logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Gamze Armağan [2.B.], B. No: 2013/8840, 15/12/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GAMZE ARMAĞAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/8840)

 

Karar Tarihi: 15/12/2015

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Alparslan ALTAN

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Kamil KAYA

Başvurucu

:

Gamze ARMAĞAN

Vekili

:

Av. Taner YURTTAGÜL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında verilen tedbir kararının hatalı değerlendirmeye dayalı ve haksız olması, bu karara yönelik itirazın gerekçesiz biçimde reddedilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 25/11/2013 tarihinde İstanbul Anadolu 9. Aile Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 11/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 11/7/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Adalet Bakanlığına (Bakanlık) başvuru konusu olay ve olgular bildirilmiş; başvuru belgelerinin bir örneği görüş için gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 13/8/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş başvurucuya 27/8/2014 tarihinde bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı 9/9/2014 tarihinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu ve H.Y. isimli iş arkadaşı ile bu şahsın eşi olan A.Y. arasında 20/8/2013 tarihinde kavga yaşanmıştır. Maltepe İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğine müracaat eden A.Y., olay nedeniyle şikâyetçi olduğunu bildirmiştir.

9. Bu şikâyet üzerine başlatılan tahkikat kapsamında müşteki sıfatıyla ifadesi alınan A.Y.; eşini başvurucuyla sarılmış vaziyette görmesi üzerine eşine vurduğunu, kendisini aldatan eşinden ve başvurucudan şikâyetçi olduğunu belirterek önleyici tedbir kararı verilmesi talebinde bulunmuştur.

10. Tahkikat kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan başvurucu 20/8/2013 tarihli ifadesinde; H.Y. isimli iş arkadaşı ile iddia edildiği şekilde bir ilişkisi olmadığını, A.Y.nin iş yerine gelerek bağırmaya ve etraftaki eşyalara zarar vermeye başladığını, bunun üzerine başka bir odaya geçtiğini beyan ederek suçlamayı reddetmiş ve A.Y.den şikâyetçi olmadığını belirtmiştir. H.Y. de başvurucu ile benzer şekilde ifade vermiştir.

11. Maltepe İlçe Emniyet Müdürlüğü Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliğinin, söz konusu olaya ilişkin tahkikat evrakını gönderdiği İstanbul Anadolu 16. Aile Mahkemesi (Mahkeme) 11/9/2013 tarihli ve 2013/444 Değişik İş sayılı kararı ile 6284 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca başvurucu ve iş arkadaşı H.Y.nin; tedbir isteyen A.Y.ye yönelik şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmamalarına; A.Y.nin bulunduğu konuta, okula ve iş yerine yaklaşmamalarına, şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemelerine, A.Y.yi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemelerine, 3 ay süreyle müşterek konutun A.Y.ye tahsis edilmesine karar vermiştir.

12. Mahkemenin anılan kararının gerekçesi şöyledir:

 “Tedbir isteyen A.Y. şiddete maruz kaldığından dolayı, kendi yararına olmak üzere 6284 sayılı yasadaki tedbirlerin uygulanmasını talep etmiş olup; … [d]osyadaki belgelere göre talep mahkememizce değerlendirilmekle, kadına yönelik şiddetin önlenmesi açısından aleyhine tedbir istenen H.Y. ve Gamze Armağan’dan müşteki A.Y.’nin korunması için emniyete şikâyette bulunduğu, önleyici ve koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için şiddet uygulandığına dair delil aranmayacağı ve kararın geciktirilmeksizin verilmesi gerektiği dikkate alınarak talebin haklı olduğu anlaşıldığından A.Y.’nin korunmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.”

13. Başvurucunun bu karara yönelik itirazı İstanbul Anadolu 17. Aile Mahkemesince 4/10/2013 tarihli ve 2013/484 Değişik İş sayılı karar ile reddedilmiştir. Anılan kararın gerekçesi şöyledir:

 “İstanbul Anadolu 16. Aile Mahkemesince verilen (6284 Sayılı yasanın 5.maddesi gereğince) 11/09/2013 tarihli 2013/444 D.iş sayılı karar yasaya ve yasa ile korunan amaca uygun bir karardır.

