TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
METHİYE ÖZÇELİK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/9059)
|
|
Karar Tarihi: 17/11/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Murat AZAKLI
|
Başvurucular
|
:
|
1. Methiye ÖZÇELİK
|
|
|
2. Yüksel GÖKALP ÇOKSÜER
|
|
|
3. Mehmet GÖKALP
|
|
|
4. Burhan GÖKALP
|
|
|
5. Haluk GÖKALP
|
|
|
6. Hamdiye GÖKALP
|
|
|
7. Harbiye GÖKALP
|
|
|
8. Hasan GÖKALP
|
|
|
9. Nebahat GÖKALP
|
|
|
10. Nezahet GÖKALP
|
|
|
11. Ömer GÖKALP
|
|
|
12. Turan GÖKALP
|
|
|
13. Seyithan GÖKALP
|
|
|
14. Necat GÖKALP
|
|
|
15. Adil GÖKALP
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Ali AYDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, murisleri
tarafından 1967 yılında Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro
tespitine itiraz davasında makul sürede yargılama yapılmadığını, bu sürede taşınmazı
kullanamadıklarını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşler, maddi ve manevi zararlarının tazminini talep
etmişlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvurular, 16/12/2013 ve
28/2/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden
yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Komisyon tarafından, kabul
edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyaların Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Başvurucuların
bir kısmı tarafından yapılan 2013/9059 sayılı bireysel başvuru dosyası ile bir
kısım başvurucular tarafından yapılan 2014/2615 sayılı bireysel başvuru
dosyası, aralarındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirilmiş,
incelemeye 2013/9059 sayılı bireysel başvuru dosyası üzerinden devam edilmiştir
5. Bölüm Başkanı tarafından
2/5/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru
konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 21/5/2014 tarihli yazısında, Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen,
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
8. Mardin ili Derik ilçesi Hisaraltı
köyü 65 parsel numaralı taşınmaz, kadastro tespit çalışmaları sonunda 6/6/1967
tarihinde başvurucuların murisi Ömer Gökalp ile Ş.Ş. ve müşterekleri adına
tespit edilmiştir.
9. Ş.Ş., S.D., F.A., B.E. ile başvurucuların murisinin 1967
yılı Ağustos ayında kadastro tespitine itiraz etmeleri
üzerine Derik Tapulama Mahkemesinde yargılamaya başlanılmıştır.
10. Mahkemece, 26/3/1971 tarih ve E.1967/150, K.1971/65
sayılı kararla; adalet duygularının zedelenmemesi gerekçesiyle Mahkeme
Hâkiminin davadan çekilmesine karar verilmiştir.
11. Temyiz üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 25/5/1971 tarih
ve E.1971/6100, K.1971/5032 sayılı ilamla; Kızıltepe Tapulama Mahkemesinin
yargılama merci olarak tespitine karar vermiştir.
12. Kızıltepe Tapulama Mahkemesi, 19/9/1977 tarih ve
E.1972/18, K.1977/49 sayılı kararla; taşınmazın Ş.Ş. adına tapuya tesciline,
diğer davacıların ilk duruşmaya gelmedikleri ve delillerini bildirmedikleri
için itiraz etmemiş sayılmalarına, davacı S.D.’nin
itirazının reddine karar vermiştir.
13. Temyiz üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 20/4/1978 tarih
ve E.1977/12878, K.1978/5494 sayılı ilamla, dosyada eksikliklerin bulunması
nedeniyle dosyanın Mahkemesine iadesine karar vermiştir.
14. Eksikliklerin tamamlanmasından sonra yapılan temyiz
incelemesi sonunda Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 19/10/1978 tarih ve
E.1978/9783, K.1978/12304 sayılı ilamıyla hüküm bozulmuştur.
