TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MURAT KUR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7604)
|
|
Karar Tarihi: 4/7/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Ceren Sedef EREN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Murat KUR
|
|
:
|
2. Evrim KONAK
|
|
:
|
3. Hıdır YILDIZ
|
|
:
|
4. Deniz KIRBAĞ
|
Vekili
|
:
|
Av. Uğur YEŞİLTEPE
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, üyesi oldukları dernek kapsamında katıldıkları
eylemlerin terör örgütü üyesi olma suçundan mahkûmiyetlerinde delil olarak
kullanılması nedeniyle başvurucuların ifade ve örgütlenme özgürlükleri ile
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/10/2013 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresi içinde beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucular Murat Kur, Evrim Konak, Hıdır Yıldız ve Deniz Kırbağ sırasıyla 1981, 1977, 1987 ve 1985 doğumlu olup
olayların meydana geldiği tarihte Tunceli'de ikamet etmektedir.
10. Başvurucuların tümü olayların meydana geldiği tarihte Dersim
Demokratik Haklar Derneği üyesidir. Anılan Dernek daha sonra 6/1/2017 tarihli ve
29940 sayılı 1. Mükerrer Resmî Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe giren 679 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 5. maddesinin (1) numaralı fıkrası
uyarınca kapatılmıştır. Söz konusu hükümde terör örgütlerine veya Millî
Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna
karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı
veya bunlarla irtibatı olan derneklerin kapatıldığı belirtilmiştir.
11. Başvurucular, terör örgütü üyesi olma ve terör örgütünün
propagandasını yapma suçlarını işledikleri şüphesiyle 5/12/2011 tarihinde
gözaltına alınmış ve 6/12/2011 tarihinde tutuklanmışlardır.
12. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığının 28/12/2011 tarihli
iddianamesi ile başvurucular hakkında Maoist Komünist
Parti (MKP) silahlı terör örgütü
üyesi olma ve örgütün propagandasını yapma suçlarından kamu davası açılmıştır.
13. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 21/3/2012 tarihinde
tüm başvurucuların hem terör örgütü üyesi olma hem de terör örgütü propagandası
yapma suçlarından cezalandırılmasına hükmetmiştir. Başvurucular Murat Kur ve
Evrim Konak 9 yıl; başvurucular Hıdır Yıldız ve Deniz Kırbağ
ise geçmişleri, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki
davranışları lehlerine takdiri indirim nedeni sayılarak 7 yıl 6 ay hapis
cezasıyla cezalandırılmışlardır.
14. Mahkeme gerekçeli kararına MKP terör örgütünün kuruluşu,
amacı ve tarihsel gelişimini de içeren bir arka plan bilgisi vererek
başlamıştır. Buna göre MKP terör örgütü, mevcut anayasal düzeni silahlı halk
ayaklanması yoluyla yıkarak yerine Marksist-Leninist-Maoist
ilkelere dayalı sosyalist bir düzen kurmak ve nihai olarak komünist düzene
geçiş sağlamak amacıyla 1972 yılında kurulmuş bir terör örgütüdür. Örgütün
kurucusu 1973 yılında güvenlik güçlerince gerçekleştirilen operasyonda yaralı
olarak ele geçirilen ve tutuklu bulunduğu Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumunda
intihar eden İbrahim Kaypakkaya'dır.
15. Kararda MKP'nin yasa dışı
yapılanmaları Maoist Gençlik Birliği, Maoist Kadınlar Birliği ve Halk Kurtuluş Ordusu (HKO)
olarak belirlenmiş; ilk iki yapılanmanın lise, üniversite ve fabrikalardaki
gençler ile kadınların önce sempatizan düzeyinde kazanılarak daha sonra silahlı
faaliyetlerde bulunmak üzere HKO bünyesine ya da oluşturulacak Kadın Birliklerine katılımı amacıyla
oluşturulduğu ifade edilmiştir. Kararda, HKO'nun ise
örgütün askerî aparatı olarak tanımlanabileceği belirtilmiş ve faaliyetlerinde
kırsal alan yapılanmasının esas olduğu, amacının ise gerçekleştirilen silahlı
eylemler ile halk üzerinde baskı ve korku oluşturup etkilenmesi ve halkı mevcut
anayasal düzene karşı ayaklandırmak amacıyla ajitasyon, propaganda ve şiddet
eylemleri gerçekleştirilmesi olduğu ifade edilmiştir. Kararda, MKP tarafından
gerçekleştirilen eylemlerin HKO ismiyle üstlenildiği de belirtilmiştir.
16. Kararda MKP'nin 1. Kongresini
gerçekleştirerek ismini duyurduğu 2002 yılından itibaren 32 şiddet içerikli ve
94 propagandaya yönelik olmak üzere toplam 126 eylem gerçekleştirdiği belirtilmiştir.
Buna göre örgüt; güvenlik güçlerine yönelik silahlı ve bombalı saldırı,
öldürme, taciz eylemleri, güvenlik binaları ve kamu binalarına yönelik taciz ve
saldırı eylemleri, ajan ve iş birlikçi olarak belirledikleri muhtar ve
vatandaşlara yönelik korkutma, yıldırma, yaralama ve öldürme eylemleri, emekli
üst düzey güvenlik görevlilerine yönelik suikast türü eylemler, yol kesme, gasp
gibi yöntemler ile örgüte gelir sağlama amaçlı eylemler, kırsal alanda yaşamsal
anlamda hayatlarını devam ettirebilmek ve kırsal alanda barınabilmek amaçlı
zorla malzeme toplama eylemleri ile devlete olan güven duygusunu sarsmak ve
devlet yanlısı vatandaşlarımızı kendi saflarına çekmek amacıyla kırsal alanda
ve köylerde vatandaşlarımıza yönelik şiddet içerikli eylemler
gerçekleştirmektedir. Kararda HKO'nun hâlen Tunceli
Merkez, Hozat, Pertek ve Ovacık bölgelerinde muhtemelen 28 ilâ 30 civarında
oldukları değerlendirilen silahlı militanı ile kırsal alan faaliyeti yürüttüğü
de belirtilmiştir.
17. Kararda "Örgütün Seksiyonları" başlığı altında
Demokratik Haklar Federasyonu yapılanmasından bahsedilmiştir. Buna göre
Demokratik Haklar Federasyonu 4/9/2008 tarihinde Ankara, İzmir, Uşak, Anadolu
ve Gaziosmanpaşa Demokratik Haklar Derneklerinin bir araya gelmesiyle oluşturulmuştur.
Kararda, daha önce Demokratik Haklar Platformu adıyla faaliyet gösterdiği
belirtilen yapının kuruluşundan itibaren basın açıklaması, afiş asma, miting,
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme ve bildiri dağıtma şeklinde eylemler
gerçekleştirdiği ifade edilerek 6/10/2009 ve 7/10/2009 tarihlerinde İstanbul'da
Uluslararası Para Fonu toplantıları esnasında polis helikopterine karşı havai
fişek saldırısı gerçekleştiren grubun arasında yüzleri maskeli ve üzerinde
"DHF" yazılı bez
kıyafet giyen şahısların bulunduğu bilgisine de yer verilmiştir. Öte yandan
başvurucuların üyesi oldukları derneğin Demokratik Haklar Federasyonu ile bir
ilgisinin olup olmadığı konusunda kararda bir açıklama bulunmamaktadır.
18. Kararda "Son Durum
Değerlendirmesi" başlıklı bölümde 17/6/2005 tarihinde
Tunceli'nin Ovacık ilçesi Kepir Yaylası ile Meyveli Ova bölgesi kırsal
alanında, MKP terör örgütünün 2. Kongre toplantısını yapma çalışmaları
esnasında yapılan operasyon sonucu örgüt mensupları ile güvenlik güçleri
arasında çıkan silahlı çatışmada, örgüt sorumluları oldukları değerlendirilen
üyelerin de aralarında bulunduğu on yedi örgüt mensubunun ölü olarak ele
geçirildiği bilgisi verilmiştir. Ayrıca operasyon sonrasında terör örgütünün 2.
Kongresini 2007 yılı Aralık ayı içinde yurt dışında gerçekleştirdiği, son
dönemlerde metropollerde faaliyetlerini yeniden yapılandırarak bu amaçla
varlığını ve güçlü olduğunu hissettirmeye yönelik faaliyetler içinde olduğu ve
önümüzdeki süreçte hedef olarak belirlediği şahıslara yönelik eylemlerine devam
edebileceğinin değerlendirildiği de bu bölümde ifade edilmiştir.
19. Mahkeme gerekçeli kararına başvurucuların görünürde yasal
olan ancak temelde MKP terör örgütünün güdümünde hareket eden Dersim Demokratik
Haklar Derneği içinde yer alıp örgütün faaliyeti çerçevesinde anma etkinliği,
basın açıklaması, protesto gösterileri ve yürüyüşlere katıldıklarını, bu
kapsamda örgütle özdeşleşmiş sloganlar attıklarını, üzerlerinde ve
ikametlerinde, ayrıca üyesi oldukları Dernekte yapılan aramalarda da örgütsel
dokümanların ele geçirildiğini belirterek devam etmiştir. Buna göre anılan
Dernekte yapılan arama sonucu ele geçirilen dokümanlar şunlardır:
" - "Merhaba Evrim
Ydş"ile başlayan "D. M." ile biten,
her iki yüzü de el yazısı ile yazılı, örgüt ile bağlantılı olan D. M.
tarafından ceza infaz kurumundan gönderilen mektup
- Örgüt ile bağlantılı olan A. H. Y.
tarafından cezaevinden gönderilen ve içeriğinde TKP/ML-TİKKO terör örgütü
lideri İbrahim Kaypakkaya’yı övücü mahiyette
yazıların bulunduğu el yazısı ile yazılı, not defteri şeklindeki doküman
- Tunceli İli Ovacık İlçesinde, güvenlik
güçleriyle girdikleri çatışmada ölen MKP ve PKK terör örgütü mensuplarının
fotoğraflarının bulunduğu doküman
- PKK terör örgütünün kurucu kadrosu
içerisinde yer alan 'Keko Mazlum Doğan' isimli terör
örgütü mensubunun resminin olduğu bilgisayar çıktısı
-PKK terör örgütünün kurucu kadrosu içerisinde
yer alan Mazlum Doğan, TKP/ML-TİKKO terör örgütü lideri İbrahim Kaypakkaya, Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan isimli şahısların
resminin olduğu, "Şehitlerimizi" ile başlayan "Anıyoruz"
ile biten ve üzerinde "ESP" ibareli afiş
-Kırmızı zemin üzerine İbrahim Kaypakkaya'nın siyah-beyaz siluetinin bulunduğu afiş
-Üzerinde İbrahim Kaypakkaya'nın
resminin bulunduğu ve "Onu Anmak Onurdur" yazılı “Demokratik Haklar
Federasyonu” ibareli döviz
- Tunceli İli Ovacık İlçesinde güvenlik
güçleriyle girdikleri çatışmada ölü ele geçirilen MKP terör örgütü mensubu
O.D., İ.P. ile A.D.nin fotoğrafının bulunduğu ve üzerilerinde "O.D. Ölümsüzdür", "İ.P.
