TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
KAMURAN REŞİT BEKİR BAŞVURUSU (3)
(Başvuru Numarası: 2013/8425)
Karar Tarihi: 24/3/2016
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Alparslan ALTAN
Raportör Yrd.
Hikmet Murat AKKAYA
Başvurucu
Kamuran Reşit BEKİR (Suriye Arap Cumhuriyeti Vatandaşı)
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yurt dışından gönderilen bir mektubun ceza infaz kurumuncaalıkonulmasına karar verilmesi nedeniyle haberleşme ve ifade hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/11/2013 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesindebaşvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 15/6/2015 tarihinde, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
4. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 15/6/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 26/6/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü tanınan ek süre içerisinde 14/8/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
7. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 24/8/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını 25/8/2015 tarihinde ibraz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. (Kapatılan) Malatya1. Devlet Güvenlik Mahkemesinin kesinleşen kararıyla başvurucunun müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
10. Başvurucunun hapis cezasını çekmekte olduğu Ankara 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna M.A. isimli bir kişi tarafından başvurucu adına mektup gönderilmiştir. Posta yolu ile yurt dışından gelen mektup, Türkçe dışındaki bir dil ile yazılmıştır.
11. Sakıncalı olduğuna karar verilen mektubun onaylı suretinin incelenmek üzere gönderilmesi Komisyonlar Başraportörlüğü tarafından 29/5/2015 tarihinde istenmiştir. Orijinali ve Türkçesi ile beraber 11/6/2015 tarihinde fiziken gönderilen mektubun Ceza İnfaz Kurumu tarafından aynı suretle bire bir Türkçe'ye çevrildiği, daha sonra da karar verildiği anlaşılmaktadır.
12. Türkçe'ye çevrilmiş hâliyle mektupta geçen ifadelerin bir kısmı şöyledir:
"Güneşin Işınları Programı için", "Güneşin kutsal yüzünü görmek umuduyla, önder apo'ya, sana tüm özgürlük mahkumlarına ve selam ve direnişiniz önünde saygıyla eğiliyorum...", "... değerli yoldaş, senin de bildiğin gibi halkın devrimci savaş süreci 'özgürlüğü' oluşturma için başlatılmıştı...", "...bizler de gerilla olarak, özgürlük mahkumları ve halk önder apoyu karşılama merasiminin hazırlıkları içerisindeyiz...", "...bir gün önderlik ile buraları gezeceğiz...", "...bizler özgür Kürdistan'da insanlığın özgür aşkını hep birlikte Reber Apoyla onun etrafında görüşme halayıyla döneceğimiz günlerin özlemiyle yaşam ve mücadelenizde başarılar diliyoruz...", "Devrimci selam ve saygılar. Zozan K.-Norşin E."
13. Anılan mektup, Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının 23/8/2013 tarihli ve 2013/371 sayılı kararıyla değerlendirilmiştir. Söz konusu kararın "Alınan karar bilgileri" kısmında karar tipi olarak "Mektubu Yok Et" yazmaktadır.Karar metni şöyledir:
"Yapılan inceleme neticesinde hükümlü Kamuran Reşit Bekir'e M.A. tarafından gönderilmek istenen mektupta Radyo kanalı aracılığı ile terör örgütüyle haberleşmeyi sağlayan ifadeler nedeniyle sakıncalı görülerek Ceza İnfaz Kurumumuz Disiplin Kurulu tarafından mektubun Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 4.'üncü maddesinin 2'nci bendinde "Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlenmesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün, yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır" gereğince Ceza İnfaz Kurumumuz Disiplin Kurulu tarafından mektubun Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 123. maddesine göre İMHA edilmesine karar verilmiş olup, kararın hükümlüye tebliğine, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karara Sincan İnfaz Hakimliğine itiraz edebileceğinin hatırlatılmasına, kararın bir örneğinin sicil müşahede dosyasına, bir örneğinin açılan özel kartona konulmasına, kararın infazı için ilgili birime yazılmasına oy birliği ile karar verildi."
