logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Emrullah Neşeli [1.B.], B. No: 2013/7658, 17/7/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

EMRULLAH NEŞELİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/7658)

 

Karar Tarihi: 17/7/2014

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Zehra Ayla PERKTAŞ

 

 

Burhan ÜSTÜN

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Zühtü ARSLAN

Raportör

:

Bahadır YALÇINÖZ

Başvurucu

:

Emrullah NEŞELİ

Vekili

:

Av. Fatma Atanur FEYZİOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, taşınmazının kamulaştırılmasına ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Encümen kararı ile bu kararın dayanağı 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali istemiyle açılan davada verilen karar nedeniyle Anayasa’nın 2., 5., 10., 11., 12., 13., 35., 90. ve 138. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 23/9/2013 tarihinde Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 10/12/2013 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. 17/8/2004 tarihinde İstanbul ili Eyüp ilçesi Alibeyköy mevkiinde aşırı yağış nedeniyle Alibey Deresinin kolu olan Küçükköy deresinin taşması ve gelecekte bölgede kuvvetli afet riski bulunması nedeniyle, Küçükköy deresinin her iki yanında yer alan kollektörler ile bunların bakım, temizlik ve işletilmesi için gerekli olan 30’ar metrelik bantlar içinde bulunan taşınmazların 29/8/2003 tarih ve 1/5000 ölçekli Eyüp Merter Nazım İmar Planında Küçükköy deresi yatağında kalması nedeniyle 24/8/2004 tarih ve 1072 sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Encümeni kararı ile kamu yararı kararı alınarak kamulaştırılmasına karar verilmiş, bu kararın Bakanlar Kuruluna bildirilmesi üzerine Bakanlar Kurulunun 23/9/2004 tarih ve 2004/7897 sayılı kararı ile bölgeye yönelik acele kamulaştırma kararı alınmıştır.

6. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, başvurucuya karşı kamulaştırma bedelinin tespiti ve acele el koyma için Eyüp 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmış, anılan Mahkeme 15/6/2005 tarih ve E.2005/95, K.2005/342 sayılı kararı ile el koyma talebinin kabulüne ve tespit edilen kamulaştırma bedelinin başvurucuya ödenmesine karar vermiştir.

7. Bu karar sonrası başvurucu uzlaşmaya davet edilmiş, başvurucunun uzlaşma davetine gelmemesi üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Eyüp 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kendi adına tesciline karar verilmesi talebiyle dava açmış, anılan Mahkeme yaptırdığı keşif ve bilirkişi incelemeleri sonrasında taşınmazın kamulaştırma bedelinin 212.839,51 TL olduğunu tespit etmiş ve 27/12/2007 tarih ve E.2006/256, K.2007439 sayılı kararı ile depo edilen kamulaştırma bedeli farkı olan 12.968,51 TL’nin başvurucuya ödenmesine, kamulaştırılan yerin yol ve kaldırım olarak kullanılması nedeniyle taşınmazın tapudan yol olarak terkinine karar vermiştir.

8. Başvurucu tarafından Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılan dava ise Danıştay Altıncı Dairesinin 27/2/2008 tarih ve E.2006/1162, K.2008/1264 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

9. Başvurucu bunun yanında taşınmazının 30 metrelik kamulaştırma bandının dışında kaldığından kamulaştırmanın neden unsurunun bulunmadığını ve idarenin maddi hata yaptığını ileri sürerek Encümen kararının ve bu kararın dayanağı olan 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali istemiyle İstanbul 3. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.

10. Mahkeme 23/5/2008 tarihli ara kararı ile Danıştay Altıncı Dairesinden, başvurucunun açtığı dava hakkında karar verilip verilmediğini, verildi ise kararın bir örneğinin gönderilmesini istemiş; Danıştay Altıncı Daire Başkanlığı 16/9/2008 tarihli yazısı ile davanın reddedildiğini bildirmiş ve yazı ekinde kararın bir örneğini göndermiştir.

11. Mahkemenin 9/10/2008 tarihli ara kararı uyarınca uyuşmazlığın çözümü için 23/1/2009 tarihinde mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve hazırlanan 18/2/2009 tarihli bilirkişi raporu Mahkemeye sunulmuştur.

