TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
RAMAZAN AY VE DİĞERLERİ
BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7784)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
Ramazan AY
|
|
|
Mahmut KORKMAZ
|
|
|
İbrahim YILDIRIM
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Fatma Zehra EJDER
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, Bozova Kadastro Mahkemesinde açılan
kadastro tespitine itiraz davasının Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinde halen devam
ettiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını ve bu sürede
taşınmazlarını kullanamadıklarını ayrıca başvurucular Mahmut Korkmaz ve İbrahim
Yıldırım dava konusu taşınmazların kısmen kamulaştırıldığını ancak kadastro
tespitine itiraz davasının halen sonuçlandırılmaması nedeniyle kamulaştırma
bedellerinin ödenmediğini belirterek, mülkiyet, adil yargılanma ve etkili
başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve tazminat talep
etmişlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 21/10/2013 tarihinde Bozova Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 25/4/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir
4. Başvurucu Ramazan Ay tarafından yapılan 2013/7784 sayılı
bireysel başvuru dosyası ile İbrahim Yıldırım tarafından yapılan 2013/7785
sayılı bireysel başvuru dosyası, Mahmut Korkmaz tarafından yapılan 2013/7786
sayılı bireysel başvuru dosyası aralarındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle
birleştirilmiş, incelemeye 2013/7784 sayılı bireysel başvuru dosyası üzerinden
devam edilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 26/12/2014 tarihinde, kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 26/1/2015
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Maliye Hazinesi tarafından 13/2/1978 tarihinde
başvurucular aleyhine Bozova Kadastro Mahkemesinde kadastro tespitine itiraz
davası açılmış, Şanlıurfa ili Bozova ilçesi Tatarhöyük
köyündeki bir kısım parsellerin Maliye Hazinesi adına tapuya tesciline karar verilmesi
talep edilmiş, dava, Bozova Kadastro Mahkemesinin E.1978/293 sayılı dosyasına
kaydedilmiştir.
9. Bozova Kadastro Mahkemesinin kapatılmasından sonra
Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinin E.2013/67 sayılı dosyasına kaydedilen davadaki
yargılama halen devam etmektedir.
10. Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu
Başkanlığının 18/11/2014 sayılı yazısında, başvuruya konu aynı yargılama süreci
ile ilgili olarak, başvurucular tarafından Komisyon Başkanlığına yapılan
müracaat sonucunda, 14/8/2014 tarihli karar ile başvurucuların her birine
21.600,00 TL tazminata hükmedildiği bildirilmiştir.
11. Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Daire Başkanlığının
başvuruyla ilgili 26/1/2015 tarihli görüş yazısında, Tazminat Komisyonu
Başkanlığı kararının kesinleşmesi akabinde söz konusu tazminatların 27/11/2014
tarihinde başvuruculara ödendiği belirtilmiştir.
12. Başvurucular, 21/10/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
13. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402
sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin
birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi (Bkz. B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§
16-22).
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 21/10/2013 tarih ve 2013/7784 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
15. Başvurucular, Bozova Kadastro Mahkemesinde açılan
kadastro tespitine itiraz davasının Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinde halen devam
ettiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını ve bu sürede
taşınmazlarını kullanamadıklarını, ayrıca başvurucular Mahmut Korkmaz ve
İbrahim Yıldırım dava konusu taşınmazların kısmen kamulaştırıldığını ancak
kadastro tespitine itiraz davasının halen sonuçlandırılmaması nedeniyle
kamulaştırma bedellerinin ödenmediğini belirterek, mülkiyet, adil yargılanma ve
etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
16. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve
özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin
kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine
başvurabilir. ...
17. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve
özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf
olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal
edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”
18. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel
başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı
doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.”
19. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün “Düşme kararı” başlıklı 80. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Bölümler ya da komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki
hallerde düşme kararı verilebilir:
..
(c)
İhlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması.
....”
20. Anılan düzenlemeler uyarınca Anayasa Mahkemesi,
başvurucunun davadan açıkça feragat etmesi, davasını takipsiz bıraktığının
anlaşılması, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması ya da Anayasa
Mahkemesince saptanan benzer nitelikteki başka bir gerekçeden dolayı başvurunun
incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine
varması hâlinde başvuru hakkında düşme kararı verebilir.
21. Başvurucular, aleyhlerine açılan kadastro tespit
davasının makul süre içerisinde sonuçlandırılmadığını belirterek, adil
yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler,
20.000,00 TL manevi 100.000,00 TL maddi tazminat ödenmesini talep etmişlerdir.
Anayasa Mahkemesi, başvurucuların ihlal iddialarına ilişkin nitelendirmeleri
ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi bizzat yapar. Anılan ihlal iddiaları,
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında makul sürede yargılanma hakkının ihlali
iddiası niteliğinde kabul edilerek değerlendirme yapılmıştır.
22. Anayasa’nın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülükler ile
cezai alanda yöneltilen suçlamalara ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara
bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, taşınmazın mülkiyeti hakkında
açılan kadastro tespitine itiraz davası bulunmakta olup, bu sorunun çözümüne
yönelik olarak 3402 ve 6100 sayılı Kanunlarda yer verilen usul hükümlerine göre
yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan
bir yargılama olduğunda kuşku bulunmamaktadır
23. Başvuru dosyasının tetkikinden, başvurucuların ihlal
iddiasına dayanak oluşturan sürecin Bozova Kadastro Mahkemesinin E.1978/293
sayılı dosyası üzerinde yürütülen ve Bozova Kadastro Mahkemesinin
kapatılmasından sonra Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinin E.2013/67 sayılı
dosyasında devam eden yargılama sürecine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bahse
konu yargılama süreci, Maliye Hazinesi tarafından 13/2/1978 tarihinde kadastro
tespitine itiraz davası açılması ile başlamış olup halen devam etmektedir.
Bununla birlikte, 9/1/2013 tarih ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair
Kanun uyarınca ihdas edilen Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu
Başkanlığının 1/12/2014 sayılı yazısında, başvuruya konu aynı yargılama süreci
ile ilgili olarak ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde yapılan
müracaat kapsamında, başvurucular tarafından Komisyon Başkanlığına başvuruda
bulunulduğunun ve yapılan inceleme sonucunda 14/8/2014 tarihli karar ile
başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal edilmesi nedeniyle ayrı
ayrı 21.600,00 TL tazminata hükmedildiğinin bildirildiği görülmektedir.
Komisyon Başkanlığı anılan kararında, AİHM’in uzun
yargılama konusundaki yerleşik içtihatlarını göz önüne alarak başvurucuların
her birine 21.600,00 TL ödenmesi gerektiğine karar vermiştir. Bu açıdan
başvuruculara ödenmesine karar verilen miktarın uygun ve yeterli bir tazmin
teşkil ettiğinin kabul edilmesi gerekir. Ayrıca Komisyon Başkanlığı
başvurucuların maruz kaldığı zararın devam etmesini önlemek amacıyla ve
hızlandırıcı etki yapmasını teminen kararının bir
nüshasını, başvurucuların davasını incelemekle görevli Şanlıurfa Kadastro
Mahkemesine göndermiştir. Bu tedbirin davaya bakmakla görevli olan Mahkemenin
karar vermesini hızlandırmayı amaçladığının kabulü gerekir.
24. Yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlali iddiasının Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat
Komisyonu Başkanlığınca 14/8/2014 tarihli kararla sonuçlanmış olduğu,
dolayısıyla Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 80.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde düzenlendiği şekilde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kalktığı anlaşılmıştır.
25. Yukarıda yer verilen tespitler neticesinde,
başvurucuların, tarafı oldukları hukuki uyuşmazlığa ilişkin yargılama süresinin
makul olmadığı hususundaki ihlal iddiası açısından mağdur statüleri bulunmakla
beraber, başvurucuların söz konusu yargılama sürecine ilişkin olarak makul
sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğinin tespitiyle birlikte her birine
21.600,00 TL tazminat ödenmesine hükmedildiği anlaşılan Komisyon kararı ve
başvurucuların 20.000,00 TL manevi tazminat talep ettikleri nazara alındığında,
söz konusu ihlal iddiası açısından ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış
olduğu anlaşıldığından, başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin “düşmesine” karar
verilmesi gerekir.
26. Öte yandan başvurucular tarafından maddi tazminat
talebinde bulunulmuş olmakla beraber, ihlal ve sonuçlarının ortadan kalktığı,
tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı da
bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucuların maddi tazminat taleplerine ilişkin
değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
27. Başvurucular ayrıca yargılamanın
uzaması nedeniyle taşınmazlarını kullanamadıklarını, ayrıca başvurucular Mahmut
Korkmaz ve İbrahim Yıldırım, dava konusu taşınmazların kısmen
kamulaştırıldığını ancak kadastro tespitine itiraz davasının halen
sonuçlandırılmaması nedeniyle kamulaştırma bedellerinin ödenmediğini
belirterek, Anayasa'nın 35. maddesinde
tanımlanan mülkiyet haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir. Başvuruya
konu dava, taşınmazın mülkiyetine yönelik bir dava olup, başvurucuların
mülkiyet haklarının bulunup bulunmadığı yargılama sonucunda verilen kararla
ortaya çıkacaktır. Mülkiyet hakkına yönelik yargılama devam ettiği sırada
mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının bu aşamada
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
28. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
"Bireysel başvuru formu ve ekleri"
başlıklı 59. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
"Başvurucuların, adreslerinde veya başvuruyla ilgili
koşullarda herhangi bir değişiklik meydana geldiğinde bunu Mahkemeye
bildirmeleri zorunludur."
29. 6216 sayılı Kanun'un "Başvuru hakkının kötüye kullanılması" kenar başlıklı
51. maddesi şöyledir:
"Bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığı
tespit edilen başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin dışında, ayrıca ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para
cezasına hükmedilebilir."
30. İlgili düzenleme vasıtasıyla, genel hukuk teorisinde bir
kamu düzeni kuralı olarak ele alınan ve genel olarak bir hakkın açıkça
öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının
hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının,
bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda
bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve Mahkemenin başvuruyu
gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların, başvuru hakkının kötüye
kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (B. No: 2013/7087, 18/9/2014, §
28) .
31. Bu kapsamda özellikle, Mahkemeyi yanıltmak amacıyla
kasten gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve
belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur
hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan
ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler
hakkında Mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir
kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı
kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit
veya tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında
ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla
bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda, başvuru
hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (B. No: 2013/7087, 18/9/2014,
§ 29).
32. Somut başvuru açısından, başvurucuların 20/12/2013
tarihinde 6384 sayılı Kanun uyarınca tazminat talebinde bulundukları,
21/10/2013 tarihinde ise aynı maddi vakıalar ve ihlal iddiasına dayalı olarak
bireysel başvuruda bulundukları ve başvuru formu ve eklerinde AİHM nezdinde
yaptıkları başvuru ile belirtilen başvuru kapsamında Komisyona yaptıkları
müracaata dair bir bilgi ve belge de sunmadıkları gibi, taleplerinin Komisyonca
kabul edilerek tazminat ödenmesine hükmedilen 14/8/2014 tarihinden sonra da
İçtüzüğün 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerine
açıkça aykırı olarak mevcut duruma ilişkin herhangi bir bildirimde
bulunmadıkları anlaşılmakla, 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi uyarınca,
başvurucular aleyhine takdiren 500,00 TL disiplin
para cezasına hükmedilmesine ve başvuruculardan müştereken tahsiline karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurunun, “ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kalkmış olması” nedeniyle DÜŞMESİNE,
B. Yargılama giderlerinin
başvurucular üzerinde bırakılmasına,
C. 6216 sayılı Kanun'un 51.
maddesi uyarınca 500,00 TL disiplin para cezasının BAŞVURUCULARDAN MÜŞTEREKEN
TAHSİLİNE,
10/3/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.