TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
HAMİT YILDIZ VE HALİT YILDIZ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/7720)
Karar Tarihi: 30/3/2016
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Alparslan ALTAN
Raportör Yrd.
Tuğba YILDIZ
Başvurucular
1. Hamit YILDIZ
2. Halit YILDIZ
Vekili
Av. Halis YAŞAR
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurular, terör olayı nedeniyle köyü terk etmeye mecbur kalınması sonucu 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvuruların ve akabinde açılan davaların terör örgütüne yardım ve yataklık suçundan mahkûmiyetin bulunduğu gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 11/10/2013 tarihinde Ağrı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruların Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Komisyonlarınca muhtelif tarihlerde, başvuruların kabul edilebilirlik incelemelerinin Bölümler tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanları tarafından muhtelif tarihlerde, başvuruların kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Anayasa Mahkemesi tarafından 2013/7721 başvuru numaralı dosyanın konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2013/7720 başvuru numaralı dosya ile birleştirilmesine, incelemenin 2013/7720 başvuru numaralı dosya üzerinden yürütülmesine ve diğer bireysel başvuru dosyasının kapatılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucular Ağrı ili Eleşkirt ilçesi Yukarı Kopuz köyü Han mezrasında ikamet etmekte iken 1994 yılında meydana gelen terör olayları nedeniyle köyün boşaltılmasıyla yerleşim yerlerinden göç etmek zorunda kaldıklarını iddia etmişlerdir.
8. Başvurucular ekli tablonun C satırında belirtilen tarihlerde 5233 sayılı Kanun kapsamına giren zararlarının karşılanması talebiyle Ağrı Valiliği Zarar Tespit Komisyonuna (Komisyon) başvurmuşlardır.
9. Ekli tablonun D satırında tarih ve sayıları belirtilen Komisyon kararlarında, terör olayları sonucu oluşan zararların karşılanması talebiyle yapılan başvurularda, dosyalar kapsamında yapılan araştırmalar neticesinde gerek mahallinde yapılan tespit gerekse Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığının 7/6/2007 tarihli ve 2007/1576 sayılı yazılarında belirtilen belgelerden de anlaşılacağı üzere Hamit Yıldız'ın ve Halit Yıldız'ın 5233 sayılı Kanun kapsam kısmını düzenleyen 2. maddesinin (f) bendi kapsamındaki suçları işlediği anlaşıldığından ve 5233 sayılı Kanun'un yine 2. maddesinde bu suçları işleyenlerin Kanun kapsamı dışında olduğu belirtildiğinden taleplerin reddine karar verilmiştir.
10. Belirtilen ret işlemleri aleyhine ekli tablonun E satırında belirtilen tarihlerde başvurucular tarafından açılan iptal davalarında, ekli tablonun F satırında tarihleri gösterilen Erzurum 2. İdare Mahkemesi kararları ile davaların reddine hükmedilmiştir.
i. Başvurucu Hamit Yıldız hakkında verilen kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"27. 07.2004 tarih ve 25535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir” hükmüne, “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde ise, “Bu Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar(...)” kuralı ile aynı maddenin (f) bendinde, 3713 sayılı Kanunun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkûm olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararların, bu Kanunun kapsamı dışında kaldığı kuralına yer verilmiştir.
Aynı Yasa’nın 7. maddesinde; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, yaralanma, sakatlanma ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar arasında sayılmış, 4. maddesinde, zarar görenin veya mirasçılarının başvurusu hâlinde bu Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığını tespit etmek amacıyla illerde zarar tespit komisyonları kurulacağı, 8. maddesinde ise zararların; zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirleneceği hükmü kurala bağlanmıştır.
...
