TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İZZET ORHAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7259)
|
|
Karar Tarihi: 30/3/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Alparslan ALTAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Tuğba YILDIZ
|
Başvurucular
|
:
|
İzzet ORHAN
ve diğerleri [bkz. ekli tablonun B satırı]
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Ali
ARTUK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurular, terör olayı nedeniyle köyü terk etmeye mecbur
kalınması sonucu 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden
Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvuruların ve
açılan davaların reddedilmesive makul sürede
sonuçlandırılmaması nedenleriyle adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular, muhtelif tarihlerde Ağrı 3. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formları ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruların Komisyona sunulmasına engel
teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Başvurucular, adli yardım talep etmişse de bireysel başvuru
yapıldıktan sonra harçların yatırıldığı görülmüştür.
4. Birinci Bölüm ve İkinci Bölüm Komisyonlarınca muhtelif
tarihlerde, başvuruların kabul edilebilirlik incelemelerinin Bölümler
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanları tarafından muhtelif tarihlerde, başvuruların
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın muhtelif tarihli yazılarında Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen
başvurular hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
7. Anayasa Mahkemesi tarafından ekli tablonun A satırında
başvuru numaraları belirtilen dosyaların konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle
2013/7259 başvuru numaralı dosya ile birleştirilmesine, incelemenin 2013/7259
başvuru numaralı dosya üzerinden yürütülmesine ve diğer bireysel başvuru
dosyalarının kapatılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
8. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucular, Iğdır ili Tuzluca ilçesi Kartutan
köyünde ikamet etmekte iken 1994 yılında meydana gelen terör olayları ve köy
muhtarı babaları H.O.nın
öldürülmesi neticesinde köyün boşaltılması nedeniyle yerleşim yerlerinden göç
etmek zorunda kaldıklarını iddia etmişlerdir.
10. Başvurucular, ekli tablonun C satırında belirtilen
tarihlerde 5233 sayılı Kanun kapsamına giren zararlarının karşılanması
talebiyle Iğdır Valiliği Zarar Tespit Komisyonuna (Komisyon) başvurmuşlardır.
11. Ekli tablonun D satırında tarih ve sayıları belirtilen
Komisyon kararlarında, terör olayları sonucu oluşan zararların karşılanması
talebiyle yapılan başvurularda, dosyalarda yer alan bilgi ve belgeler uyarınca
başvuruculara belirlenen miktarlarda tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
Başvuruculardan İzzet Orhan
açısından isegösterilen (bkz. § 14) gerekçe ile
talebin reddine karar verilmiştir.
12. Başvurucular tarafından sulhname
tasarısı imzalanmayarak Komisyon kararında belirtilen miktarın eksik
hesaplandığı gerekçesiyle iptal davası açılmıştır.
13. Belirtilen Komisyon kararları aleyhine başvurucular
tarafından açılan iptal davalarında, ekli tablonun E satırında tarihleri
gösterilen Erzurum İdare Mahkemeleri kararları ile dava konusu işlemin iptaline
karar verilmiştir. Kararların gerekçelerinin ilgili kısmı şöyledir:
" ...
ara kararı ile davalı idareden,Iğdır İli Tuzluca
İlçesi Kartutan Köyü’nde 1993 yılı ve sonrasında
yaşanan terör olayları nedeniyle uğranılan zarar ziyandan dolayı aynı
tarihlerde Kartutan Köyü ile ilgili olarak tutulan
tüm tutanaklar ile olayla ilgili tüm diğer bilgi ve belgeler istenilmiş olup,
davalı idare tarafından ara kararına cevaben verilen yazı ile eklerinin
incelenmesi neticesinde; 15.5.2006 tarihinde yapılan ve Iğdır İli'ndeki birçok köyü kapsayan keşifle ilgili başvuru
sahibi veya yetkili temsilcisine keşif yeri ile gün ve saatinin yazılı olarak
bildirildiğine ilişkin tebliğ ve tebellüğ belgeleri ile hazır bulunmadıklarını
gösteren tutanağa ilişkin herhangi bir belgenin ibraz edilmediği görülmüştür.
