğer haklarla ters düşmemesi
gerektiği hususlarına dikkat çekilmiştir.
47. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyan dilekçesinde,
başvuru dilekçesinde belirttiği hususları tekrar etmiştir.
48. Anayasa’nın “Temel hak ve
hürriyetlerin sınırlanması” kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın
yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve
ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna,
demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük
ilkesine aykırı olamaz.”
49. Anayasa’nın “Eğitim ve
öğrenim hakkı ve ödevi” kenar başlıklı 42. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“Kimse, eğitim ve
öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.
Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir
ve düzenlenir.”
50. Sözleşme’ye ek Türkiye’nin taraf
olduğu 1 No.lu Ek Protokol’ün “Eğitim hakkı”
başlıklı 2. maddesi şöyledir:
“Hiç kimse eğitim hakkından yoksun
bırakılamaz. ...”
51. Anayasa’nın “Eğitim ve
öğrenim hakkı ve ödevi” kenar başlıklı 42. maddesinde kimsenin
eğitim ve öğrenim haklarından yoksun bırakılamayacağı, öğretim hakkının
kapsamının kanunla tespit edileceği ve düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
52. Sözleşme’ye ek 1 No.lu Protokol’ün
2. maddesinde ise hiç kimsenin eğitim hakkından yoksun bırakılamayacağı, bir
başka anlatımla herkesin eğitim hakkına sahip olduğu hüküm altına alınmıştır.
Eğitim hakkını düzenleyen bu ek Protokol iki cümleden oluşmaktadır. Bu
cümlelerden birincisinde eğitim hakkına ilişkin temel kural, ikincisinde ise
tamamlayıcı kural düzenlenmiştir. Birinci cümledeki temel kuralın “eğitim hakkından yoksun bırakılmama”
hakkını içerdiği kuşkusuzdur.
53. Başvuru konusu olaya benzer olaylarda uygulanacak ilkeler
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu tarafından Selçuk
Taşdemir (B. No: 2013/7860, 3/3/2016, §§ 62-67) kararında ortaya
konmuştur.
54. Bu ilkeler ışığında başvuruya konu olayda eğitim hakkına
müdahale bulunup bulunmadığının, sonrasında ise müdahalenin haklı sebeplere
dayanıp dayanmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
a. Müdahalenin Varlığı
55. Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde yükseköğrenim gören başvurucunun“yasa dışı örgüte üye
olmak ve örgüt adına faaliyette bulunma” fiilinden dolayı yükseköğretim
kurumundan çıkarma disiplin cezası ile cezalandırılmasının, başvurucunun eğitim
ve öğrenim hakkına yönelik bir müdahale oluşturduğunda herhangi bir kuşku
bulunmamaktadır (Selçuk Taşdemir,
§ 69).
b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
56. Yukarıda anılan müdahale Anayasa’nın 42. maddesine
dayanmadığı ve Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine
getirmediği müddetçe Anayasa’nın 42. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu
nedenle sınırlamanın; Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen öze dokunmama,
Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilmiş olma, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa'nın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet'in gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının
belirlenmesi gerekir (Selçuk Taşdemir,
§ 70).
i. Kanunilik
57. Başvurucu, disiplin cezasına neden olan Yönetmelik'in 10.
maddesinin (e) bendinin 2547 sayılı Kanun’da açıkça yer almadığını ileri
sürmüştür.
58. 2547 sayılı Kanun’a uygun olarak kabul edilen mülga
Yönetmelik’in ilgili hükmünün öngörülebilir ve ulaşılabilir bir şekilde “kanun dışı kuruluşlara üye olma, bu kuruluşlar adına
faaliyet yapma veya yardımda bulunma” eylemine karşılık disiplin
yaptırımını kabul ettiğinden başvurucunun eğitim ve öğrenim hakkına yönelik
müdahalenin kanuni dayanağının olduğu açıktır (Selçuk
Taşdemir, §§ 72-74).
ii. Meşru Amaç
59. Eğitim hakkının kısıtlanmasında Anayasa ve Sözleşme’de sınırlı sayıda belirtilmiş meşru amaçlar
listesi bulunmamaktadır. Bu nedenle yüksek öğrenim görenler açısından eğitim
hakkında yapılacak düzenlemelerde Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenen genel
ilkeler çerçevesinde meşru amaçların ne olabileceği hususunda devletin geniş
bir takdir alanı bulunmaktadır. Bu nedenle üniversite yönetiminin, kurum içi
düzenin sağlanması ve korunmasını sağlamak amacıyla disiplin yaptırımı uygulamasının
meşru bir amaç çerçevesinde yapıldığı kabul edilmelidir (Selçuk Taşdemir, §§ 75-77).