Yukarıda yer verilen Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kanun kapsamında karşılanabilecek nitelikte maddi zarara uğradığını iddia eden kişilerin bu zararlarının tazmini amacıyla başvurmaları hâlinde kurulacak zarar tespit komisyonlarının; bu Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığını tespit etmek amacıyla ilgili yerlerden her türlü bilgi ve belge istemek, bilirkişi görevlendirmek, gerektiğinde keşif yapmak gibi kapsamlı bir araştırma-inceleme yapma görevi ve yetkisi ile donatıldığı anlaşılmakta olup; diğer taraftan, 5233 sayılı Kanun kapsamında idarenin tazmin sorumluluğundan söz edilebilmesi için de, ilgililerin terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğraması ve bu zararın da bilgi ve belgelerle ortaya konulması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı vekili tarafından 24.05.2005 tarihli dilekçe ile Ağrı Valiliği Zarar tespit Komisyonu'na yapılan başvuruda, müvekkilinin Ağrı Eleşkirt İlçesi Yukarı Kopuz Köyü Han Mezrasında ikamet etmekte iken 1994 yılında güvenlik nedeniyle mezradan göç ettiği, köyde, 1 oda, 1 salon, 1 tendürlük ve 1 büyükbaş hayvan ahırı ve 1 küçükbaş hayvan ahırından oluşan evinin yıkıldığı, bundan kaynaklanan zararın 40.000,00.-YTL olduğu, tarla ve çayırlarını kullanamaması nedeniyle oluşan zararının ise 46.800,00.-YTL olduğu ileri sürülerek zararının tazmininin istenildiği, söz konusu başvurunun; gerek mahallinde tespit gerekse Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığının 7.6.2007 tarih ve 2007/1576 sayılı yazılarında belirtilen belgelerden davacının 5233 sayılı Kanunun kapsam kısmını düzenleyen 2. maddesinin (f) bendi kapsamındaki suçları işlediğinin anlaşılması ve bu suçları işleyenlerin kanun kapsamı dışında kalması nedeniyle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizin 27.2.2009 tarih ve E:2008/40 sayılı ara kararı ile Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nden davacıya ait adli sicil kayıt örneğinde yer alan kararın bir sureti istenilmiş olup, ara kararına cevaben gönderilen kararın incelenmesinden; davacının 11.04.1996 tarihinde silahlı çete PKK örgütüne yardım ve yataklık etme suçu nedeniyle cezalandırıldığı görülmüştür.
5233 sayılı Kanunun 2. maddesi incelendiğinde, hem Kanunun kapsamının belirtildiği hem de hangi zararların bu Kanunun kapsamı dışında kaldığı hususlarının açıklığa kavuşturulduğu görülmektedir. Aynı maddenin (f) bendinde de 3713 sayılı Kanunun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkûm olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararların bu Kanunun kapsamı dışında kaldığı kurala bağlanmıştır.
Dava konusu olayda, davacı tarafından 5233 sayılı Kanun kapsamında uğranıldığı öne sürülen zararlar için komisyona başvurulduğu, bu başvurunun ise yukarıda belirtilen gerekçeyle, mahallinde tespit ve Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 7.6.2007 tarih ve 2007/1576 sayılı yazısında belirtilen belgelerden, davacının 5233 sayılı Kanunun kapsamı kısmını düzenleyen 2. maddesinin (f) bendi kapsamındaki suçları işlediğinin anlaşılması ve 5233 sayılı Kanunun yine 2. maddesinde bu suçları işleyenlerin kanun kapsamı dışında olduğunun belirtilmesi nedeniyle reddedildiği, davacının almış olduğu mahkumiyetin 5233 sayılı Kanunun 2/f bendinde belirtilen suçlardan olduğunun Mahkememiz ara kararı sonucu ile anlaşıldığı dikkate alındığında, davacı başvurusunun reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır."
ii. Başvurucu Halit Yıldız hakkında verilen kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...davacı vekili tarafından 24.05.2005 tarihinde Ağrı Valiliği Zarar Tespit Komisyonu'na başvurularak ev ve müştemilatının yıkıldığı, taşınmazlarını kullanamadığı gerekçesiyle toplam 111.000,00.-TL zararın tazmininin istenildiği, söz konusu başvurunun, davacının 5233 sayılı Kanunun 2. maddesinin (f) bendi kapsamındaki suçları işlediği, bu suçları işleyenlerin kanun kapsamı dışında olduğugerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen kanun hükmüne göre terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkum olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararların 5233 sayılı kanun kapsamında karşılanmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Mahkememizin 18.2.2009 tarihli ara kararı üzerine gönderilen Erzincan 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 11.04.1996 tarih ve E: 1994/503 K: 1996/107 sayılı kararının incelenmesinden, davacının silahlı çete PKK örgütüne yardım ve yataklık etmek suçundan 3 yıl 9 ay ağır hapis cezası ile cezalandırıldığı, bu kararın Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 15.10.1997 tarih ve E: 1997/2824 K: 1997/5233 sayılı kararı ile onanarak 15.10.1997 tarihi itibariyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bu duruma göre, terör örgütüne yardım ve yataklık etmek suçundan mahkum olduğu anlaşılan davacının terör olayları nedeniyle güvenlik kaygısı neticesi ikamet etmekte olduğu mezradan ayrılmasından dolayı uğradığı iddia edilen zararların 5233 sayılı kanun kapsamında karşılanması mümkün olmadığından davacının bu yöndeki başvurusunun reddine ilişkin dava konusuişlemde hukukaaykırılık görülmemiştir."