Olayın Mahkememizce değerlendirilmesi
neticesinde; Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması
Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesinde belirtilen usule uyulmaksızın keşif
yapıldığı, keşif yeri ile gün ve saatinin davacıya veya yetkili temsilcisine
yazılı olarak bildirilmediği; başvuru sahibinin kendisi veya yetkili temsilcisi
ve varsa şahitlerinin keşif mahallinde hazır bulundurulmadığı hususunun dava
dosyası mündericatında yer alan ... keşif tutanağından anlaşıldığından, eksik incelemeye
ve usule aykırı biçimde yapılan keşfe dayalı olarak tesis edilen dava konusu
işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır."
- Başvurucu İzzet Orhan
açısından ise belirtilen (bkz. § 15) ve "dava
dosyasına sunulan 19.01.1989 tarihli Tuzluca Noterliği kur'a
tutanağına göre, yapılan kur'a çekimi sonucunda davcıya da afet nedeniyle Devlet tarafından yapılan
konutlardan birisinin tahsis edildiği anlaşıldığı ..." gerekçeleri ile davanın reddine
hükmedilmiştir.
14. İdare Mahkemelerinin iptal kararları üzerine Komisyon
tarafından ekli tablonun F satırında tarih ve sayıları gösterilen karalarla
taleplerin reddine karar verilmiştir. Kararların ilgili kısmı şöyledir:
"...müracaatına ilişkin babası H.O'nun terör örgütü tarafından
öldürülmesi sonucu komisyonumuzca ... 14.035,00 TL tazminat ödendiği kendisine
hissesi oranında tazminatı verildiği, yine adı geçen köye kadastro henüz
girmediğinden mahalli bilirkişilerce babası H.O. adına belirlenen tüm yapı ve
taşınmazları için komisyonumuzca alınan ... kararlaanneleri
Ö.O.'ya 6.400,00 TL tazminat ödendiği
belirlendiğinden mükerrer talebin reddine ... karar verildi."
15. Belirtilen Komisyon kararı aleyhine başvurucular tarafından
tekrar açılan iptal davalarında, ekli tablonun G satırında tarihleri gösterilen
Erzurum İdare Mahkemeleri kararları ile davanın reddine hükmedilmiştir.
Kararların gerekçelerinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Uyuşmazlığın çözümü için Mahkememizce
yapılan ara kararlara verilen cevapların incelenmesinden; Iğdır Valiliği
Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü'nün 11.11.2009 gün ve 2345 sayılı yazısında; Kartutan Köyü'nde 14-25.11.1983 tarihinde meydana gelen
şiddetli yağmurlar sonucu oluşan afet nedeniyle 11 ailenin hak sahibi kabul
edildiği ve bu ailelerin Tuzluca ilçesinde yapılan afet konutlarına 1989
yılında yerleştirildikleri, Tuzluca Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü'nün
18.01.2010 gün ve 50 sayılı yazısında; 1993-1999 yılları arasında genel nüfus
sayımı yapılmadığı, ancak 1997 yılında genel nüfus tespiti yapıldığı ve burada Kartutan Köyü nüfusunun sıfır olarak tespit edildiği,
28.07.2009 tarihli Jandarma tutanağında; Kartutan
Köyü'nde terör olayı meydana gelmediği, başvurucuların iddia ettikleri terör
olayının Seyisçeşme Tepe'de meydana geldiği, buranın
da Kartutan Köyü dışında bulunduğu, Jandarma
tarafından tutulan 15.11.2010 tarihli tutanakta; 1993-2000 yılları arasında Kartutan Köyü'nde geçici köy korucusu bulunmadığı ve
görevlendirilmediği, İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü'nün
19.12.2005 gün ve 76-1 sayılı onayıyla; Kartutan Köyü
halkının 1992 yılından itibaren ekonomik ve sosyal nedenlerle köyü terk ederek
başka yerleşim birimlerine yerleşmeleri ve köyde yerleşik nüfusun bulunmaması
nedeniyle tüzel kişiliğinin kaldırılmasına karar verildiği, Tuzluca İlçe Seçim
Kurulu Başkanlığı'nın 03.11.2010 gün ve 261 sayılı yazısında; 27 Mart 1994
tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimleri öncesinde Kartutan Köyü halkı topluca Tuzluca İlçe Merkezi Kartutan Afet Konutlarına yerleştirildiğindenYüksek
Seçim Kurulu Başkanlığı'nın 25.12.1993 gün ve 30 sayılı yazısı ekinde yer alan
165 sayılı kararı gereği Kartutan Köyü'nde sandık
kurulamadığı ve muhtar seçilemediği, 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan
Milletvekilliği Genel Seçimlerinde Kartutan Köyü'nün
sandık bölgesi ilan edilmediği, Tuzluca İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı'nın anılan
yazısı eklerinde yer alan belgelerde ise; Kartutan
Köyü Muhtarı Hasan Orhan'ın 17.02.1994 tarihli dilekçesinde; köylerinde heyelan
olması nedeniyle Tuzluca ilçe merkezinde kendilerine konut yapıldığı, söz konusu
afet konutlarına kendi köyleri adına sandık kurulması talebinde bulunulduğu,
dolayısıyla o tarih itibariyle anılan gerekçeyle köyün boşaldığının muhtarca
zımnen kabul edildiği, Tuzluca Kaymakamlığı Mahalli İdareler Bürosu'nun
03.03.1994 gün ve 310 sayılı yazısında da, Kartutan
Köyü'nün tamamen boşaltılarak Tuzluca ilçe merkezindeki afet konutlarına
yerleştiklerinin belirtildiği görülmüştür.
Bu durumda, yukarıda belirtilen hususların
birlikte değerlendirilmesinden, Kartutan Köyü'nün
idarece resmi şekilde veyaköy halkıtarafından
terör kaygısıyla fiilenboşaltılmadığı, dolayısıyla
... 5233 sayılı Yasadan yararlanma imkanı bulunmadığı
anlaşıldığından, ... başvurunun reddine dair dava konusu işlemde hukuka
aykırılık görülmemiştir..."
16. Başvurucuların temyizi üzerine ekli tablonun H satırında
gösterilen tarihlerde Danıştay Onbeşinci Dairesi
ilamları ile kararların usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçelerde ileri sürülen
temyiz nedenlerinin kararların bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği
belirtilerek hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.
17. Başvurucular tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuş,
ekli tablonun I satırında belirtilen tarihlerde karar düzeltme talepleri
Danıştay Onbeşinci Dairesinin ilamları ile
reddedilmiştir.
18. Karar düzeltme isteminin reddi kararları başvuruculara
tebliğ edilmiş ve başvurucular muhtelif tarihlerde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
19. 5233 sayılı Kanun’un 4., 6., 7., 8., geçici 1., geçici 3.,
geçici 4. maddeleri, 24/6/2013 tarihli ve 2013/5034 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı Eki Karar’ın 1. maddesi, Danıştay Onuncu Dairesinin 20/2/2009 tarihli ve
E.2008/6679, K.2009/1227 sayılı kararı (Celal
Demir, B. No: 2013/3309, 6/2/2014, §§ 15-28).
20. 5233 sayılı Kanun'un 1. maddesi şöyledir:
"Bu
Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen
faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının
karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir."
21. Aynı Kanun'un 2. maddesi şöyledir:
"Aşağıda
belirtilen zararlar bu Kanunun kapsamı dışındadır:
...
d)
Terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik
kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple
uğradıkları zararlar."
22. Danıştay Onuncu Dairesinin 30/12/2008 tarihli ve
E.2008/4141, K.2008/9584 sayılı kararı şöyledir:
"Öte yandan; kişilerin malvarlıklarına
ulaşamamaları nedeniyle uğradıkları zararların 5233 sayılı Yasa uyarınca tazmini;
köyün, idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılması halinde mümkün
olabileceğinden; Mahkemece bozma kararı üzerine davacının ikamet ettiği köyün
boşaltılıp boşaltılmadığının araştırılmasından sonra bir karar verilmesi
gerektiği tabiidir.
