TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HASAN BAKİ GÜLCAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/760)
|
|
Karar Tarihi: 12/3/2015
|
R.G. Tarih- Sayı: 16/5/2015-29357
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
|
|
Üyeler Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin TURAN
|
Başvurucu
|
:
|
Hasan Baki GÜLCAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile kanunla
kurulmuş bağımsız tarafsız mahkeme ilkesine riayet edilmeyerek hakkında oda
hapsi cezasına hükmedildiğini, şahsına bu yolla psikolojik işkence yapıldığını
ileri sürerek Anayasa’nın 17., 19. ve 36. maddelerinin ihlal edildiğini ileri
sürmüştür
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 21/1/2013 tarihinde Polatlı 1. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinde belirlenen eksiklikler tamamlatılmış ve Komisyona sunulmasına
engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 27/3/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 29/05/2014 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular 29/5/2014 tarihinde Adalet
Bakanlığına bildirilmiştir. Adalet Bakanlığı, görüşünü 15/7/2014 tarihinde
Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
6. Adalet Bakanlığı tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan
görüş başvurucuya 24/7/2014 tarihinde bildirilmiştir. Başvurucu Bakanlık
görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru dilekçesi ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, astsubay rütbesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde
görev yapmakta iken 2012 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı Genel Atamaları
ile Topçu ve Füze Okulu Gösteri ve Tatbikat Alayı Hizmet Birliği Mutfak Kısmı
Komutanı Polatlı Ankara kadrosuna atanmıştır. Gösteri ve Tatbikat Alay
Komutanlığının 23/10/2012 tarih ve PER.:1280-1408-12/Per.Sb.
sayılı işlemi ile kadrolu olarak atandığı anılan görev yerinden kadrosu
bulunmayan nizamiye sorumlusu astsubay olarak geçici görevlendirilmiştir.
9. Başvurucu, geçici görevlendirme işleminin yetki ve usul
yönünden ilgili mevzuata uygun olmadığından bahisle görevlendirmenin iptaline
yönelik ilgili kuruma başvuruda bulunmuştur. Başvurucunun dilekçesine yasal
süre içerisinde cevap verilmemiş ve başvurucu nizamiye sorumlusu olarak göreve
başlamıştır.
10. Başvurucu, yukarıda değinilen görevi yerine getirmekte
iken 4/12/2012 tarihinde nizamiyede mevcut olan tüm talimatları imzalaması
istenmiş, başvurucu da söz konusu talimatların görevi ile ilgili olmadığını,
erbaş ve erler tarafından yapılacak görevlere ilişkin talimatlar olduğunu ve
kendisinin ise astsubay rütbesinde bir personel olduğunu, ilgili talimatları
hazırlayan ve onaylayan kişilerin amiri pozisyonunda bulunmamalarını gerekçe
göstererek anılan talimatları imzalamak istemediğini beyan etmiştir. Başvurucu,
aynı gün öğlen saatlerinde, başvurucunun amiri pozisyonunda olmadığını
belirttiği Atış ve Tatbikat Tabur Komutanı tarafından söz konusu talimatları
imzalamak üzere telefonla odasına çağrılmıştır. Başvurucu, öğle yemeği istirahatında olduğu, bahsi geçen talimatların görevi ile
ilgisinin bulunmadığı ve statüsüne de uygun olmadığı gerekçesi ile bu çağrıya
icabet etmemiştir.
11. Anılan talimatların şahsı tarafından imzalanmaması ve
amirinin, odasına gelmesi konusundaki emrini yerine getirmemesi nedeni ile
başvurucunun savunması alınmış ve savunmasının yeterli bulunmaması üzerine Kara
Kuvvetleri Komutanlığı Gösteri ve Tatbikat Alay Komutanlığındaki yetkili amiri
tarafından 11/12/2012 tarihinde başvurucunun yedi (7) gün oda hapsi cezası ile
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
12. Başvurucu anılan oda hapsi cezasına itiraz etmiş ve
itirazı Kara Kuvvetleri Komutanlığı Topçu ve Füze Okulu Komutanlığında görevli
hiyerarşik üstü tarafından 17/12/2012 tarih ve DİS. SB: 9110-624-12 sayılı
karar ile reddedilmiştir. Bu karar başvurucuya 24/12/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu hakkında hükmedilen oda hapsi cezası
14/12/2012- 21/12/2012 tarihleri arasında infaz edilmiştir.