Ölümsüzdür", "A.D. Ölümsüzdür" yazılı 3'er adet döviz
- "12 Eylül Anayasası" ile başlayan
ve "Boykot Cephesi" ile biten siyah-beyaz zemin üzerine siyah-beyaz
yazıların bulunduğu 2 adet afiş
- "Emperyalizme Karşı Halk Savaşı"
ibaresinin bulunduğu Demokratik Haklar Federasyonu imzalı 2 adet döviz
-"26/05/2010 10.55 Alfa bond1"
ibaresi bulunan ve İbrahim Kaypakkaya'nın siluetinin bulunduğu,
duvarlara yazılama olarak kullanılan kloşe
- Çatışmada ölü ele geçirilen 3 MKP terör
örgütü üyesinin cenazelerinde kullanılan, 1,60-2,50 metre ebatlarında, kırmızı
zemin üzerine sarı harflerle "Yaşasın Halk Savaşçıları Ölümsüzdür"
ibareli pankart
-Tunceli merkez ve ilçelerinde
gerçekleştirilen basın açıklaması ve etkinliklerde kullanılan, sarı zemin
üzerine, 1,50-2,50 metre ebatlarında "Kürt Ulusuna Özgürlük ve Tam Hak
Eşitliği İçin Halkın Haklı Mücadelesini Büyütelim" ve Demokratik Haklar Federasyonu
ibareli pankart
- Tunceli merkez ve ilçelerinde
gerçekleştirilen basın açıklaması ve etkinliklerde kullanılan, beyaz zemin
üzerine kırmızı yazıyla "Mayıs Şehitleri Ölümsüzdür",
"Demokratik Haklar Federasyonu" ibareli 1-1,50 metre ebatlarında, üzerinde
örgüt mensuplarının fotoğraflarının bulunduğu pankart
- Üzerinde İbrahim Kaypakkaya'
nın siluetinin bulunduğu flama
- Beyaz zemin üzerine "Beyazıt Halepçe
Katliamını Unutmadık Unutturmayacağız, Tunceli Üniversitesi Öğrenci
Derneği" ibareli 1-2 metre ebatlarında afiş
- Sarı zemin üzerine 1,50-2,50 metre
ebatlarında "Sömürü ve Zulüm Saltanatına Karşı" ile başlayan
Demokratik Haklar Federasyonu ibareli pankart
-Sarı zemin üzerine "Dersim Kültürü Yok
Edilmek İsteniyor" ile başlayan "Demokratik Haklar Federasyonu"
ile biten 1-3 metre ebatlarında afiş
-Kırmızı zemin üzerine "Kaypakkayayı anmak suç değildir" ile başlayan
"Unutmayacak…" ile biten İbrahim Kaypakkaya’nın
silüetinin bulunduğu 2-4 metre ebatlarında pankart
- "Halkın Günlüğü" ibareli, Mayıs
ayı sayfasında TKP/ML-TİKKO terör örgütü lideri İbrahim Kaypakkaya’nın
fotoğrafının bulunduğu 5 adet takvim
- "Anmak savaşmaktır" ile başlayan
"Hesap soracağız İbrahim yoldaş" ile biten, İbrahim Kaypakkaya'nın siluetinin bulunduğu beyaz zemin üzerine
mukavva doküman
- İçinde iltisaklı kişi veya kişilerin
numaralarının yazılı bulunduğu, 10 - 24 Aralık tarihinde düzenleyecekleri eylem
hakkında görevlendirmelerin yapıldığı, çeşitli toplantılar hakkında notların
alındığı, örgütün kadınlara yönelik stratejik ve dönemsel olarak yürüttüğü
faaliyetler çerçevesinde sivil toplum kuruluşları ile yapılacak olan
görüşmelerin planlandığı, eylemlerde kullanılacak olan bildiri ve pankartların
hazırlanması ile dağıtılması yönünde planların yapıldığı "SGK" ibareli
mavi renkli not defteri
-Yasa dışı yayınların Tunceli merkez ve
ilçelerinde satıldığı ve buna dair hesapların tutulduğu, "Sınıf Teorisi
Fiyatı 5 TL'dir" ibaresinin bulunduğu ve 2010 yılına ait defter
- 10 Aralık ve 24 Aralık tarihleri arasında yapılacak
olan eylemler hakkında mahalle, köy ve üst komisyon şeklinde hiyerarşik yapı
içerisinde çeşitli kişi veya kişilere görev dağılımının yapıldığı, düzenlenecek
olan etkinlikte yapılacak afiş çalışmalarının tarihinin belirlendiği, son
sayfasında ise iltisaklı olan kişilerin isim ve telefon numaralarının
yazıldığı, "TMMOB" ibareli koyu lacivert renkli ajanda
- Yasa dışı yayınların Tunceli merkez ve
ilçelerinde kişi veya kişilere satıldığı ve buna dair hesapların tutulduğu,
alacak verecek kayıtlarının bulunduğu, yeşil renkli "Yevmiye" baskılı
üzerinde "DHD" ibaresi bulunan gelir gider defteri
-PKK terör örgütünün 4. dönem faaliyeti olan
demokratik özerklik stratejisinin hayata geçmesi yönünde MKP terör örgütü ve
Demokratik Haklar Federasyonu tarafından üstlenilen misyon,tutum
ve hareket tarzlarının yer aldığı 10 sayfalık "Demokratik Özerklik
Tartışmaları ve Tutumumuz Üzerine Demokratik Haklar Federasyonu Merkez Yönetim
Kurulu 9 Kasım 2011" ile başlayan "Yeni Demokratik Toplum 3-9 Ekim
2011 sayısı Sosyolojik Bir Yapı Olarak Ekonomi" ile biten bilgisayar
çıktısı doküman
-Kırmızı zemin üzerine siyah-beyaz renkli
TKP/ML-TİKKO terör örgütü kurucusu İbrahim Kaypakkaya’nın
siluetinin bulunduğu 25-35 cm ebadında cam çerçeveli portre resim
- Harddisk, fotoğraf
makinası ve DVDROM'da İbrahim Kaypakkaya'ya
ait resimler, basın açıklamaları ve yürüyüşlere ait görüntüler ile MKP terör
örgütünün propagandasına yönelik resimler"
20. Kararda ayrıca MKP terör örgütünün kendi güdümünde yayın
yapan çeşitli internet sitelerinden örgüt mensuplarına ve müzahir kitleye eylem
ve etkinlikler için verdiği talimatlardan bazıları şu şekilde belirtilmiştir:
"1- MKP terör Örgütünün
verdiği 105 nolu talimat, Terör örgütü güdümünde yayın
yapan ibrahimkaypakkaya.net isimli internet sitesinde, 19.03.2011 tarihinde
yapılan tespitte, MKP MK-SB 105 Nolu Açıklama, Bıjı Newroz! başlığıyla verilen haberde,
'Emperyalistler Ve Uşaklarının Sömürü ve Zulüm Politikalarına Karşı Tüm Halklar
ve Ezilen Ulusların Yaktığı İsyan Ateşini Daha Fazla Körükleyelim! Bu bilinçle
Kürt ulusu özgülünde tüm halkların ve ezilen ulusların Newroz
bayramını kutluyor ve bütün ilerici, demokrat, yurtsever, Devrimci ve
komünistleri emperyalistler ve onların stratejik uşaklarına karşı ortak direniş
ve mücadeleye çağırıyoruz. Halk Savaşını, Türkiye-Kuzey Kürdistan’ın her bir
parçasında Newroz coşkusu ve ateşiyle yükseltelim ve
kazanalım' şeklinde olduğu,
...
3- MKP terör Örgütünün verdiği 123 nolu talimat,
Terör Örgütüne müzahir yayın yapan
mkp-bim.info isimli internet sitesinde, 16.05.2011 tarihinde yapılan tespitte,
123 nolu açıklama başlığıyla verilen talimatta, ' 18
Mayıs vesilesiyle Parti ve Devrim Şehitlerimizi anıyoruz! Çeşitli Millet ve
Milliyetlerden Türkiye-Kuzey Kürdistan proletaryası ve yoksul halklarına
başlıklı haberin devamında, .…Devrimimiz kanla yoğrulmaktadır; Bu Çelik Aldığı
Suyu Unutmayacaktır! Onu anmak; derin halk sevgisiyle, Onu anmak; derin halk
sevgisiyle halkın kurtuluşu uğruna Maoist Komünist
Partisi önderliğinde Halk Savaşında ısrar etmek, Gerilla savaşının sıra neferi
olarak saflara katılmak demektir. ….Onu anmak; anti- faşist, anti- emperyalist,
anti- feodal olmak ve her türden gericiliğe karşı mücadelede yer almak
demektir. Parti ve Devrim Şehitlerimizle şimdi başımız daha dik ve onurla
yürüyoruz. KAYPAKKAYA yoldaş şahsında, parti ve Devrim şehitlerini anıyor,
kızıl anılarını selamlayarak önlerinde eğiliyoruz' şeklinde olduğu,
4- MKP terör Örgütünün verdiği 127 nolu talimat,
Terör örgütüne müzahir yayın yapan
http://mkp-bim.info isimli internet sitesinde, 01.07.2011 günü yapılan
tespitte, Üç Halk Savaşçısını Ölümsüzler Kervanına Uğurladık başlığıyla verilen
haber ve 127 nolu açıklamada, 'Üç Halk Savaşçısını
Ölümsüzler Kervanına Uğurladık! Halklarımız, Yoldaşlar; Halklarımıza karşı
işledikleri baskı-sömürü-zulüm suçu ve faşist saldırıları savaş çağrısıdır; bu
dünden kabulümüzdür! Partimiz, karşı-Devrimci sınıfların halklarımıza karşı
açmış olduğu savaşa, Devrimci halklarımızın savaşı olarak Halk Savaşı
Stratejisiyle cevap vermektedir. ……Uzun mücadele tarihimizin yüzlerce şehidi bu
keskin ve ağır bedelin kanıtı ve omuzlayanıdır. Şehitlerimiz, mücadelemizin en
anlamlı bedelleri, Devrimimizin çimento harcıdır. Ozan, Abidin, Pirahmet yoldaşlar; büyük Halk Savaşı serüvenimizin
unutulmaz parçaları, kahramanlar kervanımızın yeni halkaları ve Devrimci
savaşımızın büyüyen bedelleridir. Yoldaşlarımızın ölümsüz anıları önünde bir
kez daha saygıyla eğiliyor, mücadelelerini Devrime taşıma kararlılığımızı beyan
ediyoruz' şeklinde olduğu,
...
7- MKP terör Örgütünün 07.12.2010 tarihinde
yayınladığı talimat,
Terör örgütüne müzahir yayın yapan http://www.halkingunlugu.net isimli
internet sitesinde 07.12.2010 tarihinde yayınlanan talimat ve Maoist Komünist Partisinden açıklama şeklindeki haberde, '
Dersim halkına çağrımız, yanlış yolda yürüyenlere uyarımızdır…...Özellikle
Türkiye-Kuzey Kürdistan gerçeğinin ürünü olarak kadın bedeni üzerine, burjuva
feodal toplumsal zihniyet günlük yasamda sirayet eden binlerce örnek
yaratmaktadır. Kadın bedeninin satılan bir araca dönüştürülmesi insan bedenine,
ruhuna ve insanın tarihsel yaratılıcılığına bu kadar
kapsamlı yapılan bu saldırı sadece bedenini satan, hangi nedenle olursa olsun
onu kendi yaşamını sürdürmenin aracı haline getiren kadına 'kendileri yapıyor'
açıklamalar ile açıklanamaz......Dersimde birahanelerde kadın çalıştıran ve bu
kadınların bedenlerini metalaştırıp ticarileştiren yerler var. Bunu hemen
herkes bilmektedir. Lakin buna karşı yeterli toplumsal duyarlılık oluşmamış ve
bu sorunu aşamayacak düzeydedir UYARIYORUZ... Birahanelerde kadın çalıştırmak
insan onuru açısından suçtur. Derhal buna son verin…UYARIYORUZ…Esrar ekimi ve
dağıtımı yapan ve yaygınlaştıranlar derhal bu olumsuz onursuz tutumdan
vazgeçin…UYARIYORUZ…BU SON uyarıları dikkate almayan herkesten bu halka yönelik
yapılan, devlet politikalarının parçası olduklarından, açıktan beyan ediyoruz
ki “HESAP SORACAĞIZ”...Ya onurlu bir duruş ve yaşam ile bu halkın parçası
olursunuz, ya da her nerede olursa olsun bedeline katlanmak zorunda olacağınızı
bilin. Gereğini pratik yönelimimiz belirleyecektir. Bundan sonra o kadarda
rahat, aymaz ve onursuz olmayın. Çünkü hesabını vermek zorunda kalacağınızdan
emin olun.!!! Tüm Dersim halkını da bu alışkanlıklarına devam edecek olanlarla
ilişkilerini gözden geçirmeye çağırıyoruz' şeklinde olduğu,
8- MKP
terör Örgütünün 2. Kongre Kararları (Hapishaneler Sorunu ve Ölüm Orucu
Direnişimiz Başlıklı Bölüm)
'II. Kongremiz, partimizin hapishanelere
yönelik duyarsız yaklaşımının ölüm oruçları sonrası giderek daha da artarak
derinleştiği ve gelinen aşamada neredeyse unutulma aşamasına geldiği
görüşündedir. Bu durum derhal aşılmalıdır. Hapishanelerde yoldaşlarımızı ve
devrimci tutsakları düşman karşısında yalnız bırakmak devrimci hareket
açısından sürekli önemli kayıpları beraberinde getirmiştir. Hapishanelerin,
koşullarından kaynaklı önemli oranda dışarıdan desteklenmesi gerekmektedir.