14. Başvurucu Disiplin Kurulunun bu kararına karşı Sincan İnfaz Hâkimliği nezdinde şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Şikâyet dilekçesinde başvurucu, kendisine gönderilen bir mektup söz konusu iken kendisinin göndermek istediği bir mektubun alıkonulmasına karşı hareket ettiği düşüncesindedir. Başvurucunun şikâyet dilekçesi şu şekildedir:
"Bir adet kartı (mektup) Kürtçe yazdım ve kartın diğer tarafında da resim vardı ve M.A.'ya göndermek istedim. Cezaevi Disiplin Kurulun Karar Tarihi: 23.08.2013 ile Karar No: 2013/371 imha kararı verdi. Gerekçesi ise; radyo kanal aracılığıyla terör örgütüyle haberleşmeyi sağlayan ifadeler içermesi göstermiş ve sakıncalı bulmuş. Tüzüğün 4'üncü maddesinin, 2'nci bendini de hatırlatmışlar.
Ben bu hukuki olmayan ve keyfi karara itiraz ediyorum. Çünkü terör örgütü ve buna benzer sıfatları kabul etmiyorum. Aynı zamanda terörle ilgili hiç bir ifade kullanmamış. Mahkemeniz söz konusu Kartı incelemesini talep ediyorum. Yazdığım kart; ifade ve düşünce özgürlüğüdür. Benim şahsi ve özel yaşamamı hukuki olmayan bir şekilde engel olmuşlar. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre hakkımı ihlal etmişler, beni mağdur etmişler ve düşünce ve ruhum üzerinde baskı uygulamışlar...
02. 09.2013"
15. Sincan İnfaz Hâkimliği aşağıda yer alan gerekçelerle başvurucunun şikâyetini reddetmiş, şikâyet konusu metin hakkında aşağıda açıklanan hususlar çerçevesinde Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün'ün (İnfaz Tüzüğü) 123. maddesine göre işlem yapılmasına ve kararın bir örneğinin gereği için Ankara 2 No.lu F tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmesine karar vermiştir. İnfaz Hâkimliğinin gerekçesinin ilgili kısımları şu şekildedir:
" Hükümlü Kamuran Reşit Bekir 02/09/2013 tarihli dilekçesi ile Ankara 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu'nun 23/08/2013 tarihli ve 2013/371 sayılı kararına karşı süresi içerisinde şikayette bulunmakla dosya incelendi;
...Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yerleşik uygulaması, mahkûmların genel olarak özgürlük hakkı hariç Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerden yararlanmaya devam ettikleri yönündedir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8.maddesine göre: "herkes özel ve aile yaşamına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Anılan haklar ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, suçun veya düzensizliğin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla, hukuka uygun olarak yapılan ve demokratik bir toplumda gerekli bulunan müdahalelerin dışında, kamu makamları tarafından hiç bir müdahale yapılamaz."
...
Bununla birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre şiddete çağrı ve teşvik, kin ve nefret söylemi, hakaret ise ifade özgürlüğünün koruması altında değildir. Herhangi bir beyanın şiddete çağrı ve teşvik, kin ve nefret söylemi ve hakaret kapsamında olup olmadığı,beyanın genelinden, nerede nasıl söylendiğine, kimin tarafından söylendiğine, söylem ve eylemin pratikte bir karşılığı olup olmadığına, söylemin etkinliği açısından yakın tehlike kavramının değerlendirilmesine kadar bir dizi unsurun birlikte değerlendirilmesini gerektirmektedir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 68/3. maddesinde de "Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suçörgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar hükümlüye verilmez. Hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmez"düzenlemesi yer almaktadır.
