TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
DERVİŞ ERİK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/335)
|
|
Karar Tarihi: 17/11/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
Derviş ERİK
|
|
|
Mehmet GÜL
|
|
|
Eyyüp
AY
|
|
|
Mustafa İŞCAN
|
|
|
Mustafa KARATAŞ
|
|
|
Haşim KAYA
|
|
|
Kamil
AKDEMİR
|
|
|
Ali ESMEROĞLU
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Resul AYDIN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, 27/12/1984 tarihinde Siverek Kadastro
Mahkemesinde açtıkları kadastro tespitine itiraz davasında makul sürede
yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüşler ve tazminat talep etmişlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 8/1/2014 tarihinde Siverek 2. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik bulunmadığı tespit
edilmiştir
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 30/4/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından
yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
11/7/2014 tarihinde kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
Adalet Bakanlığının 4/8/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
7. Şanlıurfa ili Siverek
ilçesi Söylemez köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 351, 352, 353,
355, 356 parsel numaralı taşınmazlar Şanlıurfa Tapulama Komisyonunun 18/9/1984
tarih ve 1984/14 sayılı kararıyla Maliye Hazinesi adına tespit edilmiştir.
8. Başvuruculardan
Mustafa İşcan, Haşim Kaya, Kamil
Akdemir’in murisleri ve başvurucular Derviş Erik, Mehmet Gül, Eyyüp Ay, Mustafa Karataş, Ali Esmeroğlu
27/12/1984 tarihinde, Siverek Kadastro Mahkemesinde Maliye Hazinesi aleyhine
kadastro tespitine itiraz davası açmışlardır.
9. Siverek Kadastro Mahkemesi,
31/8/1988 ve E.1984/25, K.1988/5 sayılı ilamıyla davanın kabulüne ve 351 ilâ
356 parsel numaralı taşınmazların tespitinin iptaline karar vermiştir.
10. Kararın temyizi
üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, 22/12/1989 tarih ve E.1989/1749,
K.1989/19170 sayılı ilamıyla eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle İlk Derece
Mahkemesinin kararını bozmuştur.
11. Bozma üzerine dosya,
Siverek Kadastro Mahkemesinin E.1990/1 sayılı dosyasına kaydedilerek yeniden
görülmeye başlanmıştır.
12. Siverek Kadastro
Mahkemesinin 20/7/1994 tarih ve E.1990/1, K.1994/5 sayılı kararıyla
başvurucuların tespitine itiraz ettiği 351, 352, 353, 354, 355 parsel numaralı
taşınmazlara ilişkin davanın bu dosyadan tefrik edilerek Siverek Kadastro Mahkemesinin
E.1984/24 sayılı dosyası ile 356 parsel numaralı taşınmaza ilişkin davanın da
Siverek Kadastro Mahkemesinin E.1984/7 sayılı dosyası ile birleştirilmesine
karar verilmiştir.
13. Yargılama devam
ederken Siverek Kadastro Mahkemesinin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
(HSYK) 22/5/2013 tarih ve 460 sayılı kararıyla kapatılması üzerine dosya, Şanlıurfa
Kadastro Mahkemesine devredilmiştir.
14. Yargılamaya Şanlıurfa
Kadastro Mahkemesinin E.2013/21 sayılı dava dosyasında devam edilmektedir.
B. İlgili
Hukuk
15. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402 sayılı Kadastro
Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin birinci fıkrası, 29.
maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30. maddesinin birinci ve
ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36. maddesinin birinci
fıkrasının son cümlesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 8/1/2014 tarih ve 2014/335 numaralı
bireysel başvuruları incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
17. Başvurucular, 27/12/1984 tarihinde
Siverek Kadastro Mahkemesinde açtıkları kadastro tespitine itiraz davasının
makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
18. Başvuru
formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve
kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de
bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Başvurucular 27/12/1984 tarihinde
Siverek Kadastro Mahkemesinde açtıkları kadastro tespitine itiraz davasının
makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
20 . Anayasa ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak
ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma
hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde
yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de
Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili
hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle,
Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi
kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede
yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
21. Davanın
karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların
yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla
sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin
makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken
kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45)
22. Anayasa’nın 36.
maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere
ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru
konusu olayda, taşınmaz mülkiyeti hakkında Siverek Kadastro Mahkemesinde açılan
kadastro tespitine itiraz davasında, 3402 ve 6100 sayılı Kanun’larda
yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni
hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No:
2012/13, 2/7/2013, § 49).
23. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili
uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural
olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye
başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut
başvuru açısından 13/6/1984 tarihidir.
24. Bir kısım başvurucular mirasçı olarak
dâhili dava edilmek suretiyle yargılama sürecine katılmıştır. Ancak miras bırakanından intikalle davayı takip etmekte olan
başvurucular açısından da makul süre değerlendirmesinde dikkate alınacak
sürenin başlangıç anı, başvurucuların yargılamaya katıldığı tarih değil, somut
olayda murisleri açısından değerlendirmeye esas alınan sürenin başlangıç anı
olan 13/6/1984 tarihidir (B. No:
2012/13, 2/7/2013, § 52).
25. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam
eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da
yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin
bitiş anı bireysel başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 52).
26. Başvuruya konu
yargılama sürecinin incelenmesinde, başvurunun konusunun başvurucular
tarafından Maliye Hazinesi aleyhine Siverek Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro
tespitine itiraz davası olduğu, 27/12/1984 tarihinde açılan davanın yargılama
sürecinde İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, temyiz
incelenmesi sonunda İlk Derece Mahkemesi kararının bozulduğu, kararın bozulması
üzerine dosyanın E.1990/1 sayılı dosyasına kaydedilerek yeniden görülmeye
başlandığı, yargılama devam ederken Mahkemece, başvurucuların tespitine itiraz
ettiği 351, 352, 353, 354, 355 parsel numaralı taşınmazlara ilişkin davanın bu
dosyadan tefrik edilerek Siverek Kadastro Mahkemesinin E.1984/24 sayılı dosyası
ile 356 parsel numaralı taşınmaza ilişkin davanın da Siverek Kadastro
Mahkemesinin E.1984/7 sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği
anlaşılmıştır. Mahkemece, keşif yapılmasına karar verildiği, keşif ara
kararlarının bilirkişi temin edilememesi, güvenlik, hava şartları, hâkim
değişikliği gibi nedenlerle birçok defa yerine getirilmediği anlaşılmıştır.
Siverek Kadastro Mahkemesinin kapatılmasından sonra davanın, Şanlıurfa Kadastro
Mahkemesinin E.2013/21 sayılı dosyasında görülmeye devam ettiği ve davada taraf
teşkilinin sağlanmaya çalışıldığı belirlenmiştir. Yargılamanın halen Şanlıurfa
Kadastro Mahkemesinin E.2013/21 sayılı dava dosyasında devam ettiği
anlaşılmıştır.
27. İlgili yargılama evrakının
incelenmesinden, başvuruya konu yargılamanın kadastro mahkemesi önünde sürdüğü
görülmekle, 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve
yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için
geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı
Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da
yer alan özel usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların
makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 15).
28. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların
makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru
konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da
yer alan ve yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin
nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§
54-64; B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§
60-67; 2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
29. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve
mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu
yargılamanın karmaşık nitelikte olduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün
olarak bakıldığında, 3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir
yargılama sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini
gerektirecek bir yön bulunmadığı ve yaklaşık otuz yıldır devam eden yargılama
sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
31. Başvurucuların her biri
maruz kaldıkları zarar karşılığı olarak ayrı ayrı 50.000,00 TL maddi, 50.000,00
TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
32. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar
başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.
33. Başvurucuların tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık otuz yıllık yargılama süresi nazara alındığında,
yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında,
başvuruculardan Mustafa İşçan’a net 2.850,00 TL,
Haşim Kaya’ya net 1.850,00 TL, Kamil Akdemir’e net
2.500,00 TL, başvuruculardan Derviş Erik, Mehmet Gül, Eyyüp
Ay, Mustafa Karataş, Ali Esmeroğlu’na ayrı ayrı net
19.950,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
34. Başvurucular tarafından maddi tazminat
talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen
maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucuların
maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
35. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca
tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
1.706,10 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
36. Başvuruya konu yargılamanın
yaklaşık otuz yıldır sürdüğü ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını
ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir
yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiği yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvuruculardan Mustafa İşçan’a net
2.850,00 TL, Haşim Kaya’ya net 1.850,00 TL, Kamil Akdemir’e
net 2.500,00 TL, başvuruculardan Derviş Erik, Mehmet Gül, Eyyüp
Ay, Mustafa Karataş, Ali Esmeroğlu’na ayrı ayrı net
19.950,00 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer
taleplerinin reddine,
C. Başvurucular tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Şanlıurfa
Kadastro Mahkemesine gönderilmesine,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.