TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
METİN GÜNEŞLİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/7367)
Karar Tarihi: 20/4/2016
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Erdal TERCAN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör Yrd.
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
Başvurucu
Metin GÜNEŞLİ
Vekilleri
Av. Selda ŞAHİN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvurunun reddedilmesi ve ret işlemine karşı açılan davaya ilişkin yargılama sürecinin adil olmaması nedenleriyle Anayasanın 10. ve125. maddelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/9/2013 tarihinde Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 30/6/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 18/12/2014tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 20/1/2015 tarihli yazısında Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Diyarbakır ili Silvan ilçesi Kumluk köyünde bulunan kök badem ağaçlarının bölgede yaşanan terör olayları sırasında terörle mücadele kapsamında güvenlik güçlerince yakıldığını iddia ederek oluşan zararın karşılanması talebi ile 5233 sayılı Kanun uyarınca Diyarbakır Valiliği Zarar Tespit Komisyonuna başvurmuştur.
8. Diyarbakır 3 No.lu Zarar Tespit Komisyonu yaptığı değerlendirme sonucu 15/1/2009 tarihli ve 2009/3-6622 sayılı kararı ile Kumluk köyünün idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşalan/boşaltılan köylerden olmadığı, nüfusunun 1990 yılında 554, 1997 yılında 425, 2000 yılında 500 kişi olduğu; 1.700 adet badem ağacının yanmasına sebep olduğu iddia edilen olaya ilişkin herhangi bir olay yeri tutanağı bulunmadığı, başvurucu tarafından da zararın varlığı yönünde kabul edilebilir herhangi bir belge sunulmadığı gerekçelerine dayanarak talebin reddine karar verilmiştir.
9. Başvurucu, ret işleminin iptali istemiyle 21/10/2010 tarihinde Diyarbakır 2. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
10. Diyarbakır 2. İdare Mahkemesinin 31/1/2012 tarihli ve E.2010/166, K.2012/137 sayılı kararı ile Diyarbakır ili Silvan İlçesi Kumluk köyü ve Akçay mezrasına ait bilgi ve belgelere göre Kumluk köyü ve Akçay mezrasının terör nedeniyle boşalan ya da boşaltılan yerlerden olmadığı, yıllara göre köy nüfusunun 1990 yılında 554, 1997 yılında 425, 2000 yılında ise 500 kişi olduğu, köyde 1994 ve 1999 yıllarında genel seçimlerin yapıldığı, Kumluk köyü ve Akçay mezrasında koruculuk sisteminin olmadığı belirtilmiş ve tanık beyanlarında 1/7/1993 tarihinde terör örgütü mensupları ile girilen silahlı çatışma esnasında başvurucuya ait 1.700 adet badem ağacının çatışma esnasında yanarak telef olduğunun ifade edildiği fakat 1/7/1993 tarihinde güvenlik kuvvetleri ile terör örgütü üyeleri arasında çıkan çatışma sırasında meydana geldiği iddia edilen yangın ile ilgili olarak bulunan bilgi ve belgeler ile tutanakların birlikte değerlendirilmesinden söz konusu tarihte güvenlik kuvvetleri ile terör örgütü üyeleri arasında çatışma yaşandığına ilişkin hukuken kabul edilebilir bilgi ve belgeye ulaşılamaması ve bu durumun başvurucu tarafından da hukuken kabul edilebilir bir şekilde ortaya konulamaması karşısında başvurucunun badem ağaçlarında meydana geldiği iddia edilen zararın terör ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle meydana gelmediği sonucuna varılarak davanın reddine hükmedilmiştir.
11. Kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay Onbeşinci Dairesinin 28/11/2012 tarihli ve E.2012/5862, K.2012/12491 sayılı ilamı ile temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
12. Temyiz talebinin reddi üzerine aynı Daireye yapılan karar düzeltme istemi de 13/6/2013 tarihli ve E. 2013/8329, K. 2013/4634 sayılı ilam ile reddedilmiştir.
13. Karar düzeltme talebinin reddine ilişkin ilam başvurucuya 28/8/2013 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu tarafından 26/9/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
14. Bireysel başvuru incelenme sürecinde Anayasa Mahkemesince başvurucuya gönderilen 7/8/2015 tarihli müzekkere ile başvurucudan ihlal iddialarının incelenebilmesi amacıyla kök badem ağaçlarının yakılması sonucu maddi zararların meydana geldiği olay hakkında mevcut olduğu belirtilen belgelerin ibraz edilmesi istenmiş, 25/8/2015 tarihinde tebliğ edilen bu yazıya karşı başvurucu Anayasa Mahkemesine herhangi bir bilgi veya belge sunmamış, açıklamada bulunmamıştır.
B. İlgili Hukuk
15. 5233 sayılı Kanun’un 1., 2., 4., 6., 7., 8., geçici 1., geçici 3., geçici 4. maddeleri, 24/6/2013 tarihli ve 2013/5034 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Eki Karar’ın 1. maddesi, Danıştay Onuncu Dairesinin 30/12/2008 tarihli ve E.2008/4141, K.2008/9584 sayılı kararı, Danıştay Onuncu Dairesinin 31/12/2008 tarihli ve E.2008/5548, K.2008/9733 sayılı kararı, Danıştay Onuncu Dairesinin 20/2/2009 tarihli ve E.2008/6679, K.2009/1227 sayılı kararı (Celal Demir, B. No: 2013/3309, 6/2/2014, §§ 15-28).
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 20/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; Diyarbakır ili Silvan ilçesi Kumluk köyünde bulunan kök badem ağaçlarının bölgede yaşanan terör olayları sırasında terörle mücadele kapsamında güvenlik güçlerince yakıldığını, oluşan zararın giderimi için 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptığı başvurunun Diyarbakır 3 No.lu Zarar Tespit Komisyonunca reddedildiğini oysa yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleri ile düzenlenen komisyon alt raporlarında zararın varlığı yönünde tespitte bulunulduğunu, komisyona yaptığı başvurunun reddi üzerine açtığı iptal davasının da reddedildiğini, Komisyon kararında ve yargılama safhasında İlk Derece Mahkemesinde talebin reddine dayanak alınan gerekçelerin 5233 sayılı Kanun'a aykırı olduğunu, anılan köyde yoğun olarak şiddet olaylarının yaşandığını, terör örgütü mensupları ve güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen baskı ve şiddete maruz kaldığını, köyün nüfus sayımları ve seçim sonuçlarına dayanılarak verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, zira köyden göç eden kişilerin daha sonra tekrar köye dönme umudu ile nüfus kayıtlarını göç ettikleri yere taşıtmadıklarını, kısmen boşalan benzer bazı köylerde yaşayan kişiler hakkında Komisyonun tazminat ödenmesi yönünde karar verdiğini ve kendi başvurusu hakkında şahsına tazminat ödenmemesi yönünde karar alındığını, kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca bu türden zararları idarenin karşılamakla yükümlü olduğunu, Komisyonun ve Derece Mahkemelerinin yaptığı sübjektif, tek yanlı ve yanıltıcı değerlendirme nedeniyle zararının tazmin edilmediğini belirterek Anayasa’nın 10. ve 125. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş; maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (3) numara fıkrası şöyledir:
“(3) Başvuru dilekçesinde başvurucunun ve varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin, işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamaların, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekir. Başvuru dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin eklenmesi şarttır.
19. 6216 sayılı Kanun’un, “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Bireysel başvuru hakkında kabul edilebilirlik kararı verilebilmesi için 45 ila 47 nci maddelerde öngörülen şartların taşınması gerekir.
(2) Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
20. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) bireysel başvuruların içeriğini düzenleyen “Bireysel başvuru formu ve ekleri” başlıklı 59. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
“…
(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:
…
ç) Kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti.
d) Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar.
e) Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları.
(3) Başvuru formuna aşağıdaki belgeler ya da onaylı örnekleri eklenir:
e) Dayanılan belgelerin asılları ya da onaylı örnekleri.
(4) Başvurucu ihlal iddiasına dayanak gösterdiği üçüncü fıkradaki belgelere herhangi bir nedenle erişememesi hâlinde bunun gerekçelerini belirtir. Mahkeme gerekli gördüğü takdirde bu bilgi ve belgeleri resen toplar.
…”
21. İçtüzük'ün “Formun ve eklerinin hazırlanmasına ilişkin ilkeler” başlıklı 60. maddesi şöyledir:
“(1) Başvuru formu, İçtüzüğün 59 uncu maddesine uygun olarak düzenlenir ve aynı maddede belirtilen belgeler ya da onaylı örnekleri başvuru formuna eklenir.
(2) Başvuru formu okunaklı ve başvurunun esasına yönelik özlü bilgileri içerir şekilde hazırlanır. Başvuru formunun ekler hariç on sayfayı geçmesi hâlinde başvurucunun ayrıca başvuru formuna olayların özetini eklemesi gerekir.
(3) Başvurucu, başvuru formunun ekinde sunduğu belgeleri, tarih sırasına göre numaralandırarak her bir belgeyi tanımlayıcı başlıklar hâlinde dizi pusulasına bağlar.”
22. 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı, 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile İçtüzük'ün 59. maddesinin ilgili fıkraları uyarınca Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını kanıtlamak başvurucuya düşer (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 19).
23. Başvurucunun, kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğini başvuru dilekçesine eklemesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, 9/1/2014, § 20).
24. Yukarıda belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde Anayasa Mahkemesi başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulabilir. İddiaların dayanaktan yoksun olmadığı konusunda Anayasa Mahkemesinin ikna edilmesi, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların niteliğine bağlıdır. Başvurucunun başlangıçta, başvuru hakkında kabul edilemezlik kararı verilmesini önlemek için başvuru formu ve eklerinde iddialarını destekleyici belgeleri sunması ve gerekli açıklamaları yapması zorunludur (Veli Özdemir, § 23).
25. Somut başvuruya konu olayda başvurucu, Diyarbakır ili Silvan ilçesi Kumluk köyünde yer aldığını ileri sürdüğü kök badem ağaçlarının bölgede yaşanan terör olayları nedeniyle yakıldığı, ancak söz konusu olay nedeniyle uğradığı zararın karşılanmadığı iddiasında bulunmaktadır. Başvurucu bu iddiasını öncelikle 5233 sayılı Kanun uyarınca kurulan Zarar Tespit Komisyonunda ileri sürmüş; Komisyon Kumluk köyünün tamamen boşaltılan köylerden olmadığı, köyde terör olaylarının gerçekleştiği belirtilen dönemlerde nüfusun yaşadığı ve ağaçların yakılmasına ilişkin olaya dair herhangi bir olay yeri tutanağı olmadığı gibi başvurucu tarafından da olaya yönelik kabul edilebilir herhangi bir belge sunulmadığı gerekçeleri ile tazminat talebini kabul etmemiştir. Talebin reddi üzerine aynı iddia açılan iptal davasında Diyarbakır 2. İdare Mahkemesince de incelenmiş ve benzer gerekçeler ile kabul edilmemiştir (bkz. § 10). Başvurucu bu bağlamda kök badem ağaçlarının yanması ile sonuçlandığını ileri sürdüğü olaya ilişkin Anayasa Mahkemesine de herhangi bir bilgi veya belge sunmadığı gibi Anayasa Mahkemesince kendisine gönderilen ve olaya ilişkin bilgi, belge ya da açıklama sunması istenilen müzekkereye cevap vermemiştir.
26. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda başvurucuların başvurularını titizlikle hazırlama ve takip etme yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülüğün bir gereği olarak başvurucu, ihlal edildiğini iddia ettiği Anayasa hükmünün nasıl ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunmak suretiyle hukuki iddialarını kanıtlamak zorundadır. Başvurucu tarafından soyut şekilde birtakım Anayasa hükümlerine atıfta bulunulmuş olması iddiaların ispatlandığı anlamına gelmez. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu, Anayasa’ya aykırılığın soyut biçimde ileri sürülmesini sağlayan bir yol olarak düzenlenmemiştir (Halil İbrahim Aydın ve diğerleri, B. No: 2014/483, 19/11/2014, § 29).
27. Başvurucunun ihlal iddiasının dayanağı olan tüm olayları göstermesi, başvuruyu aydınlatacak ve hükmün esasını etkileyecek argümanları destekleyici tüm belgeleri başvuru dilekçesine eklemesi gerekir. Şayet bir belge elde edilememişse bunun da nedenleri açıklanmalıdır. Somut başvuruda başvurucu bu koşulları yerine getirmeyerek iddialarını temellendirmediğinden başvurusunun esasının incelenmesi imkânı bulunmamaktadır (Veli Özdemir, § 26).
28. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının başvurucu tarafından kanıtlanamamış olması nedeniyle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
20/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.