TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HAKAN EREN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/8508)
|
|
Karar Tarihi: 21/5/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
Raportör
|
:
|
Akif YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
Hakan EREN
|
Vekili
|
:
|
Av. Emin Ersel EREN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, hakkında
düzenlenen trafik idari para cezası karar tutanağının bir örneğinin on iş günü
içinde tebliğ edilmemesinin ve bu cezanın iptali talebinin reddine karar
verilmesinin, Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkını
ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 21/11/2013
tarihinde İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe
ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona
sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci
Komisyonunca, 28/2/2015 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. İstanbul Emniyet Müdürlüğü
Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekiplerince, 26/12/2012 tarihli ve GT-58573
seri numaralı trafik idari para cezası karar tutanağı ile 13/10/1983 tarihli ve
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 51. maddesine istinaden başvurucu
hakkında 319,00 TL idari para cezası kesilmiştir.
6. Başvurucu tarafından, bahse
konu idari para cezasının iptali için İstanbul Anadolu 19. Sulh Ceza
Mahkemesine başvuruda bulunulmuş, Mahkemece 18/9/2013 tarihli ve 2013/427 D. İş
sayılı karar ile başvurunun reddine karar verilmiştir.
7. Anılan karar, 30/3/2005
tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 28. maddesinin (10) numaralı
fıkrası uyarınca "Üçbin
Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen
kararlar" kesin nitelikte olmasına rağmen itiraz yolu açık olmak
üzere verilmiştir.
8. Başvurucu, anılan karara
karşı İstanbul Anadolu 29. Asliye Ceza Mahkemesine itiraz etmiştir.
9. İstanbul Anadolu 29. Asliye
Ceza Mahkemesinin 3/10/2013 tarihli ve 2012/323 D. İş sayılı kararıyla, itiraza
konu karar kesin nitelikte olduğundan bahisle itiraz hakkında ‘karar verilmesine yer olmadığı’ yönünde
hüküm kurulmuştur.
10. Anılan karar, başvurucuya
22/10/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
11. Bireysel başvuru 21/11/2013
tarihinde yapılmıştır.
B. İlgili Hukuk
12. 2918 sayılı Kanun’un 51.
maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
“Hız ölçen teknik
cihaz veya çeşitli teknik usullerle yapılan tespit sonucu hız sınırlarını yüzde
ondan yüzde otuza (otuz dahil) kadar aşan sürücülere 64 700 000 lira, yüzde
otuzdan fazla aşan sürücülere 131 900 000 lira para cezası uygulanır.”
13. 6/4/2011 tarihli ve 27897
sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Trafik
Kanunu Hükümleri Gereğince Uygulanan İdari Para Cezalarının Tahsilinde ve
Takibinde Uygulanacak Usul ve Esaslar İle Kullanılacak Alındılar, Tutanaklar ve
Defterler Hakkında Yönetmeliğin (Yönetmelik) 10. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“Madde 10 - (Değişik madde: 04.04.2014 - 28962 s. R.G. Yön./11.mad)
(1) Trafik idari para
cezası karar tutanaklarının tebliği, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı
Kabahatler Kanununun 20 nci
maddesinde yer alan soruşturma zamanaşımı süreleri içerisinde yapılır.”
14. Yönetmelik’in 10. maddesinin değişiklik öncesi ilgili kısmı şöyledir:
“ (1)
Karayolları Trafik Kanunu gereğince yetkili kılınmış personel tarafından
araçların tescil plakasına göre düzenlenen trafik idari para cezası karar
tutanakları;
…
b) Tutanağın tebligat
işlemlerine ihlalin tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde
başlanarak, Karayolları Trafik Kanununun 116 ncı maddesi hükümleri uyarınca araç sahibine, sahibi
birden fazla ise tescil kaydının ilk sırasındaki sahibine posta yoluyla
tebligat yapılır.”
15. Yargıtay 7. Ceza Dairesinin
29/4/2013 tarihli ve E.2012/31671, K.2013/10142 sayılı kararının ilgili kısmı
şöyledir:
“Mahkemece,
27/01/1989 tarihli ve 20062 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren Trafik Para Cezalarının Tahsilinde ve Takibinde
Uygulanacak Esas ve Usuller ile Kullanılacak Belgeler Hakkında Yönetmeliğin
10/a-b maddesi gereğince tebligat işlemlerine 7 iş günü içerisinde
başlanmadığından bahisle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, belirtilen hükmün idarî işlemlerin sürüncemede kalmasını
önlemek amacıyla idareye yönelik getirilmiş bir düzenleme olduğu, süresinde
tebligat işlemlerine başlanmamış olmasının idarî karar tutanağını geçersiz
kılmayacağı, mahkemesince olayın esasına girilerek bir karar verilmesi
gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçeyle karar verilmesinde isabet
görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca
anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş
bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
… Gebze 1. Sulh Ceza
Mahkemesinin 22/05/2012 gün ve 2012/417 Değişik İş sayılı kararının CMK.nun 309/4-c maddesi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak
üzere BOZULMASINA, … karar verildi.”
