TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HAMİT YILDIZ VE HALİT YILDIZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/7720)
|
|
Karar Tarihi: 30/3/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Alparslan
ALTAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Tuğba YILDIZ
|
Başvurucular
|
:
|
1. Hamit
YILDIZ
|
|
|
2. Halit
YILDIZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Halis
YAŞAR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurular, terör olayı nedeniyle köyü terk etmeye mecbur
kalınması sonucu 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden
Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvuruların ve
akabinde açılan davaların terör örgütüne yardım ve yataklık suçundan
mahkûmiyetin bulunduğu gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma
hakkının ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 11/10/2013 tarihinde Ağrı 2. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruların Komisyona sunulmasına engel
teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Komisyonlarınca muhtelif tarihlerde, başvuruların
kabul edilebilirlik incelemelerinin Bölümler tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanları tarafından muhtelif tarihlerde, başvuruların
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Anayasa Mahkemesi tarafından 2013/7721 başvuru numaralı
dosyanın konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2013/7720 başvuru numaralı
dosya ile birleştirilmesine, incelemenin 2013/7720 başvuru numaralı dosya
üzerinden yürütülmesine ve diğer bireysel başvuru dosyasının kapatılmasına
karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucular Ağrı ili Eleşkirt ilçesi Yukarı Kopuz köyü Han
mezrasında ikamet etmekte iken 1994 yılında meydana gelen terör olayları
nedeniyle köyün boşaltılmasıyla yerleşim yerlerinden göç etmek zorunda
kaldıklarını iddia etmişlerdir.
8. Başvurucular ekli tablonun C satırında belirtilen tarihlerde
5233 sayılı Kanun kapsamına giren zararlarının karşılanması talebiyle Ağrı
Valiliği Zarar Tespit Komisyonuna (Komisyon) başvurmuşlardır.
9. Ekli tablonun D satırında tarih ve sayıları belirtilen
Komisyon kararlarında, terör olayları sonucu oluşan zararların karşılanması
talebiyle yapılan başvurularda, dosyalar kapsamında yapılan araştırmalar
neticesinde gerek mahallinde yapılan tespit gerekse Ağrı Cumhuriyet
Başsavcılığının 7/6/2007 tarihli ve 2007/1576 sayılı yazılarında belirtilen
belgelerden de anlaşılacağı üzere Hamit Yıldız'ın ve Halit Yıldız'ın 5233
sayılı Kanun kapsam kısmını düzenleyen 2. maddesinin (f) bendi kapsamındaki
suçları işlediği anlaşıldığından ve 5233 sayılı Kanun'un yine 2. maddesinde bu
suçları işleyenlerin Kanun kapsamı dışında olduğu belirtildiğinden taleplerin
reddine karar verilmiştir.
10. Belirtilen ret işlemleri aleyhine ekli tablonun E satırında
belirtilen tarihlerde başvurucular tarafından açılan iptal davalarında, ekli
tablonun F satırında tarihleri gösterilen Erzurum 2. İdare Mahkemesi kararları
ile davaların reddine hükmedilmiştir.
i. Başvurucu Hamit Yıldız hakkında
verilen kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"27. 07.2004 tarih ve 25535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5233 sayılı Terör ve
Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un “Amaç”
başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele
kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu
zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir” hükmüne,
“Kapsam” başlıklı 2. maddesinde ise, “Bu Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya
terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek
kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen
karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar(...)” kuralı
ile aynı maddenin (f) bendinde, 3713 sayılı Kanunun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü
maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık
suçlarından mahkûm olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararların, bu
Kanunun kapsamı dışında kaldığı kuralına yer verilmiştir.
Aynı Yasa’nın 7. maddesinde; hayvanlara,
ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar,
yaralanma, sakatlanma ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve
cenaze giderleri, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle
kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar, bu
Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar arasında
sayılmış, 4. maddesinde, zarar görenin veya mirasçılarının başvurusu hâlinde bu
Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığını tespit etmek amacıyla
illerde zarar tespit komisyonları kurulacağı, 8. maddesinde ise zararların;
zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz
önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre,
zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması
suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon
tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirleneceği hükmü
kurala bağlanmıştır.
