TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
YUSUF GÜVEL VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/8695)
Karar Tarihi: 8/9/2014
Başkan
:
Alparslan ALTAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Recep KÖMÜRCÜ
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Raportör
Murat AZAKLI
Başvurucular
1. Yusuf GÜVEL
Temsilcisi
Ünay GÜVEL
2. Miyase MEHLİ
3. Nazlı GÜVEL
4. Saliha CEVAT
5. Ayni BAŞDOĞAN
6. Seadet GÜVEL
7. Urfi GÜVEL
Vekilleri
Av. Zafer ERGÜN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucular, 15/3/1974 ve 3/2/1983 tarihlerinde Kadirli 1. Kadastro Mahkemesinde aleyhlerine açılan kadastro tespitine itiraz davalarının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve tazminat talep etmişlerdir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 2/12/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm tarafından 29/1/2014tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 26/2/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Kadirli ilçesinde 1972 yılında yapılan kadastro tespit çalışmaları sonunda 25 parsel numaralı taşınmaz başvurucuların murisi Ahmet Güvel ile Hasan Dede Güvel adlarına, 108 parsel numaralı taşınmaz Ahmet Güvel adına tespit edilmiştir.
8. Maliye Hazinesi ve Metin Erdoğan, tespit maliki Ahmet Güvel mirasçıları olarak başvurucular ve Hasan Dede Güvel aleyhine 15/3/1974 tarihinde Kadirli 1. Kadastro Mahkemesinde açtıkları kadastro tespitine itiraz davasında, 25 parsel numaralı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile adlarına tapuya tescilini talep etmişler, dava dosyası Mahkemenin E.1974/28 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
9. Metin Erdoğan, Hamza Güler ve Mustafa Güler tarafından başvurucular aleyhine 3/2/1983 tarihinde Kadirli 1. Kadastro Mahkemesinde açılan davada, 108 parsel numaralı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile adlarına tescili talep edilmiş, dava dosyası Mahkemenin E.1983/79 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
10. Kadirli 1. Kadastro Mahkemesince 11/3/2009 tarih ve E.1983/79, K.2009/47 sayılı kararla; Mahkemenin E.1974/28 sayılı dava dosyası ile E.1983/79 sayılı dava dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle her iki dava dosyasının birleştirilmesine, yargılamaya E.1974/28 sayılı dava dosyası üzerinden devam edilmesine karar verilmiştir.
11. Kadirli 1. Kadastro Mahkemesi, 13/1/2012 tarihli kararla dava dosyalarının ayrılmasına karar vermiş, 108 parsel numaralı taşınmaza yönelik dava Mahkemenin E.2012/16 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
12. 108 parsel numaralı taşınmaza ilişkin Kadirli 1. Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda, 5/3/2014 tarih ve E.2012/16, K.2014/37 sayılı kararla davanın kabulüne karar verilmiştir.
13. Anılan karar temyiz edilmiş olup, temyiz inceleme safhası devam etmektedir.
14. 25 parsel numaralı taşınmaza ilişkin yargılama aynı Mahkemenin E.1974/28 sayılı dosyasında devam etmektedir.
B. İlgili Hukuk
15. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi, 21/6/1987 tarih ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 25., 27., 28., 29., 30., 32. ve 36. maddeleri.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 8/9/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 2/12/2013 tarih ve 2013/8695 numaralı bireysel başvuruları incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
17. Başvurucular, Kadirli ilçesinde bulunan 25 ve 108 parsel numaralı taşınmazların kadastro çalışması sonunda murisleri adlarına tespit edildiğini, 15/3/1974 tarihinde 25 parsel numaralı taşınmazın kadastro tespitinin iptali amacıyla Kadirli 1. Kadastro Mahkemesinde aleyhlerine kadastro tespitine itiraz davası açıldığını, 108 parsel numaralı taşınmazın kadastro tespitinin iptali amacıyla 3/2/1983 tarihinde aynı Mahkemede aleyhlerine kadastro tespitine itiraz davası açıldığını, her iki dava dosyasının 11/3/2009 tarihli kararla birleştirildiğini, 3/1/2012 tarihinde her iki parsele ilişkin dava dosyalarının ayrılmasına karar verildiğini, yargılamaların makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
19. Başvurucular, 15/3/1974 ve 3/2/1983 tarihlerinde Kadirli 1. Kadastro Mahkemesinde aleyhlerine açılan kadastro tespitine itiraz davalarının halen devam ettiğini belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Dolayısıyla her iki dava dosyası için ayrı ayrı değerlendirme yapılmıştır.