16. Yargıtay 7. Ceza Dairesinin
19/4/2012 tarihli ve E.2012/3000, K. 2012/8436 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
“b)
Tescil plakasına göre tutanak düzenlenen araçlar, tutanağın düzenlendiği yerin
dışında başka bir tescil kuruluşuna kayıtlı olup bilgisayar sorgulamasında
adresi tespit edilemiyorsa, adres tespiti için tutanağın iki nüshası ilgili
tescil kuruluşuna yedi iş günü içerisinde gönderilir. Tescil kaydına göre araç
sahibi veya işleteninin adresleri arşiv kayıtlarından tespit edilir ve 7201
sayılı Tebligat kanunu hükümleri uyarınca 7 iş günü içerisinde tebliğ
işlemlerine başlanarak tebligat yapılır, tutanağının bir sureti de takip ve
tahsili için ilgili mal sandığına gönderilir." hükümlerine göre göre,
bahse konu FR-644863 seri nolu idari para cezası
karar tutanağının 16/01/2011 tarihinde pazar günü düzenlendiği ve 25/01/2011
tarihli salı günü ise tebligat işlemine başlanılarak CZ00143800642 barkod no ile tutanağın PTT'ye teslim edildiği, tutanağın
düzenlenmesi ile tebligata başlanması arasında sadece 7 iş günü süre olduğu,
düzenlenen trafik idari para cezası karar tutanağının mevzuata uygun olarak
tebligata çıkarıldığı gibi, haklı sebeplerin
varlığı halinde, idarece 7 iş günü içerisinde tebligata başlanılmamasının tek
başına trafik ceza tutanağının iptali için geçerli sebep olamayacağı
gözetilmeden başvurunun reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet
görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca
anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş
bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde
görüldüğünden Dinar Sulh Ceza Mahkemesinin 23.3.2011 gün ve 2011/70 değişik iş
sayılı kararının CMK.nun 309/4-c maddesi uyarınca
aleyhe tesir etmemek üzere bozulmasına, … karar verildi.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 21/5/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 21/11/2013 tarihli ve
2013/8508 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
18. Başvurucu, Yönetmelik’in 10.
maddesine göre tescil plakasına göre (gıyapta) düzenlenen trafik idari para cezası
karar tutanağının bir örneğinin ihlalin tespit edildiği tarihten itibaren on iş
günü içinde tebliğ edilmesi gerektiğini, hakkındaki idari para cezasının ise
sonradan tebliğ edildiğini belirterek, Anayasa’nın 35. ve 36. maddelerinin
ihlal edildiğini ileri sürmüş ve yargılamanın yenilenmesi talebinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
19. Başvurucu, her ne kadar
mülkiyet hakkının da ihlal edildiğini şikâyet etmiş ise de,
başvurucunun iddia ettiği koşullar ve iddialarını dile getirme biçimi dikkate
alınarak somut başvuru, adil yargılanma hakkı çerçevesinde incelenmiştir. Diğer
yandan başvurucu, İlk Derece Mahkemesinin yanıltması sonucu (§ 7) kesin
nitelikteki karara karşı itiraz merciine başvurduğundan, başvurunun süresinde
yapıldığının kabulü gerekmiştir.
20. Anayasa’nın 148. maddesinin
dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda,
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça
dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
22. Anılan kurallar uyarınca,
ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve
olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının
yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili
varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine
konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının
adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açıkça keyfilik
içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve
özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti
niteliğindeki başvurular bariz takdir hatası veya açıkça keyfilik bulunmadıkça
Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati
Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
23. Somut olayda başvurucu,
idari para cezasının tebliği için mevzuatta belirtilen süre aşılarak hakkındaki
ceza tebliğ edilmesine rağmen, mahkemece bu husus nazara alınmadan cezanın
iptali yönündeki talebinin reddine karar verilmek suretiyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Dolayısıyla başvurucunun
iddialarının özü, derece mahkemesinin mevzuatı değerlendirme ve yorumlamada
isabet edemediğine ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkindir.
24. Başvurucu, yargılama
sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi
olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı
tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı
bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının
derece mahkemesi tarafından dinlenmediğine veya kararın gerekçesiz olduğuna
ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmamıştır.
25. Yönetmelik’in idari para cezası
karar tutanağının tebliğine ilişkin mülga hükmünün, idarî işlemlerin
sürüncemede kalmasını önlemek amacıyla idareye yönelik getirilmiş bir düzenleme
olduğu ve süresinde tebligat işlemlerine başlanmamış olmasının idarî karar
tutanağını geçersiz kılmayacağının içtihatlarda (§§ 15-16) belirlenmiş olması
karşısında, mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açıkça keyfilik
oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.
26. Başvurucu tarafından ileri
sürülen ve kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu kabul edilen iddiaların
açıklanan nedenlerle, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun
olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle, başvurunun “açıkça dayanaktan
yoksun olması” nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
bırakılmasına, 21/5/2015 tarihinde OY
BİRLİĞİYLE karar verildi.