14. Başvurucu, 21/1/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
15. 22/5/1930 tarih ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun
165. (Mülga: 31/1/2013-6413/45 md.) maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
“ Askeri şahıslar
hakkında verilebilecek disiplin cezaları şunlardır:
A)
Subaylar, astsubaylar, Milli Savunma Bakanlığı ve Türk
Silahlı Kuvvetlerinde görevli Devlet Memurları, uzman jandarmalar ve uzman
erbaşlar hakkında: 1. Uyarı. 2. Aylık Kesilmesi: Ek göstergeler dahil,
cezalının brüt aylığının 1/30 - 1/8 arasında kesinti
yapılmasıdır. 3. Göz Hapsi: Dört haftaya kadar. 4. Oda Hapsi: Dört haftaya
kadar”.
16. 1632 sayılı Kanun’un 168. (Mülga: 31/1/2013-6413/45 md.) maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Her amir emri altındaki şahıslara disiplin
cezaları vermeğe salahiyetlidir.”
17. 1632 sayılı Kanun’un 171. (Mülga: 31/1/2013-6413/45 md.) maddesi şöyledir:
“Disiplin amirlerinin ceza vermek
salahiyetleri merbut cetvelde gösterilmiştir.”
18. 1632 sayılı Kanun’un 181. (Mülga: 31/1/2013-6413/45 md.) maddesi şöyledir:
“Bir disiplin cezası resmi surette mahküma
tebliğ edildiği vakit katileşir. … Bu cezanın kaldırılması veya değiştirilmesi
ancak şikayet yoluyla veya ceza veren amirin mahküm lehine yapacağı müracaat üzerine veyahut affı ali
ile kabildir. Yanlış verilen … disiplin cezaları daha yüksek makam tarafından …
kaldırılabilir veya değiştirilebilir.”
19. 4/7/1972 tarih ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
Kanunu’nun 21. (Mülga: 31/1/2013- 6413/45 md.)
maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
“…
(Değişik üçüncü fıkra: 31/1/2013-6413/45 md.) Cumhurbaşkanının
tek başına yaptığı işlemler, Yüksek Askeri Şuranın kararları ile disiplinsizlik
nedeniyle verilen disiplin cezaları ve diğer idari yaptırımlar yargı denetimi
dışındadır. Ancak; Yüksek Askeri Şuranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk
nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararına ve askeri
disiplin ile ilgili kanunlarda yargıya açık olduğu belirtilmiş olan disiplin
cezalarına karşı yargı yolu açıktır.”
20. 31/1/2013 tarih ve 6413
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun “Disiplin cezalarının yerine getirilme şekilleri” kenar
başlıklı 12. maddesinin (6 ) numaralı fıkrası
şöyledir:
“…
(6) Oda
hapsi cezası; bu amaçla tahsis edilecek hapis odasında yerine getirilir. Hapis
odalarının kapısında nöbetçi bulundurulur. Oda hapsi cezası alan personel,
cezanın yerine getirilmesi süresince emir veremez ve genel hizmet yapamaz.
Ceza;
a) Seferberlik ve savaş zamanında;
1) Bu Kanunda belirlenmiş tüm disiplinsizlik hâllerinde
disiplin amirleri tarafından ekli (1) sayılı çizelgeye göre verilebilir.
2) Bu Kanuna göre hizmet yerini terk etmeme cezası ile
cezalandırılmayı gerektiren disiplinsizlik hâllerinde, disiplin kurulları
tarafından on günden otuz güne kadar verilebilir.
b) Barış zamanında; Türk karasuları dışında bulunan
gemilerde görev yapan personele, sadece buralarda bulunduğu süre içinde
işledikleri ve hizmet yerini terk etmeme cezası ile cezalandırılmayı gerektiren
disiplinsizlikler için gemi komutanı tarafından, 14 üncü
maddede belirlenmiş esaslar çerçevesinde verilebilir.”