12. Mahkeme 26/5/2009 tarih ve E.2006/974, K.2009/913 sayılı kararı ile davanın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesi şöyledir:

“ … bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; “Dava konusu taşınmazın, Eyüp İlçesi sınırları içinde, Leylak Sokak ile Yasemin Sokak’ın kesişme noktasında 235 ada, 5 parsel olarak konuşlandığı, idari işlemin gerçekleştirildiği ve derenin güzergâhının değiştirildiğinin görüldüğü, dere güzergâhının üstüne, yeni yapılan bulvar getirildiği, Yasemin Sokak üzerindeki davacı taşınmazının yeni yol aynı zamanda derenin yeni güzergâhındaki kamulaştırma sahasında kaldığının görüldüğü, taşınmazın 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı’nda ‘K‘ Konut alanında kaldığı, bölgede mevcut bulunan derelerin taşkın yapma riskine karşılık olarak 1/5000 plan notlarında söz konusu alanda İSKİ görüşü ve projelendiresi sonucunda planın değişebileceğine ilişkin hüküm bulunduğu, özel mühendislik projesi hazırlanan ve yatırıma konu olan alanlarda, projelerin yapımı sürecinde değişik alternatifler ele alınabileceği, bu nedenle 1/5000 ölçekli plan bu bölgedeki derenin konumunun değişeceği ve uygulama imar planlarının bu kapsamda yenilenebileceği belirten hükümle donatıldığı,

Dere yaklaşma sahası olarak ayrılan ve önce İSKİ hizmet Alanı olarak planlarda tanımlanan alanda, önce derenin daha evvelki deneyimlerden görüldüğü şekilde teressübat ile dolması sonunda taşkın olduğu kanaati ile önce derenin kapatılmaması cihetine gidilerek projelendirme yapıldığı, bu projelendirme sırasında derenin 30 metre olarak iki yanında kamulaştırma alanı belirlendiği, ancak daha sonra, projelerin değiştirildiği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında görüldüğü üzere dere güzergahının üstü kapalı hale getirildiği ve buna karşılık yeni açılan bir bulvar ile bu güzergahın yol ile desteklendiğinin anlaşıldığı, böylece uygulama esnasında teknik verilerde ve projelerde değişiklik yapıldığı,

Teknik içerikli projelerin, farklı ilkeler ile alternatifli olarak hazırlandığı, imar planı yapımı sürecinde teknik proje yapılacak alanlara özellikle plan hükmü ile ayrıntılı bilginin planlara aktarıldığı, örneğin, ilgili teknik dairenin görüşü doğrultusunda imar planının değiştirilebileceğine ilişkin hüküm getirildiği, bu bir anlamda söz konusu alanda taşınmazı olan kişilerin, imar planındaki değişikleri izleyebilmesi ve yorumlamasına imkan sağlandığı, 1/5000 ölçekli nazım imar planından hareket ile projelerin ve ilk kamulaştırma sahalarının belirlendiği, projelerin ileri safhalarda değişik alternatifler sonucunda yeni bir yol güzergahı ve bu yol güzergahının altına derenin getirilmesi ile değiştiğinin görüldüğü, söz konusu değişikliğin olabileceğine ilişkin plan hükmünün 1/5000 nazım imar planında belirtildiği,

İmar planları ile teknik içerikli projelerin süreçleri ve çalışma alanları detayları ve yatırımcı kuruluşlar farklı olduğundan plan notundaki değişiklik ve örneğin dere yatağının değişmesi, yol güzergahının değişmesi gibi hususların ilk önce hazırlanan 1/5000 ölçekli planda görülmesinin mümkün olmadığı, zaten bu nedenle nazım imar planında derenin konumunun değişeceği ve uygulama imar planlarının bu kapsamda yenilenebileceğini belirten hükümle donatıldığı, kamulaştırma işleminin ve dayanağı imar planının şehircilik ilke ve planlama tekniklerine uygun olduğu yapılan idari işlemde kamu yararı bulunduğu” sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.

 Taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna davalı idarece itiraz edilmekte ise de, itiraz konuları raporu kusurlandıracak nitelikte görülmemiş olup rapor karara esas alınabilecek nitelikte bulunmuştur.

 Bu durumda, bölgede mevcut bulunan derelerin taşkın yapma riskine karşılık olarak 1/5000 plan notlarında söz konusu alanda İSKİ görüşü ve projelendirmesi sonucunda planın değişebileceğine ilişkin hüküm bulunduğu, özel mühendislik projesi hazırlanan ve yatırıma konu olan alanlarda, projelerin yapımı sürecinde değişik alternatifler ele alınabileceği, projelerin ileri safhalarda değişik alternatifler sonucunda yeni bir yol güzergahı ve bu yol güzergahının altına derenin getirilmesi ile değiştiğinin görüldüğü, söz konusu değişikliğin olabileceğine ilişkin plan hükmünün 1/5000 ölçekli nazım imar planında belirtildiği, bu kapsamda tesis edilen dava konusu kamulaştırma işleminde ve dayanağı 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”

13. Başvurucu bu kararı temyiz etmiş, Danıştay Altıncı Dairesi 14/6/2012 tarih ve E.2009/12686, K.2012/3532 sayılı kararı ile Mahkeme kararının onanmasına karar vermiştir.