 6284 sayılı yasa Aile Hakimine en kısa zamanda her türlü tedbiri alma yetkisini vermiştir. Aile Hakimi mevcut duruma ve dosya kapsamına göre önleyici tedbir kararlarını yasal olarak vermiştir. 6284 sayılı yasanın 8/3.maddesi gereğince hiçbir delil veya belgeye de gerek yoktur. İtiraz yersizdir, reddi gerekir.”

14. Karar 25/10/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 25/11/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

15. 6284 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.”

16. 6284 sayılı Kanun’un 2. maddesi şöyledir:

 “(1) Bu Kanunda yer alan;

 

 d) Şiddet: Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı,

 e) Şiddet mağduru: Bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışlara doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalan veya kalma tehlikesi bulunan kişiyi ve şiddetten etkilenen veya etkilenme tehlikesi bulunan kişileri,

 

 ifade eder.”

17. 6284 sayılı Kanun’un 5. maddesi şöyledir:

 “(1) Şiddet uygulayanlarla ilgili olarak aşağıdaki önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir:

 a) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması.

 b) Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi.

 c) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması.

 

 e) Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi.

 f) Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi.

 ...”

18. 6284 sayılı Kanun’un 8. maddesi şöyledir:

“(1) Tedbir kararı, ilgilinin talebi, Bakanlık veya kolluk görevlileri ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine verilir. Tedbir kararları en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer hâkiminden, mülkî amirden ya da kolluk biriminden talep edilebilir.

(3) Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir. Bu kararın verilmesi, bu Kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokabilecek şekilde geciktirilemez.

…”

19. 6284 sayılı Kanun’un 13. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Bu Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan, bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi hâlinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulur.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Mahkemenin 15/12/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvurucunun 25/11/2013 tarihli ve 2013/8840 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

21. Başvurucu; A.Y. isimli şahısla aralarında geçen olay sırasında söz konusu şahsın kendisini ölümle tehdit ederek üzerine yürüdüğünü, buna rağmen olayın resmî makamlara intikal etmesi üzerine Aile Mahkemesi tarafından hatalı değerlendirme sonucu A.Y. isimli şahıs lehine, kendisi aleyhine önleyici tedbir kararı verildiğini, Mahkemenin bu kararına yönelik itirazının da itiraz mercii tarafından gerekçesiz şekilde reddedildiğini belirterek Anayasa’nın 36. ve 40. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

22. Başvuru dilekçesi ve ekindeki belgelere göre başvurucunun iddialarının, kendisi hakkında hatalı değerlendirmeye dayalı olarak haksız tedbir kararı verilmesi ve bu karara yönelik itirazının itiraz mercii tarafından gerekçesiz şekilde reddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 36. ve 40. maddelerinin ihlal edildiğine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.

23. Bakanlık görüş yazısında, başvuru hakkında verilen tedbir kararlarının mahkeme kararına ihtiyaç duyulmaksızın başvurucunun uyması gereken ve yasalarda suç olarak öngörülmüş davranışlara ilişkin olduğu, bu itibarla başvuru konusu Mahkeme kararının doğrudan başvurucunun güncel bir hakkını ihlal edip etmediğinin değerlendirilmesi gerektiği, başvurucunun ihlal iddialarına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmasına gerek görülmediği, diğer yandan 6284 sayılı Kanun’da öngörülen tedbir kararlarının işlevselliği için delil aranmadan ve derhâl karar verilmesinin şiddet mağdurunun hakları bakımından hayati önem taşıdığı ifade edilerek başvurucunun şikâyetleri incelenirken bu hususların göz önünde bulundurulması gerektiği yönünde beyanda bulunulmuştur.

24. Bakanlık görüş yazısında ifade edilmiş olması nedeniyle öncelikle başvuru konusu kararın; başvurucunun güncel, kişisel ve doğrudan bir hakkını ihlal edip etmediği hususunun değerlendirilmesi gerekli görülmüştür.