21. 6413 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun “Yargı
Denetimi” kenar başlıklı 43. maddesi şöyledir:
“Yüksek disiplin
kurulları tarafından verilen Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezaları ile subay,
astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında
disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından barış zamanında verilmiş
olan aylıktan kesme, hizmet yerini terk etmeme ve oda hapsi cezalarına karşı
Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde iptal davası açılabilir.”
22. 6413 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun Geçici 2. maddesi şöyledir:
“(1) Her bir disiplin suçu, disiplin kabahati ve disiplin
tecavüzü için ayrı ayrı dikkate alınmak üzere; bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce görevdeki subaylar, astsubaylar, uzman
jandarmalar, uzman erbaşlar ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında disiplin
mahkemeleri ve disiplin amirlerince verilen uyarı cezaları uyarma cezasına,
aylık kesilmesi cezaları aylıktan kesme cezasına, oda ve göz hapsi cezaları ise
aynı sürelerde hizmet yerini terk etmeme cezasına dönüştürülür ve kayıtlarda
buna göre düzeltmeler yapılır.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
23. Mahkemenin 12/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 21/1/2013 tarih ve 2013/760 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
24. Başvurucu, oda hapsi cezasının askeri rütbesine ve
statüsüne uygun şartlarda infaz edilemediğini bu nedenle şahsına karşı onur
kırıcı davranıldığını ve emri altındaki erler ve erbaşlar karşısında küçük
düşürüldüğünü, infaz süresince yemeklerin aksaması ya da soğuk getirilmesi,
kişisel ihtiyaçlarını karşılamak için erler ile sıraya girmek zorunda
bırakılması gibi birtakım psikolojik işkenceye maruz bırakıldığını, başvuru
konusu cezayı vermeye yetkili kişi olarak kanunlarda belirtilen askeri
amirlerin yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız mahkeme statüsünde
olmadıklarını, tarafsız bir mahkemede kendisini savunma imkanından mahrum
bırakıldığını, yasada belirtilen şartları haiz olmayan yerde oda hapsi
cezasının infaz edildiğini, maruz kaldığı ceza nedeniyle görev yaptığı
Birlikteki sosyal çevresinin zarar gördüğünü ve meslektaşlarının kendilerine de
zarar gelebileceği endişesi ile kendisinden uzaklaşmaya başladıklarını, maaşını
çekeceği dönemde oda hapsi cezası infaz edilmekte olduğundan maaşını çekerek
ailesine gönderemediğini ve bu nedenle ailesinin de mağdur olduğunu,
çevresindeki sivil şahıslar tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapmakta
iken hapis cezası almış biri olarak değerlendirildiğini, aile şerefi ve
itibarının zedelendiğini belirterek Anayasa’nın 17., 19. ve 36. maddelerinde
güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve disiplin
cezası verilmesi işleminin iptali ile manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
25. Başvurucunun şikâyetinin özü esas itibarıyla hakim ve savcı sınıfından olmayan amiri tarafından verilen
cezayla 7 gün süreyle oda hapsinde tutulmasının hukuki olmadığına ilişkindir.
Diğer şikâyetleri ise disiplin cezasının niteliğinden ve uygulanmasından
kaynaklandığı anlaşılmakla, başvurunun Anayasa'nın 19. maddesi çerçevesinde
incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
26. Bakanlık görüş yazısında, Askeri Yüksek İdare
Mahkemesinin (AYİM), oda hapsi disiplin cezalarının yargı denetimine tabi
olduğunu kabul ettiği ve benzer başvurularda Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin 5/1-a maddesine aykırı gördüğü oda hapsi cezasının iptaline
karar verdiği ve oda hapsi cezalarının maruz kalan davacıların tazminat
taleplerini kabul edilerek davacılar lehine tazminata hükmettiği, bu şekilde
etkili bir iç hukuk yolunun bulunduğu, somut olayda başvurucu tarafından AYİM’e bir iptal ve tazminat davası açılmadığı hususu
Anayasa Mahkemesinin dikkatine sunulmuştur.
27. Başvurucu, başvuru tarihinde disiplin cezasına karşı
kanun yolunun kapalı olduğunu, üst komutanına ise itirazda bulunarak başvuru yollarını
tükettiğini belirterek Adalet Bakanlığı’nın bu yöndeki görüşüne katılmadığını
beyan etmiştir.
28. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal
için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel
başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
29. Anılan Kanun hükmü uyarınca
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için ihlale neden olduğu
iddia edilen işlem veya eylem için öngörülen idari ve yargısal başvuru
yollarının tamamının tüketilmiş olması gerekir. Bireysel başvurunun ikincil
nitelikte bir hak arama yolu olması nedeniyle, aslolan
hak ve özgürlüklere kamu otoritelerince saygı gösterilmesi ve olası bir ihlal
durumunda bunun idari ve/veya yargısal olağan yollarla giderilmesidir. Bu
nedenle bireysel başvuru yoluna ancak kanunda öngörülen olağan yollar
tüketilmesine rağmen ihlalin ortadan kaldırılamadığı durumlarda gidilebilir (B.
No: 2012/1137, 2/7/2013, §27).
30. Ancak, tüketilmesi gereken
başvuru yollarının ulaşılabilir olmaları yanında, telafi kabiliyetini haiz
olmaları ve tüketildiklerinde başvurucunun şikâyetlerini gidermede makul başarı
şansı tanımaları gerekir. Dolayısıyla mevzuatta bu yollara yer verilmesi tek başına
yeterli olmayıp uygulamada da etkili olduklarının gösterilmesi ya da en azından
etkili olmadıklarının kanıtlanmamış olması gerekir (B. No: 2012/1137, 2/7/2013,
§ 28).
31. Somut olayda başvurucu
hakkında, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Gösteri ve Tatbikat Alay Komutanlığı’nca
7 gün oda hapsi disiplin cezası verilmiş, başvurucunun itirazı üzerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı Topçu ve Füze Okulu Komutanlığında
görevli hiyerarşik üstü tarafından reddedilmiştir.
32. Oda hapsi cezası, disiplin
amiri tarafından verilen ve kişi özgürlüğünü kısıtlayan bir disiplin cezasıdır.
1602 sayılı Askeri İdare Mahkemesi Kanunu’nun mülga 21. maddesinde de disiplin
suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezaların yargı
denetimi dışında olduğu hüküm altına alınmıştır.
33. Bakanlık görüşünde, AYİM’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları
doğrultusunda oda hapsi cezalarını yargı denetimine tabi kıldığı, oda hapsi
cezasını iptal ettiği ve tazminat davasını kabul ettiği, bu şekilde konuya
ilişkin etkili bir iç hukuk yolunun oluştuğu belirtilmiş ise de, AYİM’in 22/2/2013 tarihli kararının yasal değişiklikten
sonra verildiği, 24/5/2012 tarihli kararın ise istisna olduğu, genel bir
uygulamayı ve sürekliliği yansıtmadığı, karar tarihi ve bireysel başvuru tarihi
itibarıyla 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 21. maddesinde
disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezaların
yargı denetimi dışında olduğu hükmünün yürürlükte bulunduğu dikkate alındığında
ortada etkili ve istikrar kazanmış bir başvuru yolunun bulunduğundan
bahsedilemez ve başvurucuya bu yola başvurması yükümlülüğü yüklenemez. Bu
nedenle, başvuru tarihi itibarıyla başvurucunun mağduriyetini giderebilecek
nitelikte tüketilmesi gereken bir başvuru yolunun bulunmadığı açıktır.
34. Başvurucunun
iddialarının dayanaktan yoksun olmadığı, ayrıca başka bir kabul edilemezlik
nedeni de bulunmadığından başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
gerekir.
2. Esas
Yönünden
35. Başvurucu, kanunla kurulmuş,
bağımsız ve tarafsız mahkeme yerine üstü tarafından hakkında oda hapsi cezasına
hükmedildiğini ve bunun kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal ettiğini
ileri sürmüştür.
36. Anayasa'nın 19. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
Şekil ve şartları kanunda gösterilen:
Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve
güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; … halleri dışında kimse
hürriyetinden yoksun bırakılamaz.
…”
37. Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin (Sözleşme), “Özgürlük ve
güvenlik hakkı” kenar başlıklı 5. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. Aşağıda
belirtilen haller dışında ve yasanın öngördüğü usule uygun olmadan hiç kimse
özgürlüğünden yoksun bırakılamaz:
a) Kişinin, yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş
mahkûmiyet kararı sonrasında yasaya uygun olarak tutulması;
...”
38. Kişinin Anayasa ve Sözleşme’de güvence altına alınan özgürlüğünden yoksun
bırakılabilmesi hallerinden biri de yetkili bir mahkemenin mahkûmiyet kararına
dayalı olarak ve hukuka uygun bir şekilde tutulmasıdır. Bu doğrultuda, cezai
veya disiplin tedbiri sonucu her türlü hürriyetten mahrum bırakma halleri de
Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı ve dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin
konu bakımından yetkisi kapsamındadır.
39. Anayasa’nın 19. maddesinin
birinci fıkrasında, özgürlük ve güvenlik hakkı güvence altına alınmıştır. Aynı
maddenin ikinci fıkrasında ise şekil ve şartları kanunda gösterilen belirli
haller dışında, kişilerin başka bir nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılması
yasaklanmıştır. Anılan ikinci fıkradaki sınırlama nedenlerinden biri de
mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin
yerine getirilmesi halidir.
40. Sözleşme’nin 5. maddesinin
(1) numaralı fıkrasında ise Anayasa’nın birinci fıkrası ile paralel bir ifadeye
yer verildikten sonra, aynı fıkranın (a) bendinde kişi özgürlüğü ve
güvenliğinin istisnası olarak “yetkili bir
mahkeme tarafından verilmiş mahkûmiyet kararı sonrasında yasaya uygun olarak
tutulma” hali düzenlenmiştir. Sözleşme’ye
göre, özgürlüğe getirilen sınırlamanın meşru kabul edilebilmesi için mahkûmiyet
kararı sonrası “tutma” hali veya
hapsedilmenin, “yetkili mahkeme” kararına dayalı ve hukuka
(kanuna) uygun olması şartları aranmaktadır. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı
yönünden “tutma” hali, geniş
anlamda kullanılmakta olup; gözaltı, tutuklama, mahkûmiyet sonrası tutukluluk
ve hükümlülük hallerini içine almaktadır. Sözleşme maddesindeki “yetkili mahkeme” vurgusu, kişinin
özgürlüğünden yoksun bırakılması sonucunu doğuran ceza veya güvenlik tedbiri
uygulama konusunda kanun gereği yetkilendirilmiş, yürütme organı ve taraflardan
bağımsız ve yeterli güvencelere sahip yargısal organı ifade etmektedir (Benzer
AİHM kararları için bkz. De Wilde, Ooms And
Versyp/Belçika, B. No: 2832/66, 2835/66,
2899/66, 18/6/1971, § 78; Engel ve
Diğerleri/Hollanda, B. No: 5100/71, 5101/71, 5102/71, 5354/72,
5370/72, 8/6/1976, § 68).
41. Bakanlık görüşünde; oda
hapsi cezalarının AİHM tarafından ülke aleyhine Sözleşme’nin 5/1 hükmüne
ilişkin ihlal kararları verilmesi nedeniyle bu uygulamaya 6413 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 16/2/2013 tarihinde yürürlüğe girmesi
nedeniyle son verildiği belirtmiştir.
42. Başvurucu, Adalet
Bakanlığı’nın bu yöndeki görüşüne aynen katıldığını beyan etmiştir.
43. Anayasa’nın 19. maddesinin
ikinci ve Sözleşme’nin 5/1 maddesinin (a) bendi, herkesin temel özgürlük ve
güvenlik haklarını güvence altına almaktadır. Dolayısıyla her kişi bu hakkın
güvencesi kapsamındadır. Hürriyetten yoksun bırakma işleminin kanuni, yetkili
ve görevli bir mahkeme tarafından verilmesi kişiler için bir güvence
oluşturmaktadır.
44. Anayasa’nın 19. maddesinin
birinci fıkrasında herkesin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına sahip olduğu
ilke olarak ortaya konduktan sonra, ikinci ve üçüncü fıkralarında şekil ve
şartları kanunda gösterilmek şartıyla kişilerin özgürlüğünden mahrum
bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır. Dolayısıyla kişinin
özgürlük ve güvenlik hakkının kısıtlanması ancak Anayasa'nın anılan maddesi
kapsamında belirlenen durumlardan herhangi birinin varlığı halinde söz konusu
olabilir (B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 42).