14. Bu karara karşı yapılan karar düzeltme talebi de aynı Dairenin 12/6/2013 tarih ve E.2012/6826, K.2013/4178 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

15. Karar, başvurucuya 22/8/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

B. İlgili Hukuk

16. 3/5/1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Tanımlar” kenar başlıklı 5. maddesi şöyledir:

“Bu Kanunda geçen terimlerden bazıları aşağıda tanımlanmıştır.

Nazım İmar Planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plandır.

…”

17. 3194 sayılı Kanun’un “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi şöyledir:

“İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.”

18. 4/11/1983 tarih ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun “Kamulaştırma şartları” kenar başlıklı 3. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

“Bakanlar Kurulunca kabul olunan, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskan projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla yapılacak kamulaştırmalarda, bir gerçek veya özel hukuk tüzelkişisine ödenecek kamulaştırma bedelinin o yıl Genel Bütçe Kanununda gösterilen miktarı, nakden ve peşin olarak ödenir. Bu miktar, kamulaştırma bedelinin altıda birinden az olamaz. Bu miktarın üstünde olan kamulaştırma bedelleri, peşin ödeme miktarından az olmamak ve en fazla beş yıl içinde faiziyle birlikte ödenmek üzere eşit taksitlere bağlanır. Taksitlere, peşin ödeme gününü takip eden günden itibaren, Devlet borçları için öngörülen en yüksek faiz haddi uygulanır.”

19. 2942 sayılı Kanun’un “Acele kamulaştırma” kenar başlıklı 27. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Mahkemenin 17/7/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 23/9/2013 tarih ve 2013/7658 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

21. Başvurucu, kamulaştırma işleminin tebliğ edilmemesi nedeniyle şekil yönünden hukuka aykırı olduğunu, taşınmazının 30 metrelik kamulaştırma bandının dışında olduğunu, buna ilişkin Eyüp Belediye Başkanlığının 8/12/2004 tarihli yazısının bulunduğunu ve Eyüp 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/70 D. İş sayılı dosyasına sunulan 9/5/2005 tarihli bilirkişi raporunun bu durumu tespit ettiğini, daha sonra yapılan imar planı değişikliği ile kamulaştırma kararı olmayan bir yerin kamulaştırılamayacağını, Danıştay Altıncı Dairesinde açılan davanın bekletici mesele yapılmaksızın karar verildiğini, imar planlarının ve bunların uygulanmasına ilişkin işlemlerin keyfi olamayacağını, hukuk devleti ilkesi gereği olarak Anayasa ve kanunlarca belirlenen usulün takip edilmesi gerektiğini, taşınmaza yapılan müdahalenin meşru bir sebebinin bulunmadığını, bu nedenlerle İstanbul 3. İdare Mahkemesinin iptal kararı vermesi gerekirken davayı reddettiğini belirterek, Anayasa’nın 2., 5., 10., 11., 12., 13., 35., 90. ve 138. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve kendisine 2.000.000 TL maddi, 1.500.000 TL manevi tazminatın ödenmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme

22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir. Başvurucunun iddialarına bakıldığında, kendi parseli yönünden kamulaştırma kararı bulunmadığı, olmayan karara ilişkin imar planı yapılamayacağı, idarenin maddi hata yaptığı, yasa ve usule aykırı el koymanın hukuka aykırı olduğu, idari işlemde bilirkişi raporu dikkate alındığında kamu yararı bulunmadığını, nazım imar planı için açtığı davanın İstanbul 3. İdare Mahkemesince reddedilmesinden ve Bakanlar Kurulu kararına karşı açtığı davanın sonucunun bekletici mesele yapılmamasından şikâyet ettiği görülmekte olup, başvuru formunda Anayasa’nın birçok maddesinde tanımlanan haklarının ihlal edildiği ileri sürülmüş ise de bu şikâyetlerin özü İstanbul 3. İdare Mahkemesi kararının hatalı olduğuna yöneliktir. Bu haliyle başvurucunun şikâyetleri mahkeme kararının sonucuna ilişkin olup adil yargılanma hakkı şikâyetine bağlı bir şikâyettir. Bu nedenle incelemenin, adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği yönünde yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.

23. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

24. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

25. 6216 sayılı Kanun’un “Esas hakkındaki inceleme” kenar başlıklı 49. maddesinin (6) numaralı fıkrası şöyledir:

“Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

26. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

27. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular bariz takdir hatası veya açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez (B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).