iii. Demokratik Toplum
Düzeninde Gerekli Olma ve Ölçülülük
60. Başvurucu, nevruz kutlamasına katılmış olması nedeniyle
toplantı ve gösteri hakkı ile ifade özgürlüğünün kullanıldığı gerekçesiyle
açılan ceza davası sonucunda verilen karar dikkate alınarak yükseköğretim
kurumundan çıkarma cezası ile cezalandırıldığını, bu şekildeki eğitim hakkının özüne
dokunulmakla hakkın ortadan kaldırıldığını, yapılan bu müdahalenin demokratik
toplumun gereklerine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
61. Bakanlık görüşünde, eğitim hakkına yönelik müdahalelerin
incelenmesinde yukarıda belirtilen (bkz. § 46) Sözleşme hükümleri ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarının dikkate alınması gerektiği
belirtilmiştir.
62. Anayasa’nın 42. maddesi ile 13. maddesinin birlikte
değerlendirilmesinde eğitim ve öğrenim hakkının kapsamı belirlenirken
Anayasa’nın özüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet'in
gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olarak kanunla bazı sınırlamalar
getirilebilirse de bunlar eğitim ve öğretim hakkını tamamen ortadan kaldıracak
nitelikte olamaz. Demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde
sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin özüne
dokunup temel hak ve özgürlükleri tümüyle kullanılamaz hâle getiren
sınırlamalar, demokratik toplum düzeni gerekleriyle uyum içinde sayılamaz (AYM,
E.2009/59, K.2011/69, 28/4/2011).
63. Yükseköğrenim gören öğrencilerin eğitim kurumunda uyması
gereken kurallar ve bunlara uyulmaması hâlinde verilebilecek disiplin cezaları,
genel hüküm niteliğindeki 2547 sayılı Kanun’un 54. maddesinde düzenlenmiş olup hangi
hâllerde hangi disiplin cezasının verileceği ise Yönetmelik’e bırakılmıştır.
Disiplin suç ve cezaları, öğrencilerin disiplin işlemleri, disiplin amirlerinin
yetkileri ve disiplin kurullarının teşkili ve çalışması ile ilgili hususlar ise
aynı Kanun’un 65. maddesinin (a) fıkrasının (9) numaralı bendinde
açıklanmıştır.
64. 2547 sayılı Kanun’da verilebilecek disiplin suçları ve
cezaları “yükseköğretim kurumları içinde
veya dışında yükseköğretim öğrenciliği sıfatına, onur ve şerefine aykırı
harekette bulunan, öğrenme ve öğretme hürriyetini, doğrudan doğruya veya
dolaylı olarak kısıtlayan, kurumların sükün, huzur ve
çalışma düzenini bozan, boykot, işgal ve engelleme gibi eylemlere katılan,
bunları teşvik ve tahrik eden, yükseköğretim mensuplarının şeref ve haysiyetine
veya şahıslarına tecavüz eden veya saygı dışı davranışlarda bulunan ve anarşik
veya ideolojik olaylara katılan veya bu olayları tahrik ve teşvik eden
öğrencilere; eylem başka bir suçu oluştursa bile ayrıca uyarma, kınama, bir
haftadan bir aya kadar veya bir veya iki yarıyıl için kurumdan uzaklaştırma
veya yükseköğretim kurumundan çıkarma cezaları” şeklinde
belirtilmiştir.
65. Kanun çerçevesinde hazırlanan Yönetmelik ile uygulanacak
disiplin suç ve cezalarının amacı, mahiyeti, kapsamı, sınırları ve uygulanma
koşulları açıklığa kavuşturulmuştur. Söz konusu disiplin cezasının uygulandığı
tarihte yürürlükte bulunanYönetmelik'in 10.
maddesinin (e) bendinde “Yükseköğretim
kurumundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller”den
birinin de “Kanun dışı kuruluşlara üye olma, bu kuruluşlar adına faaliyet yapma
veya yardımda bulunma” olduğu ifade edilmiştir.