..."
23. Danıştay Onuncu Dairesinin 31/12/2008 tarihli ve
E.2008/5548, K.2008/9733sayılı kararı şöyledir:
"5233 sayılı Yasanın yukarıda aktarılan
maddelerinin değerlendirilmesinden; kişilerin malvarlıklarına ulaşamaması
nedeniyle uğradıkları zararın 5233 sayılı Yasa uyarınca tazmininin, terörle
mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu meydana gelmesi şartına bağlı
bulunduğu; başka bir ifadeyle, köyün, idarece veya köy halkı tarafından tamamen
boşaltılması halinde söz konusu zararların tazmini yoluna gidilebileceği;
güvenlik kaygısına dayansa dahi, terör olayları sonucu köyü terk edenlerin
malvarlıklarına ulaşamaması nedeniyle uğradıkları zararın, sadece köyün idarece
veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılması halinde ve köyün
boşaltılmasından köye dönüşün başladığı tarihe kadar geçen süreçle sınırlı
olarak tazmininin mümkün olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Zira, boşaltılan bir
köye dönüşün başlaması, o köyde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanaklarına
kavuşulduğu anlamına gelmektedir. Köye dönüş için sağlanması zorunlu olan
asgari güvenlik düzeyi ölçütünün ise objektif olması gerektiği; başka bir
anlatımla, köye geri dönen ve dönmeyen kişilere göre değişmemesi gerektiği de
tabiidir.
Bu kabule göre, uyuşmazlığa konu olayda,
davacının terör olayları sonucu terk ettiği Yoncalıbayır
Köyü'nde bulunan malvarlığına ulaşamamasından kaynaklanan zararının; sadece
köyün boşaltılmasından, köye dönüşün başladığı tarihe kadar geçen süreçle
sınırlı kalmak kaydıyla tazmini olanaklı bulunduğundan, davalı idarece yaptırılan
bilirkişi incelemesi sonucu 1 yıllık süre üzerinden hesaplanan miktarın
ödenmesi yolundaki dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
..."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 30/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvurular incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
25. Başvurucular ikamet ettikleri Iğdır ili Tuzluca ilçesi Kartutan köyünde 1994 yılında terör olaylarının
yoğunlaşması ve muhtarın öldürülmesi nedeniyle güvenlik kaygısıyla köyün
boşaltıldığını, 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptıkları talebin ve akabinde
açtıkları davanın reddedildiğini, Komisyonun ilk kararında tazminata
hükmetmişken daha sonra verdiği kararla önceki kararından haksız olarak
döndüğünü, köyde sürekli çatışma ortamının var olması karşısında devletin
yeterli güvenli ortamı sağlayamadığını, Mahkeme kararlarının kendi içinde
çelişkili olduğunu, komşu köylerde yaşayanlara terör nedeniyle tazminat
verildiğini, köyün yoğun kış şartlarına rağmen yıllardır boşaltılmadığını,
terör olayı nedeniyle boşaltıldığını, köyün sosyal ve ekonomik nedenlerle
boşaltıldığı fikrinin soyut ve afaki olduğunu, mal varlıklarına ulaşamamaktan
dolayı maddi zararların olduğunu, yapılan yargılamaların on yılı geçtiğini ve
makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek Anayasa’nın19., 35., 36. ve 45.
maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini iddia etmişler ve maddi
tazminat talebinde bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
26. Başvuruformları ve ekleri
incelendiğinde başvurucular, 5233 sayılı Kanun kapsamındaki zararlarının
tazmini amacıyla açtıkları davaların reddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 19.,
35., 36. ve 45. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini iddia
etmişlerdir. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki
nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi
takdir eder (Tahir Canan, B. No:
2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların ihlal iddiaları aşağıdaki başlıklar
altında incelenmiştir:
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
a. Yargılamanın Sonucu
İtibarıyla Adil Olmadığına İlişkin İddia
27. Başvurucular Komisyonlarca verilen kararın akabinde
açtıkları davadan sonuç alamadıklarını, göç etmeye mecbur kalmaları nedeni ile
mal varlıklarına ulaşamadıklarını, tarım, hayvancılık ve diğer köy geçim
kaynaklarından mahrum kaldıklarını taşınma ile kira, taşınma gibi zararlarının
olduğunu anılan zararlara köy boşaltma eylemleri ile sebebiyet verilmiş
olmasına rağmen zararlarının tazmin edilmediğini belirterek mülkiyet hakkının
ihlal edildiğinden şikâyetçi olmuş; yargılama sürecinde yapılan incelemeler ve
lehine olmayan yargı kararı temeline dayandırıldığı tespit edilen bu iddiaların
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
28. Başvurucular yargılamanın adil olmadığı iddiası kapsamında
ayrıca Komisyonun ve Mahkemenin kararlarının çelişkili olduğunu, iddialarının
esastan incelenmediğini, yeterli araştırmanın yapılmadığını, 1994 yılında
muhtarın öldürüldüğünü, yaşanan olaylar neticesinde güvenlik nedeniyle göç
etmeye mecbur kaldıklarını, oluşan zararları için yeterli bir giderim imkânı
kendilerine sağlanmadığını iddia etmişlerdir.
29. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrasında, bireysel başvurulara
ilişkin incelemelerde kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların incelemeye
tabi tutulamayacağı, 6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013,
§ 24).
30. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
bariz takdir hatası içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu
şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir
hatası veya açık keyfîlik içermedikçe Anayasa
Mahkemesince esas yönünden incelenemez (Necati
Gündüz ve Recep Gündüz, § 26).
31. Başvurucular maddi vakıa ve delillerin hatalı takdiri
neticesinde davalarının reddedildiğini, bu kapsamda Derece Mahkemelerince
delillerin takdirinin hatalı ve hükmün sonuç itibarıyla hukuka aykırı olduğunu
belirtmekte olup başvurucuların iddialarının özünün, Derece Mahkemelerince
delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet
olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu
anlaşılmaktadır.
32. Başvuru konusu İdare Mahkemesi kararlarında, başvurucular ve
idare tarafından sunulan bilgi ve belgelerden söz konusu olaylarla ilgili
olarak Iğdır Valiliği Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünün yazısında Kartutan köyünde 14-25/11/1983 tarihinde meydana gelen
şiddetli yağmurlar sonucu oluşan afet nedeniyle on bir ailenin hak sahibi kabul
edildiği ve bu ailelerin Tuzluca ilçesinde yapılan afet konutlarına 1989
yılında yerleştirildiği; Tuzluca Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğünün yazısında
1993 ile 1999 yılları arasında genel nüfus sayımı yapılmadığı ancak 1997
yılında genel nüfus tespiti yapıldığı ve burada Kartutan
köyü nüfusunun sıfır olarak tespit edildiği; 28/7/2009 tarihli Jandarma