Geçmişteki biçimiyle destek belli hapishanelerle sınırlı kalmamalı, hangi
hapishanede olursa olsun tüm yoldaşlarımıza sahip çıkarak sorunlarını
çözmeliyiz' şeklinde olduğu,
9- MKP terör Örgütünün 16.06.2011 tarihinde
yayınladığı 126 nolu talimat,
Terör örgütüne müzahir yayın yapan
mkp-bim.info isimli internet sitesinde 16.06.2011 tarihinde yayınlanan
'Ölümsüzlüklerinin 6. Yılında 17'leri anıyoruz' başlığıyla verilen talimat ve
açıklama şeklindeki haberde, '……..17’ler emperyalizm, feodalizm ve komprador
bürokratik kapitalizmin stratejik saldırı ve bilumum tasfiyeci rüzgara karşı
Halk Savaşına çağrı ve savaş buyruğudurlar. Övgüler dizmek kadar, yas tutup
gözyaşı dökmek de gereksizdir 17’lere. Onlardan öğrenmek ve savaşmaktır aslolan. Bayraklarını elden ele devralmak, Halk Savaşına
katılmaktır Onları anmak. 17’leri anıyor, Kızıl anıları önünde bir kez daha
saygıyla eğiliyor, tüm yoldaşlarını Halk Savaşına çağırıyoruz' şeklinde olduğu,
10- MKP terör Örgütünün 15.04.2011 tarihinde
yayınladığı 118 nolu talimat,
Terör örgütüne müzahir yayın yapan
mkp-bim.info isimli internet sitesinde Çeşitli Ulus ve milliyetlerden,
Türkiye-Kuzey Kürdistan Halklarına başlıklı haber ve açıklamada, ' ………Bunların
onursuzlukları o kadar derin ki, ajan olduklarını, jitemin
katili olarak halka ve devrimcilere karşı cinayetler ve başka suçlar
işlediklerini, birer hain olarak devlete çalıştıklarını, devlet adına
cinayetler işlediklerini, yani birer maşa olduklarını vb
vs açıkça savunmaktadırlar. A.Ç., U.Ö., R.Ç. ve
diğerleri birkaç örnektir sadece….' şeklinde olduğu,
..."
21. Mahkeme kararında, MKP'nin
Tunceli'deki faaliyetlerine söz konusu talimatlar doğrultusunda katıldıkları
belirtilen başvurucuların her birinin eylemlerine ve örgüt içindeki konumlarına
dair ayrı ayrı açıklama yapılmıştır. Karara göre başvurucuların ortak
katıldıkları eylemler şu şekildedir:
- Başvurucular, MKP terör örgütünün 105 ve 117 No.lu talimatları
uyarınca 21/3/2011 günü Tunceli'de gerçekleştirilen Nevruz kutlamaları ve
yapılan yürüyüşü organize etmiş ve yönetmişlerdir. Başvurucu Murat Kur bu
kapsamda 122 kişiye telefonla mesaj atmıştır. Anılan yürüyüşte "Önderimiz İbrahim Kaypakkaya",
"Nevroz İsyandır, İsyan Dağlarda"
ve "Kürt Halkına Özgürlük Halk
Savaşıyla Gelecek" şeklinde sloganlar atıldığı fakat yürüyüşün
olaysız bir şekilde sona erdiği ifade edilmiştir.
- Başvurucular 18/5/2011 tarihinde, MKP terör örgütünün 123
No.lu talimatı uyarınca terör örgütü lideri İbrahim Kaypakkaya'nın
ölüm yıl dönümü nedeniyle yapılan etkinliği organize etmiş, bu kapsamda bir
anma töreni düzenlemiş ve İbrahim Kaypakkaya'nın
hayatının anlatıldığı bir sinevizyon gösterimi
yapmışlardır. Başvurucu Murat Kur bu etkinliğe katılım için 73 kişiye telefonla
mesaj atmıştır. Daha sonra tüm başvurucular, başvurucu Murat Kur'un "İbrahim Kaypakkaya'yı
Savunmak Onurdur-Demokratik Haklar Federasyonu-Partizan" yazılı
bir pankart taşıdığı yürüyüşe katılmışlardır.
- Başvurucular MKP terör örgütünün 127 No.lu talimatı uyarınca,
örgüt mensupları ile güvenlik güçleri arasında 27/6/2011 tarihinde Tunceli'nin
Ovacık ilçesinde çıkan çatışmada ölü ele geçirilen üç örgüt mensubunun
cenazelerini sahiplenmiş, akrabalık bağları olmamasına rağmen ölüm haberini ailelere
ileterek cenazelerin Malatya'dan Tunceli'ye nakli ve cemevinde
tören düzenlenmesiyle ilgilenmişlerdir. Cemevinde
düzenlenen törende öldürülen terör örgütü mensuplarının tabutları MKP/HKO terör
örgütüne ait kızıl bayrağa sarılmış ve başvurucular törende "Bedel ödedik, bedel ödeteceğiz, şehit namırın (şehitler ölümsüzdür)", "Gerillalar ölmez, yaşasın halk savaşı"
şeklinde slogan atmışlardır. Başvurucu Murat Kur törene katılım sağlamak için
30 kişiye telefonla mesaj atmıştır. Başvurucu Murat Kur'un konuya ilişkin
olarak gerçekleştirdiği iletişim kaydında "Abi biz gerillaların cenazelerini aldık, Mazgirt köprüsünden şehir
merkezine doğru geliyoruz" ifadelerinin bulunduğu tespit
edilmiştir.
- Deniz Kırbağ dışındaki başvurucular
MKP terör örgütünün 122 No.lu talimatı uyarınca 1/5/2011 tarihinde
gerçekleştirilen İşçi Bayramı kutlamalarını organize etmiş, Tunceli ili
genelinde afişleme faaliyetleri yürütmüş ve yürüyüş düzenlemişlerdir. Yürüyüşü
gerçekleştiren grup İbrahim Kaypakkaya posterleri taşımışve "Önderimiz
İbrahim Kaypakkaya"sloganları
atmıştır. Başvurucu Murat Kur etkinliğe katılım sağlamak için 95 kişiye
telefonla mesaj atmıştır.
-MKP terör örgütünün 124 No.lu talimatında 12/6/2011 tarihinde
yapılacak genel seçimlerin boykot edilmesi çağrısı yapılmıştır. Bu kapsamda
başvurucuların 12/6/2011 tarihli genel seçimler konusunda boykot tavrı
takındıkları ve bununla ilgili afişleme çalışması yaptıkları,
gerçekleştirdikleri iletişim kayıtlarından tespit edilmiştir.
-Evrim Konak dışındaki başvurucular, MKP terör örgütünün 7 No.lu
talimatı uyarınca cebir, şiddet ve tehdit yoluna başvurarak Tunceli'de faaliyet
gösteren birahanelerde çalışan kadın garsonların çalışma hürriyetini
kısıtlamış, söz konusu iş yerlerine zarar verilmesini organize etmiş ve işyeri
sahiplerini tehdit ederek kadın garsonların Tunceli'yi terk etmesini
sağlamışlardır. Başvurucu Murat Kur'un bir birahane önünde protesto için
toplanan gruba megafonla "Değerli
emekçi Dersim halkı, şu an Bermuda birahanesinin önündeyiz, soruyoruz
kendilerine burada binlerce insan var, sizler burada bulunan binlerce insanın
gözünün içine baka baka bundan sonra bu yoz kültürü yayabilecek misiniz? Onlar
eğer bunu tekrardan göze alırlarsa bizler de Dersim halkı olarak burayı onların
başına yıkmaya yemin ediyoruz." şeklinde seslenmesi üzerine
gruptan bazı şahıslar işyerine taş ve pet şişe atarak camları kırmışlardır.
-Başvurucu Murat Kur, İbrahim Kaypakaya'yı
övdüğü gerekçesiyle mahkûm edilmesi nedeniyle adliye önünde basın açıklaması
düzenlemiş ve daha sonra gerçekleştirilen yürüyüşü organize ederek yürüyüşte
İbrahim Kaypakkaya posteri taşımıştır. Başvurucu
Deniz Kırbağ da söz konusu yürüyüşe katılarak "Önderimiz İbrahim Kaypakkaya"
şeklinde slogan atmıştır.
-Hıdır Yıldız dışındaki başvurucuların MKP terör örgütüne
müzahir yayın yaptığı belirtilen "Halkın
Günlüğü" adlı gazetenin dağıtımını yaparak örgüte maddi gelir
sağladıkları ifade edilmiştir.
-Başvurucular Murat Kur ve Evrim Konak'ın MKP terör örgütünün
ceza infaz kurumlarında tutuklu ve hükümlü olarak bulunan örgüt üyelerinin
ziyaretlerine gidilerek ihtiyaçlarının giderilmesi doğrultusundaki 8 No.lu
talimatı uyarınca, mahkûm olan terör örgütü üyesi D.M.nin
ziyaretine gitmek için isimlerini yazdırdıkları iletişim kayıtlarından tespit
edilmiştir.
-MKP terör örgütünün üst düzey 17 yöneticisi, 17/6/2005
tarihinde Tunceli kırsalında güvenlik güçleri ile girdikleri çatışmada ölü
olarak ele geçirilmiş ve Tunceli Atatürk Mahallesinde 17'ler mezarlığı olarak bilinen
yere gömülmüşlerdir. Başvurucular, MKP terör örgütünün 17'lerin anılması
gerektiği yönündeki 126 No.lu talimatı uyarınca 5/6/2011 tarihinde söz konusu
mezarlığın bakımını ve çevre düzenlemesini yapmış, 17/6/2011 tarihinde ise
17'ler için anma etkinliği düzenleyerek mezarlığı ziyaret etmiş ve saygı
duruşunda bulunmuşlardır.
-12/7/2001 tarihinde İzmir'in Menemen ilçesinde bazı Demokratik
Haklar Federasyonu üyeleri, MKP terör örgütüne müzahir yayın yaptığı belirtilen
"Halkın Günlüğü"
gazetesinin yasaklanan sayısını satmak ve dağıtmak suçundan tutuklanmışlardır.
