logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Sıdık Kıran ve diğerleri [1.B.], B. No: 2013/7774, 20/4/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SIDIK KIRAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/7774)

 

Karar Tarihi: 20/4/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Erdal TERCAN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Fatma KARAMAN ODABAŞI

Başvurucular

:

1. Sıdık KIRAN

 

 

2. Sadiye ALAS

 

 

3. Reyhan KIRAN

Vekili

:

Av. Dursun ÖZDOĞAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvurunun reddedilmesi nedeniyle Anayasa'nın 17., 19., 21., 23., 35. ve 36. maddelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 10/10/2013 tarihinde Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/9/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından, 18/2/2016 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için 18/2/2016 tarihinde Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, başvuru hakkında görüş sunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sistemi aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucular, Mardin ili Mazıdağı ilçesi Atalar köyünde ikamet etmekte iken 24/6/1993 tarihinde biri başvurucuların murisi M.K.ya ait dört evin ateşe verildiğini, aynı gün muris M.K.nın darp edildiğini ve bu kapsamda 1993 yılında köyden göç etmek zorunda kaldıklarını iddia etmişlerdir.

8. Başvurucular 21/8/2006 tarihinde, 5233 sayılı Kanun kapsamına giren zararlarının karşılanması talebiyle Mardin Valiliği Zarar Tespit Komisyonuna (Komisyon) başvurmuşlardır.

9. Komisyon 27/6/2011 tarihli ve 2011/1-20230 sayılı kararıyla Mardin ili Mazıdağı ilçesi Atalar köyünde 1990, 1997, 2000 tarihlerinde yapılan nüfus sayımında köyde 329, 201, 100 nüfusun bulunduğu, olağan sosyal yaşamın sürdüğü, 1989, 1994, 1999 ve 2004 yıllarında köy muhtarı ve heyetinin seçiminin yapıldığı, köy sakinlerinin siyasi haklarını serbetsçe kullandığı, köyde olağan siyasal yaşamın sürdüğü, köyün boşaltılan köyler için uygulanan köye dönüş ve rehabilitasyon projesi kapsamında olmadığı, köyün boşaldığı veya boşaltıldığı hususunda herhangi bir kayda rastlanmadığı gibi başvurucuların şahsına yönelik bir terör eylemi veya tehdidinin mevcut olmadığının tespit edildiği, teknik bilirkişi raporunda da köyün boşalan yerleşim yeri olmadığının belirtildiği, başvurucuların iddialarının doğrulanamadığı ve 5233 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir zararlarının olmadığının tespit edildiği, başvurucuların köyden ayrılış nedeninin kendilerinin irade ve isteği doğrultusunda 5233 sayılı Kanun kapsamı dışındaki ekonomik ve sosyal sebepler nedeniyle gerçekleştiği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.

10. Başvurucular, 24/6/1993 tarihinde gerçekleştiğini iddia ettikleri olaydan da bahsetmek suretiyle 5233 sayılı Kanun kapsamında zararlarının karşılanması gerektiğini belirterek yapılan başvurunun reddine ilişkin Komisyonun 27/6/2011 tarihli ve 2011/1-20230 sayılı kararının iptali istemiyle Mardin Valiliği (İdare) aleyhine 16/9/2011 tarihinde Mardin İdare Mahkemesinde dava açmışlardır.

11. Mardin İdare Mahkemesinin 28/12/2011 tarihli ve E.2011/1863, K.2011/2699 sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. İlgili gerekçe şöyledir:

"... 5233 sayılı Yasa ile,3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının karşılanması amaçlandığından, söz konusu Kanun kapsamında tazminat ödenebilmesi için her şeyden önce uğranılan bir zararın bulunması gerekmektedir.

...

Dava konusu olayda, davacının ikamet ettiği yerin terör olayları nedeniyle boşaltıldığı iddiasıyla 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptığı başvurunun, ikamet edilen yerin boşalmadığından bahisle reddedilmesinden anlaşılacağı üzere, esas uyuşmazlığın davacının ikamet ettiği yerin terör olayları nedeniyle boşaltılıp boşaltılmadığı iddiasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

 Dosyadaki bilgi ve belgelerden, Atalar köyünün terör nedeniyle boşaltılan yerler arasında bulunmadığı, Köyün terör olaylarından dolayı boşaltılmadığı, Köyde 1990-1997-2000 tarihlerinde Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca yapılan nüfus sayımında 329-201-100 kişinin bulunduğu, 1989-1994-1999-2004 yıllarında muhtarlık seçimlerinin yapıldığı, köyde 1992-1996 yılları arasında imam bulunduğu, 1990-2003 yılları arasında köye öğretmen görevlendirmesi yapıldığı, köyde olağan yaşamın sürdüğü, davacının malvarlığına ulaşımını engelleyen bir durumun bulunmadığı, bu durumda terör olayları nedeniyle boşalmayan köyde davacının terörden kaynaklanan herhangi bir zararının bulunmadığı, dolayısıyla, davacının 5233 sayılı Yasaya göre ödenmesi gerekli bir zararının olmadığı ..."