Bu ilkeler ve yasa maddesi çerçevesinde yapılan değerlendirme sonucunda;
Hükümlüye gönderilen mektubun Belçika'dan M.A. İsmiyle gönderildiği halde mektubu yazan kişilerin içeriğe göre Zozan Kobane ve Norşin Efrin ismini belirttikleri, mektubun gönderen tarafından doğrudan doğruya muhatabına değil de önce Belçika'da kayıtlı bir adrese ve başka bir isme gönderildiği, sonradan da bu isim tarafından muhatabına iletilmek üzere postaya verildiği, Hakimliğimize intikal eden birçok dosyadan da (mesela 2013/2111, 2120, 2117 Esas sayılı dosyalar) anlaşıldığı üzere bu şekilde gönderen tarafından doğrudan muhatabına postalanmayan mektupların Belçika'da kayıtlı bir adrese ulaştırılıp o adreste görünen bir isim tarafından muhatabına iletilmek üzere postaya verildiği, bu uygulamaya göre de mektupların bir merkezde toplandıktan sonra muhataplarına iletildiği, mektuplaşmanın bu şekilde bir merkezin kontrol ve denetiminde gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Buna göre gerek mektuplaşmanın usulü gerekse içeriği gözetildiğinde 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 68/3. Maddesinde belirtilen "terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olma" hali söz konusu olduğundan İdare kararının yerinde ve hukuka uygun olduğu, itirazın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle aşağıda yazılı şekilde karar verilmiştir.
Karar: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Hükümlü Kamuran Reşit Bekir'in şikayetinin REDDİNE,
2- Şikayete konu metin hakkında yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde Tüzük'ün 123. maddesine göre İŞLEM YAPILMASINA,
3- Kararın bir örneğinin hükümlüye TEBLİĞİNE,
4- Kararın bir örneğinin gereği için Ankara 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'na GÖNDERİLMESİNE..."
16. Başvurucu bu karara karşı Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde başvurucu, kendisine gönderilen bir mektup söz konusu iken yine yukarıda belirtilen şikâyet dilekçesinde yer alan hususlar kapsamında (bkz. § 14) kendisinin gönderdiği bir mektubun alıkonulmasına itiraz ettiğini düşünerek hareket etmiştir.
17. Başvurucunun Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde yaptığı itiraz, İnfaz Hâkimliğinin kararına atıf yapılarak Mahkemenin 21/10/2013 tarihli ve 2013/3349 Değişik İş sayılı kararıyla reddedilmiştir.
18. Başvurucu 7/11/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
19. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (B. No: 2013/1822, §§ 16-18) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelere ilişkin mevzuata yer verilmiştir.
20. İnfaz Tüzüğü'nün 123. maddesi şöyledir:
"(1) Mektup okuma komisyonunca, mahalline gönderilmesi veya hükümlüye verilmesi sakıncalı görülen mektuplar, en geç yirmidört saat içinde disiplin kuruluna verilir. Mektubun disiplin kurulu tarafından kısmen veya tamamen sakıncalı görülmesi hâlinde, mektup aslı çizilmeden veya yok edilmeden şikâyet ve itiraz süresinin sonuna kadar muhafaza edilir. Mektubun kısmen sakıncalı görülmesi hâlinde, aslı idarede tutularak fotokopisinde sakıncalı görülen kısımlar okunmayacak şekilde çizilerek disiplin kurulu kararı ile birlikte ilgilisine tebliğ edilir. Mektubun tamamının sakıncalı görülmesi hâlinde, sadece disiplin kurulu kararı tebliğ edilir. Tebliğ tarihinden itibaren infaz hâkimliğine başvuru için gereken süre beklenir. Bu süre içinde infaz hâkimliğine başvurulmamış ise, disiplin kurulu kararı yerine getirilir. İnfaz hâkimliğine başvurulmuş ise, infaz hâkimliği kararının tebliğinden itibaren itiraz süresi beklenir. İnfaz hâkimliği kararına itiraz edilmemiş ise bu karara göre, itiraz edilmiş ise mahkemenin kararına göre işlem yapılır.
(2) Hükümlüye yapılacak tebligatta, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde infaz hâkimliğine şikâyet hakkının kullanılmaması veya infaz hâkimliği kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde ağır ceza mahkemesine itiraz edilmemesi hâlinde, disiplin kurulu kararının kesinleşerek mektubun sakıncalı görülen kısımlarının okunmayacak şekilde çizilerek verileceği veya tamamı sakıncalı görülen mektubun verilmeyeceği bildirilir.