Başvurucular bu tutuklamaları protesto için Demokratik Haklar Federasyonu
öncülüğünde toplanmış ve yürüyüş gerçekleştirmişlerdir. Başvurucu Murat Kur bu
etkinliğe katılım için 79 kişiye mesaj göndermiştir.
-Başvurucular Murat Kur ve Evrim Konak, Tunceli Atatürk
Stadyumunda düzenlenen Munzur Doğa Festivali kapsamında MKP terör örgütünün
etkinliklerinde faaliyet gösterdiği belirtilen Grup Munzur'un konserini
organize etmiş ve katılımcı sağlamışlardır. Söz konusu konserde İbrahim Kaypakkaya resim ve flamaları taşınarak "Önderimiz İbrahim Kaypakkaya"
sloganları atılmıştır.
-Başvurucular hakkında MKP terör örgütü kurucusu İbrahim Kaypakkaya'yı övdükleri gerekçesiyle soruşturma başlatılmıştır.
29/11/2011 tarihinde mahkemece başvurucuların ifadelerinin alınmasından sonra
adliye önünde, başvurucular hakkında başlatılan soruşturmanın protesto edildiği
bir basın açıklaması düzenlenmiştir. Başvurucu Murat Kur basın açıklamasında
İbrahim Kaypakkaya'nın suçlu olmadığını ve
kendilerinin de onun fikirlerini daha geniş kitlelere yaymak için mücadele
yürüteceklerini ifade etmiştir.
-DHKP/C terör örgütü üyesi olarak Tunceli Çemişgezek kırsalında
faaliyet yürüten A.Y.nin 13-14 Nisan 1997
tarihlerinde gerçekleştirilen operasyonda öldürülerek 19 kişilik terörist
mezarına gömüldüğü iddiası üzerine protesto amacıyla toplanan bir grup basın
açıklaması yapmıştır. Başvurucular bu toplantıya katılmış ve "A.Y. Ölümsüzdür", "Bedel Ödedik Bedel Ödeteceğiz",
"Cenazelerimizi İstiyoruz"
şeklinde sloganlar atmışlardır.
-Başvurucular Evrim Konak ve Hıdır Yıldız MKP terör örgütünün
118 No.lu talimatı uyarınca Tunceli'nin Ovacık ilçesinde ikamet eden R.Ç.
isimli şahsın Türkiye Cumhuriyeti yanlısı, iş birlikçi ve ajan olarak
tanımlanması, ayrıca yargılandığı davada mahkemece serbest bırakılması
nedenleriyle söz konusu şahsın protesto edildiği ve hedef gösterildiği 5/5/2011
tarihli basın açıklaması ve gösteriye katılmışlardır.
22. Mahkeme kararına göre başvurucu Evrim Konak'ın
mahkûmiyetinde değerlendirmeye alınan diğer eylemleri şu şekildedir:
-MKP'nin 2. Kongresi sonucu aldığı
karar doğrultusunda örgüte müzahir kitle içinde faaliyet gösteren kişilerin
eylem ve faaliyetlerinden dolayı ifade ve özeleştirilerini aldığı
belirtilmiştir. Bu kapsamda Evrim Konak'ın bilinmeyen bir şahısla yaptığı
telefon konuşmasında, örgütle ilgili bir şahsın kuruma özeleştiri verdiğini
ifade ettiği tespitine yer verilmiştir.
- Maoist Kadın Birliğinin yasal
görünümlü uzantısı olduğu belirtilen Demokratik Kadın Hareketi oluşumu
kapsamında evlerde kadınlara yönelik toplantılar organize ettiği ifade
edilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun Tunceli'de yaşanan kadın cinayetleriyle
ilgili konuşmalarının bulunduğu iletişim tespit kayıtlarına da yer verilmiştir.
-TKP/ML terör örgütü üyesi beş kadın teröristin Tunceli Ovacık
kırsalında barınmakta oldukları sığınağın göçük altında kalmasıyla ölmeleri
olayı hakkında Evrim Konak'tan bilgi alındığı tespit edilmiştir. İletişim
kaydında kimliği bilinmeyen şahsın Evrim Konak'a "Yoldaş MKP gerillalarında kayıp mı var haberiniz var
mı?" şeklinde soru yönelttiği anlaşılmıştır.
- 29/7/2011 ve 30/7/2011 tarihlerinde Tunceli'nin Çemişgezek
ilçesinde güvenlik güçleri ile girdikleri çatışmada öldürülen bir TKP/ML terör
örgütü ve bir PKK terör örgütü üyesinin cenaze törenine katılımı koordine
ettiği belirlenmiştir. Bu kapsamda söz konusu organizasyondan bahsedilen
telefon konuşmalarına yer verilmiştir.
-MKP terör örgütünün 11 No.lu talimatı uyarınca Kuzey Irak'taki
PKK kamplarına yapılan operasyonları protesto etmek ve durdurmak amacıyla
oluşturulan Barış Anneleri
grubuna Devrimci Birliktelik adına
katıldığı ve Tunceli'den Barış ve Demokrasi Partili (BDP) üyeler ile birlikte
Kuzey Irak sınırına gittiği belirtilmiştir. Daha sonra internet ortamında
"Aslında Kürt Ulusal Hareketinin en
önemli kazanımının dağlardan yükselen sesle birlikte güç kazandığını
görüyoruz... Kürt ulusal hareketi ve özgürlük mücadelesi direniş mevzilerini
terk etmediği sürece bizler onlarla mücadelemizi yükselteceğiz."
şeklinde beyanda bulunduğu ifade edilmiştir.
- MKP terör örgütünün yurt dışı büro üyesi olan ve
faaliyetlerini Almanya'nın Stuttgart şehrinde sürdürüen
"Cafer" kod adlı örgüt
üyesinin öldürülmesi ve cenazesiyle ilgili bilgi aldığı ve verdiği telefon
konuşmalarına yer verilmiştir.
- MKP terör örgütüne müzahir şahısları KCK terör örgütü üyelerine
yönelik operasyonları protesto etmek amacıyla Tunceli'de 26/9/2011 tarihinde
yapılacak basın açıklamasına yönlendirdiğine dair bir telefon konuşmasına yer
verilmiştir.
- MKP terör örgütünün 114 No.lu talimatı uyarınca 12/9/2010
tarihinde yapılacak halkoylamasını protesto amacıyla faaliyette bulunduğu
tespit edilmiştir.
23. Mahkeme kararına göre başvurucu Hıdır Yıldız'ın
mahkûmiyetinde değerlendirmeye alınan diğer eylemleri şu şekildedir:
- MKP terör örgütünün yasal görünümlü gençlik yapılanması olan
DGH içinde aktif olarak faaliyet gösterdiği, bu kapsamda Tunceli
Üniversitesinde stant, pano ve örgüt lideri İbrahim Kaypakkaya'nın
resminin bulunduğu slayt içerikli forumlar düzenlediği belirtilmiştir.
- MKP terör örgütünün yasal görünümlü gençlik yapılanması olan
DGH ile birlikte 31/10/2011 tarihinde parasız ve sınavsız üniversite ile ana
dilde eğitim talepli protesto gösterisine katıldığı ve bu kapsamda gösteriye
katılmaları için liseli öğrencilere okula gitmemeleri ve gösteriye katılma
çağrısında bulunduğu belirtilmiş ve bu kapsamda iletişim kayıtlarına yer
verilmiştir.
- MKP terör örgütünün yasal görünümlü gençlik yapılanması olan
DGH kapsamında stant açarak Tunceli Üniversitesi kayıt döneminde öğrencilere
yardım etme bahanesiyle örgütsel faaliyette bulunduğu ve örgüte adam
kazandırmaya çalıştığı ifade edilmiştir. Buna kanıt olarak DGH'nin
internet sitesinde söz konusu faaliyetin haberinin verilmesi gösterilmiştir.
- Kuzey Irak'taki PKK kamplarına yapılan askeri operasyonları
protesto etmek amacıyla yapılacak basın açıklamasına katılım sağlamak için
mesaj attığı tespit edilmiştir.
24. Mahkeme kararına göre başvurucu Deniz Kırbağ'ın
mahkûmiyetinde değerlendirmeye alınan diğer eylemleri şu şekildedir:
-1996 yılında ceza infaz kurumlarında tutulan ölüm oruçlarında
hayatlarını kaybeden MKP terör örgütü mensuplarının anılması amacıyla
düzenlenen yürüyüş ve basın açıklamasına katılarak "Devrim Şehitleri Ölümsüzdür" şeklinde
slogan attığı ve ölen örgüt mensupları için saygı duruşunda bulunduğu, ayrıca
ölen örgüt mensuplarının adı söylendiğinde "Yaşıyor" şeklinde cevap verdiği belirtilmiştir.
-MKP terör örgütüne karşı altı ilde eş zamanlı yapılan
operasyonlar sonucu örgüt üyelerinin tutuklanmasını protesto amacıyla yapılan
basın açıklamasına katılarak "Yaşasın
Demokratik Haklar Mücadelemiz, Direne Direne Kazanacağız, Gözaltılar
Tutuklamalar Baskılar Bizi Yıldıramaz, Örgütlü Bir Halkı Hiçbir Kuvvet Yenemez"
şeklinde sloganlar attığı tespit edilmiştir.
25. Mahkeme kararına göre başvurucu Murat Kur'un ikametinde ve
üzerinde yapılan aramada ele geçirilen, mahkûmiyet hükmünde değerlendirmeye
alınan unsurlar şu şekildedir:
" 1’den 8’e kadar
numaralandırılmış 'taslak' ibaresiyle başlayan 'başarılar diliyoruz' ile biten,
Demokratik Haklar Federasyonu örgütlenme Komisyonu ve Demokratik Haklar
Federasyonu Kadın Komisyonu başlıklı yazı,
1’den 5’e kadar numaralandırılmış doküman,
(Demokratik Haklar Federasyonu–Kitle Örgütleri Komisyonunun, sınıf mücadelesi
yani ezilen ve ezen sınıflar arasında süregelen savaşlar gibi açılımlar
ekseninde değerlendirilen faaliyetlerini ve bu örgütlerin önümüzdeki dönem
takip edeceği işleyiş tarzlarını konu alan bir yazı olduğu, yazıda Demokratik
Kitle Örgütlerinde var olan çalışmaların bundan böyle Demokratik Haklar
Federasyonu’na bağlı birer komisyon çalışması olarak ele alınacağı, bireyler
üzerinden değil kolektif bir çalışma ruhuyla komisyonlar üzerinden hareket
etmenin esas olacağı,Komisyonların Yerel faaliyetin
temel belirleyeni olacağı, komisyonların kendi alanlarında kalıcılaşmalı ve
yetişkinleşmelidir şeklinde işleyiş esasları ekseninde örgütleneceğini içerir
yazı olduğu)
'DKH' ibareli “Demokratik Kadın Hareketi Deklarasyonu
Demokratik Kadın Hareketi Bülteni Özel Sayı 3” başlıklı Kardelen Yayıncılık
tarafından yayımlanmış 16 sayfa broşür (Kurultayla Örgüte Örgütle Özgürlüğe
başlıklı yazıyla başlayan kitapçıkta DKH’nın Tanımı
ve Amaçları, DKH’nin Talepleri, DKH’nin
Çalışma Tarzı ve DKH’nin Eylem Birlikteliği ve
Birlikte Çalışma Anlayışı maddeler halinde anlatılmıştır.)
'DGH' ibareli 57 sayfa broşür (Demokratik
Gençlik Hareketi Programı isimli Kardelen yayınları tarafından basılmış
kitapçık)
1’den 11’e kadar numaralandırılmış 'gerek
merkez' ile başlayan “çalışmalarımız oldu” ile biten doküman (Demokratik Haklar
Federasyonu tarafından düzenlenen festival çerçevesinde il merkezi ve ilçelerde
yapılan faaliyetlerin değerlendirildiği yazı.)
