TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALİ RIZA ÜÇER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/8407)
|
|
Karar Tarihi: 11/3/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör
|
:
|
Yunus HEPER
|
Başvurucu
|
:
|
Ali Rıza ÜÇER
|
Vekili
|
:
|
Av. Erkin GÖÇMEN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu Ankara içme suyu
üzerine hazırladığı raporlarla ilgili olarak basın yayın organlarında yer alan
haberlerde geçen ifadelerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanına hakaret
edildiği iddiasıyla cezalandırıldığını, bu nedenle düşünceyi açıklama ve yayma
özgürlüğü ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 19/11/2013
tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari
yönden yapılan ön incelemesinde, belirlenen eksiklikler tamamlatılmış ve
Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca, 28/2/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm başkanı tarafından
31/3/2014 tarihinde başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık)
gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular 1/4/2014 tarihinde Bakanlığa bildirilmiştir. Bakanlığın yazılı görüşü
30/5/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunulmuştur.
6. Bakanlık görüş yazısı,
başvurucuya 11/6/2014 tarihinde bildirilmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne
karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvurucu radyasyon
onkolojisi uzmanıdır ve Tıp Kurumu Derneğinin genel Sekreterliğini
yürütmektedir.
8. 2008 yılı haziran ayında,
kamuoyunda Ankara ilinin içme suyunda arsenik miktarına ilişkin bir tartışma
başlamış ve başvurucu üyesi bulunduğu derneğin internet sitesinde başka bir
uzman ile birlikte üç ayrı rapor düzenlemiştir.
9. Söz konusu raporlarda yer
alan bazı ifadelerin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanına hakaret niteliğinde
olduğu iddiasıyla başvurucu hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının
20/5/2009 tarihli iddianamesi ile kamu davası açılmıştır.
10. Yapılan yargılama sonucunda
Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/10/2010 tarihli kararı ile başvurucunun
hakaret suçundan 7.080,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
11. Başvurucu, söz konusu kararı
temyiz etmiş, başvurucunun temyiz talebi Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesinin
3/12/2010 tarihli ek kararı ile kararın itiraza tabi olduğundan bahisle
reddedilmiş; dosya itiraz mercii olan Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
12. Ankara 9. Ağır Ceza
Mahkemesi, 6/12/2010 tarihli kararı ile itirazı reddetmiş ve hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı kesinleşmiştir.
13. Başvurucu, Ankara 1. Asliye
Ceza Mahkemesinin 3/12/2010 tarihli temyiz talebinin reddine dair ek kararını
temyiz etmiştir.
14. Yargıtay 2. Ceza Dairesinin
5/3/2013 tarihli ilamı ile temyiz talebi reddedilmiştir.
15. Başvurucu bir kez daha
Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesine itiraz dilekçesi vermiş; Mahkeme, 7/10/2013
tarihli kararında, itiraz konusu kararın daha önce Ağır Ceza Mahkemesince
incelendiğini ve 6/12/2010 tarihinde kesinleştiğini belirterek itirazı
reddetmiş ve dosyayı itiraz merciine göndermiştir.
16. İtiraz mercii olan Ankara 4.
Ağır Ceza Mahkemesi, 9/10/2013 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesinin
itirazın reddine dair gerekçesini yerinde bularak itirazı bir kez daha
reddetmiştir. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı 21/10/2013 tarihinde
başvurucuya tebliğ edilmiştir.
17. Başvurucu, 19/11/2013
tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
18. 4/12/2004 tarih ve 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin (12) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz
edilebilir.”
19. 5271 sayılı Kanun’un 268.
maddesinin ilgili fıkraları şöyledir:
“(2) Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı
yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde,
itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.
(3) İtirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda
gösterilmiştir:
…
c) Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara
yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza
mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki
itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması
hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için
birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek
dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.”
20. 5271 sayılı Kanun’un 271.
maddesi şöyledir:
“(1) Kanunda yazılı olan hâller saklı kalmak üzere, itiraz
hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir. Ancak, gerekli görüldüğünde
Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafi veya vekil dinlenir.
(2) İtiraz yerinde
görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir.
(3) Karar mümkün olan
en kısa sürede verilir.
(4) Merciin, itiraz üzerine verdiği kararları kesindir;
ancak ilk defa merci tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz
yoluna gidilebilir.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
21. Mahkemenin 11/3/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 19/11/2013 tarih ve 2013/8407
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
22. Başvurucu, Ankara 1. Asliye
Ceza Mahkemesinde avukatla temsil edilmediğini, 5271 sayılı Kanun’un 231.
maddesinde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının
verilebilmesi için sanığın rızasının alınması gerektiğini ancak kendisinin
yargılandığı davada hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı
verildiği takdirde kararın temyiz edilemeyeceğinin hatırlatılmadığını, bu
sebeple Anayasa’nın 36. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca, Ankara içme suyundaki arsenik
miktarına ilişkin açıklamalarının ifade özgürlüğü kapsamında kalan açıklamalar
olduğunu, cezalandırılması nedeniyle Anayasa’nın 26. maddesinde yer alan ifade
özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
23. Bakanlık yazısında kabul
edilebilirliğe ilişkin olarak bir görüş sunulmamıştır.
24. 6216 sayılı Kanun’un geçici
1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012
tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel
başvuruları inceler.”
25. Anılan Kanun hükmü uyarınca
Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi
olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar
aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Bu açık düzenleme
karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihaî işlem ve kararları da
içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir.
26. Anayasa Mahkemesinin zaman
bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin
geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin gereğidir (B. No:
2012/51, 25/12/2012, § 18).
27. Başvurucunun şikâyetine konu
olan ceza davası, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 6/12/2010 tarihli itirazın
reddine dair kararı ile sonuçlanmıştır. Buna göre, başvuruya konu ceza
yargılamasını sonuçlandıran nihai kararın 23/9/2012 tarihinden önce
kesinleştiği açıktır. Sonradan yapılan temyiz ve itirazlar nedeniyle
başvurunun, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin kapsamında
kaldığının kabulüne olanak bulunmamaktadır.
28. Açıklanan nedenlerle,
başvuru konusu kararın bireysel başvuruların incelenmeye başlandığı tarih
olarak belirlenen 23/9/2012 gününden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından,
başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle, başvurunun, “zaman bakımından
yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama
giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 11/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.