TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYHAN YILDIRIM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7718)
|
|
Karar Tarihi: 10/6/2015
|
R.G. Tarih- Sayı: 15/7/2015-29417
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Şükrü DURMUŞ
|
Başvurucu
|
:
|
Ayhan YILDIRIM
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, infaz edilmesine
rağmen sonradan mahkeme kararı ile kaldırılan cezanın mevcut cezadan mahsup
edilmemesi nedeniyle Anayasa’nın 38. maddesinde düzenlenen suç ve cezaların
kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmiş ve tazminat talebinde
bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 9/9/2013 tarihinde
Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin
idari yönden yapılan ön incelemesinde belirlenen eksiklikler tamamlatılmış ve
Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci
Komisyonunca, 25/3/2014 tarihinde başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, İstanbul 6. Ağır
Ceza Mahkemesinin E.2007/210, K.2008/413 sayılı ilamıyla kesinleşen hapis
cezasının infazı kapsamında Silivri 2 Nolu L Tipi
Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunmaktadır.
6. Başvurucunun daha önceden
infaz ettiği cezasının mevcut cezasından mahsup edilmesi talebi ile ilgili
olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 27/8/2013 tarihli ve 2010/1-2249 ilamat sayılı yazısında şunlar ifade edilmiştir:
“Adı geçen hükümlü 22/08/2007-10/06/2008 tarihleri arasında
İstanbul 13.Asliye Ceza Mahkemesinin 26/11/2007 tarih ve 2007/162 D.İş sayılı kararıyla verilen
toplam 2 YIL 1 AY 23 GÜN hapis (İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/787
esas sayılı 1 YIL 1 AY 23 GÜN hapis + İstanbul 4.Asliye Ceza Mahkemesinin
2002/965 esas sayılı 1 YIL hapis) cezasını infaz ettiği, Eyüp 2.Asliye Ceza
Mahkemesinin 10/06/2008 tarih ve 2008/383 Müt. sayılı kararıyla şartla tahliye edildiği, 24/09/2009 tarihi
itibariyle de cezanın bihakkın tamamlandığı tespit edilmiş olup,
Usul ve yasa hükümlerine uygun şekilde kesinleştirilen hapis
cezasının infazında sayılan ve şartla tahliye kararına konu edilen sürenin,
yasa değişikliği sonrasında infaz edilen cezanın ortadan kaldırılmış olması
sebebiyle başka bir cezanın infazında mahsup edilmesine yasal imkan bulunmadığı [anlaşılmıştır.]”
7. Başvurucunun mahsup talebi,
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/8/2013 tarihli ve 2013/1038 Değişik İş
sayılı kararıyla reddedilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
“Hükümlü AYHAN YILDIRIM talep dilekçesinde özetle İstanbul
4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2005/965 esas 2006/702 karar sayılı kararıyla
hükmedilen 1 YIL Hapis cezasını infaz ettikten sonra, infaz edilen bu cezanın
Mahkemesince kaldırılması sebebiyle iş bu cezadan dolayı cezaevinde kaldığı
sürenin halen infaz etmekte olduğu cezasından mahsup edilmesini talep etmiş ise
de
Usul ve yasa hükümlerine uygun şekilde kesinleştirilen hapis
cezasının infazında sayılan ve şartla tahliye kararına konu edilen sürenin,
yasa değişikliği sonrasında infaz edilen cezanın ortadan kaldırılmış olması
sebebiyle başka bir cezanın infazında mahsup edilmesine yasal imkan bulunmadığından, hükümlünün yukarıda belirtilen mahsup
talebinin REDDİNE,
… karar verildi.”
8. Başvurucu, 9/9/2013
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Başvurucu, İstanbul 6. Ağır
Ceza Mahkemesinin 27/8/2013 tarihli kararına 10/9/2013 tarihli dilekçe ile
itiraz ederek İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesine ait ve sonradan kaldırılan
cezanın müddetnamesinden çıkartılması veya mahsup
edilmesini talep etmiştir. İtirazı inceleyen İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi,
16/1/2014 tarihli ve 2014/29 Değişik İş sayılı kararıyla itirazın reddine karar
vermiştir. Kararda şunlar ifade edilmiştir:
“ … Dosya kapsamı ve mahkemesince verilen kararda
bir isabetsizlik olmadığı verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan, vaki
olan itirazın REDDİNE,”
B. İlgili
Hukuk
10. 13/12/2004 tarihli ve 5275
sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu’nun 98. maddesinin
(1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen
yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan
yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren
mahkemeden karar istenir.”
