TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
HACI İNAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/7932)
Karar Tarihi: 8/9/2015
Başkan
:
Alparslan ALTAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Engin YILDIRIM
Raportör Yrd.
Gökçe GÜLTEKİN
Başvurucular
Hacı İNAN
Bidayet KİLİÇ
Miyeser İNAN
Abdullah BELDEK
Abdulsetar YILDIZBAKAN
Vekilleri
Av. Murat SADAK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yürütülen ceza yargılamasında savunma hakkının kısıtlanması, beyanların işkence altında alınması, zamanaşımı hükümlerinin uygulanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ve işkence yasağının; hukuka aykırı olarak müsadere kararı verilmesi nedeniyle mülkiyet hakları ile ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 7/10/2013 tarihinde İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruda, Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 20/2/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvuruculardan Hacı İnan, Bidayet Kiliç, Abdullah Beldek ve Abdulsetar Yıldızbakan hakkında İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 10/4/2000 tarihli iddianamesiyle “Hizbullah” isimli terör örgütü ile ilişkilerinin saptandığı gerekçesiyle “silahlı terör örgütüne üye olmak, anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışmak”suçlarından kamu davası açılmıştır.
8. Başvuruculardan Miyeser İnan hakkında herhangi bir iddianame düzenlenmemiş ve kamu davası açılmamıştır.
9. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. maddesi ile görevli) 16/2/2012 tarihli ve E.2000/112, K.2012/16 sayılı kararıyla Haci İnan ve Abdulsetar Yıldızbakan’ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Abdullah Beldek’in yedi yıl altı ay hapis cezası, Bidayet Kiliç’in altı yıl üç ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir. Ayrıca Tapu sicilinde Miyeser İnan adına kayıtlı bulunan İstanbul ili Beykoz ilçesinde bulunan, Kanlıca Mahallesi Kavacık Mihrabat Caddesi 520 ada 100 parsel numaralı taşınmazın, suç örgütünün parasıyla alındığı ve suç örgütüne tahsis edilerek suçun işlenilmesinde kullanıldığı belirtilerek müsaderesine karar verilmiştir.
10. Temyiz üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 15/5/2013 tarihli ve E.2013/63, K.2013/7322 sayılı ilamıyla, Miyeser İnan’ın malen sorumlu sıfatıyla yargılama aşamasında davadan haberdar edilmediği, müsadere kararı verilen taşınmazın maliki olması nedeniyle verilen kararı temyiz etme hakkının olduğu belirtilerek ilk derece mahkemesinin kararı düzeltilerek onanmıştır.
11. Karar, Yargıtay Cumhuriyet savcısının huzurunda, duruşmada başvuruculardan Hacı İnan ve Abdulsetar Yıldızbakan’ın savunmalarını yapan Av. Murat Sadak ile sanıklardan M.B.E.nin savunmasını yapan Av. Z.Ö.nün yokluğunda, 29/5/2013 tarihinde tefhim edilmiştir.
12. Başvurucular, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/2/2012 tarihli kararının Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 15/5/2013 tarihli kararıyla onandığını, onama kararını 29/5/2013 tarihinde öğrendiklerini, verilen karar nedeniyle temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini belirterek24/6/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesinin 2013/4716 numaralı dosyasında bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
13. Anayasa Mahkemesince, başvuruda eksikliklerin bulunduğu; İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/02/2012 tarihli kararı ile Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 29/05/2013 tarihli kararlarının aslının veya onaylı suretlerinin, başvurucuların nüfus cüzdanı örneklerinin, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 29/05/2013 tarihli kararının tebliğine ilişkin belgenin ya da öğrenildiği tarihi tevsik edici belgenin aslının veya onaylı suretinin, ileri sürülen ihlalin dayanaklarına ilişkin belgelerin asıl veya onaylı suretlerinin başvuru dosyasına eklenmediği, tespit edilen eksikliklerin tamamlanarak onbeş gün içinde mahkemelere, yurt dışı temsilciliklerine veya bizzat Anayasa Mahkemesine ibraz edilmesi gerektiği hususlarını içeren eksiklik bildirimi yazısı başvurucuların vekiline 26/7/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucuların vekili, 20/8/2013 tarihinde, on beş günlük süre geçtikten sonra eksiklik bildirimi yazısına ilişkin cevaplarını sunmuştur.
15. Tespit edilen eksikliklerin verilen kesin süre içinde tamamlanmadığı belirtilerek Anayasa Mahkemesinin 24/9/2013 tarihli kararıyla 2013/4716 numaralı başvurunun idari yönden reddine karar verilmiştir.
16. İdari ret kararına yapılan itiraz, Anayasa Mahkemesinin 25/7/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
17. Başvurucular, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 15/5/2013 tarihli onama ilamını 30/9/2013 tarihinde ilk derece mahkemesinden tebellüğ ettiklerini belirterek aynı şikâyetlerle 7/10/2013 tarihinde tekrar bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
18. 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun 146. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini iskata veya vazifesini yapmaktan men'e cebren teşebbüs edenler, ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına mahkum olur.”