12. Temyiz üzerine Danıştay Onbeşinci Dairesinin 5/12/2012 tarihli ve E.2012/3524, K.2012/12931 sayılı ilamıyla temyizen incelenen kararın usul ve hukuka uygun olduğu, ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.

13. Karar düzeltme istemi ise aynı Dairenin 12/6/2013 tarihli ve E.2013/8534, K.2013/4402 sayılı ilamıyla öne sürülen hususların karar düzeltme nedenlerinden hiçbirisine uymadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

14. Karar, başvuruculara 16/9/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucular 10/10/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

B. İlgili Hukuk

16. 5233 sayılı Kanun’un 1., 2., 4., 6., 7., 8., geçici 1., geçici 3., geçici 4. maddeleri, 24/6/2013 tarihli ve 2013/5034 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Eki Karar’ın 1. maddesi, Danıştay Onuncu Dairesinin 30/12/2008 tarihli ve E.2008/4141, K.2008/9584 sayılı kararı, Danıştay Onuncu Dairesinin 31/12/2008 tarihli ve E.2008/5548, K.2008/9733 sayılı kararı, Danıştay Onuncu Dairesinin 20/2/2009 tarihli ve E.2008/6679, K.2009/1227 sayılı kararı (Celal Demir, B. No: 2013/3309, 6/2/2014, §§ 15-28).

17. 5233 sayılı Kanun'un 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle değişik 9. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:

"Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın;

a) Yaralananlara altı katı tutarını geçmemek üzere yaralanma derecesine göre,

b) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından üçüncü derece olarak tespit edilenlere dört katından yirmidört katı tutarına kadar,

c) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından ikinci derece olarak tespit edilenlere yirmibeş katından kırksekiz katı tutarına kadar,

d) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından birinci derece olarak tespit edilenlere kırkdokuz katından yetmişiki katı tutarına kadar,

e) Ölenlerin mirasçılarına elli katı tutarında,

Nakdî ödeme yapılır.

...

 Birinci fıkranın (e) bendine göre belirlenen nakdî ödemenin mirasçılara intikalinde 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun mirasa ilişkin hükümleri uygulanır."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 20/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

19. Başvurucular 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptıkları başvurunun ve akabinde açtıkları davanın reddedildiğini, 24/6/1993 tarihinde biri murisleri M.K.ya ait dört adet evin ateşe verilmesi, aynı gün muris M.K.nın darp edilmesi ve bu kapsamda köyden göç etmek zorunda kalmalarına dair özel durumlarının değerlendirilmediğini, söz konusu olayla ilgili olarak ispat külfetinin mağdurlara yüklenmesinin adil olmadığını, ilk derece Mahkemesi kararında dayanak olan gösterilen köyün tamamen boşaltılmadığına ilişkin listenin resmî bir liste olmayıp zararın tespitinde delil olarak değerlendirilemeyeceğini, köy tamamen boşaltılmamış olsa dahi artan şiddet olayları sebebiyle köy sakinlerinin önemli bir kısmının köyü terk ettiğini, bu durumun özellikle 1990 ve 1997 yıllarındaki nüfus sayımı sonuçlarından anlaşılabileceğini, Derece Mahkemelerince 5233 sayılı Kanun'un dar yorumlandığını, 5233 sayılı Kanun'da köyün tamamen boşaltılmış olması şartının aranmadığını, temyiz ve karar düzeltme ilamlarının gerekçesiz olduğunu belirterek Anayasa'nın 17., 19., 21., 23., 35. ve 36. maddelerinde güvence altına alınan kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı, kişi hürriyeti ve güvenliği, konut dokunulmazlığı, yerleşme ve seyahat hürriyeti, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler; maddi ve manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuşlardır.

B. Değerlendirme

20. Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde başvurucular, 5233 sayılı Kanun kapsamındaki zararlarının tazmini amacıyla yaptıkları başvurunun ve açtıkları davanın reddedilmesi nedeniyle Anayasa'nın 17., 19., 21., 23., 35. ve 36. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların ihlal iddiaları bir bütün olarak adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

21. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

22. Başvurucular, murislerinin evinin yakılması ile darp edilmesi şeklindeki özel durumlarının değerlendirilmesi gerektiğini, bu iddianın ispatı külfetinin kendilerine yüklenmesinin adil olmadığını, delillerin Mahkemece hatalı ve eksik değerlendirildiğini, 5233 sayılı Kanun'un dar yorumlandığını, temyiz ve karar düzeltme ilamlarının gerekçesiz olduğunu iddia etmişlerdir.