11. Anılan Kanun’un 101. maddesi
şöyledir:
“(1)
Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler
gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini
yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(2) 99 uncu
madde gereğince cezaların toplanması gerektiğinde, bu hususta hüküm vermek
yetkisi, en fazla cezaya hükmetmiş
bulunan mahkemeye, bu durumda birden
çok mahkeme yetkili ise son hükmü vermiş olan
mahkemeye; hükümlerden biri doğrudan doğruya
bölge adliye mahkemesi tarafından verilmiş ise, bölge
adliye mahkemesine, Yargıtay tarafından verilmiş ise Yargıtaya
aittir.
(3) Bölge adliye
mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu
kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 10/6/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 9/9/2013 tarihli ve 2013/7718
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
13. Başvurucu, İstanbul 4. ve
13. Asliye Ceza Mahkemelerince verilen toplam 2 yıl 1 ay 23 gün hapis cezasının
Mahkemelerin ek kararları ile kaldırılmasına rağmen bu cezaları infaz ettiğini,
bunun üzerine halen infaz edilmekte olan İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin
cezasından bu cezaların mahsubunu talep ettiğini, talebin yasal düzenleme
sebebiyle mahsup edilemediği gerekçesiyle reddedildiğini ve haksız yere
cezaevinde daha uzun süre kalacağını belirterek Anayasa’nın 17., 19. ve 36.
maddelerinde tanımlanan yaşam, kişi özgürlüğü ve güvenliği ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.
14. Başvurucu 10/12/2014 tarihli
dilekçesinde başvurusuna konu İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesinin vermiş
olduğu cezanın mahsup işleminin yapıldığını, bu nedenle bu kararla ilgili
mağduriyetinin giderildiğini, ancak İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesinden
almış olduğu cezaya ilişkin şikâyetinin devam ettiğini belirtmiştir.
B. Değerlendirme
15. Başvurucunun 10/12/2014
tarihli dilekçesi (Bkz. § 14) gereği somut başvurunun İstanbul 13. Asliye Ceza
Mahkemesine ait karara ilişkin şikâyetle sınırlı olarak incelenmesi gerektiği
sonucuna varılmıştır.
16. Anayasa’nın 148. maddesinin
üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel
hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi
birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine
başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş
olması şarttır.”
17. 30/3/2011 tarihli ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
“Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
18. Anılan hükümler uyarınca
bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin
tüm organlarının anayasal ödevi olup, bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya
çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir.
Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece
mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve
bir çözüme kavuşturulması esastır (Ümit Ata,
B. No: 2012/254, 6/2/2014, § 30).
19. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince
düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur.
Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi
zorunludur. Bu ilke uyarınca, başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği
şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne
uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu
makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek
için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe
Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 17).
20. Somut olayda, başvuru yollarının
tüketilmesine ilişkin nihai karar olarak gösterilen İstanbul 6. Ağır Ceza
Mahkemesinin 27/8/2013 tarihli ve 2013/1038 Değişik İş sayılı kararının,
İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesinin verdiği cezanın mahsup talebine ilişkin
olduğu görülmüştür. Başvurucu, şikâyetinin devam ettiğini belirttiği İstanbul
13. Asliye Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu cezanın, mevcut cezasından mahsup
edilmesi talebiyle ilgili olarak başvuru yollarını tükettiğine dair bilgi ve
belge sunmamıştır.
21. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesinin verdiği cezanın halen infaz
etmekte olduğu cezasından mahsup edilmesi talebi ile ilgili olarak kanunda
öngörülmüş yargısal başvuru yollarını tüketmeden bireysel başvuru yaptığı
anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden
incelenmeksizin “başvuru yollarının
tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle, başvurunun “başvuru yollarının
tüketilmemiş olması” nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
bırakılmasına, 10/6/2015 tarihinde OY
BİRLİĞİYLE karar verildi.