1’den 4’e kadar numaralandırılmış doküman (
Kim tarafından gönderildiği belli olmayan 'Sevgili Murat 18 mayıs coşkusuyla
sıcacık kucaklıyorum.' İbaresi ile başlayan, 3. Sayfada 'şimdi haberlerde “
Erzincan’da patlayan bombayı ve ölen çocukları vs
verdi. Eymiş efendim MKP çocuk sinirleniyorum…' devam
eden mektup)
1’den 4’e kadar numaralandırılmış 'Devrimcinin
Anahtar Kitabı' başlıklı doküman (Genel örgüt kuralları adı altında örgütün
yapısından, işleyişinden, finansal sorunların çözülmesinden ve devrimciye
kılavuz etmesi gereken ilkeler olduğu)
1’den 32’ye kadar numaralandırılmış 'partizan'
başlıklı doküman ve 1 adet “İbrahim Kaypakkaya”
resmi. (Dökümanın diyalektik, materyalizm ve çelişki
hakkında Lenin, Marks ve Mao’nun düşüncelerini içerdiği)
Bordo renkli üzerinde Cemil Özgür ibaresi
bulunan ajanda. (Örgütün ideolojik felsefesinin anlatıldığı el yazısı notların
olduğu ve örgüt yapılanmasındaki şahısların ismi ile örgütün yaptıkları ve
yapacakları eylemlerin hazırlıklarının yazılı olduğu ajanda olduğu)
'Hıdır Cangöz' tarafından gönderilen 'Verbatim' ibareli DVD'de, TKP/ML-TİKKO Terör Örgütü
kurucusu İbrahim Kaypakkaya, Mahir ÇAYAN ve Deniz
Gezmiş’in resimlerinin bulunduğu, görüntünün devamında ise Tuncelide
muhtelif zamanda yapılan yürüyüş görüntülerinin olduğu,
Samsung marka cep telefonuna takılı hafıza kartında, Demokratik Haklar
Federasyonu yazılı pankartın asılı olduğu kitap satışının yapıldığı stant
resimlerinin bulunduğu anlaşılmıştır. "
26. Mahkeme kararına göre başvurucu Evrim Konak'ın ikametinde ve
üzerinde yapılan aramada ele geçirilen, mahkûmiyet hükmünde değerlendirmeye
alınan unsurlar şu şekildedir:
" 1980 Darbesi sonrası
ülkemizde ve cezaevlerinde yaşananları, devleti, askeri ve polisi işkenceci ve
zülüm yapan kişiler olarak göstererek, Tunceli ilinde PKK ve TKP/ML terör
örgütlerinin durumlarını, şehirde ve köylerdeki insanların yaşam şekillerini ve
gençlerin hayat hikayelerini roman şeklinde anlatan, 89 sayfa '1980’nin
Tunceli’si' ile başlayan 'İnciğada Öldürüldü' ile
biten bilgisayar çıktısı, bu çıktının el yazısı ile yazılmış nüshası olan 124
sayfa '1980’nin Tunceli’si' ile başlayan 'Yazık Değil mi' ile biten doküman,
Demokratik Haklar Federasyonu’nun Tunceli
Merkez ve köylerinde çeşitli tarihlerde yapılacak olan faaliyet çizelgelerinin
bulunduğu, yapılacak olan halk toplantıları, çeşitli miting ve basın
açıklamaları, kültürel etkinlikler, film izleme, eğitim çalışmaları, tiyatro
gibi etkinliklerin bulunduğu, yeşil renkli üzerinde Çankaya Belediyesi ibaresi
bulunan not defteri,
Kırmızı zemin üzerine TKP/ML TİKKO Terör
Örgütü Kurucusu İbrahim Kaypakkaya’nın silüetinin bulunduğu fotoğraf,
Hafıza kartı üzerinde, MKP terör örgütünün 2.
Kongre sonrası almış olduğu kararlar, terör örgütünün amacı ideolojisi ve
komitelerle faaliyet planlamalarının yer aldığı örgütsel bilgiler,
DVD-R, fotoğraf makinası, harddisk,
hafıza kartı ve bilgisayarında, terör örgütüne ait görüntüler, İbrahim Kaypakkaya'ya ait resimler ile basın açıklamalarının ve
konuşmaların yer aldığı görüntüler olduğu anlaşılmıştır."
27. Mahkeme kararına göre başvurucu Hıdır Yıldız'ın ikametinde
ve üzerinde yapılan aramada ele geçirilen, mahkûmiyet hükmünde değerlendirmeye
alınan unsurlar şu şekildedir:
" 1 adet 'Katledilişinin
37. yılında ile' başlayıp 'Demokratik Haklar Federasyonu' ile biten kırmızı
renk üzerinde İbrahim Kaypakkaya’nın resminin
bulunduğu 22 Mayıs 2010 tarihinde yapılmış olan Sinevizyon
gösterimine ve Panel’e ait 1 sayfadan ibaret
davetiye,
Dizüstü bilgisayarında TKP/ML terör örgütünün
kurucusu İbrahim Kaypakkaya'nın resminin bulunduğu
görülmüştür. "
28. Mahkeme kararına göre başvurucu Deniz Kırbağ'ın
ikametinde ve üzerinde yapılan aramada ele geçirilen, mahkûmiyet hükmünde
değerlendirmeye alınan unsurlar şu şekildedir:
" 1 adet 'Demokratik
Haklar Federasyonu' ibareli kırmızı zemin üzerinde TKP/ML terör örgütü kurucusu
İbrahim Kaypakkaya’nın resmi bulunan ve üç yapraktan
oluşan duvar takviminin ele geçirildiği görülmüştür."
29. Mahkemenin başvurucuların MKP terör örgütü üyesi olduklarına
dair değerlendirmeleri sırasıyla şu şekildedir:
"... Bu nedenle de
sanık Murat Kur'un iletişim tespit tutanakları, teknik takip tutanakları,
Internet Tespit Tutanakları, internette yayınlanan haberlere ait tutanaklar,
beyanı, diğer sanıkların beyanları, Bilirkişi Mehmet Sevgi’nin 19.12.2011
tarihli raporu, CD Çözüm Tutanakları, fotoğraflar, Tunceli Demokratik Haklar
Derneğinde ve üzerinde ele geçen örgütsel dökümanlar,
tüm dosya kapsamı nazara alındığında, terör örgütünün talimatları
doğrultusunda, MKP Silahlı Terör Örgütü adına düzenlenen etkinliklere
katılması, katılımı organize etmesi, terör örgütü adına slogan atması,
cezaevindeki terör örgütü mensupları ile yakından ilgilenmesi, gazete satımına
katılması, çatışmada ölü ele geçen örgüt mensuplarının cenazelerinin
defnedilmesinin organizesini yapması, örgüt mensuplarının mezarlıklarının
bakımını yapması, ölüm yıldönümlerinde ziyaret etmesi, terör örgütüne yapılan
operasyonlar sonucu gözaltına alınan ve tutuklanan şahısların durumlarını
protesto etmesi, terör örgütünün kurucusu olan İbrahim Kaypakkaya'nın
ölüm yıldönümü etkinliklerini organize etmesi ve katılması, İbrahim Kaypakkaya ile ilgili etkinliklere katılan gruplara ve
basına övücü açıklama yapması, sanığın eylemlerinin çeşitliliği, sürekliliği,
niteliği nazara alındığında örgütle organik bağının bulunması, tüm eylemlerinin
sempatizanlık düzeyini aşıp, örgüt üyeliği boyutuna ulaşması nazara alındığında
MKP Silahlı Terör Örgütü Üyesi olma suçunu işlediği kanaatine varılmıştır.
...
Bu nedenle de sanık Evrim Konak'ın iletişim
tespit tutanakları, teknik takip tutanakları, Internet Tespit Tutanakları,
internette yayınlanan haberlere ait tutanaklar, beyanı, diğer sanıkların
beyanları, Bilirkişi Mehmet Sevgi’nin 19.12.2011 tarihli raporu, CD Çözüm
Tutanakları, fotoğraflar, Tunceli Demokratik Haklar Derneğinde ve üzerinde ele
geçen örgütsel dökümanlar, tüm dosya kapsamı nazara
alındığında, terör örgütünün talimatları doğrultusunda, MKP Silahlı Terör
Örgütü adına düzenlenen etkinliklere katılması, katılımı organize etmesi, terör
örgütü adına slogan atması, cezaevindeki terör örgütü mensupları ile yakından
ilgilenmesi, gazete satımına katılması, çatışmada ölü ele geçen örgüt
mensuplarının cenazelerinin defnedilmesinin organizesini yapması, örgüt
mensuplarının mezarlıklarının bakımını yapması, ölüm yıldönümlerinde ziyaret
etmesi, terör örgütüne yapılan operasyonlar sonucu gözaltına alınan ve
tutuklanan şahısların durumlarını protesto etmesi, terör örgütünün kurucusu
olan İbrahim Kaypakkaya'nın ölüm yıldönümü
etkinliklerini organize etmesi ve katılması, sanığın eylemlerinin çeşitliliği,
sürekliliği, niteliği nazara alındığında örgütle organik bağının bulunması, tüm
eylemlerinin sempatizanlık düzeyini aşıp, örgüt üyeliği boyutuna ulaşması
nazara alındığında MKP Silahlı Terör Örgütü Üyesi olma suçunu işlediği
kanaatine varılmıştır.
...
Bu nedenle de sanık Hıdır Yıldız'ın iletişim
tespit tutanakları, teknik takip tutanakları, Internet Tespit Tutanakları,
internette yayınlanan haberlere ait tutanaklar, beyanı, diğer sanıkların
beyanları, Bilirkişi Mehmet Sevgi’nin 19.12.2011 tarihli raporu, CD Çözüm
Tutanakları, fotoğraflar, Tunceli Demokratik Haklar Derneğinde ve üzerinde ele
geçen örgütsel dökümanlar, tüm dosya kapsamı nazara
alındığında, terör örgütünün talimatları doğrultusunda, MKP Silahlı Terör
Örgütü adına düzenlenen etkinliklere katılması, katılımı organize etmesi, terör
örgütü adına slogan atması, Tunceli ilinde mahalle ve köy çalışmaları adı
altında, ilçeler ve köylerde örgütsel bildiri ve afiş dağıtımı yapması,
toplantılar düzenleyerek örgütsel faaliyetlerde bulunması, gazete ve dergi
satımına ve dağıtımına katılması, çatışmada ölü ele geçen örgüt mensuplarının
cenazelerinin defnedilmesinin organizesini yapması ve katılması, terör örgütüne
yapılan operasyonlar sonucu gözaltına alınan ve tutuklanan şahısların
durumlarını protesto etmesi, terör örgütünün kurucusu olan İbrahim Kaypakkaya'nın ölüm yıldönümü etkinliklerini organize
etmesi ve katılması, etkinliklerde kullanılacak flama, döviz ve örgütsel
içerikli afiş, bildiri, pankart hazırlatması, örgütün gençlik yapılanması olan
DGH (Demokratik Gençlik Hareketi) içerisinde aktif olarak faaliyet göstermesi, Tunceli
üniversitesinde stant, pano ve İbrahim Kaypakkaya'nın
da resminin olduğu örgütsel içerikli slayt içerikli forum düzenlemek suretiyle,
örgüte eleman temin etmeye çalışması, etkinliklerde ve basın açıklamalarında
örgütle özdeşleşmiş sloganları atması, etkinliklere katılımın fazla olması için
çaba sarfederek çok sayıda kişiye mesaj çekmesi,
Genel seçimlerin boykot edilmesi yönünde çalışma yapması, eylemlerinin
çeşitliliği, sürekliliği, niteliği nazara alındığında örgütle organik bağının
bulunması, tüm eylemlerinin sempatizanlık düzeyini aşıp, örgüt üyeliği boyutuna
ulaşması nazara alındığında MKP Silahlı Terör Örgütü Üyesi olma suçunu işlediği
kanaatine varılmıştır.