23. Gerekçeli karar hakkı adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden biridir. Anayasa Mahkemesi de Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen gerekçeli karar hakkı ve silahların eşitliği ilkesi gibi ilke ve haklara Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).

24. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisidir. Bu bağlamda Anayasa’nın, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasını ifade eden 141. maddesinin de hak arama hürriyetinin kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Vedat Benli, B. No: 2013/307, 16/5/2013, § 30).

25. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması adil yargılanma hakkının unsurlarından birisi olmakla beraber bu hak, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı, kararın niteliğine göre değişebilir. Bununla birlikte başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddialarının cevapsız bırakılmış olması, bir hak ihlaline neden olacaktır (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 26).

26. Kanun yolu mahkemelerince verilen karar gerekçelerinin ayrıntılı olmaması, ilk derece mahkemesi kararlarında yer verilen gerekçelerin onama kararlarında kabul edilmiş olduğu şeklinde yorumlanmakla beraber (Aziz Turhan, B. No: 2012/1269, 8/5/2014, § 53) başvurucuların dile getirmesine rağmen ilk derece mahkemesinin de tartışmadığı esaslı hususlara ilişkin temyiz başvurularıyla başvurucuların usul haklarının ihlal edildiğine yönelik somut şikâyetlerinin temyiz incelemesinde tartışılmaması veya yargı mercileri tarafından resen dikkate alınması gereken hükümlerin gerekçesi açıklanmaksızın uygulanmaması gerekçeli karar hakkının ihlali olarak görülebilir (Mustafa Kahraman, B. No: 2014/2388, 4/11/2014, § 37).

27. AİHM’e göre mahkemeler ve yargı mercileri, verdikleri kararlarda yeterli gerekçe göstermelidir. Gerekçe gösterme yükümlülüğünün kapsamı, kararın niteliğine göre değişir ve davaya konu olayın şartları ışığında değerlendirilir (Higgins ve diğerleri/Fransa, B. No: 134/1996/753/952,19/2/1998, § 42).

28. Bir mahkeme kararının gerekçesi o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve hukuka uygunluk denetimini yapabilmeleri için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini kuşkuya yer vermeyecek açıklıktagösteren bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur (Nurten Esen, B. No: 2013/7970, 10/6/2015, § 56).

29. Somut olayda başvurucular 24/6/1993 tarihinde biri murisleri M.K.ya ait dört evin ateşe verildiğini, aynı gün murislerinin darp edildiğini ve bu kapsamda 1993 yılında köyden göç etmek zorunda kaldıklarını, yargılama mercilerince anılan iddiaları hakkında değerlendirme yapılmaksızın eksik incelemeyle karar verildiğini iddia etmişlerdir.

30. İdare Mahkemesi kararında (bkz. § 11) başvurucuların murisinin evinin ateşe verildiği ve darp edildiği yönündeki iddiaları hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmayarak davanın reddine karar verilmiş, kanun yolu merciince de İlk Derece Mahkemesi kararı onanarak (bkz. § 12), karar düzeltme istemi reddedilmiştir (bkz. § 13).

31. Başvurucular, murislerinin evinin ateşe verilmesi ve darp olayına ilişkin olarak başvuru dosyası kapsamında Mazıdağı Kaymakamlığı İlçe İdare Kurulunun 27/9/1994 tarihli ve 1994/8 sayılı "men'i muhakeme" kararını sunmuşlardır. Söz konusu kararda 24/6/1994 tarihinde meydana geldiği iddia edilen olayla ilgili olarak olay tarihinde Evciler Jandarma Karakol Komutanlığınca Atalar köyüne devriye çıkarılmadığı, asker görevlendirilmediği, karakol hizmet defterine göre herhangi bir görevlendirmenin yapılmadığı, M.K.nın olay günü köye gelen şahısları tanımadığını belirttiği, suçu işleyenlerin köy civarında dolaşan asker üniforması giymiş terörist kişiler olabileceği belirtilerek men'i muhakeme kararı verilmiştir.

32. Mardin İl Jandarma Komutanlığından temin edilen men'i muhakeme kararına konu soruşturma dosyasının incelenmesi neticesinde başvurucuların murisi M.K.nın 24/6/1993 tarihinde darp edildiği iddiası ile Diyarbakır Devlet Hastanesi acil servisine müracaat etmesi üzerine adli rapor düzenlendiği, raporda M.K.nın ikamet ettiği ve olayın gerçekleştiği yerin Mardin ili Mazıdağı ilçesi Atalar köyü olarak gösterildiği, olay sebebiyle yapılan soruşturma kapsamında M.K.nın Mazıdağı Cumhuriyet Başsavcılığında hazır edilmesinin istenmesi üzerine Evciler Jandarma Karakol Komutanlığında görevli askerlerce tutulan 21/9/1993 tarihli tutunakta "Atalar köyünün boş olduğu, köy halkının köyü terk ederek çeşitli il ve ilçelere göç ettiği, M.K.nın ise köyden adresi meçhule gittiğinin" belirtildiği, bu arada 24/6/1993 tarihli adli rapora istinaden Adli Tıp Kurumu Diyarbakır Şube Müdürlüğünce düzenlenen 8/2/1994 tarihli ve 578 sayılı raporda, hayati tehlike yaratmamakla birlikte M.K.nın yaralanmasının on beş gün mutad iştigale engel teşkil edeceği ifade edilmiştir.