...
Yukarıda yer verilen Kanun ve Yönetmelik
hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, terör eylemleri veya terörle
mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kanun kapsamında
karşılanabilecek nitelikte maddi zarara uğradığını iddia eden kişilerin bu
zararlarının tazmini amacıyla başvurmaları hâlinde kurulacak zarar tespit
komisyonlarının; bu Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığını
tespit etmek amacıyla ilgili yerlerden her türlü bilgi ve belge istemek,
bilirkişi görevlendirmek, gerektiğinde keşif yapmak gibi kapsamlı bir
araştırma-inceleme yapma görevi ve yetkisi ile donatıldığı anlaşılmakta olup;
diğer taraftan, 5233 sayılı Kanun kapsamında idarenin tazmin sorumluluğundan
söz edilebilmesi için de, ilgililerin terör eylemleri veya terörle mücadele
kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğraması ve bu zararın
da bilgi ve belgelerle ortaya konulması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı vekili
tarafından 24.05.2005 tarihli dilekçe ile Ağrı Valiliği Zarar tespit
Komisyonu'na yapılan başvuruda, müvekkilinin Ağrı Eleşkirt İlçesi Yukarı Kopuz
Köyü Han Mezrasında ikamet etmekte iken 1994 yılında güvenlik nedeniyle
mezradan göç ettiği, köyde, 1 oda, 1 salon, 1 tendürlük
ve 1 büyükbaş hayvan ahırı ve 1 küçükbaş hayvan ahırından oluşan evinin
yıkıldığı, bundan kaynaklanan zararın 40.000,00.-YTL olduğu, tarla ve
çayırlarını kullanamaması nedeniyle oluşan zararının ise 46.800,00.-YTL olduğu
ileri sürülerek zararının tazmininin istenildiği, söz konusu başvurunun; gerek
mahallinde tespit gerekse Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığının 7.6.2007 tarih ve
2007/1576 sayılı yazılarında belirtilen belgelerden davacının 5233 sayılı
Kanunun kapsam kısmını düzenleyen 2. maddesinin (f) bendi kapsamındaki suçları
işlediğinin anlaşılması ve bu suçları işleyenlerin kanun kapsamı dışında
kalması nedeniyle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı
anlaşılmaktadır.
Mahkememizin 27.2.2009 tarih ve E:2008/40
sayılı ara kararı ile Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nden davacıya ait adli
sicil kayıt örneğinde yer alan kararın bir sureti istenilmiş olup, ara kararına
cevaben gönderilen kararın incelenmesinden; davacının 11.04.1996 tarihinde
silahlı çete PKK örgütüne yardım ve yataklık etme suçu nedeniyle
cezalandırıldığı görülmüştür.
5233 sayılı Kanunun 2. maddesi incelendiğinde, hem Kanunun kapsamının belirtildiği hem de
hangi zararların bu Kanunun kapsamı dışında kaldığı hususlarının açıklığa
kavuşturulduğu görülmektedir. Aynı maddenin (f) bendinde de 3713 sayılı Kanunun
1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamındaki suçlar
ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkûm olanların bu
fiillerinden dolayı uğradığı zararların bu Kanunun kapsamı dışında kaldığı
kurala bağlanmıştır.
Dava konusu olayda, davacı tarafından 5233
sayılı Kanun kapsamında uğranıldığı öne sürülen zararlar için komisyona
başvurulduğu, bu başvurunun ise yukarıda belirtilen gerekçeyle, mahallinde
tespit ve Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 7.6.2007 tarih ve 2007/1576 sayılı
yazısında belirtilen belgelerden, davacının 5233 sayılı Kanunun kapsamı kısmını
düzenleyen 2. maddesinin (f) bendi kapsamındaki suçları işlediğinin anlaşılması
ve 5233 sayılı Kanunun yine 2. maddesinde bu suçları işleyenlerin kanun kapsamı
dışında olduğunun belirtilmesi nedeniyle reddedildiği, davacının almış olduğu
mahkumiyetin 5233 sayılı Kanunun 2/f bendinde belirtilen suçlardan olduğunun
Mahkememiz ara kararı sonucu ile anlaşıldığı dikkate alındığında, davacı
başvurusunun reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık
bulunmadığı sonucuna varılmıştır."
ii.
