TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET DEMİRER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7402)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet DEMİRER
|
Vekili
|
:
|
Av. Mustafa YAVUZ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinin E.2013/72
sayılı dosyasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yargılamaya müdahil
olarak katıldığı 3/10/1989 tarihinden, Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinin
E.1993/5 sayılı dosyasındaki mülkiyetin tespiti davasının, yargılamaya müdahil
olarak katıldığı 24/9/1996 tarihinden beri devam ettiğini, yargılamaların makul
sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 17/9/2013 tarihinde Şanlıurfa 3. Asliye Ceza
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 18/9/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
21/11/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 1/12/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinde 22/5/1972 tarihinde
açılan tapu iptali ve meni müdahale davası, kadastro çalışmalarını takiben
görevsizlik kararı ile Bozova Kadastro Mahkemesine devredilmiştir. Bu dava
Bozova Kadastro Mahkemesinin E.1976/120 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
8. Başvurucu, Bozova Kadastro Mahkemesinin E.1976/120 sayılı
dosyasına kaydedilen kadastro tespitine itiraz davasına 3/10/1989 tarihinde,
Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinin E.1993/5 sayılı dosyasına kaydedilen
mülkiyetin tespiti davasına ise 24/9/1996 tarihinde müdahil olarak katılmıştır.
9. Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinin E.1993/5 sayılı
dosyasına kaydedilen davada Mahkeme, 4/6/2007 tarihli duruşmada Bozova Kadastro
Mahkemesindeki davanın sonucunun beklenmesine karar vermiştir.
10. Bozova Kadastro Mahkemesinin 24/4/1991 tarih ve
E.1976/120, K.1991/77 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.
11. Temyiz üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, E.1991/11592
ve K.1992/5004 sayılı ilâmıyla kararı kısmen onamış kısmen bozmuştur.
12. Bozmaya uyan Bozova Kadastro Mahkemesi, 22/6/2007 tarih
ve E.1992/94, K.2007/1 sayılı kararı ile davayı kısmen kabul etmiştir.
13. Temyiz üzerine bu karar da Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin
17/2/2009 tarih ve E.2008/2649, K.2009/818 sayılı ilâmıyla bozulmuştur.
14. Bozma ilamı sonrası Bozova 1. Kadastro Mahkemesinin
E.2010/1 sayılı dosyasına kaydedilen dava, bu Mahkemenin kapatılması üzerine
Şanlıurfa Kadastro Mahkemesine devredilmiş ve belirtilen Mahkemenin E.2013/72
sayılı dosyasına kaydedilmiş olup yargılama halen devam etmektedir.
15. Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinin E.1993/5 sayılı
dosyasına kaydedilen davadaki yargılama da halen devam etmektedir.
16. Başvurucu, 17/9/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
17. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402
sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin
birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi (Bkz. B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§
16-22), 22/11/2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 716. maddesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
18. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 17/9/2013 tarih ve 2013/7402 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu, Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinin E.2013/72
sayılı dosyasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yargılamaya müdahil
olarak katıldığı 3/10/1989 tarihinden, Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinin
E.1993/5 sayılı dosyasındaki mülkiyetin tespiti davasının yargılamaya müdahil
olarak katıldığı 24/9/1996 tarihinden beri devam ettiğini, yargılamaların makul
sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
20. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde, başvurucunun
Bozova Kadastro Mahkemesindeki kadastro tespitine itiraz davası ile Bozova
Asliye Hukuk Mahkemesindeki mülkiyetin tespiti davasının makul sürede
sonuçlandırılamadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Bu nedenle başvurucunun iki ayrı yargılamaya konu
ihlal iddiaları ayrı ayrı değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
21. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Kadastro Tespitine İtiraz Davasının Makul
Sürede Tamamlanmadığı İddiası
22. Başvurucu, Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinin E.2013/72
sayılı dosyasına kaydedilen kadastro tespitine itiraz davasının, yargılamaya
müdahil olarak katıldığı 3/10/1989 tarihinden beri devam ettiğini belirterek,
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi
de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili
hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle,
Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi
kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede
yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
24. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
25. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz
mülkiyeti hakkında Bozova Kadastro mahkemesinde açılan ve bu mahkemenin
kapatılması üzerine Şanlıurfa Kadastro Mahkemesine devredilen kadastro
tespitine itiraz davasında, 3402 ve 6100 sayılı kanunlarda yer alan usul
hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve
yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 49).
26. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, başvuru konusu davanın açılış
tarihi 22/5/1972 olmakla beraber, başvurucunun verdiği 3/10/1989 tarihli asli
müdahale dilekçesi sonrasında, asli müdahil sıfatıyla yargılamada yer almaya
başladığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, başvurucu açısından makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, davanın
açıldığı tarih değil, usulüne uygun olarak asli müdahale talebinde bulunulduğu
3/10/1989 tarihidir (B. No. 2012/367, 17/9/2013, § 25).
27. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
28. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, 22/5/1972
tarihinde Bozova Kadastro Mahkemesinde açılan E.1976/120 sayılı dava dosyasında
başvurucunun 3/10/1989 tarihinde müdahil olarak davaya katıldığı, Bozova
Kadastro Mahkemesince 24/4/1991 tarihinde davanın reddedildiği, bu kararın
temyiz incelemesi sonucunda kısmen bozulup kısmen onandığı, bu karar üzerine
yapılan yargılamada davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın da
temyiz incelemesi sonucunda bozulduğu, bozma üzerine Bozova Kadastro
Mahkemesinin E.2010/1 sayılı dosyasına kaydedilen davanın, bu Mahkemenin
kapatılması üzerine Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinin E.2013/72 sayılı dava
dosyasına kaydedildiği, yapılan duruşmalarda, müzekkere cevaplarının beklendiği
ve taraf teşkilinin sağlanmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Yargılamanın halen
Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinde devam ettiği belirlenmiştir.
29. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya
konu yargılamanın kadastro mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı
Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir
yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel
usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul
sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 17).
30. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara
alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B.
No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67;
2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
31. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
niteliğinin bulunduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak
bakıldığında, 3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama
sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini
gerektirecek bir yön bulunmadığı ve yirmi beş yılı aşkın bir süredir devam eden
yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
32. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
b. Mülkiyetin
Tespiti Davasının Makul Sürede Tamamlanmadığı İddiası
33. Başvurucu Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinin E.1993/5
sayılı dosyasına kaydedilen mülkiyetin tespiti davasının yargılamaya müdahil
olarak katıldığı 24/9/1996 tarihinden beri devam ettiğini belirterek, adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
34. Yukarıda açıklandığı üzere, Anayasa’nın
36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere
ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru
konusu olayda taşınmaz mülkiyeti hakkında Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinde
açılan mülkiyetin tespiti davasında, 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanunu ile 6100 sayılı Kanunda yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut
yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama
olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
35. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, başvuru konusu davanın açılış
tarihi 8/1/1993 olmakla beraber, başvurucunun verdiği 24/9/1996 tarihli asli
müdahale dilekçesi sonrasında, asli müdahil sıfatıyla yargılamada yer almaya
başladığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, başvurucu açısından makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, davanın
açıldığı tarih değil, usulüne uygun olarak asli müdahale talebinde bulunulduğu
24/9/1996 tarihidir (B. No. 2012/367, 17/9/2013, § 25).
36. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
8/1/1993 tarihinde Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan E.1993/5 sayılı dava
dosyasında başvurucunun 24/9/1996 tarihinde müdahil olarak davaya katıldığı,
yapılan yargılamada Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinin E.2013/72 sayılı dosyasında
görülmekte olan kadastro tespitine itiraz davasının sonucunun beklendiği ve
yargılamanın halen Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinde devam ettiği anlaşılmıştır.
37. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara
alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B.
No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67;
2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
38. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
niteliğinin bulunduğunu ortaya koymakla birlikte, özellikle Kadastro
Mahkemesindeki davanın sonucunun beklenmesinin yargılamanın süresi üzerinde
etkili olduğu anlaşılmaktadır. Kadastro tespitine itiraz davalarının, mülkiyet
tespitine ilişkin davalarda bekletici mesele yapılabileceği düşünülebilirse de Devletin,
uyuşmazlıkların makul süre içinde nihai olarak sonuçlandırılmasını garanti
edecek bir yargı sistemi oluşturma yükümlülüğü nazara alındığında, somut
başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı
ve on sekiz yılı aşkın süredir devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir
gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
39. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
40. Başvurucu, 100.000.00 TL maddi,
100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
41. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
42. Başvurucunun tarafı olduğu kadastro tespitine itiraz
davasına ilişkin olarak iki dereceli yargılama prosedüründe yirmi beş yılı
aşkın bir süredir devam eden yargılama süresi nazara alındığında, yargılama
faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan
manevi zararları karşılığında başvurucuya net 18.700,00 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
43. Başvurucunun tarafı olduğu mülkiyetin tespiti davasına
ilişkin olarak tek dereceli yargılama prosedüründe on sekiz yılı aşkın bir
süredir devam eden yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin
uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvurucuya net 18.700,00 TL manevi tazminat ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
44. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş
olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında
illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucunun maddi tazminat talebinin
reddine karar verilmesi gerekir.
45. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
46. Başvuruya konu
yargılamaların yirmi beş yılı ve on sekiz yılı aşkın bir süredir devam ettiği
ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek,
anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka,
adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi
amacıyla, yargılamaların mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Derece Mahkemelerine
gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1.
Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2.
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya, kadastro tespitine itiraz davası yönünden net 18.700,00
TL, mülkiyetin tespitine ilişkin dava yönünden net 18.700,00 TL manevi TAZMİNAT
ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan
198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL
yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın
tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren
dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona
erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin
Şanlıurfa Kadastro Mahkemesine ve Bozova Asliye Hukuk Mahkemesine
gönderilmesine,
10/3/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.