15. Mahkeme bozma kararına uyarak yargılamaya devam etmiş,
20/3/1981 tarih ve E.1979/5, K.1981/59 sayılı kararla; Derik ilçesine başka
hâkimlerin atandığı ve taşınmazın Derik ilçesinde bulunduğu gerekçesiyle
Mahkemenin görevsizliğine, dosyanın Derik Tapulama Mahkemesine gönderilmesine
karar vermiştir.
16. Temyiz üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 20/10/1981
tarih ve E.1981/12521, K.1981/10814 sayılı ilamıyla hüküm bozulmuştur.
17. Kızıltepe Kadastro Mahkemesi bozmaya uyarak, E.1982/6
sayılı dava dosyasında yargılamaya devam etmiştir.
18. Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin kapatılmasından sonra
dosya Mardin Kadastro Mahkemesine gönderilmiş olup, anılan Mahkemenin E.2013/76
sayılı dosyasında yargılamaya devam edilmektedir.
19. Başvurucular, 16/12/2013 ve 28/2/2014 tarihlerinde
bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili
Hukuk
20. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun
25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin birinci fıkrası, 29. maddesinin
birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30. maddesinin birinci ve ikinci
fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36. maddesinin birinci fıkrasının
son cümlesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
21. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 16/12/2013 tarih ve 2013/9059 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
22. Başvurucular, 1967 yılında, murisleri ve taşınmazın diğer
hissedarları tarafından Kızıltepe Tapulama Mahkemesinde açılan kadastro
tespitine itiraz davasının, anılan Mahkemenin kapatılmasından sonra Mardin
Kadastro Mahkemesinde halen devam ettiğini, makul sürede yargılama
yapılmadığını ve bu sürede taşınmazı kullanamadıklarını belirterek, mülkiyet ve
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
23. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
24. Başvurucular, murisleri tarafından açılan kadastro
tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlanmadığını ve taşınmazı bu sürede
kullanamadıklarını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
25. Anayasa ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali
iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün
olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının
somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer
verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de
Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili
hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle,
Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi
kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede
yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
26. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45)
27. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi
uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede
karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, taşınmaz mülkiyeti
hakkında Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz
davasında, 3402 ve 6100 sayılı Kanun’larda yer alan
usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve
yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 49).
28. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından
1967 yılının Ağustos ayıdır.
29. Başvuruya konu dava, başvurucuların miras bırakanlarından
intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçıların
yargılamaya katıldıkları an değil, somut olayda muris açısından değerlendirmeye
esas alınan sürenin başlangıç anıdır (B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
30. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı bireysel
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
31. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
başvurucuların murisleri tarafından 1967 yılında Derik Tapulama Mahkemesinde
açılan kadastro tespitine itiraz davasında Mahkemece, 26/3/1971 tarihinde,
hâkimin davadan çekilmesine karar verildiği, temyiz üzerine Yargıtay 4. Hukuk
Dairesinin 25/5/1971 tarihli ilamıyla hükmün onanması üzerine yargılamaya
Kızıltepe Tapulama Mahkemesinde devam edildiği anlaşılmıştır. Anılan Mahkemece
yapılan yargılama sonunda, 19/9/1977 tarihinde, taşınmazın davacı Ş.Ş. adına
tapuya tesciline, davacı S.D.'nin açtığı davanın
reddine, diğer davacıların itiraz etmemiş sayılmalarına karar verildiği, temyiz
üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 20/4/1978 tarihli ilamıyla eksik
hususların tamamlanması için dosyanın geri çevrilmesine hükmedildiği,
eksikliklerin tamamlanmasından sonra yapılan temyiz incelmesi sonunda Yargıtay
7. Hukuk Dairesinin 19/10/1978 tarihli ilamıyla hükmün bozulduğu tespit
edilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda,
20/3/1981 tarihinde, Mahkemenin görevsizliğine, dosyanın Derik Tapulama
Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, temyiz üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin
20/10/1981 tarihli ilamıyla hükmün bozulduğu belirlenmiştir. Yargılamaya devam
eden Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin kapatılması üzerine Mardin Kadastro
Mahkemesinde yargılamaya devam edildiği anlaşılmıştır.
32. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, özellikle
tensip zaptı kapsamında ikmaline başlanılması gereken tapu kaydı, birleşik
kroki, mahalli bilirkişi listesi gibi evrakın ilgili kurumlardan talep
edilmeyerek, yargılama sırasında münferit celselerde verilen ara kararları
uyarınca kısım kısım talep edildiği, ara karar
gereklerinin yerine getirilmediği muhtelif celselerde taraf vekillerinin
mazeretlerinin kabulüne dair karar tesisi ile yetinildiği, celse harcı tayini
gibi usuli imkânların yargılama makamlarınca
kullanılmadığı, Mahkemece birçok defa dosyanın incelemeye alındığı ve bu
sebeple duruşmaların ertelendiği, keşif ara kararlarının farklı gerekçelerle
yerine getirilmediği ve birçok defa keşiflerin ertelendiği belirlenmiştir.
33. Başvuruya konu yargılamanın
kadastro mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı Kanun’da yer alan
özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkları
konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli
hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu
olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile 6100 sayılı
Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi
gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 20).
34. Kadastro mahkemesi
nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha
önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından,
özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve yargılamada sürati temin etmeye
hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir
(B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67; 2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
35. Başvuruya konu davanın
mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu
yargılamanın karmaşık olduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak
bakıldığında, 3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama
sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini
gerektirecek bir yön bulunmadığı ve kırk yedi yılı aşkın süredir devam eden
yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
36. Açıklanan nedenlerle,
başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
37. Başvurucular, uzun süren
yargılama nedeniyle taşınmazdan yararlanamadıkları gibi taşınmazdan sağlanan
gelir desteğinden de mahrum kaldıklarını belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde
tanımlanan mülkiyet haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş olup,
başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde
yukarıda yer verilen tespitler ışığında, mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki
iddialarının ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
38. Başvurucular Seyithan
Gökalp, Necat Gökalp ve Adil Gökalp, 250.000,00 TL maddi, her biri için
100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini; diğer başvurucular ise
250.000,00 TL maddi, her biri için 300.000,00 TL manevi tazminata
hükmedilmesini talep etmişlerdir.
39. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
40. Başvurucuların tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin kırk yedi yılı aşkın süredir devam yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucular Adil
Gökalp, Seyithan Gökalp ve Harbiye Gökalp’e ayrı ayrı net 1.000,00 TL; diğer
başvuruculara ayrı ayrı net 500,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
41. Başvurucular tarafından
maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile
iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından,
başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
42. Başvurucular Seyithan
Gökalp, Necat Gökalp ve Adil Gökalp tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin anılan
başvuruculara müştereken ödenmesine; bu üç başvuru dışında diğer on iki başvurucu
tarafından yapılan ve 198,35 TL harçtan oluşan yargılama giderinin söz konusu
on iki başvurucuya müştereken ödenmesine; 1.500,00 TL vekâlet ücretinin tüm
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
43. Başvuruya konu yargılamanın
kırk yedi yılı aşkın süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1.
Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2.
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma
haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucular Adil Gökalp, Seyithan Gökalp ve Harbiye Gökalp’e
ayrı ayrı net 1.000,00 TL; diğer başvuruculara ayrı ayrı net 500,00 TL manevi
TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin
REDDİNE,
C. Başvurucular Seyithan Gökalp, Necat Gökalp ve Adil Gökalp
tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL
harçtan oluşan yargılama giderinin anılan başvuruculara müştereken ödenmesine;
bu üç başvuru dışında diğer on iki başvurucu tarafından yapılan ve 198,35 TL
harçtan oluşan yargılama giderinin söz konusu on iki başvurucuya müştereken
ödenmesine; 1.500,00 TL vekâlet ücretinin tüm başvuruculara müştereken
ödenmesine,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Mardin Kadastro Mahkemesine
gönderilmesine,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.