TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
KURTULUŞ TUMĞA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/8490)
Karar Tarihi: 17/11/2014
Başkan
:
Serruh KALELİ
Üyeler
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Erdal TERCAN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Raportör Yrd.
Derya ATAKUL
Başvurucu
Kurtuluş TUMĞA
Vekili
Av. İnan AKMEŞE
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, tutuklu olarak yargılandığı davada makul sürede mahkeme huzuruna çıkarılmadığı iddiasıyla açtığı tazminat davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 11/11/2013 tarihinde İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm tarafından 21/4/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 20/5/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, 10/6/2006 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmış ve Beyoğlu 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/6/2006 tarihli kararıyla tutuklanmıştır.
8. Başvurucu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 29/1/2007 tarihli iddianamesi ile İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmış, dava Mahkemenin E.2007/58 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
9. Başvurucu, makul sürede mahkeme huzuruna çıkarılmadığını ileri sürerek 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. vd. maddeleri uyarınca, 18/12/2007 tarihinde Beyoğlu 4. Ağır Ceza Mahkemesinde Maliye Hazinesi aleyhine tazminat davası açmıştır.
10. Mahkemece, 7/3/2008 tarih ve E.2007/320, K.2008/90 sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiştir.
11. Başvurucunun temyizi üzerine karar, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 1/11/2012 tarih ve E.2012/25534, K.2012/22659 sayılı ilâmı ile bozulmuştur.
12. Beyoğlu Adliyesinin kapatılması üzerine, yargılamaya İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edilmiştir.
13. Bozma kararına uyan Mahkeme, 19/3/2013 tarih ve E.2013/46, K.2013/95 sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
14. Başvurucunun temyizi üzerine karar, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 5/5/2014 tarih ve E.2014/3087, K.2014/10836 sayılı ilâmı ile düzeltilerek onanmıştır.
15. Başvurucu, 11/11/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
16. 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesi.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 11/11/2013 tarih ve 2013/8490 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu, tutuklu olarak yargılandığı davada makul sürede mahkeme huzuruna çıkarılmadığı iddiasıyla 18/12/2007 tarihinde İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinde açtığı tazminat davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
19. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
20. Başvurucu, İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinde açtığı tazminat davasında makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38). Bu doğrultuda, makul sürede yargılanma hakkı da adil yargılanma hakkının kapsamında değerlendirilmektedir.
22. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, makul sürede mahkeme huzuruna çıkarılmama iddiasıyla açılan tazminat davasında, 5271 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur.
23. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
24. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından 18/12/2007 tarihidir.
25. Sürenin bitiş tarihi ise yargılamanın sona erme tarihidir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52). Bu kapsamda, somut yargılama faaliyeti açısından sürenin bitiş tarihi, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin düzelterek onama karar tarihi olan 5/5/2014 tarihidir.
26. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, başvurucu, 18/12/2007 tarihinde 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesine dayanarak davalı Maliye Hazinesi aleyhine açtığı davada, maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Beyoğlu 4. Ağır Ceza Mahkemesince, 7/3/2008 tarihinde yapılan ilk celsede taraflar dinlenmiş ve davanın reddine karar verilmiştir. Temyiz üzerine, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 1/11/2012 tarihli ilâmıyla hüküm bozulmuştur. Beyoğlu Adliyesinin kapatılması üzerine, yargılamaya devam eden İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, 19/3/2013 tarihli ilk celsede davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün başvurucu tarafından temyiz edildiği ve temyiz incelemesi Yargıtayda devam ederken 11/11/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunulduğu, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 5/5/2014 tarihli ilâmı ile hükmün düzeltilerek onandığı belirlenmiştir.
27. Medeni hak ve yükümlülükleri konu olan yargılama faaliyetlerinin makul sürede sonuçlandırılmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64; B. No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
28. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu tazminat davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Dolayısıyla somut başvuru açısından, farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve altı yılı aşkın yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
30. Başvurucu, makul sürede yargılama yapılmadığı için 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
31. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
32. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin altı yılı aşkın yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 4.150,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
33. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 4.150,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
17/11/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.