TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HABİP YÜKSEL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7697)
|
|
Karar Tarihi: 6/4/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gökçe GÜLTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
Habip YÜKSEL
|
Vekili
|
:
|
Av. Rıza ÖZTEKİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, güveni kötüye kullanma suçundan başvurucu hakkında
yürütülen yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle adil
yargılama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/10/2013 tarihinde Eskişehir 4. Asliye Ceza
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil
edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 22/1/2013 tarihinde, kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm tarafından 23/01/2014 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 21/2/2014 tarihli yazısında, Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu aleyhine 28/1/2005 tarihinde, apartman yöneticisi
sıfatıyla topladığı paraları uhdesinde tuttuğu iddiasıyla suç duyurusunda
bulunulmuştur.
8. Şüpheli sıfatıyla 7/3/2005 tarihinde başvurucunun ifadesi
alınmıştır.
9. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 29/11/2005
tarihli iddianameyle başvurucu hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
suçundan kamu davası açılmıştır.
10. 30/11/2005 tarihinde başlayan yargılamada Eskişehir 4.
Asliye Ceza Mahkemesi 13/2/2008 tarihli,E.2005/816 ve
K.2008/85 sayılı kararıyla başvurucuya isnad edilen fiilerin ceza kanununda suç olarak tanımlanmadığı
gerekçesiyle başvurucunun iddia edilen suçtanberaatine
karar vermiştir.
11. Beraat kararı başvurucu tarafından 19/2/2008 tarihinde vekalet
ücretine hükmedilmemesi nedeniyle temyiz edilmiştir.
12. Temyiz üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesi 27/11/2012 tarihli,
E.2011/18647 ve K.2012/44237 sayılı kararıyla zamanaşımı nedeniyle başvurucu
hakkındaki davanın düşmesine karar vermiştir.
13. Karar, aynı tarihte kesinleşmiş ve başvurucu vekili
tarafından24/9/2013 tarihinde mahkeme kaleminde tebellüğ edilmiştir.
14. Başvurucu 11/10/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
15. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 155.
maddesinin (2) numaralı fıkrası.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 6/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu 28/1/2005 tarihinde hakkında yapılan suç duyurusu
ile başlayan adli soruşturma ve kovuşturmanın Yargıtay 15. Ceza Dairesinin
27/11/2012 tarihli kararıyla zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmesine
kadar devam etmesi ve bunun sonucu olarak davanın makul sürede
sonuçlandırılmaması nedeniyle Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminata hükmedilmesi
talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Başvurucu, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında
açılan kamu davasında yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığını
belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Ceza davalarına ilişkin yargılamaların makul sürede
sonuçlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesince makul sürede yargılanma hakkının adil yargılanma hakkının
kapsamına dâhil olduğu kabul edilerek bir davadaki yargılama süresinin makul
olup olmadığının tespitinde davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli
olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve
başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi
hususların dikkate alınacağı belirtilmiş (B.E.
B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; Ersin
Ceyhan, B. No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).) ve bu kapsamda
yapılan incelemeler sonucu makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
yönelik kararlar verilmiştir (Mehmet Fatih
Özdemir, B. No: 2013/1607, 17/11/2014; Ömer Çoygun, B. No: 2013/3396,
22/6/2015; Osman Bayrak, B. No:
2013/3803, 25/2/2015).
21. Başvuru konusu olay; Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesinde
güveni kötüye kullanma suçundan açılan ceza davasına ilişkindir. Ceza
muhakemesinde yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken
sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi bir takım tedbirlerin uygulanması anı ya da kamu
davasının açıldığı tarihtir. Somut başvuru açısından bu tarih, Eskişehir
Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun ifadesinin alındığı 7/3/2005'tir. Ceza
yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai olarak karara
bağlandığı tarih olup somut davada bu tarih; Yargıtay 15. Ceza Dairesince
zamanaşımı nedeniyle davanın düşmesi kararının verildiği 27/11/2012'dir (Ersin Ceyhan, § 35).
22. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, Eskişehir
Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 7/3/2005 tarihinde
başvurucunun ifadesinin alındığı 30/11/2005 tarihindeEskişehir
4. Asliye Ceza Mahkemesinde güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddiasıyla
başvurucu hakkında kamu davası açıldığı tespit edilmiştir.Eskişehir
4. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılamada 13/2/2008 tarihli karar ile
başvurucunun beraatine karar verildiği, temyiz
üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesince 27/11/2012 tarihinde davanın zamanaşımı
nedeniyle düşmesi kararının verildiği, kararın aynı tarihte kesinleştiği
anlaşılmıştır.
23. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde başvuruya konu ceza
davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı,
delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler
dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve
davranışlarıyla ve usule ilişkin haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla
yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Anılan davaya
bütün olarak bakıldığında somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini
gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu yedi yıl sekiz aylık yargılama
sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
24. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
26. Başvurucu 20.000 TL tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.
27. Bireysel başvuru dosyasının incelenmesi sonucunda
başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiğisonucuna
varılmıştır.
28. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yedi yıl
sekiz aylık yargılama süresi dikkate alındığında yargılama faaliyetinin
uzunluğu sebebiyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı
karşılığında başvurucuya net 7.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
29. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800
TL vekalet ücretinden oluşan toplam 1.998.35 TL
yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 7.000 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,
başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
D. 198,35 TL harçtan ve 1.800 TL vekalet ücretinden oluşan toplam
1.998.35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE,
6/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.