...
Bu nedenle de sanık Deniz Kırbağ'ın
iletişim tespit tutanakları, teknik takip tutanakları, Internet Tespit
Tutanakları, internette yayınlanan haberlere ait tutanaklar, beyanı, diğer
sanıkların beyanları, Bilirkişi Mehmet Sevgi’nin 19.12.2011 tarihli raporu, CD
Çözüm Tutanakları, fotoğraflar, Tunceli Demokratik Haklar Derneğinde ve
üzerinde ele geçen örgütsel dökümanlar, tüm dosya
kapsamı nazara alındığında, terör örgütünün talimatları doğrultusunda, MKP
Silahlı Terör Örgütü adına düzenlenen etkinliklere katılması, katılımı organize
etmesi, terör örgütü adına slogan atması, ölü ele geçirilen örgüt mensuplarının
öldürülmesini protesto etmek amacıyla düzenlenen basın açıklamasına katılması,
cenazelerini sahiplenmesi, örgüt tarafından verilen talimat üzerine katıldığı
etkinlik ve diğer etkinlikler ile basın açıklamalarında örgütle özdeşleşmiş
sloganları atması, genel seçimlerin boykot edilmesi yönünde çalışma yapması,
terör örgütünün kurucusu İbrahim Kaypakkaya'yı övdüğü
gerekçesi hakkında soruşturma yapılan şahıslara destek vermek amaçlı düzenlenen
basın açıklamalarına katılması, terör örgütünün faaliyetlerini, eylem ve
talimatlarını yayınlayan 'Halkın Günlüğü' adlı gazetenin dağıtımını yapması,
çeşitli basın açıklamalarına katılması, sloganlar atması, çatışmalarda ölü ele geçen
terör örgütü mensuplarının mezar bakımlarını yapması, anma gününde mezar
ziyaretinde bulunması, terör örgütü mensuplarının gözaltına alınmalarını
protesto etmesi, eylemlerinin çeşitliliği, sürekliliği, niteliği nazara
alındığında örgütle organik bağının bulunması, tüm eylemlerinin sempatizanlık
düzeyini aşıp, örgüt üyeliği boyutuna ulaşması nazara alındığında MKP Silahlı
Terör Örgütü Üyesi olma suçunu işlediği kanaatine varılmıştır. "
30. Başvurucuların temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi başvurucuların
terör örgütü üyesi olma suçundan mahkûmiyetlerini onamış, terör örgütünün
propagandasını yapma suçundan mahkûmiyetlerini ise bozmuştur. Yargıtay kararı
16/9/2013 tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiştir.
31. Başvurucular 7/10/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
32. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Metin Birdal [GK], B. No: 2014/15440, 22/5/2019, §§ 28-39.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
33. Mahkemenin 4/7/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
34. Başvurucular; üye oldukları Dersim Demokratik Haklar Derneği
faaliyetleri kapsamındaki suç içermeyen eylemlerinin terör örgütü üyeliği
suçundan mahkûmiyet kararında delil olarak değerlendirmeye alındığını, fakat
kendilerinin kamu düzenini tehlikeye atacak bir faaliyet ya da söylem içinde
bulunmadıklarını, ayrıca mahkûm edildikleri suça ilişkin bir eylemlerinin de
olmadığını belirtmişlerdir. Dolayısıyla ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri
yürüyüşü hakkı ile örgütlenme özgürlüğü kapsamındaki eylemlerinin terör örgütü
üyeliği suçundan mahkûmiyetlerinde delil olarak kullanılmasının Anayasa'nın
26., 33. ve 34. maddelerdeki haklarını ihlal ettiğini belirten başvurucular
ihlalin tespiti ile yeniden yargılanma ve tazminat talebinde bulunmuşlardır.
35. Bakanlık görüşünde başvurucuların terör örgütü üyeliği
suçlarından mahkûmiyetinde yalnızca ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri
yürüyüşü hakkı ile örgütlenme özgürlüğü kapsamındaki eylemlerinin dikkate
alınmadığını, bunların yanında Demokratik Haklar Derneğinde yapılan aramalarda
ele geçirilen dokümanlar, arama, yakalama ve el koyma tutanakları, iletişim
tespit tutanakları, internet tespit tutanakları ve bazı süreli yayınlara
ilişkin toplatma ve yasaklama kararlarının da değerlendirmeye alındığı ifade
edilmiştir.
B. Değerlendirme
36. Somut olayda başvurucuların şikâyeti ifade özgürlüğü,
toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile örgütlenme özgürlüğü kapsamındaki
eylemlerinin bir bütün hâlinde terör örgütüne üye olma suçundan
mahkûmiyetlerinde delil olarak değerlendirmeye alınmış olmasıdır. Dolayısıyla
mevcut başvurunun çözümlenmesinde söz konusu hakların kullanımından ibaret olan
eylemlerin bir bütün hâlinde başvurucuların terör örgütü üyesi olma suçundan
mahkûmiyetinde delil olarak kullanılmasının ilgili ve yeterli bir gerekçeyle
ortaya konulup konulamadığı değerlendirilecektir. Bu nedenle ifade özgürlüğü,
toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile örgütlenme özgürlüğüne ilişkin tek bir
başlık altında değerlendirme yapılması uygun görülmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
37. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
38. Bireysel başvuru yolunda Anayasa Mahkemesinin görevi bir
yargılamanın sonucu itibarıyla adil olup olmadığını değerlendirmek değildir. Bu
doğrultuda bir ceza yargılamasında isnat edilen suçun sübuta erip ermediği veya
toplanan delillerin suçun sübutu için yeterli olup olmadığı meselesi, ilkesel
olarak Anayasa Mahkemesinin ilgi alanı dışındadır (Yılmaz Çelik [GK], B. No: 2014/13117, 19/7/2018, § 45).
39. Bununla birlikte Anayasa
Mahkemesi, Metin Birdal (aynı
kararda bkz. § 48) kararında kişilerin
anayasal hak ve özgürlükler kapsamında kalan faaliyetlerinin mahkûmiyet
kararlarında delil olarak kullanılmasının bireysel başvuru kapsamındaki hak ve
özgürlükler üzerinde caydırıcı etki yaratabileceğini, dolayısıyla bu konunun
Anayasa Mahkemesinin ilgi alanında kaldığını ifade etmiştir.
40. Bu nedenle somut olayda başvurucuların ifade özgürlüğü,
toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile örgütlenme özgürlüğü kapsamındaki
eylemlerinin terör örgütü üyeliğinin delili olarak kabul edilmesi ile
başvurucuların söz konusu haklarına bir müdahalede bulunulduğu kabul
edilmiştir.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
41. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 26., 33. ve 34.
maddelerinin ihlalini teşkil edecektir.Anayasa’nın
13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın
ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla
sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ...
gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
42. Sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut
başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26. ve34.
maddelerinin ikinci fıkrası, 33. maddesinin ise üçüncü fıkrasında belirtilen
haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma ve demokratik toplum
düzeninin gereklerine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının
belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
43. Müdahaleye dayanak olan 2/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı
Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesi ile 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu'nun 220. ve 314. maddelerinin kanunla sınırlama ölçütünü
karşıladığı sonucuna varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
44. Başvuruya konu müdahalenin Anayasa’nın 26. ve34.
maddelerinin ikinci fıkrası, 33. maddesinin ise üçüncü fıkrasında yer alan
millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması meşru amaçları kapsamında kaldığı
anlaşılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(1) Demokratik
Toplumda İfade Özgürlüğünün Önemi
45. İfade özgürlüğü; kişinin haber ve bilgilere, başkalarının
fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı
kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla
serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına
aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil
olmak üzere düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye
paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve gerçekleştirme konusunda
başkalarını ikna etme çabaları ve bu çabaların hoşgörüyle karşılanması çoğulcu
demokratik düzenin gereklerindendir. Dolayısıyla toplumsal ve siyasal
çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe
ifadesine bağlıdır. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü
demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Bekir
Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343,
4/6/2015, §§ 42-43; Tansel Çölaşan,
B. No: 2014/6128, 7/7/2015, §§ 35-38).
(2) Demokratik
Toplumda Örgütlenme Özgürlüğünün Önemi
46. Örgütlenme özgürlüğü, bireylerin kendi menfaatlerini korumak
için kendilerini temsil eden kolektif bir oluşum meydana getirerek bir araya
gelme özgürlüğünü ifade etmektedir. Örgütlenme
kavramının Anayasa çerçevesinde özerk bir anlamı vardır ve bireylerin devamlı
olarak ve eşgüdüm içinde yürüttükleri faaliyetlerin hukukumuzda örgütlenme
olarak tanınmaması Anayasa hükümleri kapsamında örgütlenme özgürlüğünün zorunlu
olarak gündeme gelmeyeceği anlamına gelmez. Demokrasilerde vatandaşların bir
araya gelerek ortak amaçları izleyebileceği örgütlerin varlığı sağlıklı bir
toplumun önemli bir bileşenidir. Bu bağlamda demokrasilerde böyle bir örgüt, devlet tarafından saygı
gösterilmesi ve korunması gereken temel haklara sahiptir (Tayfun Cengiz, B. No: 2013/8463,
18/9/2014, §§ 30-31; Ahmet Parmaksız [GK],
B. No: 2017/29263, 22/5/2019, §§ 70, 72 ).
(3) Demokratik
Toplumda Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının Önemi
47. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, demokratik
toplumun en temel değerleri arasında yer almakta olup bireylerin ortak
fikirlerini birlikte savunmak ve başkalarına duyurmak için bir araya gelebilme
imkânını korumayı amaçlamaktadır. Kolektif bir şekilde kullanılan ve
düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan yöntemlerle
düşüncelerini açıklama imkânı veren bu hak, çoğulcu demokrasilerin gelişmesinde
zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkması, korunması ve yayılmasını
güvence altına almaktadır (Ferhat Üstündağ,
§ 40, Dilan Ögüz
Canan [GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 36; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No:
2013/3924, 6/1/2015, § 115; Eğitim ve Bilim
Emekçileri Sendikası ve diğerleri, [GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 79; Osman
Erbil, B. No: 2013/2394, 25/3/2015, § 45).
(4) Müdahalenin
Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun Olması
48. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik
toplum düzeninin gereklerine uygun
kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı
bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun,
§§ 53-55; Mehmet Ali Aydın, §§ 70-72; AYM, E.2007/4, K.2007/81,
18/10/2007; Ferhat Üstündağ, §
45). Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı
karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması,
başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendisini
göstermesi gerekmektedir (Ferhat Üstündağ,
§ 46; bazı farklılıklarla birlikte ayrıca bkz. Bekir
Coşkun, § 51; Mehmet Ali Aydın,
§ 68; Tansel Çölaşan, § 51).
Orantılılık ise bireyin hakkı ile kamunun menfaatleri veya müdahalenin amacı
başkalarının haklarını korumak ise diğer bireylerin hak ve menfaatleri arasında
adil bir dengenin kurulmasına işaret etmektedir (Ferhat Üstündağ, § 48; bazı farklılıklarla birlikte ayrıca
bkz. Bekir Coşkun, § 57; Tansel Çölaşan, §§ 46, 49, 50; Hakan Yiğit, B. No: 2015/3378, 5/7/2017, §§ 59, 68).