2. Esas Yönünden
20. Başvurucular, kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
21. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, gerek Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (B.No: 2012/13, 2/7/2013, § 38). Bu doğrultuda, makul sürede yargılanma hakkı da adil yargılanma hakkının kapsamında değerlendirilmektedir.
22. Anayasa’nın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, taşınmaz mülkiyeti hakkında Kadirli 1. Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davalarında, 3402 ve 6100 sayılı Kanun’larda yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
23. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde gözönünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§41–45).
24. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından 15/3/1974 ve 3/2/1983 tarihleridir.
25. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı bireysel başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
26. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, 15/3/1974 tarihinde açılan kadastro tespitine itiraz davasında 25 parsel numaralı taşınmazın kadastro tespitinin iptali talep edilmiştir. Mahkemece, taraf teşkili sağlanmış ve eski tapu kayıtları çıkarılmıştır.
27. Yine 3/2/1983 tarihinde açılan kadastro tespitine itiraz davasında 108 parsel numaralı taşınmazın kadastro tespitinin iptali talep edilmiştir. Anılan dosyada da taraf teşkili sağlanmış ve eski tapu kayıtları çıkarılmıştır.
28. Mahkemece her iki taşınmaza yönelik açılan dava dosyalarında verilen keşif kararlarının farklı gerekçelerle yerine getirilmediği, 11/3/2009 tarihinde dava dosyalarının birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Birlikte yapılan yargılama sırasında Mahkemece, 13/1/2012 tarihli kararla dava dosyalarının ayrılmasına karar verilmiştir.
29. 108 parsel numaralı taşınmaza ilişkin olarak yapılan yargılama sırasında 27/12/2013 tarihinde keşif yapılarak bilirkişi raporu alınmış ve 5/3/2014 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar temyiz edilmiş olup, henüz kesinleşmemiştir.
30. 25 parsel numaralı taşınmaza yönelik olarak Mahkemenin E.1974/28 sayılı dava dosyasında yargılamaya devam edilmektedir. Anılan dava dosyasında çoğu defa keşif ara kararlarının farklı nedenlerle yerine getirilmediği, taraflardan vefat edenlerin olması nedeniyle tekrar taraf teşkili sağlanmaya çalışıldığı, birçok defa dosyanın incelemeye alındığı ve bu uygulamanın davada yer alan taraf sayısı da nazara alındığında yargılamanın uzaması üzerinde baskın bir etkiye sahip olduğu anlaşılmaktadır.
31. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No:2012/12, 17/9/2013, §§ 38-62; B. No:2013/1115, 5/12/2013, §§ 39-67;2012/673, 19/12/2013, §§ 21-43).
32. Başvuruya konu davalarda yer alan kişi sayısı ve davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamaların karmaşık olduğunu ortaya koymakla birlikte, davalara bütün olarak bakıldığında, 3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi yargılama süreçlerine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı, 15/3/1974 tarihinde Kadirli 1. Kadastro Mahkemesinin E.1974/28 sayılı dava dosyasında açılan ve kırk yılı aşkın süredir devam eden yargılama süreci ile 3/2/1983 tarihinde açılan ve Kadirli 1. Kadastro Mahkemesinin E.1983/79 sayılı dava dosyasında otuz bir yılı aşkın süredir devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
33. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının başvuruya konu her iki yargılama süreci açısından da ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
34. Başvurucular, makul sürede yargılama yapılmaması nedeniyle her iki dava dosyası için ayrı ayrı 25.000,00 TL manevi, 20.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
35. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
36. Başvurucuların tarafı olduğu uyuşmazlıklara ilişkin olarak, Kadirli 1. Kadastro Mahkemesinin E.1974/28 sayısında açılan ve kırk yılı aşkın süredir devam eden yargılama süreci ile Kadirli 1. Kadastro Mahkemesinin E.1983/79 sayısında açılan ve otuz bir yılı aşkın süredir devam eden yargılama süreci nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara, kırk yıldır devam eden yargılama nedeniyle ayrı ayrı 22.450,00 TL, otuz bir yıldır devam eden yargılama nedeniyle ayrı ayrı 19.950,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
37. Başvurucular tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
38. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
39. Başvuruya konu yargılamaların uzun süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvuruculara, Kadirli 1. Kadastro Mahkemesinin E.1974/28 sayısında açılıp kırk yıldır devam eden yargılama nedeniyle ayrı ayrı 22.450,00 TL; Kadirli 1. Kadastro Mahkemesinin E.1983/79 sayısında açılıp otuz bir yıldır devam eden yargılama nedeniyle ayrı ayrı 19.950,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Kadirli 1. Kadastro Mahkemesine gönderilmesine,
8/9/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.