TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
REMZİYE KAVAK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
Başvuru Numarası: 2013/8124
|
|
Karar Tarihi: 7/4/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Alparslan
ALTAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Basvurucular
|
:
|
1.Remziye
KAVAK
|
|
|
2.
Selahattin KAVAK
|
|
|
3. Emine
TAŞKIN
|
|
|
4. Mehmet
Ensari KAVAK
|
|
|
5. Hüriye KAVAK
|
|
|
6. Bekir
KAVAK
|
|
|
7. Semira KAVAK
|
|
|
8. Selda
KAVAK
|
Vekili
|
:
|
Av. Yılmaz
FİDAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kadastro davasının makul sürede bitirilememesi
nedeniyle adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/11/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır.Başvuru formu ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona
sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 25/11/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 3/4/2015 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 5/5/2015 tarihli yazısında Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Mardin ili Savur ilçesi Kocahöyük
köyünde 120 ada 1 parsel numaralı taşınmaz, kadastro tespit çalışmaları
sonucunda başvurucuların murisleriadına tespit
edilmiştir.
8. Başvurucuların murisleri adına yapılan tespit işlemi
aleyhine, Hazine ve diğer ilgililer tarafından 16/10/1989 tarihinde Savur
Kadastro Mahkemesinde kadastro tespitine itiraz davası açılmıştır. Bu dava,
Savur Kadastro Mahkemesinin E.1989/8 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
9. Savur Kadastro Mahkemesi 28/3/2001 tarihli ve E.1989/8,
K.2001/16 sayılı kararla, 120 ada 1 parsel numaralı taşınmaz ile 122 ada 1
parsel numaralı taşınmaz hakkında devam eden yargılamalar arasında bağlantı
olduğundan bahisle Mahkemenin E.1989/5 sayılı dosyası ile E.1989/8 sayılı
dosyası hakkında birleştirme kararı vererek yargılamanın E.1989/5 sayılı dosya
üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.
10. Dava daha sonra Savur Kadastro Mahkemesinin E. 2003/3 sayılı
dosyasına kaydedilmişolup yargılamadevam
etmektedir.
11. Başvurucular 11/11/2013 tarihindebireysel
başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
12. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun
25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin birinci fıkrası, 29. maddesinin
birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30. maddesinin birinci ve ikinci
fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36. maddesinin birinci fıkrasının
son cümlesi (Güher Ergun ve Tosun Tayfun
Ergun, B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 16-22).
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 7/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
14. Başvurucular,aleyhlerine
açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını
belirterek mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşler ve tazminat talep etmişlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
15. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Başvurucular adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
17. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklaraAnayasa’nın
36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan
makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil
yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup ayrıca davaların en az giderle ve
mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de -Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği- makul
sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulması gerektiği açıktır (Güher
Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38, 39).
18. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde gözönünde
bulundurulması gereken kriterlerdir (Güher
Ergun ve diğerleri, §§ 41–45).
19. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara
bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz mülkiyeti hakkında
Kızıltepe Tapulama Mahkemesinde açılan ve Mardin Kadastro Mahkemesine
devredilen kadastro tespitine itiraz davasında, 3402 sayılı Kanun ile 6100
sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama
faaliyetinin medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda
kuşku yoktur (Güher Ergun ve diğerleri,
§ 49).
20. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak uyuşmazlığı
karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle
davanın ikame edildiği tarih olup somut başvuru açısından bu tarih
16/10/1989'dur.
21. Sürenin bitiş tarihi ise çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı başvurunun
karara bağlandığı tarihtir (Güher Ergun ve
diğerleri, § 52).
22. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesi neticesinde
Mardin ili Savur ilçesi Kocahöyük köyünde 120 ada 1
parsel numaralı taşınmazın kadastro tespit çalışmaları sonucunda başvurucuların
murisleriadına tespit edilmesi üzerine Maliye
Hazinesi tarafından SavurKadastro Mahkemesinde
16/10/1989 tarihinde kadastro tespitine itiraz davası açıldığı, E.1989/8 sayılı
bu dava ileMahkemenin E.1989/5 sayılı dosyası
hakkında birleştirme kararı verildiği ve yargılamanın E.1989/5 sayılı dosya
üzerinden yürütülmesine karar verildiği belirlenmiştir. Davanın daha sonra
Savur Kadastro Mahkemesinin E. 2003/3 sayılı dosyasına kaydedildiği veyargılamanın bu dosya üzerinden devam ettiği
anlaşılmıştır.
23. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden başvuruya konu
yargılamanın Kadastro Mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı Kanun’da
yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usul
hükümleri içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu
olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile 6100 sayılı
Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi
gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (bkz. § 12).
24. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin dikkate
alınmadığı gözönünde bulundurularak makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 54-64; Güher Ergun ve Tosun Tayfun Ergun, §§
53-62; Gülseren Erdal ve diğerleri, B.
No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67; Haydar
İzgi, B. No: 2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
25. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
nitelikte olduğunu ortaya koymakla birlikte davaya bütün olarak bakıldığında
3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine
ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir
yön bulunmadığı ve yirmi altı yılı aşkın süredir devam eden yargılama sürecinde
makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
26. Açıklanan nedenlerle başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
27. Başvurucular uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazlarını
kullanamadıklarını, taşınmazlarının gelirlerinden yararlanamadıklarını
belirterek Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet haklarının ihlal
edildiğini iddia etmiş olup makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği
yönünde yukarıda yer verilen tespitler ışığındabaşvurucuların
mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
29. Başvurucuların her biri 100.000 TL maddi, 200.000 TL manevi
tazminat talebinde bulunmuştur.
30. Başvuruda adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
31. Başvurucuların tarafı oldukları uyuşmazlığa ilişkin yirmi
altı yılı aşkın süredir devam eden yargılama süresi dikkate alındığında
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucu Hüriye Kavak'a net 22.300 TL, başvurucular Selda Kavak,
Remziye Kavak, Mehmet Ensari Kavak, Bekir Kavak, Semira
Kavak ve Emine Taşkın’ın her birine net 3.200 TL, başvurucu Selahattin Kavak'a
net 2.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
32. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucularınuğradıklarını iddia ettikleri maddi zarar ile
tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucuların bu
konuda herhangi bir belge sunmamış olmaları nedeniyle maddi tazminat
taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
33. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin
başvuruculara müşterek olarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.
34. Başvuruya konu yargılamanın yirmi altı yılı aşkın süredir
devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği
gözetilerek anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama
dosyasında hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını
teminen kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine
gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucu Hüriye Kavak'a net 22.300
TL, başvurucular Selda Kavak, Remziye Kavak, Mehmet Ensari Kavak, Bekir Kavak, Semira Kavak ve Emine Taşkın’ın her birine net 3.200 TL,
başvurucu Selahattin Kavak'a net 2.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE; tazminata
ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
1.998,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Savur Kadastro Mahkemesine
GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
7/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.