33. Yine Mazıdağı Cumhuriyet Başsavcılığınca Mazıdağı İlçe Jandarma Komutanlığına gönderilen 2/6/1994 tarihli yazıda olay yeri krokisi ve zarar tespitine ilişkin tutanak düzenlenerek gönderilmesi talep edilmiş, Evciler Jandarma Karakol Komutanlığında görevli askerlerce 19/6/1994 tarihinde tutulan tutunak ve Mazıdağı İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından gönderilen 22/6/1994 tarihli yazıda "Atalar köyünün 1993 yılında boşaldığı, köy halkının çeşitli il, ilçe ve köylere dağıldıkları, araştırma yapmak için köyde kimsenin bulunamadığı, olay tarihinin eski oluşu nedeniyle olayın mahiyetinin bilinemediği" belirtilmiştir.

34. Toplanan bilgi ve belgeler ile başvurucuların murisi M.K.nın ve Evciler Jandarma Karakol Komutanlığında görevli askerlerin de ifadeleri alınmak suretiyle hazırlanan soruşturma dosyasına istinaden Mazıdağı Kaymakamlığı İlçe İdare Kurulunca verilen 27/9/1994 tarihli men'i muhakeme kararı Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesine gönderilmiş, Mahkemenin 23/11/1994 tarihli ve E.1994/317, K.1994/311 sayılı kararı ile kamu davası açılmasını gerekli kılacak yeterli delil elde edilemediğinden men'i muhakeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

35. Bu çerçevede başvurucuların Komisyona başvuru dilekçesi, dava dilekçesi, temyiz ve karar düzeltme dilekçelerinde ileri sürdükleri murisleri M.K.nın darp edildiği ve bu olaydan sonra güvenlik kaygısıyla köyü terk etmek zorunda kaldıkları iddiasıyla ilgili olarak soruşturma dosyası içeriği ve soruşturma evrakları incelenerek iddialar yönünden değerlendirmede bulunulması gerekirken başvurucuların iddiaları hakkında hiçbir inceleme yapılmaksızın hüküm kurulması nedeniyle kararların yeterli gerekçe ihtiva etmediği sonucuna varılmıştır.

36. Öte yandan İlk Derece Mahkemesi kararında köyün tamamen boşaltılmamış olduğu şeklindeki nesnel ölçütten hareketle davanın reddine karar verilmiş ise de soruşturma dosyası kapsamında yer alan ve Jandarma Karakol Komutanlığında görevli askerlerce tutulduğu anlaşılan 21/9/1993 ve 19/6/1994 tarihli resmi tutunaklarda "Atalar köyünün 1993 yılında boşaldığı/boş olduğu, köy halkının köyü terk ederek çeşitli il ve ilçelere göç ettiği, araştırma yapmak için köyde kimsenin bulunmadığı" tespitlerine yer verilmiştir. Bu durumda, İlk Derece Mahkemesinin kararının gerekçesi ile belirtilen resmî tutanaklar arasındaki farklılık sebebiyle oluşan tereddüt giderilmeksizin başvurucuların talebinin reddine karar verilmesi de adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edilmesi sonucunu ortaya çıkarmaktadır.

37. Açıklanan nedenlerle başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

38. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. …

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

39. Başvurucular 147.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın ödenmesi talebinde bulunmuşlardır.

40. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

41. Gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamasında hukuki yarar bulunduğundan ihlal kararının bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Mardin İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

42. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucularınuğradıklarını iddia etttikleri maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucuların bu konuda herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

43. Dosya kapsamında tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin başvuruculara müşterek olarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Mardin İdare Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKENÖDENMESİNE,

F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE

20/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Sıdık Kıran ve diğerleri [1.B.], B. No: 2013/7774, 20/4/2016, § …)
   
Başvuru Adı SIDIK KIRAN VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2013/7774
Başvuru Tarihi 21/10/2013
Karar Tarihi 20/4/2016

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvurunun reddedilmesi nedeniyle Anayasa nın 17., 19., 2, 23., 35. ve 36. maddelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Gerekçeli karar hakkı (idare) İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5233 Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun 1
2
4
6
7
8
geçici 1
geçici 3
geçici 4
9
6462 Engelliler ve BazıKanunveKanunHükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması HakkındaKanun 1
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi