TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
RECAİ BAĞLAMA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/7570)
Karar Tarihi: 14/4/2016
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
Raportör Yrd.
Gökçe GÜLTEKİN
Başvurucu
Recai BAĞLAMA
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, terör örgütü tarafından başvurucuya ait aracın kundaklandığı iddiasıyla17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvurunun ve anılan işleme karşı açılan davanın reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/10/2013 tarihinde İstanbul Anadolu 19. Sulh Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 3/3/2016 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, Batman ili Merkez ilçesinde öğretmen olarak görev yapmakta iken 4/5/1992 tarihinde terör örgütü tarafından aracının yakıldığını beyan etmiştir.
6. Başvurucu 11/11/2004 tarihinde 5233 sayılı Kanun kapsamına giren zararlarının karşılanması talebiyle Batman Valiliği Zarar Tespit Komisyonuna (Komisyon) başvurmuştur.
7. Komisyon 28/1/2005 tarihli ve 23 sayılı kararında başvurunun 5233 sayılı Kanun kapsamına girmediğinden bahisle talebin reddine karar vermiştir.
8. Başvurucu tarafından belirtilen ret işlemi aleyhine 14/1/2010 tarihinde Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinde iptal davası açılmış, Mahkemenin 14/9/2011 tarihli kararıyla davanın yetki yönünden reddine ve dava dosyasının Batman İdare Mahkemesine gönderilmesine hükmedilmiş, yargılamaya Batman İdare Mahkemesinde devam edilmiştir.
9. Mahkemenin 9/3/2012 tarihli ve E.2011/4542, K.2012/1756 sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin gerekçesi şöyledir:
“... Dosyanın incelenmesinden; 05.05.1992 tarihli olay yeri görgü ve tespit tutanağı'nda; 04.05.1992 saat 23:15 civarında Batman İli, Merkez, Diyarbakır Caddesi, No:37 adresinde davacıya ait olan ... plâkalı Doğan marka aracın yandığı, otonun yanında yanmış bidonların olduğunun belirtildiği, aynı günlü olay yeri inceleme raporunda; aracın park halindeyken kimliği meçhul şahıs veya şahıslarca yanıcı sıvı dökülerek ateşe verilmek suretiyle otoda yangın çıkarıldığı, otonun yanında yanmış bidonların bulunduğunun belirtildiği, davacı tarafından, park halindeyken kundaklanmak suretiyle yakılması neticesinde uğradığı zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması istemiyle yapılan başvuru neticesinde yapılan incelemede, İl Emniyet Müdürlüğü'nün 25.01.2005 tarih ve 8 sayılı yazısında, bahse konu otonun kundaklanması olayının terör amaçlı bir eylem olduğuna ve ilimizde faaliyet gösteren terör örgütlerine mensup kişilerce gerçekleştirildiğine dair günümüze kadar herhangi bir bilginin bulunmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda anılan mevzuat hükümleri uyarınca, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören kişilerin maddi zararların bu Kanun kapsamında karşılanmakla birlikte, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararların 5233 sayılı Kanun kapsamı dışında olduğu anlaşılmaktadır.
...
Bu durumda; davacının aracının yanıcı sıvı maddeyle yakılmasına yönelik eylemin, "terör eylemi" kapsamında terör amaçlı ve/veya terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirildiği yönünde herhangi bir bilgi yada belgenin bulunmaması karşısında, uğranılan zararın terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerden kaynaklandığının kabulü gerektiğinden, 5233 sayılı Kanun'un 2. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendi uyarınca, anılan Kanun kapsamında karşılanmasına hukuken olanak bulunmaması nedeniyle, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”
10. Başvurucunun temyizi üzerine Danıştay Onbeşinci Dairesinin 23/5/2013 tarihli ve E.2012/7701, K.2013/3743 sayılı ilamı ile kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği belirtilerek kararın onanmasına hükmedilmiştir.
11. Karar6/9/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 2/10/2013 tarihlerde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
13. 5233 sayılı Kanun’un 1. maddesi şöyledir:
“Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.”
14. 5233 sayılı Kanun’un 2. maddesi şöyledir:
“Bu Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.”
15. 5233 sayılı Kanun’un 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değişik 7. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar şunlardır:
b) Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri.”
16. 5233 sayılı Kanun’un, 6462 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değişik 9. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın;
a) Yaralananlara altı katı tutarını geçmemek üzere yaralanma derecesine göre,
b) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından üçüncü derece olarak tespit edilenlere dört katından yirmidört katı tutarına kadar,
c) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından ikinci derece olarak tespit edilenlere yirmibeş katından kırksekiz katı tutarına kadar,
d) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından birinci derece olarak tespit edilenlere kırkdokuz katından yetmişiki katı tutarına kadar,
Nakdî ödeme yapılır.”
17. 5233 sayılı Kanun’un 4., 6., 8., geçici 1., geçici 3., geçici 4. maddeleri, 24/6/2013 tarihli ve 2013/5034 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Eki Karar’ın 1. maddesi.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 14/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu, Batman ili Merkez ilçesinde öğretmen olarak görev yaptığı dönemde 4/5/1992 tarihinde aracının terör örgütü üyelerince yakıldığını, 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptığı talebin ve akabinde açtığı davanın reddedildiğini, verilen kararın adil olmadığını, olayın meydana geldiği dönemde terör örgütü üyelerinin öğretmenleri hedef aldığının bilindiğini, kimseyle husumeti olmadığını ve olayın terör eylemi olduğunun açık olduğunu, kamu makamlarının ihmali nedeniyle iddiasını ispatlayamadığını belirterekadil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş; ihlalin ortadan kaldırılması ve Batman Sulh Hukuk Mahkemesince tespit edilen zararın ödenmesi talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
20. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrasında bireysel başvurulara ilişkin incelemelerde kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların incelemeye tabi tutulamayacağı, 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvuruların mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 24).
21. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, § 26).
22. 5233 sayılı Kanun uyarınca ileri sürülen taleplerin belirtilen Kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususu ve Kanun’un kapsamının belirlenmesi noktasındaki mevzuat hükümlerinin yorumu ile bu hususta içtihadi bir ölçütün belirlenmesi ve somut olayın bu ölçüt uyarınca değerlendirilmesi noktasındaki takdir, esasen derece mahkemelerine ait olup 5233 sayılı Kanun’un uygulanması bağlamında daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış olan taleplere ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmeler neticesinde de belirtilen hususlara ilişkin iddiaların, maddi olayın ve hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması bağlamında kanun yolu mahkemelerince değerlendirilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu belirtilerek açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır (Sabri Çetin, B. No: 2013/3007, 6/2/2014, §§ 45-50; Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Akbayır/Türkiye, B. No: 30415/08, 28/06/2011, § 88). Bu konudaki takdir esasen derece mahkemelerine ait olmakla beraber derece mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası içermesi durumunda, anayasal bir temel hak veya özgürlüğün ihlal edilip edilmediğinin tespiti noktasında farklı bir değerlendirme yapılması gerekebilecektir (Mesude Yaşar, B. No: 2013/2738, 16/7/2014, § 93; Cahit Tekin, B. No: 2013/2744, 16/7/2014, § 88).
23. Başvurucu 4/5/1992 tarihinde aracının terör örgütü üyelerince yakıldığını, 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptığı talebin ve akabinde açtığı davanın reddedildiğini, verilen kararın adil olmadığını, olayın meydana geldiği dönemde terör örgütü üyelerinin öğretmenleri hedef aldığının bilindiğini, kimseyle husumeti olmadığını ve olayın terör eylemi olduğunun açık olduğunu, kamu makamlarının ihmali nedeniyle iddiasını ispatlayamadığını belirterekadil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
24. Başvurucunun, aracının terör örgütü üyelerince yakıldığı ve bu çerçevede oluşan zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürdüğü ve belirtilen vakıaya ilişkin tutanakları Derece Mahkemesine ibraz ederek 5233 sayılı Kanun kapsamında olduğunu iddia ettiği zararlarının karşılanması noktasındaki özel durumunun dikkate alınmasını talep ettiği anlaşılmaktadır.
25. 5233 sayılı Kanun’un 1. maddesinde bu Kanun’un amacının terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu (bkz. § 13), Kanun’un 2. maddesinde bu Kanun’un 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1., 3., ve 4. maddeleri kapsamına giren eylem veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddi zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı (bkz. § 14) ifade edilmiş; zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında olduğunun tespitinin yapılması akabinde Kanun’un 7. maddesinde belirtilen zarar kalemleri (bkz. § 15) ve 9. maddesinde belirtilen oranlar (bkz. § 16) üzerinden yapılacak hesaplama ile tespit edilen tazminat miktarının başvurucuya ödenmesine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
26. Başvuru konusu olayda, başvurucunun talebinin 5233 sayılı Kanun kapsamında olmadığından bahisle Komisyonca reddine karar verilmiştir.
27. İdare Mahkemesi kararında, başvurucunun aracının yanıcı sıvı maddeyle yakılmasına yönelik eylemin "terör eylemi" kapsamında terör amaçlı ve/veya terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirildiği yönünde herhangi bir bilgi yada belgenin bulunmaması karşısında uğranılan zararın terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerden kaynaklandığının kabulü gerektiği, başvurucunun zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında olmadığı tespitinde bulunulmuş ve davanın reddine karar verilmiştir. Başvurucunun iddiaları temyiz merciince de incelenip reddedilmek suretiyle İdare Mahkemesi kararı onanmıştır.
28. Her ne kadar başvurucu; aracının terör örgütü üyeleri tarafından yakıldığını, oluşan zararlarının, 5233 sayılı Kanun kapsamında olduğunu beyan etmiş ise de başvurucunun anılan iddiasına ilişkin sunduğu delillerin incelenmesi neticesinde, başvurucunun iddiaları hakkında değerlendirmede bulunan Derece Mahkemelerinin kararlarında açık bir keyfîlik bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
29. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
14/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.