tutanağında Kartutan köyünde terör olayı meydana
gelmediği, başvurucuların iddia ettikleri terör olayının Seyisçeşme
tepede meydana geldiği, buranın da Kartutan köyü
dışında bulunduğu; jandarma tarafından tutulan 15/11/2010 tarihli tutanakta
1993 ile 2000 yılları arasında Kartutan köyünde
geçici köy korucusu bulunmadığı ve görevlendirilmediği; İçişleri Bakanlığı
İller İdaresi Genel Müdürlüğünün 19/12/2005 gün ve 76-1 sayılı onayıyla Kartutan köyü halkının 1992 yılından itibaren ekonomik ve
sosyal nedenlerle köyü terk ederek başka yerleşim birimlerine yerleşmeleri ve
köyde yerleşik nüfusun bulunmaması nedeniyle tüzel kişiliğinin kaldırılmasına
karar verildiği; Tuzluca İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının yazısında 27/3/1994
tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimleri öncesinde Kartutan köyü halkı topluca Tuzluca İlçe Merkezi Kartutan Afet Konutlarına yerleştirildiğinden Yüksek Seçim
Kurulu Başkanlığının yazısı ekinde yer alan karar gereği Kartutan
köyünde sandık kurulamadığı ve muhtar seçilemediği, 18/4/1999 tarihinde yapılan
Milletvekilliği Genel Seçimlerinde Kartutan köyünün
sandık bölgesi ilan edilmediği; Tuzluca İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının anılan
yazısı eklerinde yer alan belgelerde ise Kartutan
köyü muhtarı Hasan Orhan'ın 17/2/1994 tarihli dilekçesinde köylerinde heyelan
olması nedeniyle Tuzluca ilçe merkezinde kendilerine konut yapıldığı, söz
konusu afet konutlarına kendi köyleri adına sandık kurulması talebinde
bulunulduğu, dolayısıyla o tarih itibarıyla anılan gerekçeyle köyün
boşaldığının muhtarca zımnen kabul edildiği, Tuzluca Kaymakamlığı Mahalli
İdareler Bürosunun yazısında da, Kartutan köyünün
tamamen boşaltılarak Tuzluca ilçe merkezindeki afet konutlarına
yerleştirildiği, belirtilen hususların birlikte değerlendirilmesinden Kartutan köyünün idarece resmî şekilde veya köy halkı
tarafından terör kaygısıyla fiilenboşaltılmadığı
belirtilerek davaların reddine karar verilmiştir. Başvurucuların iddiaları,
temyiz merciince de incelenip reddedilmek suretiyle yerel Mahkeme kararları
onanmış, karar düzeltme talepleri ise reddedilmiştir.
33. Başvurucuların iddialarına yönelik olarak köy muhtarı
babalarının terör nedeniyle öldüğü, köyün boşaltılmış olduğuna dayanak olarak
gösterilmişse de anılan Mahkeme kararları gereğince belirtilen olayın köy
dışında gerçekleştiği, köyün terör nedeniyle boşaltılmış olduğuna ilişkin bilgi
ve belge sunulmadığı, ayrıca ölüm olayına ilişkin Komisyon kararlarında (bkz. §
14) belirtildiği üzere başvurucuların tazminat aldıkları, Mahkeme kararları
gerekçesi de (bkz. § 15) dikkate alındığında afet konutlarına
yerleştirildikleri, anılan olaylar değerlendirildiğinde Derece Mahkemelerinin
kararlarında bariz takdir hatası ve açık keyfîlik
bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
34. Açıklanan nedenlerle başvurucular tarafından ileri sürülen
iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşıldığından başvuruların
bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
35. Başvurucular, ayrıca idarenin can ve mal güvenliğini sağlama
yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle mülkiyet haklarının ihlal edildiğini
iddia etmektedirler.
36. Başvuru dilekçeleri incelendiğinde başvurucuların
Anayasa’nın 35. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürdükleri bölümde, 5233
sayılı Kanun kapsamında tanzim edilen belgelerde maddi zararlarının mevcut
olduğu iddia edilmiş fakat idari yargı makamlarının tazminat başvurularına
ilişkin söz konusu düzenlemeleri dar ve aleyhe yorumlayarak Anayasa’nın 35.
maddesinin ihlal edildiği ileri sürülmüştür.