28. Başvuru konusu olayda, başvurucu, taşınmazının kamulaştırılması kararının ve bu kararın dayanağı olan 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali istemiyle İstanbul 3. İdare Mahkemesinde açtığı davada, taşınmazının 30 metrelik kamulaştırma bandının dışında olduğunu, buna ilişkin Eyüp Belediye Başkanlığının 8/12/2004 tarihli yazısının bulunduğunu ve Eyüp 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/70 D. İş sayılı dosyasına sunulan 9/5/2005 tarihli bilirkişi raporunun bu durumu tespit ettiğini, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin maddi hata yaptığını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır.

29. İstanbul 3. İdare Mahkemesi ise uyuşmazlığın çözümü için 9/10/2008 tarihli ara kararı ile mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırmış olup, bilirkişi raporu uyarınca bölgeye ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planında yer alan plan notu çerçevesinde yeniden projelendirme yapıldığı ve dere güzergahının üstü kapalı hale getirildiği, bu güzergahın yeni açılan bulvar ve yol ile desteklendiği, yapılan bu değişikliğin 1/1000 ölçekli uygulama imar planına işlendiğini kararda ifade ettikten sonra “bölgede mevcut bulunan derelerin taşkın yapma riskine karşılık olarak 1/5000 plan notlarında söz konusu alanda İSKİ görüşü ve projelendirmesi sonucunda planın değişebileceğine ilişkin hüküm bulunduğu, özel mühendislik projesi hazırlanan ve yatırıma konu olan alanlarda, projelerin yapımı sürecinde değişik alternatifler ele alınabileceği, projelerin ileri safhalarda değişik alternatifler sonucunda yeni bir yol güzergahı ve bu yol güzergahının altına derenin getirilmesi ile değiştiğinin görüldüğü, söz konusu değişikliğin olabileceğine ilişkin plan hükmünün 1/5000 ölçekli nazım imar planında belirtildiği, bu kapsamda tesis edilen dava konusu kamulaştırma işleminde ve dayanağı 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

30. Diğer yandan İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Eyüp 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kendi adına tesciline karar verilmesi talebiyle açtığı davada verilen kararda da başvurucuya ait kamulaştırılan yerin yol ve kaldırım olarak kullanılması nedeniyle tapudan yol olarak terkinine karar verildiği görülmüştür.

31. Bu durumda, İstanbul 3. İdare Mahkemesince, yapılan proje ve plan değişikliği sonrasında başvurucu taşınmazının 30 metrelik kamulaştırma bandında kaldığı için değil, dere güzergâhının yeniden projelendirilmesi sonrasında yol ve kaldırım olarak kullanılması nedeniyle açılan davanın reddedildiği anlaşılmaktadır.

32. Başvurucu aynı zamanda taşınmazının bulunduğu alanın acele kamulaştırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle Danıştay Altıncı Dairesinde açtığı davanın bekletici mesele yapılmaksızın karar verildiğini ileri sürmekte ise de Mahkeme 23/5/2008 tarihli ara kararı ile Danıştay Altıncı Dairesinden davanın akıbetini sormuş, Danıştay Altıncı Daire Başkanlığı da 16/9/2008 tarihli yazısı ile davanın reddedildiğini bildirmiş ve yazı ekinde kararın bir örneğini göndermiştir.

33. Bu durumda, başvurucunun iddialarının mevzuatın yorumlanmasına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

34. Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen kararın değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle, bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediği, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi, mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da bariz takdir hatası veya açık keyfiliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir. Somut olayda başvurucunun, İstanbul 3. İdare Mahkemesinde açtığı davaya ilişkin olarak delillerin değerlendirilmesinin ve verilen kararın içeriğinin adil olmadığı şikâyetini dile getirdiği anlaşılmaktadır.

35. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, İstanbul 3. İdare Mahkemesi kararının bariz takdir hatası veya açık bir keyfilik de içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,

17/7/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Emrullah Neşeli [1.B.], B. No: 2013/7658, 17/7/2014, § …)
   
Başvuru Adı EMRULLAH NEŞELİ
Başvuru No 2013/7658
Başvuru Tarihi 23/9/2013
Karar Tarihi 17/7/2014

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, taşınmazının kamulaştırılmasına ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Encümen kararı ile bu kararın dayanağı 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali istemiyle açılan davada verilen karar nedeniyle Anayasa’nın 2. , 5. , 10. , 1 , 12. , 13. , 35. , 90. ve 138. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminat talebinde bulunmuştur.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Kamulaştırma bedeli, kamu yararı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Kanun yolu şikâyeti (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 3194 İmar Kanunu 5
8
2942 Kamulaştırma Kanunu 3
27
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi