TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MUSTAFA TUNCAY KANTARCI BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/7394)
Karar Tarihi: 6/4/2016
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Nuri NECİPOĞLU
Erdal TERCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör Yrd.
Yusuf Enes KAYA
Başvurucu
Mustafa Tuncay KANTARCI
Vekili
Av. Ahmet GÜNDEL
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru "resmî evrakta sahtecilik" suçundan açılan kamu davasının makul sürede sonuçlandırılamaması nedeniyle adil yargılama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/10/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/1/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. BirinciBölüm tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmesine, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71. maddesinin(2) numaralı fıkrası uyarınca başvurununiçtihadın oluştuğu alana ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenilmeden incelenmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucunun "resmî evrakta sahtecilik" suçundan hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 8/12/1992 tarihinde ifadesi alınmıştır.
7. Başvurucu hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 30/12/1992 tarihli iddianamesi ile "resmî evrakta sahtecilik" suçundan kamu davası açılmıştır.
8. İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi 28/10/1993 tarihli ve E.1993/6, K.1993/284 sayılı kararıyla başvurucunun mahkûmiyetine karar vermiştir.
9. Temyiz üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 21/9/1994 tarihli ve E.1994/6800, K1994/8143 sayılı ilamıyla İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur.
10. Bozmaya uyularak yürütülen yargılamada İlk Derece Mahkemesi 31/5/1999 tarihli ve E.1994/399, K.1999/134 sayılı kararıylabaşvurucunun yeniden mahkûmiyetine karar vermiştir.
11. Temyiz üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi26/9/2001 tarihli ve E.2001/9356,K.11303 sayılı ilamıyla İlk Derece Mahkemesi kararını onamıştır.
12. Mahkûmiyet kararının kesinleşmesinden sonra başvurucu, yeni delillerin varlığı gerekçesiyle 7/12/2004 tarihli dilekçeyle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
13. İzmir 1.Ağır Ceza Mahkemesi talebi yerinde görerek 18/4/2005 tarihli kararıyla yargılamanın yenilenmesine ve infazın durdurulmasına karar vermiştir.
14. Yeniden yargılama sonucunda İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi 6/6/2005 tarihli ek kararıyla başvurucunun beraatine karar vermiştir.
15. Temyiz üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesi18/9/2007 tarihli ve E.2006/4204,K.2007/5530 sayılı ilamıyla İlk Derece Mahkemesi kararını bozmuştur.
16. Bozmaya uyularak yürütülen yargılamada İlk Derece Mahkemesi 3/11/2008 tarihli ve E.2007/322, K.2008/353 sayılı kararıyla başvurucunun mahkûmiyetine karar vermiştir.
17. Temyiz üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesi26/12/2011 tarihli ve E.2011/11321K.2011/24084 sayılı ilamıyla İlk Derece Mahkemesi kararını bozmuştur.
18. Bozmaya uyularak yürütülen yargılamada İlk Derece Mahkemesi23/11/2015 tarihli ve E.2012/86, K.2015/295 sayılı kararıyla başvurucunun mahkûmiyetine karar vermiştir. Karar temyiz edilmiş olup temyiz incelemesi devam etmektedir.
B. İlgili Hukuk
19. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesi, 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu'nun 339. maddesi.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 6/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu "resmî evrakta sahtecilik" suçundan hakkında açılan kamu davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
22. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
23. Başvurucu hakkında açılan kamu davasının makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
24. Ceza davalarına ilişkin yargılamaların makul sürede sonuçlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesince makul sürede yargılanma hakkının adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olduğu kabul edilerek bir davadaki yargılama süresinin makul olup olmadığının tespitinde davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususların dikkate alınacağı belirtilmiş (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; Ersin Ceyhan, B. No:2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40) ve bu kapsamda yapılan incelemeler sonucu makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik kararlar verilmiştir (Mehmet Fatih Özdemir, B. No: 2013/1607, 17/11/2014; Ömer Çoygun, B. No: 2013/3396, 22/6/2015; Osman Bayrak, B. No: 2013/3803, 25/2/2015).
25. Başvuru konusu olayda başvurucu, yargılamanın yenilenmesinden sonraki süreci de dâhil ederek yargılamanın yaklaşık on sekiz yıldır devam ettiğini ileri sürmüştür. Bu noktada yargılamanın yenilenmesinin kabul edilmesinden önceki yani İlk Derece Mahkemesinin verdiği kararın kesinleşmesine kadar olan sürecin yargılama süresine dâhil edilip edilmeyeceğinin belirlenmesi gerekmektedir.
26. Başvurucu, hakkında mahkûmiyetle sonuçlanan ceza davası Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 26/9/2001 tarihli ilamıyla onanarak kesinleşmiştir. Dolayısıyla mahkûmiyet kararına konu asıl dava Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önce sona ermiş olduğundan yargılamanın bu kısmının yargılama süresine dâhil edilmesi mümkün değildir. Yargılamanın yenilenmesine yönelik davanın ayrı incelenmesi gerekir. Başvurucu kararın kesinleşmesinden sonra Kanun'da öngörülen süre içinde 7/12/2004 tarihinde yargılamanın yenilenmesini talep etmiştir. Dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi süreci başvurucunun yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu 7/12/2004 tarihinde başlamış olup devam etmektedir. Bu açıklamalar doğrultusundabaşvurucu hakkındaki davanın on bir yılı aşkın süredir devam etmekte olduğu anlaşılmaktadır.
27. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde başvuruya konu ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Davaya bütün olarak bakıldığında somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu on bir yılı aşkın süredir devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
28. Açıklanan nedenlerle başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
30. Başvurucu tazminat talebinde bulunmamıştır.
31. Bireysel başvuru dosyasının incelenmesi sonucunda başvurucuların adil yargılanma haklarının ihlal edildiğisonucuna varılmıştır.
32. Başvurucu, yargılandığı davanın düşürülmesine karar verilmesi yönünde yerel Mahkemeye takip etmesi gereken yöntemin Mahkememizce gösterilmesini talep etmiştir. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinde ihlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedileceği belirtilse de bu düzenlemeden Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerine belli şekilde karar vermeleri yönünde yol gösterebileceği gibi bir anlam çıkarılamaz. Anayasa Mahkemesinin İlk Derece Mahkemesine başvurucunun yargılandığı davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesi gerektiği şeklinde yol göstermesi düşünülemez. Aksinin kabulü Anayasa Mahkemesinin İlk Derece Mahkemesinin yerine geçerek karar vermesi anlamına gelir. Davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülüp düşürülmeyeceği kanun yolunda gözetilmesi gereken bir husus olup makul sürede yargılanma hakkı ile ilgili değildir. Başvurucunun tazminat talebi de bulunmadığından yalnızca ihlal tespitiyle yetinilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
33. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin başvuruculara ödenmesine karar verilmesi gerekir.
34. Başvuruya konu yargılamanın yirmi yılı aşkın bir süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. 198,35 TL harçtan ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
E. Kararın bir örneğinin İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
6/4/2016 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.