19. 765 sayılı mülga Kanun’un 36. maddesi şöyledir:
“Mahkumiyet halinde cürüm veya kabahatte kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan veya fiilin irtikabından husule gelen eşya fiilde methali olmıyan kimselere ait olmamak şartiyle mahkemece zabıt ve müsadere olunur.
Kullanılması, yapılması, taşınması, bulundurulması ve satılması cürüm veya kabahat teşkil eden eşya bir ceza mahkumiyeti olmasa ve faile ait bulunmasa bile mutlaka zabıt ve müsadere olunur.
Taşınması memnu olmıyan silahların ruhsatsız taşınması halinde de zabıt ve müsaderesine hükmolunur.”
20. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Silahlı örgüt” kenar başlıklı 314. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 8/9/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 7/10/2013tarihli ve 2013/7932 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
22. Başvuruculardan,
i. Miyeser İnan; yürütülen yargılamadan haberdar edilmediğini, kendisi hakkında herhangi bir suç isnadının bulunmadığını, bir iddianame düzenlenmediğini, kendisiyle ilişkili olmayan bir yargılama neticesinde taşınmazının müsaderesine karar verildiğini belirterek mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
ii. Abdullah Beldek ve Bidayet Kiliç; son savunmaları sırasında müdafilerinin hazır bulunmadığını, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından davanın esası hakkında mütalaa verilmeksizin mahkûmiyet kararı verildiğini, böylece savunma haklarının kısıtlandığını, üzerlerine atılı suçların zamanaşımı nedeniyle düşmesi gerekirken bu durumun derece mahkemesince göz önünde bulundurulmadığını, atılı suçu işlediklerine dair somut delil olmaksızın mahkûm edildiklerini belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
iii. Abdulsetar Yıldızbakan; son savunması sırasında müdafisinin yanında bulunmadığını, bu nedenle savunma hakkının kısıtlandığını, beyanlarının işkence altında alındığını, üzerine atılı suçların zamanaşımı nedeniyle düşmesi gerekirken bu durumun derece mahkemesince göz önünde bulundurulmadığını, atılı suçu işlediğine dair somut delil olmaksızın mahkûm edildiğini belirterek işkence yasağının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
iv. Hacı İnan; son savunması sırasında müdafiinin yanında bulunmadığını, savunma hakkının kısıtlandığını, beyanlarının işkence altında alındığını ve bilgisayar çıktılarına dayanılarak hakkında mahkûmiyet kararı verildiğini belirterek işkence yasağının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
24. 6216 sayılı Kanun'un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.”
25. Bireysel başvurunun ön şartlarından biri, başvuru süresi olup bu durum başvurunun her aşamasında dikkate alınması gereken bir usul hükmüdür.
26. Bireysel başvuruların, 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Anayasa Mahkemesine doğrudan veya diğer mahkemeler yahut yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılması gerekmektedir (Yasin Yaman, B. No: 2012/1075, 12/2/2013, §§18-19).
27. 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. maddesinde yer alan kural uyarınca vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır ve tebliğ edilen evrakın içeriğine göre bir kanun yoluna başvurulması söz konusu ise kanunda öngörülen süreler bu tarih itibarıyla işlemeye başlar (Yasin Yaman, § 24).
28. Somut olayda, başvurucular tarafından ihlale neden olduğu ileri sürülen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 24/6/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulmuş, 2013/4716 numaralı dosyaya kaydı yapılan başvuruda eksikliklerin tespit edilmesi üzerine on beş günlük sürede eksikliklerin giderilmesi gerektiği, belirtilen sürede geçerli bir mazeret olmaksızın tespit edilen eksikliklerin tamamlanmaması durumunda başvurunun reddedileceği 26/7/2013 tarihinde başvurucuların vekiline tebliğ edilmiş, başvurucuların vekili; 20/8/2013 tarihinde, on beş günlük süre geçtikten sonra eksiklik bildirimi yazısına ilişkin cevaplarını sunmuştur.
29. Tespit edilen eksikliklerin verilen süre içinde tamamlanmaması üzerine Anayasa Mahkemesinin 24/9/2013 tarihli kararıyla, başvurucuların aynı şikâyetleri içeren 2013/4716 numaralı başvurusunun idari yönden reddine karar verilmiştir. İdari ret kararına yapılan itiraz, Anayasa Mahkemesinin 25/7/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
30. Başvurucular, 2013/4716 numaralı bireysel başvuruda, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 15/5/2013 tarihli ilamını 29/5/2013 tarihinde öğrendiklerini beyan etmişlerdir. Dolayısıyla inceleme konusu bireysel başvuru için de Yargıtayın onama kararının 29/5/2013 tarihinde öğrenildiğinin kabul edilmesi gerekir. Ceza muhakemesinde tüketilmesi gereken son başvuru yolu kural olarak temyizdir (İlyas Türedi, B. No: 2013/1267, 13/6/2013, § 22). Bu belirlemeler karşısında 7/10/2013 tarihinde yapılan başvuruda süre aşımı bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
31. Açıklanan nedenlerle, başvuru yollarının tüketildiği tarihten itibaren otuz gün geçtikten sonra yapılan başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun “süre aşımı” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde bırakılmasına,
8/9/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.