Başvurucu Halit Yıldız hakkında verilen kararın gerekçesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"...davacı vekili tarafından 24.05.2005
tarihinde Ağrı Valiliği Zarar Tespit Komisyonu'na başvurularak ev ve müştemilatının
yıkıldığı, taşınmazlarını kullanamadığı gerekçesiyle toplam 111.000,00.-TL
zararın tazmininin istenildiği, söz konusu başvurunun, davacının 5233 sayılı
Kanunun 2. maddesinin (f) bendi kapsamındaki suçları işlediği, bu suçları
işleyenlerin kanun kapsamı dışında olduğugerekçesiyle
reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen kanun hükmüne göre terör
olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkum
olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararların 5233 sayılı kanun
kapsamında karşılanmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Mahkememizin 18.2.2009 tarihli ara kararı
üzerine gönderilen Erzincan 1 Nolu Devlet Güvenlik
Mahkemesinin 11.04.1996 tarih ve E: 1994/503 K: 1996/107 sayılı kararının
incelenmesinden, davacının silahlı çete PKK örgütüne yardım ve yataklık etmek
suçundan 3 yıl 9 ay ağır hapis cezası ile cezalandırıldığı, bu kararın Yargıtay
9. Ceza Dairesi’nin 15.10.1997 tarih ve E: 1997/2824 K: 1997/5233 sayılı kararı
ile onanarak 15.10.1997 tarihi itibariyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bu duruma göre, terör örgütüne yardım ve
yataklık etmek suçundan mahkum olduğu anlaşılan
davacının terör olayları nedeniyle güvenlik kaygısı neticesi ikamet etmekte
olduğu mezradan ayrılmasından dolayı uğradığı iddia edilen zararların 5233
sayılı kanun kapsamında karşılanması mümkün olmadığından davacının bu yöndeki
başvurusunun reddine ilişkin dava konusuişlemde hukukaaykırılık görülmemiştir."
11. Başvurucuların temyizi üzerine ekli tablonun G satırında
gösterilen tarihlerde Danıştay Onbeşinci Dairesi
ilamları ile kararların usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçelerde ileri sürülen
temyiz nedenlerinin kararların bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği
belirtilerek hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.
12. Başvurular tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuş,
ekli tablonun H satırında belirtilen tarihlerde karar düzeltme talepleri
Danıştay Onbeşinci Dairesinin ilamları ile
reddedilmiştir.
13. Başvurucular 11/10/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
14. 5233 sayılı Kanun’un 1., 2., 4., 6., 7., 8., geçici 1.,
geçici 3., geçici 4. maddeleri, 24/6/2013 tarihli ve 2013/5034 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı Eki Karar’ın 1. maddesi, Danıştay Onuncu Dairesinin 30/12/2008
tarihli ve E.2008/4141, K.2008/9584 sayılı kararı, Danıştay Onuncu Dairesinin
31/12/2008 tarihli ve E.2008/5548, K.2008/9733 sayılı kararı, Danıştay Onuncu
Dairesinin 20/2/2009 tarihli ve E.2008/6679, K.2009/1227 sayılı kararı (Celal Demir, B. No: 2013/3309, 6/2/2014,
§§ 15-28).
15. 5233 sayılı Kanun'un 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Bu Kanun,3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren
eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar
gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin
hükümleri kapsar.
Aşağıda belirtilen zararlar bu Kanunun kapsamı
dışındadır:
...
f) 3713 sayılı Kanunun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör
olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkûm olanların bu fiillerinden
dolayı uğradığı zararlar.
İkinci fıkranın (f) bendinde yazılı suçlardan
dolayı ceza kovuşturması açılmış bulunanlar hakkında kovuşturma sonuçlanıncaya
kadar bu Kanuna göre işlem yapılmaz."
16. Danıştay Onbeşinci Dairesinin
22/5/2013 tarihli ve E.2011/7328, K. 2013/3646 sayılı kararı şöyledir:
"Dava; davacının, ... Köyü'nden terör
olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığını ileri
sürdüğü zararının, 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı
başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile ... zararının tazmini istemiyle
açılmıştır.
Mardin İdare Mahkemesince; davacı tarafından
... Köyü’nden yaşanan terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kalmalarından
ötürü uğradıkları zararın 5233 sayılı yasa kapsamında karşılanması talebiyle
davalı idareye başvuruda bulunulduğu dikkate alındığında, davacı hakkında verilen
mahkumiyet kararına esas alınan fiillerin uğranıldığı ileri sürülen zararla
ilgili olmaması, diğer bir ifadeyle zararın terör örgütüne yardım ve yataklık
suçunu oluşturan fiilin bir sonucu olarak meydana gelmemiş olması nedeniyle sözkonusu başvurunun 5233 sayılı yasa kapsamında kaldığı,
davacının köyün boşaltılmasından dolayı uğradığı zararın ödenmesi gerekirken
aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı
gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali ile ...TL tazminatın yasal faiziyle
birlikte ödenmesi isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı idarece, anılan mahkeme kararının,
hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen
incelenip bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı terör ve Terörle Mücadeleden Doğan
Zararların Karşılanması Hakkında Kanun, terör eylemleri veya terörle mücadele
kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu
zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla
yürürlüğe konulmuş olup; Kanunun "Kapsam" başlıklı 2. maddesinin (f)
bendinde, terör suçu ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından
mahkum olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararların karşılanmayacağı
öngörülmüştür. Bu hüküm dikkate alındığında, Kanun
koyucunun terör örgütüne yardım ve yataklık suçu işleyen kişiler ile terör
suçundan mahkum olan kişileri bu Kanun hükümlerinden
faydalandırmamayı amaçladığı görülmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının,
... Köyü'nde ikamet etmekte iken meydana gelen terör olayları nedeniyle
köyünden göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığı zararının, 5233 sayılı
Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun, ... Valiliği Zarar
Tespit Komisyonu'nca terör örgütüne yardım ve yataklık yaptığı gerekçesiyle
reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Terör suçundan mahkum
olan kişilerin, bu zararların oluşmasına kendileri sebebiyet verdiklerinden,
kendi fiillerinin sebep olduğu zararların 5233 sayılı Yasa kapsamında tazmini
mümkün bulunmamaktadır.
Bu nedenle, hukuka aykırılık bulunmayan dava
konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet
görülmemiştir."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 30/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
18. Başvurucular, ikamet ettikleri Ağrı ili Eleşkirt ilçesi
Yukarı Kopuz köyü Han mezrasında 1994 yılında terör olaylarının yoğunlaşması
nedeniyle güvenlik güçleri tarafından göçe zorlandıklarını, mal varlıklarına
ulaşmalarının engellendiğini; tarım, hayvancılık ve diğer köy geçim
kaynaklarından mahrum kaldıklarını, evlerinin yıkıldığını, köyün terör
nedeniyle boşaltıldığının idarece kabul edildiğini, 5233 sayılı Kanun
kapsamında yaptıkları talebin ve akabinde açtıkları davanın reddedildiğini,
1994 yılı sonrasında tüm köylülerle birlikte köyden göç ettirildiklerini,
tazminat taleplerinin reddine gerekçe olan ceza konusu olay ile mal varlığına
erişememe arasında bir illiyet bağı olmadığını, mahkûmiyetlerinin oluşan
zararlarının tazminine engel oluşturmadığını, aleyhine sonuçlanan yargılamanın
adil olmadığını belirterek Anayasa’nın 35. ve 36. maddelerinde tanımlanan
haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş; maddi ve manevi tazminat talebinde
bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
19. Başvuru formları ve ekleri incelendiğinde başvurucuların,
5233 sayılı Kanun kapsamındaki zararlarının tazmini amacıyla açtıkları
davaların reddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 35. ve 36. maddelerinde tanımlanan
haklarının ihlal edildiğini iddia ettikleri anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi,
olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı
olmayıp, olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucular,
idarenin can ve mal güvenliğini sağlama yükümlülüğünü yerine getirmemesi
sonucunda köylerini terk etmeye mecbur kaldıklarını ve Mahkemece 5233 sayılı
Kanun'un tazminata ilişkin hükümlerinin yanlış değerlendirilmesi neticesinde
oluşan zararları için bir giderim imkanının tanınmadığını belirterek mülkiyet
haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir. Anılan ihlal iddiaları, adil
yargılanma hakkının ihlali iddiasının incelenmesi sonucunda verilen karara
bağlı olarak değerlendirileceğinden bu ihlal iddiaları yönünden ayrıca inceleme
yapılmamıştır.
20. Başvurucular, Komisyonca verilen kararın akabinde açtıkları
davadan sonuç alamadıklarını, göç etmeye mecbur kalmaları nedeni ile mal
varlıklarına ulaşmalarının engellendiğini; tarım, hayvancılık ve diğer köy
geçim kaynaklarından mahrum kaldıklarını, anılan zararlara can ve mal güvenliği
kalmaması ile sebebiyet verilmiş olmasına rağmen zararlarının tazmin
edilmediğini belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyetçi olmuş,
yargılama sürecinde yapılan incelemeler ve lehine olmayan yargı kararı temeline
dayandırıldığı tespit edilen bu iddiaların Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında
değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
21. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrasında, bireysel başvurulara
ilişkin incelemelerde kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların incelemeye
tabi tutulamayacağı, 6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013,
§ 24).
22. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
bariz takdir hatası içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu
şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir
hatası veya açık keyfîlik içermedikçe Anayasa
Mahkemesince esas yönünden incelenemez (Necati
Gündüz ve Recep Gündüz, § 26).
23. Başvurucular, Mahkeme gerekçesine konu olan ceza konusu olay
ile mal varlığına erişememe arasında bir illiyet bağı olmadığını, Mahkemenin
Kanun'u yanlış uyguladığını, maddi vakıa ve delillerin hatalı takdiri
neticesinde davalarının reddedildiğini, bu kapsamda Derece Mahkemesince
delillerin takdirinin hatalı ve hükmün sonuç itibarıyla hukuka aykırı olduğunu
belirtmekte olup başvurucuların iddialarının özünün, Derece Mahkemesince
delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet
olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu
anlaşılmaktadır.
24. Başvuru konusu İdare Mahkemesi kararlarında, kanun koyucunun
hukuki ve teknik izaha girmeksizin, genel olarak yardım ve yataklık suçu
işleyen kişiler ile terör suçundan mahkûm olan kişileri, bu kanun hükümlerinden
faydalandırmamayı amaçladığı bu nedenle mahkûmiyet tarihinden önceki veya
sonraki bir tarihte meydana geldiğine bakılmaksızın zararların salt bu kişilere
ait olması sebebiyle kanun dışında bırakıldığı sonucuna varıldığı, Kanun'un
sadece mağdur olan kişilerin bu mağduriyetlerinin giderilmesi yolunda
uygulanması gerektiği, ara kararı ile davacılara ait adli sicil kayıt örneğinde
yer alan kararın bir sureti istenilmiş olup ara kararına cevaben gönderilen
kararların incelenmesinden başvurucuların PKK örgütüne yardım ve yataklık etme
suçu nedeniyle cezalandırıldığının görüldüğünü, 5233 sayılı Kanunun 2. maddesi
incelendiğinde hem Kanun'un kapsamının belirtildiği hem de hangi zararların bu
Kanunun kapsamı dışında kaldığı hususlarının açıklığa kavuşturulduğunun
görüldüğü, aynı maddenin (f) bendinde de 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı
Terörle Mücadele Kanunu'nun 1., 3 . ve 4. maddeleri kapsamındaki suçlar ile
terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkûm olanların bu
fiillerinden dolayı uğradığı zararların bu Kanun'un kapsamı dışında kaldığının
kurala bağlandığı, davacılar tarafından 5233 sayılı Kanun kapsamında
uğranıldığı öne sürülen zararlar için Komisyona başvurulduğu, bu başvuruların
ise yukarıda belirtilen gerekçeyle mahallinde tespit ve belirtilen belgelerden,
davacıların 5233 sayılı Kanunun kapsamı kısmını düzenleyen 2. maddesinin (f)
bendi kapsamındaki suçları işlediğinin anlaşılması ve 5233 sayılı Kanunun yine
2. maddesinde bu suçları işleyenlerin kanun kapsamı dışında olduğunun
belirtilmesi nedeniyle terör örgütüne yardım ve yataklık etmek suçundan mahkûm
olduğu anlaşılan başvurucuların terör olayları nedeniyle güvenlik kaygısı
neticesinde ikamet etmekte oldukları mezradan ayrılmalarından dolayı
uğradıkları iddia edilen zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması
mümkün olmadığından devlet tarafından tazminat ödenmesinin Kanun'un amacına
aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle davaların reddine karar verilmiştir.
Başvurucuların iddiaları, temyiz merciince de incelenip reddedilmek suretiyle
yerel Mahkeme kararı onanmış; karar düzeltme talepleri ise reddedilmiştir.
25. Başvurucuların iddialarına yönelik olarak Danıştay Onbeşinci Dairesinin içtihatları (bkz. § 16) ve bu
çerçevede Derece Mahkemelerinin kararı (bkz. § 10) değerlendirildiğinde
kararlarda bariz takdir hatası ve açık bir keyfîlik
bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
26. Açıklanan nedenlerle başvurucular tarafından ileri sürülen
iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşıldığından başvuruların
bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
27. Başvurucular ayrıca idarenin, can ve mal güvenliğini sağlama
yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle mülkiyet haklarının ihlal edildiğini
iddia etmektedirler.
28. Başvuru dilekçeleri incelendiğinde başvurucuların
Anayasa’nın 35. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürdükleri bölümde, 5233
sayılı Kanun kapsamında tanzim edilen belgelerde maddi zararlarının mevcut
olduğu iddia edilmiş fakat idari yargı makamlarının tazminat başvurularına
ilişkin söz konusu düzenlemeleri dar ve aleyhe yorumlayarak Anayasa’nın 35.
maddesinin ihlal edildiği ileri sürülmüştür.
29. Başvurucular tarafından mülkiyet haklarının ihlal edildiği
hususundaki iddiaların yargılamanın sonucuna dayandırıldığı ve yargılama
sürecine ilişkin olarak yukarıda yapılan değerlendirme neticesinde
başvurucuların delillerini ve iddialarını sunma fırsatı bulamadığına ve
yargılamaya etkin olarak katılma imkânlarının ellerinden alındığına dair bir
bulgu da saptanmadığı anlaşılan somut yargılama faaliyetlerinin, derece
mahkemelerince adil yargılanma hakkının gereklerine uygun şekilde yerine
getirildiği tespit edilmiş olduğundan mülkiyet hakkının ihlal edildiği
yönündeki iddiaların ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir (Ülkü Özgür, B. No: 2013/2263, 26/6/2014, §
43).
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
30/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
SIRA
|
|
1
|
2
|
A
|
Başvuru
Numarası
|
2013/7720
|
2013/7721
|
B
|
Başvurucu
|
Hamit YILDIZ
|
Halit YILDIZ
|
C
|
Komisyona Başvuru Tarihi ve Dosya Kayıt
Numarası
|
24/5/2005
988
|
24/5/2005
976
|
D
|
Komisyon Karar Tarihi ve Numarası
|
16/8/2007
1006
|
16/8/2007
1004
|
E
|
Dava
Tarihi
|
9/1/2008
|
9/1/2008
|
F
|
Yerel Mahkeme
Karar Tarihi
|
19/3/2009
|
31/3/2009
|
G
|
Temyiz Yolu Karar Tarihi
|
7/11/2012
|
7/11/2012
|
H
|
Karar Düzeltme Yolu Karar Tarihi
|
30/5/2013
|
30/5/2013
|