37. Başvurucular tarafından mülkiyet haklarının ihlal edildiği
hususundaki iddiaların yargılamanın sonucuna dayandırıldığı ve yargılama sürecine
ilişkin olarak yukarıda yapılan değerlendirme neticesinde başvurucuların
delillerini ve iddialarını sunma fırsatı bulamadığına ve yargılamaya etkin
olarak katılma imkânlarının ellerinden alındığına dair bir bulgu da
saptanmadığı anlaşılan somut yargılama faaliyetlerinin Derece Mahkemelerince
adil yargılanma hakkının gereklerine uygun şekilde yerine getirildiği tespit
edilmiş olmakla, mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiaların ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir (Ülkü
Özgür, B. No: 2013/2263, 26/6/2014, § 43).
b. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
i. Başvurucu İzzet Orhan açısından
39. 5233 sayılı Kanun
kapsamında yapılan müracaatlarda idari yargı makamları nezdindeki
yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce
bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesinin bu konuda verdiği
kararlarında, Komisyon ve yargılama aşamalarında geçen süreler ile davanın tüm
koşulları, karara bağlanan başvuru sayısı ve yargılama sürecinde Komisyon ve
yargılama makamlarınca yapılan işlemler dikkate alınarak uyuşmazlığın karara
bağlanması konusunda kamu otoritelerine ve özellikle yargılama organlarına
atfedilebilecek bir gecikmenin olmadığı ve toplamda sekiz yılın altında
gerçekleşen başvuruların karara bağlanma süresinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlaline yol açmadığı sonucuna ulaşılmıştır (Sabri Çetin, B. No: 2013/3007, 6/2/2014,
§§ 61-69; Mahmut Can Arslan, B.
No: 2013/3008, 6/2/2014, §§ 60-68; Mehmet
Gürgen, B. No: 2013/3202, 6/2/2014, §§ 58-66; Celal Demir, §§ 58-66). Başvurunun kesin
olarak karara bağlanmasının daha uzun bir sürede gerçekleştiği ve bu durumun
başvuruculara atfedilebilecek bir kusurdan kaynaklanmadığı durumlarda ise makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır (İsmet Kaya, B. No: 2013/2294, 8/5/2014, §§
46-70).
40. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının
ilgili bölümü şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun
başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
41. Somut davaya bir bütün olarak bakıldığında başvurucu
tarafından 15/3/2008 tarihinde Komisyona yapılan müracaat sonrasında 5233
sayılı Kanun’un öngördüğü usul uyarınca bir kısım işlemin yapılması akabinde
18/12/2009 tarihinde talebin reddedildiği, belirtilen karar aleyhine başlatılan
yargılama sürecinin ise başvurucunun karar düzeltme talebinin reddine dair
Danıştay Onbeşinci Dairesinin 27/6/2013 tarihli
kararı ile tamamlandığı, somut başvuruya bir bütün olarak bakıldığındatoplamda
geçen 5 yıl 3 aylık sürede uyuşmazlığın karara bağlanması konusunda kamu
otoritelerine ve özellikle yargılama organlarına atfedilebilecek bir gecikmenin
olduğu tespit edilemediğinden, başvuru açısından farklı karar verilmesini
gerektiren bir yön de bulunmadığından yargılama süresinin makul olduğu sonucuna
varılmıştır.
42. Açıklanan nedenlerle başvurucunun makul sürede yargılanma
hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğu anlaşıldığından başvurunun bu
kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
ii. Diğer Başvurucular Açısından
43. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvuruların bu kısmının
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
44. Başvurucular 5233 sayılı Kanun kapsamında ileri sürülen
giderim talebinin değerlendirilmesi hususundaki idari süreç ve yargılama
prosedürünün makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle Anayasa’nın 36.
maddesinde tanımlanan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia
etmişlerdir.
45. 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan müracaatlarda idari
yargı makamları nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki
iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesinin bu
konuda verdiği kararlarında, komisyon ve yargılama aşamalarında geçen süreler
ile davanın tüm koşulları, karara bağlanan başvuru sayısı ve yargılama
sürecinde komisyon ve yargılama makamlarınca yapılan işlemler dikkate alınarak
uyuşmazlığın karara bağlanması konusunda kamu otoritelerine ve özellikle
yargılama organlarına atfedilebilecek bir gecikmenin olmadığı ve toplamda sekiz
yılın altında gerçekleşen başvuruların karara bağlanma süresinin makul sürede
yargılanma hakkının ihlaline yol açmadığı sonucuna ulaşılmıştır (Sabri Çetin, §§ 61-69; Mahmut Can Arslan, B. No: 2013/3008,
6/2/2014, §§ 60-68; Mehmet Gürgen,
B. No: 2013/3202, 6/2/2014, §§ 58-66; Celal
Demir, §§ 58-66). Başvurunun kesin olarak karara bağlanmasının daha
uzun bir sürede gerçekleştiği ve bu durumun başvuruculara atfedilebilecek bir
kusurdan kaynaklanmadığı durumlarda ise makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır (İsmet Kaya,