(3) Kısmen veya tamamen sakıncalı görülen mektuplar, iç hukuk veya uluslararası hukuk yollarına başvuru yapılması durumunda kullanılmak üzere idarece saklanır."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 24/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu, Disiplin Kurulu kararının keyfî, yasa dışı ve ideolojik olduğunu, yasa yollarına müracaat etmesine rağmen sonuç alamadığını, soyut delilleri somut delilmiş gibi öne sürerek ve yasaları zorlayarak karar verdiklerini, mektubun içeriğini dinlediği için Cezaevi kurum asayişine ve güvenliğine tehlikeye düşüren bir ifadeyi taşımadığını, örgüt veya gruplarla ilgili olmadığını, bireysel ve şahsi duygu ve düşüncelerini, özlem, arkadaşlık ve sevgi ilişkilerini kapsadığını belirterek söz konusu mektubun araştırılıp incelenmesini talep etmiş ve haberleşme ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu sebeple başvurucunun iddiaları haberleşme hürriyeti kapsamında değerlendirilmiştir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de haberleşme alanında ifade özgürlüğünün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS/Sözleşme) 8. maddesi ile güvence altına alındığını hatırlatmaktadır (Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72…, 25/3/1983, § 107; Fazıl Ahmet Tamer/Türkiye, B. No: 6289/02, 5/12/2006, § 33).
24. Başvurucunun, kendisine M.A. isimli şahıs tarafından gönderilmek istenen mektubun sakıncalı olduğuna karar verilmesi nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri açıkça dayanaktan yoksun değildir. Ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de bulunmadığından başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
25. Başvurucu, gönderilmek istenen mektupların usulsüz ve keyfî bir şekilde gönderilmediğini, şikâyet ve itiraz yollarından da sonuç alamadığını belirterek tazminat talebinde bulunmuştur.
26. Bakanlık görüşünde, AİHM içtihatları hatırlatılarak başvurucunun iddialarının bu kararlar doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiği bildirilmiştir.
27. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı cevabında başvuru dilekçesindeki ifadelerini yinelemiş; yazılan mektuplarda sakıncalı bir ibare olmadığını belirtmiştir.
b. Genel İlkeler
28. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (bkz. §§ 28-34) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir.
c. İlkelerin Olaya Uygulanması
i. Müdahalenin Varlığı
29. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu kararıyla başvurucunun göndermek istediği mektupların sakıncalı olduğuna karar verilmiştir. Dolayısıyla anılan işlem ile kamu makamları tarafından başvurucunun haberleşme özgürlüğüne bir müdahalede bulunulmuştur.
ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
30. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın; Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen öze dokunmama, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilmiş olma, kanunlar tarafından öngörülme,Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet’in gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Ahmet Temiz, § 36).
Kanunilik
31. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (bkz. §§ 37-46) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelerin "kanunilik" ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır. Somut olayda bu sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
Meşru Amaç
32. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (bkz. §§ 47-50) kararındahükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelerde "meşru amaç" ilkesine ilişkin genel ilkelere yer verilmiştir.
33. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasında “Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgrafların” hükümlüye verilmeyeceği, hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmeyeceği düzenlenmiştir. Burada belirtilen sebeplerin, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında sayılmış olan kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı çerçevesinde cezaevinde güvenliğin ve disiplinin sağlanmasını hedeflediği söylenebilir.
34. Somut olayda Disiplin Kurulu Başkanlığınca başvurucuya gönderilmek istenen mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulma sebebi, gönderilen mektup içerisinde terör örgütüyle haberleşmeyi sağlayan ifadelerin bulunması gösterilmiştir.
35. Bu kapsamda başvurucuya gönderilen mektubun, cezaevi disiplin kurulunca denetlenmesi suretiyle haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahalenin; kamu düzeni ile cezaevlerinde asayiş ve güvenliğin sağlanması amaçlarını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın haberleşme özgürlüğüne ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır.
Demokratik Toplum Düzeninde Gerekli Olma ve Ölçülülük
36. Başvurucu kendisine gönderilmek istenen mektuplara Cezaevi idaresi tarafından el konulmasını ve imha-yok etme kararı verilmesini şikâyet etmekte, alıkoymanın Kanun'a aykırı olduğunu, haberleşme ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmekte ve mektubun kendisine verilmesini talep edip maddi ve manevi tazminat istemektedir.