11. Başvurucuların temyizi üzerine ekli tablonun G satırında gösterilen tarihlerde Danıştay Onbeşinci Dairesi ilamları ile kararların usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararların bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği belirtilerek hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.
12. Başvurular tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuş, ekli tablonun H satırında belirtilen tarihlerde karar düzeltme talepleri Danıştay Onbeşinci Dairesinin ilamları ile reddedilmiştir.
13. Başvurucular 11/10/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
14. 5233 sayılı Kanun’un 1., 2., 4., 6., 7., 8., geçici 1., geçici 3., geçici 4. maddeleri, 24/6/2013 tarihli ve 2013/5034 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Eki Karar’ın 1. maddesi, Danıştay Onuncu Dairesinin 30/12/2008 tarihli ve E.2008/4141, K.2008/9584 sayılı kararı, Danıştay Onuncu Dairesinin 31/12/2008 tarihli ve E.2008/5548, K.2008/9733 sayılı kararı, Danıştay Onuncu Dairesinin 20/2/2009 tarihli ve E.2008/6679, K.2009/1227 sayılı kararı (Celal Demir, B. No: 2013/3309, 6/2/2014, §§ 15-28).
15. 5233 sayılı Kanun'un 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Bu Kanun,3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.
Aşağıda belirtilen zararlar bu Kanunun kapsamı dışındadır:
f) 3713 sayılı Kanunun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkûm olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararlar.
İkinci fıkranın (f) bendinde yazılı suçlardan dolayı ceza kovuşturması açılmış bulunanlar hakkında kovuşturma sonuçlanıncaya kadar bu Kanuna göre işlem yapılmaz."
16. Danıştay Onbeşinci Dairesinin 22/5/2013 tarihli ve E.2011/7328, K. 2013/3646 sayılı kararı şöyledir:
"Dava; davacının, ... Köyü'nden terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü zararının, 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile ... zararının tazmini istemiyle açılmıştır.
Mardin İdare Mahkemesince; davacı tarafından ... Köyü’nden yaşanan terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kalmalarından ötürü uğradıkları zararın 5233 sayılı yasa kapsamında karşılanması talebiyle davalı idareye başvuruda bulunulduğu dikkate alındığında, davacı hakkında verilen mahkumiyet kararına esas alınan fiillerin uğranıldığı ileri sürülen zararla ilgili olmaması, diğer bir ifadeyle zararın terör örgütüne yardım ve yataklık suçunu oluşturan fiilin bir sonucu olarak meydana gelmemiş olması nedeniyle sözkonusu başvurunun 5233 sayılı yasa kapsamında kaldığı, davacının köyün boşaltılmasından dolayı uğradığı zararın ödenmesi gerekirken aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali ile ...TL tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesi isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı idarece, anılan mahkeme kararının, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulmuş olup; Kanunun "Kapsam" başlıklı 2. maddesinin (f) bendinde, terör suçu ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkum olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararların karşılanmayacağı öngörülmüştür. Bu hüküm dikkate alındığında, Kanun koyucunun terör örgütüne yardım ve yataklık suçu işleyen kişiler ile terör suçundan mahkum olan kişileri bu Kanun hükümlerinden faydalandırmamayı amaçladığı görülmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, ... Köyü'nde ikamet etmekte iken meydana gelen terör olayları nedeniyle köyünden göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığı zararının, 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun, ... Valiliği Zarar Tespit Komisyonu'nca terör örgütüne yardım ve yataklık yaptığı gerekçesiyle reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Terör suçundan mahkum olan kişilerin, bu zararların oluşmasına kendileri sebebiyet verdiklerinden, kendi fiillerinin sebep olduğu zararların 5233 sayılı Yasa kapsamında tazmini mümkün bulunmamaktadır.