45. AİHM içtihatlarında, oda
hapsi disiplin cezası hürriyetten yoksun bırakan bir yaptırım olarak kabul
edilmektedir. Dolayısıyla hürriyetten yoksun bırakma işleminin bir yargı
kararının sonucu olması gerekir ve bunun gerekli yetkiye sahip, yürütmeden
bağımsız ve uygun yargı teminatlarını sunan yetkili mahkeme tarafından
verilmesi gerekir (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Pulatlı/Türkiye, B. No: 38665/07, 26/4/2011, §§ 28-30).
46. Oda hapsi cezası, askeri
hayatın kendine özgü yapısı gereği kabul edilmiş bir disiplin cezasıdır. Bu
ceza disiplin amiri tarafından verilir ve bu amaçla tahsis edilecek hapis
odasında yerine getirilir. Oda hapsi cezası alan personel, cezanın yerine
getirilmesi süresince emir veremez ve genel hizmet yapamaz. Bu bakımdan oda
hapsi, sonuçları itibarıyla kişi özgürlüğünü kısıtlayan bir yaptırımdır. Oda
hapsi disiplin cezasının verildiği ve uygulandığı tarihte yürürlükte bulunan
1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 21. maddesi gereğince bu
tür cezalara karşı gidilebilecek bir yargı yolu da bulunmamaktadır.
47. Somut
olayda, astsubay olan başvurucu hakkında üstü tarafından verilen 7 gün oda hapsi disiplin cezası
uygulanarak Anayasa’nın 19. maddesi çerçevesinde hürriyetinden yoksun
bırakılmıştır. Bu kişi orduda albay rütbesiyle görev yapmakta, askeri
hiyerarşik düzende yetkili bulunmakta ve bu düzenden bağımsız hareket
edememektedir. Ayrıca disiplin müeyyidesine karşı askeri mahkemede yapılacak
itiraz, başvuru tarihi itibarıyla Anayasa’nın 19. maddesi ile öngörülen
güvenceleri de sağlamamaktadır.
48. Bu durumda başvuranın özgürlükten yoksun mahrum bırakılma
hali “yetkili bir mahkeme tarafından verilen
mahkûmiyet” kararı ile gerçekleşmemiş bulunduğundan Anayasa’da
öngörülen şartlara uymamaktadır.
49. Açıklanan nedenlerle, Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci
fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
50. 6216 sayılı Kanun’un 50.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında, esas inceleme sonunda ihlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedileceği belirtilmiş, ancak yerindelik denetimi
yapılamayacağı, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemeyeceği hüküm
altına alınmıştır.
51. Başvuruda Anayasa’nın 19.
maddesinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Başvurucu, 30.000,00 TL maddi
ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
52. Adalet Bakanlığı, başvurucu
tarafından talep edilen tazminat miktarları konusunda bir ihlal tespitinde
bulunulması halinde hakkaniyete uygun bir tazminat takdir edilmesinin yerinde
olacağını beyan etmiştir.
53. 6413 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinin 16/2/2013
tarihinden önce verilmiş olan oda hapsi cezasının hizmet yerini terk etmeme
cezasına dönüştürüleceği ve kayıtlarda buna göre düzeltme yapılacağı hükmü ve
başvurucunun kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına yönelik başvuru açısından
ihlal tespitinin yapılmış olmasının birlikte yeterli tatmin sağladığı
değerlendirildiğinden bu hakka yapılan müdahale nedeniyle tazminat talebinin
reddine karar verilmesi gerekir.
54. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harçtan oluşan yargılama
giderinin başvurucuya ödenmesine, 16 TL posta pulunun iadesine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğine
ilişkin şikayetinin KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. "Yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş
bir mahkumiyet" kararının yokluğu nedeniyle Anayasa'nın 19. maddesinin
ikinci fıkrasının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucunun tazminata ilişkin taleplerinin REDDİNE,
D. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca
tespit edilen 198,35 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE, ayrıca başvurucu tarafından dosyaya ibraz edilen 16 TL’lik posta
pulunun İADESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
12/3/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.