37. Bakanlık görüşünde; AİHM kararlarında, ceza infaz kurumlarında bulunan kişilerin yazışmalarının belirli ölçüde kontrolünün başlı başına Sözleşme’nin ihlaline sebebiyet vermeyeceği, keza ceza infaz kurumunun olağan ve makul gereksinimleri dikkate alınarak 5275 sayılı Kanun'un 123/3. maddesine göre bir değerlendirmede bulunulmasının gerekli olduğunun vurgulandığı belirtilmiştir.
38. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı cevabında başvuru formunda ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.
39. Somut olayda mektubun içeriğinden gönderici ile mektubu yazan kişilerin farklı olduğu ve bu kişilerin başvurucunun arkadaşları olduğu anlaşılmaktadır. Mektupta bir radyo programında söylenmiş ya da söylenecek cümlelerin bir kısmı belirtilmekte ayrıca göndericinin kendi duygu ve düşüncelerine de yer verilmektedir (bkz. § 12).
40. Disiplin Kurulu kararını verirken başvurucu hakkında hükmedilen hapis cezasının amacından yola çıkılmış, terör örgütüyle haberleşmeyi sağlayan ifadelerin bulunması nedeniyle mektubun imha edilmesine karar verilmiştir.
41. Yapılan inceleme sırasında başvurucunun Disiplin Kurulu kararına karşı infaz hâkimliğine süresi içerisinde şikâyet ederken ileri sürdüğü hususlar ile şikâyete konu mektup arasında bir bağlantı bulunmamaktadır (bkz. § 14). Nitekim somut olayda başvurucu kendisinin gönderdiği bir mektubun alıkonulmasını değil, kendisine yollanan bir mektubun verilmemesini şikâyet etmektedir. Başvurucu İnfaz Hakimliğinin kararına karşı, itiraz kanun yoluna başvururken yine bu durumun farkında değildir (bkz § 16). Ayrıca, başvurucu bireysel başvuru formunda da mektubun içeriğinde neden göndericinin kendi isminin yerine, başka kişilerin isminin yer aldığını açıklamamıştır.
42. İnfaz Hâkimliği ise buradan yola çıkarak ve mektubun içeriğini dikkate alarak terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olma hâlinin gerçekleştiğini belirtmiş, bu durumu mektupların bir merkezde toplanarak ve kontrolden geçirilmek suretiyle gönderilmek istenmesiyle açıklamıştır.
43. Mektubun içeriği dikkate alındığında özellikle "...bizler de gerilla olarak, özgürlük mahkumları ve halk önder apoyu karşılama merasiminin hazırlıkları içerisindeyiz...", "..bizler özgür Kürdistan'da insanlığın özgür aşkını hep birlikte Reber Apoyla onun etrafında görüşme halayıyla döneceğimiz günlerin özlemiyle yaşam ve mücadelenizde başarılar diliyoruz..." gibi ifadelerden göndericinin kendisinin ve başvurucunun da içinde bulunduğu bir topluluktan bahsettiği ve "biz" kavramına vurgu yaptığı anlaşılmaktadır (bkz. § 12).
44. Buna göre somut olayda İnfaz Hâkimliği kararında yer alan gerekçelerin başvuru konusu mektubun alıkonulması için ilgili ve yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, İnfaz Hâkimliğinin kararının hüküm kısmında yer alan ifadelerden anlaşıldığı kadarıyla Cezaevi idaresinden İnfaz Tüzüğü'nün 123. maddesine göre işlem yapılmasını istediği, yani kararda mektubun imha edilmemesi gerektiği ve bu kapsamda Disiplin Kurulu kararının yerinde olduğu belirtilmektedir (bkz. § 15). Bu sebeple başvurucunun haberleşme hürriyetine yönelik kısıtlamanın, Anayasa’nın 22. maddesi anlamında demokratik toplumda kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için gerekli olan demokratik toplum düzenin gereklerine aykırı olduğu düşünülemez.
45. Açıklanan nedenlerle söz konusu mektup yönünden getirilen kısıtlamanın bir ihlal içermediği anlaşıldığından Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin şikâyetlerin KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Geçici olarak muaf tutulan 198,35 TL harçtan ibaret yargılama giderinin başvurucudan TAHSİLİNE,
D. Kararın bir örneğinin bilgi için Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
24/3/2016 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.