Bu nedenle, hukuka aykırılık bulunmayan dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 30/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
18. Başvurucular, ikamet ettikleri Ağrı ili Eleşkirt ilçesi Yukarı Kopuz köyü Han mezrasında 1994 yılında terör olaylarının yoğunlaşması nedeniyle güvenlik güçleri tarafından göçe zorlandıklarını, mal varlıklarına ulaşmalarının engellendiğini; tarım, hayvancılık ve diğer köy geçim kaynaklarından mahrum kaldıklarını, evlerinin yıkıldığını, köyün terör nedeniyle boşaltıldığının idarece kabul edildiğini, 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptıkları talebin ve akabinde açtıkları davanın reddedildiğini, 1994 yılı sonrasında tüm köylülerle birlikte köyden göç ettirildiklerini, tazminat taleplerinin reddine gerekçe olan ceza konusu olay ile mal varlığına erişememe arasında bir illiyet bağı olmadığını, mahkûmiyetlerinin oluşan zararlarının tazminine engel oluşturmadığını, aleyhine sonuçlanan yargılamanın adil olmadığını belirterek Anayasa’nın 35. ve 36. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş; maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
19. Başvuru formları ve ekleri incelendiğinde başvurucuların, 5233 sayılı Kanun kapsamındaki zararlarının tazmini amacıyla açtıkları davaların reddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 35. ve 36. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini iddia ettikleri anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucular, idarenin can ve mal güvenliğini sağlama yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucunda köylerini terk etmeye mecbur kaldıklarını ve Mahkemece 5233 sayılı Kanun'un tazminata ilişkin hükümlerinin yanlış değerlendirilmesi neticesinde oluşan zararları için bir giderim imkanının tanınmadığını belirterek mülkiyet haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir. Anılan ihlal iddiaları, adil yargılanma hakkının ihlali iddiasının incelenmesi sonucunda verilen karara bağlı olarak değerlendirileceğinden bu ihlal iddiaları yönünden ayrıca inceleme yapılmamıştır.
20. Başvurucular, Komisyonca verilen kararın akabinde açtıkları davadan sonuç alamadıklarını, göç etmeye mecbur kalmaları nedeni ile mal varlıklarına ulaşmalarının engellendiğini; tarım, hayvancılık ve diğer köy geçim kaynaklarından mahrum kaldıklarını, anılan zararlara can ve mal güvenliği kalmaması ile sebebiyet verilmiş olmasına rağmen zararlarının tazmin edilmediğini belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyetçi olmuş, yargılama sürecinde yapılan incelemeler ve lehine olmayan yargı kararı temeline dayandırıldığı tespit edilen bu iddiaların Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
21. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrasında, bireysel başvurulara ilişkin incelemelerde kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların incelemeye tabi tutulamayacağı, 6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 24).
22. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, § 26).
23. Başvurucular, Mahkeme gerekçesine konu olan ceza konusu olay ile mal varlığına erişememe arasında bir illiyet bağı olmadığını, Mahkemenin Kanun'u yanlış uyguladığını, maddi vakıa ve delillerin hatalı takdiri neticesinde davalarının reddedildiğini, bu kapsamda Derece Mahkemesince delillerin takdirinin hatalı ve hükmün sonuç itibarıyla hukuka aykırı olduğunu belirtmekte olup başvurucuların iddialarının özünün, Derece Mahkemesince delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