(5) Terör
Örgütü Üyeliği Suçu
49. 5237 sayılı Kanun'un 220. maddesinde, suç işlemek amacıyla
örgüt kurma suçu, 314. maddesinde ise devletin birliği ve ülke bütünlüğünü
bozmak ve Anayasa'yı ihlal suçlarını işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve
böyle bir örgüte üye olma suçu düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemelere ve
uygulamaya göre bir suç örgütüne katılma saikiyle
hareket eden ve örgütün amaçlarını benimseyerek örgütün hiyerarşik yapısı
içinde verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olan bir kişi örgüt üyesi
olarak kabul edilir. Bu itibarla örgüt üyesi, suç organizasyonu içinde bulunan
ve örgütün üstün iradesine tabi olarak kendi iradesini örgüt iradesine terk
eden kişidir (Metin Birdal, § 60).
50. Bir kişinin yasa dışı örgüt üyeliği suçundan
cezalandırılabilmesi için henüz bir suç işlemiş olması gerekmez. Örgüt üyeliği
başlı başına cezalandırılan bir suçtur. Bu itibarla örgüt üyesinin faaliyetinin
mutlaka örgüt tarafından gerçekleştirilen suçlara katılma şeklinde olması da
gerekmez. Örgüte üye olma suçu, üye ve hatta örgüt henüz bir suç işlememiş olsa
dahi örgütün toplum için yarattığı tehlikeyi cezalandıran ve bu yönüyle bir
yandan da örgüt faaliyetleri kapsamında suç işlenmesini engelleme amacı taşıyan
bir suç türüdür. Çünkü birden fazla kişinin suç işlemek için organize olması
toplum için daha açık ve yakın bir tehdit oluşturur. Özellikle günümüzde
terörizmin gerek ulusal gerek uluslararası alanda ulaştığı düzey gözönüne alındığında bu tehdit oldukça somut hâle
gelmektedir (Metin Birdal, § 61).
51. Terör örgütü üyeliği suçu uluslararası hukuk literatüründe statü suçu olarak nitelendirilmektedir. Bu
bağlamda kişinin başka bir suç işlemesi gerekmeksizin yalnızca örgüte üye
olmasının cezalandırılması kişisel cezai sorumluluktan ziyade kolektif cezai
sorumluluğa yol açma potansiyeline sahiptir. Fakat bu suçtan mahkûm edilebilmek
için kişi, örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmeli, örgütün bir parçası olmayı
istemeli ve örgütün hayatta kalmasına, amaçlarının gerçekleştirilmesine devamlı
bir irade ile katkı sağlamalıdır. Örgüte üye olmak, fiilî bir katılmadır.
Dolayısıyla üyeliğin suç olarak kabul edilmesinin ve cezalandırılmasının
altında yatan sebep, terör örgütü üyesi olan kişinin aslında bu şekilde terör
örgütünün toplum için arz ettiği tehlikeye bilerek ve isteyerek katkı
sağlamasıdır ( Metin Birdal, § 60).
Bu husus Anayasa Mahkemesi tarafından terör örgütü mensuplarının başkalarının
eylemi nedeniyle değil kendi istekleriyle böyle bir örgüte girmeleri nedeniyle
cezalandırıldığı ve bu durumda ceza sorumluluğunun kişisel olduğu ilkesinin
çiğnenmediği belirtilerek ifade edilmiştir (AYM, E.1991/18, K.1992/20,
31/3/1992).
52. Terör örgütü üyeliği suçu, diğer tipik suçlara nazaran erken
bir aşamada cezai sorumluluk öngörmektedir. Bu nedenle bir kişinin henüz başka
bir suç işlemeden yalnızca terör örgütüne üye olması nedeniyle
cezalandırılabilmesi için yargılama makamlarının o kişinin terör örgütüyle olan
bağlarını ortaya koyması gerekir. Böyle bir bağın varlığının araştırılması
bireylerin sahip olduğu fikirlerin, bağlı oldukları toplumsal grupların ve ideolojilerinin,
davranışlarının anlamlarının ve bunların altında yatan saiklerin
değerlendirilmesine yol açar (Metin Birdal,
§ 63).
53. Anayasa Mahkemesinin kanaatine göre henüz ceza kanunlarında
tanımlanan bir suçu dahi işlememiş kişilerin bir terör örgütü ile örgüt üyeliği olarak kabul edilecek
kuvvette bir bağının olup olmadığının bu şekilde değerlendirilmesi ifade,
örgütlenme, din ve vicdan özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkı gibi temel haklar üzerinde ciddi bir baskı oluşturabilecek potansiyele
sahiptir (Metin Birdal, § 64).
54. Öte yandan modern demokrasilerde devletlerin kendi
sorumluluk alanındaki bireyleri terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı korumak
şeklinde bir pozitif yükümlülüğü bulunmaktadır. Söz konusu yükümlülüğün sonucu
olarak insanların terörsüz bir ortamda yaşama hakkı ile bu süreçte bireylerin
potansiyel olarak etkilenebilecek temel hakları arasında adil bir dengeleme
yapılması ihtiyacı doğmaktadır. Bu sebeple ülkemizde olduğu gibi gelişmiş
demokrasilerin birçoğunda da terör örgütüne üye olmanın suç olarak düzenlenmesi
terörle etkili mücadele politikalarının bir parçası hâline gelmiştir. Bu
doğrultuda terör örgütü üyeliği suçundan yapılan yargılamalarda yarışan
değerler arasında adil bir denge kurulabilmesi için birtakım ilkeler
belirlenmelidir (Metin Birdal, § 65).
(6)
Terör Örgütü Üyeliği Suçu Bağlamında Yarışan Değerler Arasında Denge Kurulması
55. İlk olarak çağımızda terör eylemlerinin toplumları tehdit
eden en önemli tehlikelerden biri olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Terör, bir
azınlığın iradesini şiddet yolu ile halkın iradesine kabul ettirmek için
başvurduğu bir yöntemdir. Elbette kurulu düzeni değiştirmek için terör denen
her türden zor ve şiddet eylemlerinin, silahlı ayaklanma ve hükûmet darbesi gibi
girişimlerin olağan ve meşru kabul edilmesi asla düşünülemez. Her konunun
tartışılabildiği ve iktidarın meşru yollarla değiştirilebildiği bir demokratik
düzende zora ve şiddete başvurmak gayrimeşrudur (Metin Birdal, § 66). Ancak terör suçlarına bağlanan ağır
hukuksal yaptırımlar gözetildiğinde kamu makamlarının bu konudaki
değerlendirmelerinde son derece özenli olmaları beklenir (Yılmaz Çelik, § 57) .
56. Kişinin, terör örgütüne üye olma suçundan her türlü şüpheden
uzak bir şekilde mahkûm edilebilmesi için -eylemlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu
dikkate alındığında- örgütün hiyerarşik yapısına bilerek ve isteyerek dâhil
olduğunun yeterli bir gerekçe ile ispat edilmesi şarttır. Klasik ceza hukukunda
ispat, geçmişte meydana gelmiş bir olayın gerçek yönünü ortaya koyma ve
kişilerde bu konuda bir kanaat oluşturma faaliyeti olarak kabul edilmiştir.
Mesele örgüt üyeliği olunca ispat, iddia makamınca ortaya konulan maddi
olayların gerçekleşip gerçekleşmediğinin yanı sıra söz konusu suçun unsurlarının,
nedensellik bağının, failin kusur yeteneğinin ve kastının onun örgüt üyesi
olduğunu gösterip göstermediği olacaktır (Metin
Birdal, § 67).
57. "Delilsiz mahkumiyet
olmaz" ilkesi dolayısıyla ceza muhakemesi sonucunda verilecek
hükmün mutlaka delillere dayandırılması gerekir. 5271 sayılı Kanun’un 217.
maddesinde "Yüklenen suç, hukuka uygun
bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir"
denilerek delil serbestliği ilkesi kabul edilmiştir. Bu ilkenin bir sonucu
olarak somut, gerçekçi, olayla bağlantılı ve olayı temsil eden her şey hukuka
uygun yöntemlerle elde edilmiş olması şartıyla delil olabilir (Metin Birdal, § 68).
58. Bundan başka ceza muhakemesinin amacı gerçeğin ortaya
çıkarılması olduğu için ispat değeri açısından deliller arasında bir hiyerarşi
getirilemez, hâkimin hükmünü dayandıracağı ve olayı temsil eden delillerin
nelerden ibaret olduğu önceden sayılarak sınırlanamaz ya da bir ceza
davasındaki uyuşmazlığın en az kaç delille ispatlanabileceği düzenlenemez (Metin Birdal, § 69).
59. Dolayısıyla terör örgütlerinin yapılarının ve
faaliyetlerinin çeşitliliği söz konusu olunca bir kişinin terör örgütünün üyesi
olduğunun ortaya konulması için değerlendirmeye alınabilecek deliller konusunda
ortak ve sınırlı bir öngörüde bulunulması mümkün değildir. Delillerin işlevi
yargılama makamlarının bir kanaate ulaşarak hüküm vermesini sağlamaktır (Metin Birdal, § 70). Yargıtay
bir kararında bu konuya şu şekilde açıklık getirmiştir:
"Ceza yargılamasının
amacı hiç bir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasıdır.
Gerçek, akla uygun ve realist, olayın bütünü veya parçasını temsil eden
kanıtlardan veya kanıtların bir bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya
çıkartılmalıdır, yoksa bir takım varsayımlara dayanılarak sonuca ulaşılması
ceza yargılamasının amacına kesinlikle aykırıdır"
(YCGK,19/4/1993, E.6-79, K.108).
60. Delil serbestliği nedeniyle mahkemenin dikkate alabileceği
deliller konusunda bir sınırlandırma öngörülmesi mümkün değildir. 5271 sayılı
Kanun’un 217. maddesinde açıkça ifade edildiği gibi hâkim delillerin değerini
"Vicdani kanaatiyle serbestçe takdir
eder", ancak keyfî davranamaz. Ceza hâkimi delilleri bir bütün
olarak değerlendirerek delillerin olayı ortaya koyup koymadığını inceler. Söz
konusu terör örgütü üyeliği suçu olunca ise delil değerlendirmesi geleneksel
suçlara ilişkin delillerin değerlendirmesine göre bir ölçüde farklılaşmaktadır.
Zira bir kişinin terör örgütüne üye olma suçundan mahkûm edilebilmesi için
henüz başka bir suç işlemesi gerekmediğinden maddi olayların tek tek ele
alındığında kendi başına birer suç teşkil etmesi veya bir suça vücut vermesi
gerekmemektedir (Metin Birdal, § 71).
61. Hiç kuşkusuz başvurucuya atfedilen söz ve eylemlerin hukuk
sistemimizde bir suça tekabül edip etmediğinin takdir yetkisi derece
mahkemelerine aittir. Ancak derece mahkemeleri bu konuda gerekçelerini ilgili
ve yeterli şekilde ortaya koymalıdır (Yılmaz
Çelik, § 58). Bu bağlamda bir kişinin terör örgütü üyeliği suçundan
cezalandırılması için örgüt faaliyeti çerçevesindeki eylemleri süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk
göstermelidir. O hâlde her biri örgüt üyeliğine ilişkin bir parçayı açıklayan
ve delil olarak kabul edilen faaliyetlerin birleştirilerek olayın bütününün
anlaşılması sağlanmalıdır. Kişilerin terör örgütünün hiyerarşik yapısına dâhil
olduğunu gösteren delillerin birlikte incelenmesi sonucunda delillerin
sağlamlığı sınanmalı; her biri her terör örgütünün amacı, niteliği,
bilinirliği, kullandığı şiddetin türü ve yoğunluğu ile somut olayın ilgili
diğer koşullarıdikkate alınarak değerlendirilmelidir.
Kişilerin delil olarak kabul edilen faaliyetleri birbiriyle sınanmalı ve
sağlamaları yapılarak birbirlerini tamamlayıp tamamlamadığı ve tutarsızlık
içerip içermediği tespit edilmelidir (Metin
Birdal, § 72).
62. Mevcut başvuruda toplantı özgürlüğüne yapılan müdahalenin
gerçekten toplumsal bir ihtiyaca
cevap verip vermediği ve kısıtlamanın ulaşılmak istenen amaçla orantılı olup olmadığı sorusuna cevap
bulunacaktır.
(7) İlkelerin
Olaya Uygulanması
63. Başvurucuların üyesi oldukları gerekçesiyle
cezalandırıldıkları MKP terör örgütü 1972 yılında kurulmuş, özellikle ismini
duyurduğu 2002 yılından itibaren birçok şiddet eylemi gerçekleştirmiş,
olayların meydana geldiği tarihte ve hâlen Tunceli kırsalında silahlı
militanları ile faaliyet göstermekte olan bir terör örgütüdür (bkz. § 16).
Başvurucuların da MKP'nin bir terör örgütü olduğu
kabulüne bir itirazları olmadığı görülmektedir. Bunun yanında MKP'nin yaklaşık kırk yıldır yurdun Doğu ve Güneydoğu
Bölgelerinde yoğun olmak üzere ülkenin tümünde pek çok sivil vatandaş ile
güvenlik gücünün ölümüne sebep olmuş şiddet eylemlerinin faili bir terör örgütü
olan PKK ile de irtibatlı bulunduğu anlaşılmaktadır. Nitekim başvurucuların
üyesi oldukları DDHD'de yapılan aramada, PKK terör
örgütünün 4. dönem faaliyeti olan demokratik özerklik stratejisinin hayata
geçmesi yönünde MKP terör örgütü ve Demokratik Haklar Federasyonu tarafından
üstlenilen misyon,tutum ve hareket tarzlarının yer
aldığı on sayfalık bir doküman ele geçirildiği gibi (bkz. § 19) başvurucuların
PKK kamplarına yapılan operasyonları protesto ettikleri ve öldürülen PKK
militanlarının cenazeleri ile ilgilendikleri de görülmektedir (bkz. §§ 22, 23).
64. Olayların yaşandığı tarihte başvurucuların üyesi oldukları
Dersim Demokratik Haklar Derneği, yasal olarak kurulmuş ve faaliyet gösteren
bir dernek statüsündedir. İlk derece mahkemesi kararında MKP terör örgütünün
seksiyonu şeklinde belirtilmek suretiyle örgütle irtibatlı olduğu
değerlendirilen Demokratik Haklar Federasyonunun ise Dersim Demokratik Haklar
Derneğiyle bağı konusunda açık bir bilgiye yer verilmemiştir. Bununla birlikte
kararın genelinden ilk derece mahkemesince başvurucuların üyesi oldukları Dersim
Demokratik Haklar Derneğinin de Demokratik Haklar Federasyonu ve MKP terör
örgütü ile irtibatlı olduğunun değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
65. Başvurucular o tarihte yasal olarak faaliyet gösteren bir
derneğe üyelikleri kapsamında gerçekleştirdikleri faaliyetlerinin terör örgütü
üyeliği suçundan mahkûmiyetlerinde delil olarak kullanılması nedeniyle
örgütlenme özgürlüklerinin ihlal edildiğinden şikâyet etmektedir. Başvurucular
söz konusu Derneğin faaliyetleri kapsamında gerçekleştirdikleri ve barışçıl niteliğini
kaybetmemiş toplantı ve gösteri yürüyüşleri ile basın açıklamalarının
mahkûmiyet kararında delil olarak kullanılması nedeniyle toplantı ve gösteri
yürüyüşü hakları ile ifade özgürlüklerinin de ihlal edildiğini iddia
etmektedir.
66. Bununla birlikte ilk derece mahkemesinin gerekçesine
bakıldığında mahkûmiyet kararının temelinin başvurucuların yasal olarak
kurulmuş ve terör örgütüyle bağı konusunda yeterli bir açıklamaya yer
verilmediği anlaşılan bir derneğe üyeliklerinin olmadığı anlaşılmaktadır. İlk
derece mahkemesi mahkûmiyet gerekçesinin temelini, tüm başvurucuların
istikrarlı bir biçimde MKP terör örgütü tarafından verilen talimatları yerine
getirmelerine dayandırmıştır. Nitekim başvurucular, MKP terör örgütünün
internet sitelerinden verdiği talimatlara uygun olarak Nevruz kutlamalarını,
terör örgütü lideri İbrahim Kaypakkaya'nın ölüm yıl
dönümü nedeniyle anma töreni ve sinevizyon
gösterimini, 2011'de Ovacık ilçesinde güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmada
öldürülen örgüt üyelerinin cenaze törenlerini, İşçi Bayramı kutlamalarını,
kadın garson çalıştırılan birahanelerle ilgili barışçıl niteliğini kaybeden
protesto gösterilerini, 2005 yılında güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmada
öldürülen on yedi örgüt üyesinin anma törenlerini organize etmiş ve katılmış,
söz konusu mezarların bakımını yapmış, ayrıca örgütçe protesto edilmesi
talimatı verilen seçim ve referandumu protesto için gösteri düzenlemiş ve
katılmışlardır (bkz. § 21).
67. Bunlar dışında başvuruculardan biri ya da birkaçının, yine
MKP terör örgütünün talimatı uyarınca ceza infaz kurumlarında bulunan örgüt
üyelerini ziyaret ettikleri, örgüte müzahir yayın yapan gazetenin dağıtımını
yaparak örgüte gelir sağladıkları, örgüt talimatı uyarınca devlet yanlısı
olarak görülen bir şahsın mahkemece serbest bırakılmasını ve İzmir'de örgüte
müzahir gazetenin basımını yapan şahısların tutuklanmasını protesto ettikleri
anlaşılmaktadır. Başvuruculardan Murat Kur'un bahsedilen organizasyonlara
katılım sağlamak için birçok kişiye telefon mesajı attığı, başvuruculardan
Evrim Konak'ın ise kaydedilen iletişim kayıtlarında örgüt talimatı uyarınca
üyelerin ifadelerini ve özeleştirilerini aldığı, ayrıca "gerillalar" ifadesi kullanılarak
kendisinden örgütün silahlı militanları hakkında bilgi sorulduğu görülmektedir.
Yine başvurucuların tamamının 2011 yılında öldürülen MKP terör örgütü
üyelerinin cenazesinde "Gerillalar
ölmez" şeklinde slogan attıkları belirtilmiştir (bkz. §§
21-24).
68. Dolayısıyla somut olayda başvurucuların terör örgütü üyeliği
suçundan mahkûmiyetlerinde delil olarak kullanılan söz konusu faaliyetlerinin
kendi başlarına birer suç oluşturup oluşturmadığının bir öneminin olmadığı
anlaşılmaktadır. Zira terör örgütü üyeliğinden mahkûmiyet için kişinin henüz
örgüt faaliyeti kapsamında bir suç işlemiş olması gerekmemektedir.
69. Terör örgütü üyeliği suçundan mahkûmiyet için kişinin
eylemlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve
yoğunluğu dikkate alındığında örgütün hiyerarşik yapısına bilerek ve
isteyerek dâhil olduğunun gösterilmesi gerekir. Günümüzde özellikle terör
örgütleri yönünden eskisi kadar sıkı bir hiyerarşik yapılanmaya gerek
duyulmaması, terör örgütü üyeliği suçundan mahkûmiyette hiyerarşik yapılanmaya
dâhil olunduğunun gösterilebilmesini oldukça zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte
somut olayda ilk derece mahkemesi, başvurucuların istikrarlı biçimde MKP terör
örgütünün talimatları doğrultusunda faaliyet göstermelerinin örgütün hiyerarşik
yapısına bilerek ve isteyerek dâhil olduklarını ortaya koyduğunu
değerlendirmiştir.
70. Anayasa Mahkemesi, başvurucuların yerine getirdiği
talimatların örgütün internet sitelerinden numaralı biçimde yayımlanmış
olduğunu gözönüne almaktadır. Bu bağlamda
başvurucular hakkında mahkûmiyet kararı verilmesine dayanak olarak alınan
eylemlerin MKP terör örgütünün talimatları uyarınca gerçekleştirildiği
yönündeki ilk derece mahkemesi değerlendirmelerinin makul olduğu sonucuna
ulaşılmıştır. Nitekim ilk derece mahkemesi; başvurucuların katıldıkları
toplantı ve gösterilerde MKP terör örgütü lideri İbrahim Kaypakkaya'nın
posterlerini taşımalarını, örgüt ve örgüt kurucu lideri lehine sloganlar
atmalarını, cenazelerini organize ettikleri MKP terör örgütü üyeleri için
"gerilla" ifadesini
kullanmalarını, mezarlarının bakımını yapmalarını, ikametlerinde yapılan aramalarda
ele geçirilen dokümanları ve diğer deliller ile tam listesi olaylar kısmında
yer alan çok sayıda eylemi de kendi başlarına birer suç teşkil edip
etmemelerinden bağımsız olarak terör örgütü üyesi olma suçunun oluştuğuna
ilişkin kabulü destekleyen ve tamamlayan deliller olarak kullanmıştır.
71. Anayasa Mahkemesi daha önce ceza muhakemesi hukukunda yer
alan delil serbestliği ilkesi de gözönünde
bulundurulduğunda kişilerin terör örgütünün çağrısı üzerine yapılan ve terör
örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösterilere katılmış
olmalarının örgüt üyeliği suçundan mahkûmiyetlerde delil olarak kabul
edilmesinin mümkün olduğunu belirtmiştir (Metin
Birdal, § 78).
72. Anayasa Mahkemesi terör örgütü üyeliği suçunun ceza
hukukunun gelenekselleşmiş suç teorisinden farklılaşan kendine has yapısını ve
söz konusu suç ile terör örgütlerinin toplum için arz ettiği tehlikeye bilerek
ve isteyerek katkı sağlanmasının cezalandırıldığını gözönünde
bulundurmaktadır. Buna göre MKP terör örgütü özellikle olayların geçtiği
Tunceli'de ve ülkenin geri kalan pek çok yerinde toplum ve devlet hayatı için
yoğun bir tehlike arz etmektedir. Bir bütün olarak değerlendirildiklerinde ilk
derece mahkemesince dikkate alınan delillerin birbiriyle çelişmedikleri; aksine
birbirlerini tamamladıkları ve destekledikleri değerlendirilmiştir. Sonuç
olarak somut olayda, başvurucuların anayasal haklarını kullanmaktan ibaret
olduğunu ileri sürdükleri eylemlerinin terör örgütü üyeliği suçundan
mahkûmiyetlerinde delil olarak kullanılmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkı ile ifade ve örgütlenme özgürlükleri üzerinde haksız bir
caydırıcı etki yaratacak nitelikte bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
73. Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin toplumun terörsüz bir
ortamda yaşama hakkı ile başvurucunun anılan hakları arasında adil bir denge
kurduğu ve başvuru konusu müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine
aykırı bir müdahale olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
74. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların ifade ve örgütlenme
özgürlükleri ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlal
edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade ve örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve gösteri
yürüyüşü hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 26., 33. ve 34. maddelerinde öngörülen ifade ve
örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL
EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
4/7/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.