66. Kanun ve Yönetmelik kapsamında yalnızca bir disiplin suçu ve
buna karşılık bir disiplin cezası öngörülmemiş, disiplin suçunun niteliğine
göre kademeli olarak bir disiplin cezası sistemi de öngörülmüştür. Somut olayda
başvurucu 19/3/2006 tarihinde bir grup üniversite öğrenci ile birlikte
PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün gençlik yapılanması olan YÖGEH içinde faaliyet
gösterdiği gerekçesiyle ve daha önce almış olduğu disiplin cezaları da gözönünde bulundurularak Üniversite Disiplin Kurulu
tarafından yükseköğrenim kurumundan çıkarma cezası ile cezalandırılmıştır (bkz.
§ 10). Başvurucu, söz konusu Yönetmelik kapsamında bir daha yükseköğretim
kurumlarından herhangi birine alınmamak üzere disiplin cezasının sonucu olarak
öğrencilikten çıkarılmıştır.
67. Avrupa İnsan Hakları Komisyon'una göre eğitim hakkı, ulusal
hukuk kurallarına uymak amacıyla bir eğitim kurumundan uzaklaştırma veya
çıkarma da dâhil olmak üzere disiplin tedbirlerine başvurmayı engellememektedir
(Yanasık/Türkiye, (k.k.),
B. No: 14524/89, 6/1/1995).
68. Ancak AİHM, eğitim hakkına getirilen sınırlamaların “hakkın özüne zarar verecek ve etkililiğini azaltacak”
genişlikte olmaması gerektiğini, bunun için de sınırlamaların ilgilileri
yönünden “öngörülebilir”
olmasının ve “meşru bir amacı”
takip etmesinin şart olduğunu vurgulamaktadır. Ancak AİHM'e
göre devlet, Sözleşme’nin 8 ila 11. maddelerinde olduğunun aksine ek 1 No.lu
Protokol’ün 2. maddesi kapsamında bir meşru amaçlar listesi ile bağlı değildir
(Catan ve diğerleri/Moldova ve Rusya, [BD], B.
No: 43370/04, 8252/05, 18454/06, § 140). Belirtilen koşullara ek olarak bir
sınırlama, ancak kullanılan araç ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir
“orantılılık” ilişkisi varsa Protokol ile uyumlu olabilir (Leyla Şahin/Türkiye, 44774/98, 10/11/2005,
§ 154).
69. Diğer taraftan eğitim hakkına getirilen sınırlamalar,
Sözleşme ve eki protokollerde yer alan haklarla da çatışmamalıdır (Belçika Eğitim Dili Davası, B. No:
1474/62..., 23/7/1968). Bunun için Sözleşme ve eki protokol hükümlerinin bir
bütün hâlinde dikkate alınması ve ek 1 No.lu Protokol’ün 2. maddesinin
özellikle Sözleşme’nin 8., 9. ve 10. maddeleri ışığında yorumlanması gerekir (Leyla Şahin, § 155). Belirtilen çerçevede
kalmak kaydıyla taraf devletler sınırlama konusunda belli bir “takdir yetkisi”ne sahiptir ve bu takdir
aralığı genellikle toplum ve ilgili kişiler için önemine ters orantılı şekilde
eğitimin seviyesine bağlı olarak artmaktadır (Ponomaryovi/Bulgaristan, 5335/05, 21/6/2011, § 56).
70. Hak ve özgürlüklere yapılacak her türlü sınırlamada devrede
olan güvencelerden biri de Anayasa’nın 13. maddesinde ifade edilen “ölçülülük ilkesi”dir. Bu ilke, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına
ilişkin başvurularda öncelikli olarak dikkate alınması gereken bir güvencedir.
Anayasa’nın 13. maddesinde demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük
ilkeleri iki ayrı kriter olarak düzenlenmiş olmakla birlikte bu iki kriter
arasında sıkı bir ilişki vardır. Temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir
sınırlamanın demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte, başka bir
ifadeyle güdülen kamu yararı amacını gerçekleştirmekle birlikte temel haklara
en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup olmadığının
incelenmesi gerekir (AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007).
71. Anayasa Mahkemesinin kararlarına göre ölçülülük, temel hak
ve özgürlüklerin sınırlanma amaçları ile araç arasındaki ilişkiyi yansıtır.
Ölçülülük denetimi, ulaşılmak istenen amaçtan yola çıkılarak bu amaca ulaşılmak
için seçilen aracın denetlenmesidir. Bu sebeple ifade özgürlüğü alanında
getirilen müdahalelerde, hedeflenen amaca ulaşabilmek için seçilen müdahalenin
elverişli, gerekli ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir (Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343,
5/6/2015, § 71). Bu ilke, şüphesiz diğer temel hak ve özgürlüklere yapılacak
müdahaleler bakımından da geçerlidir.
72. Başvuru konusu olayda başvurucunun Üniversite yerleşkesi
dışında nevruz kutlaması dolayısıyla 19/3/2006 Pazar günü Alibaba
Mahallesi Kızılırmak Sitesi'nin arkasındaki boş arazide yapılan gösterilere
PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün Sivas ilinde faaliyet gösteren gençlik
yapılanması içinde hareket edenlerle birlikte katıldığı ve çekilen kamera ve
fotoğraf görüntülerinden örgütün marşı olarak bilindiği iddia edilen “Her Nepeş” adlı
marşı söylediği ve yasa dışı slogan attığının tespit edilmesi nedeniyle yasa
dışı örgüte üye olma ve örgüt adına faaliyette bulunma fiilinin sübuta
erdiğinden bahisle hakkındaYönetmelik'in 10.
maddesinin (e) bendinde belirtilen “kanun
dışı kuruluşlar adına faaliyet yapma veya yardımda bulunma”
eyleminin gerçekleşmiş olması ve daha önce benzer eylemden dolayı almış olduğu
üç kez disiplin cezası da gözönünde bulundurularak
yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
73. Başvurucu, aynı süreçte disiplin cezasına dayanak fiilinin
de içinde bulunduğu olaylarla ilgili olarak (bkz. § 12) Erzurum 2. Ağır Ceza
Mahkemesinde PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün Sivas ilinde faaliyet gösteren
gençlik yapılanması içinde hareket ettiği ifade edilen diğer sanıklarla
birlikte yargılanmıştır. Mahkeme yükseköğretim kurumundan çıkarma disiplin
cezasının gerekçesi olarak gösterilen olayda“Kürdistan Derim Marşı” olarak bilinen “İleri” ve “Ey Düşman” adlı marşlarının söylendiğini, terör örgütü
lideri Abdullah Öcalan’ı övücü ve şiddeti teşvik eden ve şiddete çağıran
sloganlar atıldığını tespit ederek iddianamede açıklanan eylemlerle birlikte bu
eylemlerin örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu sonucuna vararak başvurucunun
mahkûmiyetine karar vermiştir. İdare Mahkemesi de Ağır Ceza Mahkemesinin bu
kararı üzerine başvurucuya verilen disiplin cezasını “davacının 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 314/2. maddesinde
yer verilen terör örgütü üyesi olmak suçundan mahkum olduğu açık olduğundan,
durumuna uygun olarak Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nin,
10. maddesinin, (e) bendi hükmü uyarınca davacının yükseköğretim kurumundan
çıkarılmasına ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık
bulunmamaktadır.” şeklindeki gerekçeyle hukuka uygun bularak
disiplin cezasına ilişkin açılan iptal davasını reddetmiştir (bkz. § 12).
74. AİHM, eğitim hakkının devletin düzenleme yapmasını
gerektirdiğini, ancak bu düzenlemenin hakkın özünü zedelememesi gerektirdiğini
(Campbell ve Cosans/İngiltere,
B. No: 7511/76, 7743/76, 25/2/1982, § 41) ve bu hakkın bütün disiplin
cezalarını dışlamadığını değerlendirmektedir. Öğrencilerin eğitimlerine devam
etmek için başka müesseselere kaydolmalarına ulusal mevzuatlar engel teşkil
etmediği sürece öğrencilerin geçici uzaklaştırılmaları veya okuldan atılmaları Sözleşme'ye ek 1 No.lu Protokol'ün 2. maddesine aykırılık
teşkil etmemektedir (Yanasık/Türkiye).
75. Eğitim ve öğretim kurumlarınca öğrenciler için eğitim ve
öğretim faaliyetleri süresince uygulanacak disiplin kuralları içinde ağır
disiplinsizlik eylemleri için eğitim veya öğretim kurumundan öğrencinin
çıkarılmasını öngören düzenlemeler getirebilirse de hakkın kullanımı tümüyle
engellenemez. Bu çerçevede bir yükseköğretim kurumundan disiplin cezası sonucu
çıkarılan öğrencilerin daha sonra başka bir yükseköğretim kurumunda
öğrenimlerine devamını engelleyen 2547 sayılı Kanunu’nun 54. maddesinin (g) fıkrasındaki
"Yükseköğretim kurumundan çıkarma
cezası verilen öğrenciler, bir daha herhangi başka bir yükseköğretim kurumuna
alınamazlar." şeklindeki düzenleme, yüksek öğrenim hakkından
yararlanmayı imkânsız hâle getirerek hakkın özüne dokunduğu gerekçesiyle Anayasa’nın
13. ve 42. maddelerine aykırı görülerek Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilmiştir (AYM, E.2009/59, K.2011/69, 28/4/2011).
76. Eğitim hakkının kısıtlanmasına dair meşru amaç ve sınırlama
arasındaki dengenin sağlanması, hakkın korunması için elzemdir. Bu dengeyi
sağlarken meşru amaç çerçevesinde elde edilmek istenen beklentiler ile hakkın
sınırlandırılmasında kullanılan araçlar arasındaki orantılılık
değerlendirilmelidir. Anılan orantılılık incelemesinde dikkat edilmesi gereken
bir husus da meşru amaç çerçevesindeki beklentilerin makul ve kabul edilebilir
olup olmadığıdır (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri,§
81).
77. Yükseköğrenimde disiplinin ve güvenliğin sağlanması için
disiplin tedbirlerinin uygulanması idarenin takdir alanı içinde olup makul ve
kabul edilebilir bir tedbirdir. Bu çerçevede kanun dışı kuruluşlar adına
faaliyette bulunma veya yardımda bulunma eylemini işlemiş olması nedeniyle
başvurucunun yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasıyla cezalandırılması kurum
içi disiplinin korunması ve yüksek öğrenimde öğrenim gören kişilerin güvenliği
açısından kabul edilebilir bir tedbirdir. Bununla birlikte disiplin yaptırımı nedeniyle
yükseköğretimden çıkarılan öğrencilerin başka eğitim kurumlarına başvurma
imkânlarının bulunması da hakkın korunması bakımından büyük önem taşımaktadır.
78. Başvurucunun, disiplin cezasının verildiği 2006 tarihinde
yürürlükte bulunan 2547 sayılı Kanun’un 54. maddesinin (g) fıkrası gereğince
disiplin cezasının niteliği gereği herhangi başka bir yükseköğretim kurumuna
bir daha başvuru imkânını ortadan kaldıran hüküm, Anayasa Mahkemesince 2011
yılında iptal edilmiştir. Dolaysıyla disiplin işleminin uygulandığı tarihten bu
tarihe kadar başvurucunun başka bir yükseköğretim kurumuna başvurma imkânı
bulunmamaktadır. Ancak bu tarihten sonra yükseköğrenimden disiplin nedeniyle
uzaklaştırılan öğrencilerin aynı Kanun'un 45. maddesinde belirtilen şartlar
çerçevesinde yeniden yükseköğrenim sınavlarına katılma hakkı devam etmektedir Bu kapsamda başvurucunun 2011 yılından sonra başvurması
hâlinde yükseköğrenim sınavlarına katılmasını engelleyen hukuki bir engel
bulunmamaktadır. Kaldı ki başvurucunun bu tarihten sonra yükseköğrenime
başvuramadığına ya da başvurduğu hâlde kabul edilmediğine dair bir şikâyeti de
yoktur.
79. Bu belirlemelere göre kanun dışı kabul edilen PKK terör
örgütüne üye olma eylemini gerçekleştiren başvurucu, bu eyleme karşılık gelen
yükseköğretimden çıkarma disiplin cezasıyla cezalandırılması sonucu 2006 ile
2011 tarihleri arasında eğitim hakkından mahrum bırakılmış ise de bu sürenin
başvuru konusu olayda makul olduğu ve müdahalenin bu nedenle orantılı olduğu
değerlendirilmelidir.
80. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 42. maddesinde güvence
altına alınan eğitim ve öğrenim hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Eğitim ve öğrenim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 42. maddesinde güvence altına eğitim ve öğrenim
hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE,
E. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA
13/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.