24. Başvuru konusu İdare Mahkemesi kararlarında, kanun koyucunun hukuki ve teknik izaha girmeksizin, genel olarak yardım ve yataklık suçu işleyen kişiler ile terör suçundan mahkûm olan kişileri, bu kanun hükümlerinden faydalandırmamayı amaçladığı bu nedenle mahkûmiyet tarihinden önceki veya sonraki bir tarihte meydana geldiğine bakılmaksızın zararların salt bu kişilere ait olması sebebiyle kanun dışında bırakıldığı sonucuna varıldığı, Kanun'un sadece mağdur olan kişilerin bu mağduriyetlerinin giderilmesi yolunda uygulanması gerektiği, ara kararı ile davacılara ait adli sicil kayıt örneğinde yer alan kararın bir sureti istenilmiş olup ara kararına cevaben gönderilen kararların incelenmesinden başvurucuların PKK örgütüne yardım ve yataklık etme suçu nedeniyle cezalandırıldığının görüldüğünü, 5233 sayılı Kanunun 2. maddesi incelendiğinde hem Kanun'un kapsamının belirtildiği hem de hangi zararların bu Kanunun kapsamı dışında kaldığı hususlarının açıklığa kavuşturulduğunun görüldüğü, aynı maddenin (f) bendinde de 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 1., 3 . ve 4. maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkûm olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararların bu Kanun'un kapsamı dışında kaldığının kurala bağlandığı, davacılar tarafından 5233 sayılı Kanun kapsamında uğranıldığı öne sürülen zararlar için Komisyona başvurulduğu, bu başvuruların ise yukarıda belirtilen gerekçeyle mahallinde tespit ve belirtilen belgelerden, davacıların 5233 sayılı Kanunun kapsamı kısmını düzenleyen 2. maddesinin (f) bendi kapsamındaki suçları işlediğinin anlaşılması ve 5233 sayılı Kanunun yine 2. maddesinde bu suçları işleyenlerin kanun kapsamı dışında olduğunun belirtilmesi nedeniyle terör örgütüne yardım ve yataklık etmek suçundan mahkûm olduğu anlaşılan başvurucuların terör olayları nedeniyle güvenlik kaygısı neticesinde ikamet etmekte oldukları mezradan ayrılmalarından dolayı uğradıkları iddia edilen zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması mümkün olmadığından devlet tarafından tazminat ödenmesinin Kanun'un amacına aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle davaların reddine karar verilmiştir. Başvurucuların iddiaları, temyiz merciince de incelenip reddedilmek suretiyle yerel Mahkeme kararı onanmış; karar düzeltme talepleri ise reddedilmiştir.
25. Başvurucuların iddialarına yönelik olarak Danıştay Onbeşinci Dairesinin içtihatları (bkz. § 16) ve bu çerçevede Derece Mahkemelerinin kararı (bkz. § 10) değerlendirildiğinde kararlarda bariz takdir hatası ve açık bir keyfîlik bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
26. Açıklanan nedenlerle başvurucular tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşıldığından başvuruların bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
27. Başvurucular ayrıca idarenin, can ve mal güvenliğini sağlama yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle mülkiyet haklarının ihlal edildiğini iddia etmektedirler.
28. Başvuru dilekçeleri incelendiğinde başvurucuların Anayasa’nın 35. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürdükleri bölümde, 5233 sayılı Kanun kapsamında tanzim edilen belgelerde maddi zararlarının mevcut olduğu iddia edilmiş fakat idari yargı makamlarının tazminat başvurularına ilişkin söz konusu düzenlemeleri dar ve aleyhe yorumlayarak Anayasa’nın 35. maddesinin ihlal edildiği ileri sürülmüştür.
29. Başvurucular tarafından mülkiyet haklarının ihlal edildiği hususundaki iddiaların yargılamanın sonucuna dayandırıldığı ve yargılama sürecine ilişkin olarak yukarıda yapılan değerlendirme neticesinde başvurucuların delillerini ve iddialarını sunma fırsatı bulamadığına ve yargılamaya etkin olarak katılma imkânlarının ellerinden alındığına dair bir bulgu da saptanmadığı anlaşılan somut yargılama faaliyetlerinin, derece mahkemelerince adil yargılanma hakkının gereklerine uygun şekilde yerine getirildiği tespit edilmiş olduğundan mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiaların ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir (Ülkü Özgür, B. No: 2013/2263, 26/6/2014, § 43).
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
30/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
SIRA
1
2
A
Başvuru
Numarası
2013/7720
2013/7721
B
Başvurucu
Hamit YILDIZ
Halit YILDIZ
C
Komisyona Başvuru Tarihi ve Dosya Kayıt Numarası
24/5/2005
988
976
D
Komisyon Karar Tarihi ve Numarası
16/8/2007
1006
1004
E
Dava
Tarihi
9/1/2008
F
Yerel Mahkeme
Karar Tarihi
19/3/2009
31/3/2009
G
Temyiz Yolu Karar Tarihi
7/11/2012
H
Karar Düzeltme Yolu Karar Tarihi
30/5/2013