B. No: 2013/2294, 8/5/2014, §§ 46-70).
46. Somut davalara bir bütün olarak bakıldığında, Komisyona
başvuru tarihleri (bkz. ekli tablonun C satırı)ile nihai karar tarihleri (bkz.
ekli tablonun I satırı) arasında geçen ve ekli tablonun İ satırında her bir
başvuru için ayrı ayrı toplam süreleri belirtilen ve toplamda sekiz yılı geçen
yargılama süreçlerinde, başvurucular açısından farklı karar verilmesini
gerektiren bir yön bulunmadığı ve söz konusu yargılama süreçlerinde makul
olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
47. Açıklanan nedenlerle başvurucuların Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un
50. Maddesi Yönünden
48. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir. …
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
49.
Başvurucular, başvuru formunda belirtikleri maddi tazminat miktarının
taraflarına ödenmesi talebinde bulunmuşlardır.
50. Mevcut başvuruda Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği tespit edilmiş olmakla
birlikte başvurucular tarafından manevi tazminat talebinde bulunulmadığı,
tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı da
olmadığı anlaşıldığından başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddine
karar verilmesi gerekir.
51. Başvurucular tarafından ayrı ayrı yapılan ve dosyadaki belgelerden
tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvuruculara ayrı
ayrı ve 1.800 TL vekâlet ücretinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. a. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvurucu İzzet Orhan açısından KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
b. Diğer başvurucular açısından KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının başvurucu İzzet Orhan dışında, diğer başvurucular açısından
İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Tazminata ilişkin taleplerin REDDİNE,
D. Başvurucu İzzet Orhan tarafından
yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
E. Başvurucu İzzet
Orhan dışında, diğer başvurucular tarafından ayrı ayrı yapılan 206,10 TL harcın
AYRI AYRI BAŞVURUCULARA ÖDENMESİNE ve 1.800 TL vekâlet ücretinin BAŞVURUCULARA
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemelerde
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
30/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
|
Sıra
|
1
|
2
|
3
|
4
|
A
|
Başvuru
Numarası
|
2013/7259
|
2013/7442
|
2013/7709
|
2013/8495
|
B
|
Başvurucu
|
İzzet
Orhan
|
Mehmet Salih
Orhan
|
Alihaydar
Orhan
|
Hatice
Korkunç
|
C
|
Komisyona Başvuru Tarihi ve Dosya Kayıt
Numarası
|
15/3/2008
8161
|
1/1/2005
604
|
1/1/2005
592
|
1/1/2005
583
|
D
|
Komisyon Karar Tarihi ve Numarası (1)
|
18/12/2009
2009/1-639
|
8/12/2006
2006/1-160
|
8/12/2006
2006/1-154
|
8/12/2006
2006/1-153
|
E
|
Yerel Mahkeme
Karar Tarihi (1)
|
19/4/2011
|
24/11/2008
|
18/9/2008
|
11/9/2008
|
F
|
Komisyon Karar Tarihi ve Numarası (2)
|
-
|
18/12/2009
2009/1-642
|
6/1/2010
2010/1
|
18/12/2009
2009/1-643
|
G
|
Yerel Mahkeme
Karar Tarihi (2)
|
-
|
19/4/2011
|
6/4/2011
|
19/4/2011
|
H
|
Temyiz Yolu Karar Tarihi
|
5/12/2012
|
5/12/2012
|
5/12/2012
|
28/11/2012
|