TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ÇETİN ÖZTORUN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/8822)
Karar Tarihi: 6/1/2016
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Erdal TERCAN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Raportör
Bahadır YALÇINÖZ
Başvurucu
Çetin ÖZTORUN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, uyarma ve kınama disiplin cezalarına karşı yargı yolunun açılmasının ardından cezaların iptali istemiyle açılan davanın süre aşımı yönünden reddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/12/2013 tarihinde Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 31/12/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Yalova İl Özel İdaresinde memur olarak görev yapan başvurucu, farklı fiilleri nedeniyle 17/4/2008 tarihli ve 1533 sayılı karar ile bir uyarma ve iki kınama cezasıyla cezalandırılmıştır.
6. Başvurucunun bu cezalara 2/5/2008 tarihinde yaptığı itirazlar, 27/5/2008 tarihli işlemle reddedilmiştir.
7. Başvurucu, Anayasa’nın 129. maddesinde değişiklik öngörerek devlet memurlarına verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolunu açan 7/5/2010 tarihli ve 5982 sayılı Kanun’un kabul edilerek halk oyuna sunulmak üzere 13/5/2010 tarihli ve 27580 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanması üzerine hakkında tesis edilen uyarma ve kınama cezalarının iptali istemiyle üç ayrı dava açmıştır.
8. Bursa İdare Mahkemesi 17/10/2012 tarihli ve E.2012/81, K.2012/1148; E.2012/82, K.2012/1149 ve E.2012/83, K.2012/1150 sayılı kararlarıyla 17/4/2008 tarihinde tesis edilen ve dava açılmaksızın kesinleşen, bütün hüküm ve sonuçlarını doğurmuş olan cezalara karşı açılan davalarda uyarma ve kınama cezalarının yargı denetimine açılmasına ilişkin yapılan yeni düzenlemenin uygulanmasına imkân bulunmadığı gerekçesiyle davaların süre aşımı yönünden reddine karar vermiştir.
9. Başvurucu tarafından bu kararlara yapılan itirazlar ve itirazlar üzerine alınan kararlara karşı yapılan düzeltme başvuruları Bursa Bölge İdare Mahkemesi kararlarıyla reddedilmiştir.
10. Karar düzeltme talebinin reddine ilişkin kararlar 4/11/2013 ve 13/11/213 tarihlerinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu 2/12/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
12. Anayasa’nın 129. maddesinin 5982 sayılı Kanun ile değişik üçüncü fıkrası şöyledir:
“Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.”
13. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.”
14. 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi şöyledir:
“1. İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.
2. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.
3. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.”
15. Aynı Kanun’un 14. maddesinin 3/e bendinde dilekçenin süre aşımı yönünden inceleneceği, 15. maddesinin 1/b bendinde ise süre aşımı hususunda kanuna aykırılık görülmesi hâlinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 6/1/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; uyarma ve kınama cezalarıyla tecziye edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, uyarma ve kınama cezalarının verildiği tarihte bu cezalara karşı yargı yolunun kapalı bulunduğunu, anılan cezalara karşı yargı yolunu açan Anayasa değişikliğine ilişkin Kanun’un Resmî Gazete’de yayımlanmasının ardından yasal süresinde davasını açtığını, Mahkemece bu husus gözetilmeksizin karar verildiğini belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
18. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
20. 6216 sayılı Kanun’un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
21. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
22. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
23. Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen kararın değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediği, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşler hakkında bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfîliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir (Nadi Karakoç, B. No: 2013/2767, 2/10/2013, § 22).
24. Başvurucunun, hukuka aykırı olarak disiplin cezalarıyla cezalandırıldığı ve hakkında tesis edilen disiplin cezalarına karşı açtığı davalarda bu cezaları yargı denetimine açan Anayasa değişikliğinin yargı makamlarınca dikkate alınmadığı şeklinde özetlenebilecek olan iddiaları, hukuk kurallarının yorumlanmasında ve uygulanmasında isabet bulunmadığına ve dolayısıyla kararın sonucuna ilişkindir.
25. Anayasa’nın 129. maddesinde değişiklik öngörerek devlet memurlarına verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolunu açan 5982 sayılı Kanun, 7/5/2010 tarihinde kabul edilmiş ve halk oyuna sunulmak üzere 13/5/2010 tarihli ve 27580 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. 12/9/2012 tarihli halk oylaması sonucu kabul edilen düzenleme 23/9/2010 tarihli ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Anayasa değişikliği uyarınca kabul edilen ve 25/2/2011 tarihli ve 27857 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanun’un 117. maddesiyle de uyarma ve kınama cezalarına karşı yedi gün içerisinde yapılan itiraz sonucu verilen kararların kesin olduğunu ve bu kararlar aleyhine yargı yoluna başvurulamayacağını düzenleyen 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 136. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır (Sema Öktem, B. No: 2013/852, 6/3/2014, § 33).
26. Kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca kamu yararı ve kamu düzeni, kazanılmış hakların korunması, mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında kanunlar, ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Ancak kanun koyucunun kişilerin lehine yeni haklar sağlayan kanuni düzenlemeleri geçmişe etkili olarak yapma konusunda takdir yetkisine sahip olduğuna kuşku yoktur (AYM, E.2010/82, K.2012/159, 18/10/2012).
27. Uyarma ve kınama cezalarına yargı yolunu açan yukarıda belirtilen düzenlemelere bakıldığında kanun koyucunun takdir yetkisini geçmişe etkili olma yönünde kullanmadığı görülmektedir. Bu nedenle anılan düzenlemeler, yürürlüğe girdikleri tarih itibarıyla hüküm ifade etmekte olup bu tarihten önce tesis edilen ve iptali için süresinde dava açılmayan disiplin cezaları yönünden yeni bir başvuru ya da dava hakkı sağlamamaktadır (Sema Öktem, § 35).
28. Başvurucu, hakkında tesis edilen disiplin cezasına karşı 2577 sayılı Kanun’da öngörülen süreler geçtikten sonra Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulmak üzere Resmî Gazete’de yayımlanması üzerine iptal davalarını açmıştır. Anılan davaların karara bağlandığı tarihte uyarma ve kınama cezalarına yargı yolunu açan Anayasa değişikliği yürürlükte ise de 2577 sayılı Kanun hükümlerine göre süresinde açılmayan bir davanın esasının incelenmesi mümkün olmadığından ve yukarıda belirtildiği gibi geçmişte verilen cezalara yönelik yeni bir dava hakkı da tanınmadığından başvurucunun esasa yönelik herhangi bir iddiasının ve dolayısıyla söz konusu Anayasa değişikliğinin açtığı davalarda değerlendirilmesinin ve uygulanmasının olanağı bulunmamaktadır.
29. Somut olayda başvurucu, yargılama sürecinin hakkaniyete aykırı olduğuna dair bir bilgi ya da belge sunmamış olup Mahkemece verilen kararın içeriğinin adil olmadığı şikâyetini dile getirmektedir.
30. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
6/1/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.