25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.”

26. 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için iki temel ön koşul bulunmaktadır. Bunlardan birincisi başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı “güncel bir hakkının ihlal edilmesi” ve bunun sonucunda başvurucunun kendisinin “mağdur” olduğunu ileri sürmesi, ikincisi ise bu ihlalden dolayı kişinin “kişisel olarak ve doğrudan” etkilenmiş olmasıdır (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).

27. Somut olayda başvurucu hakkında 6284 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca bir kısım tedbire hükmedilmiştir. Anılan Kanun’un 13. maddesine göre başvurucu, tedbir kararının gereklerine aykırı hareket etmesi hâlinde -eylemi bir suç oluştursa bile- hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulabilecektir. Öte yandan tedbir süresince lehine tedbir kararı verilen şikâyetçinin konutuna, okuluna veya iş yerine yaklaşamayacak; davranışı olağan koşullarda bir yaptırım gerektirmese bile tedbir kararı nedeniyle zorlama hapsine tabi tutulacaktır. Dolayısıyla başvuru konusu karar nedeniyle başvurucunun güncel bir hakkının kişisel olarak ve doğrudan etkilendiği açıktır. Bu nedenle başvurucunun bireysel başvuru kapsamında mağdur sıfatının bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.

28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu nedenle başvurucunun ihlal iddialarının özünün yargılama sonucunda verilen kararın adil olmadığına ilişkin olduğu değerlendirilerek bu iddiaların adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür. Başvurucunun, hakkındaki önleyici tedbir kararına yönelik itirazının itiraz mercii tarafından gerekçesiz şekilde reddedildiğine ilişkin iddiaları ise gerekçeli karar hakkı kapsamında ayrıca değerlendirilmiştir.

a. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası Yönünden

29. Başvurucu; A.Y. isimli şahısla aralarında geçen olay sırasında söz konusu şahsın kendisini ölümle tehdit ederek üzerine yürüdüğünü, buna rağmen olayın resmî makamlara intikal etmesi üzerine Aile Mahkemesi tarafından hatalı değerlendirme sonucu A.Y. isimli şahsın lehine, kendisi aleyhine olacak şekilde önleyici tedbir kararı verildiğini ileri sürmüştür.

30. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

31. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

32. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

33. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri ile kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların bireysel başvuruda incelenemeyeceği ve bu çerçevede Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verilebileceği hükme bağlanmıştır. Bir anayasal hakkın ihlali iddiasını içermeyen, yalnızca derece mahkemelerinin kararlarının yeniden incelenmesi talep edilen başvuruların açıkça dayanaktan yoksun ve Anayasa ve Kanun tarafından Anayasa Mahkemesinin yetkisi dışında bırakılan hususlara ilişkin olduğu açıktır (Miraş Mümessillik İnş. Taah. Reklam. Paz. Yay. San. Tic. A.Ş., B. No: 2012/1056, 16/4/2013, § 34).

34. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurular için benimsediği temel yaklaşım doğrultusunda kural olarak bireysel başvuruya konu davadaki olayların kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması, yargılama sırasında delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi ile kişisel bir uyuşmazlığa derece mahkemeleri tarafından getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmaması, bireysel başvuru incelemesinde değerlendirmeye tabi tutulamaz. Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmedikçe ve mahkeme kararları açık keyfîlik içermedikçe kararlardaki maddi ve hukuki hatalar bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz. Bu çerçevede derece mahkemelerinin delilleri değerlendirmesinde ve hukuk kuralını yorumlamasında bariz bir takdir hatası bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz (Kenan Özteriş, B. No: 2012/989, 19/12/2013, § 48).

35. Başvuru konusu olayda, başvurucu ve H.Y. isimli iş arkadaşı ile bu şahsın eşi olan A.Y. arasında gerçekleşen olay nedeniyle A.Y.nin ilgili kolluk birimine müracaat edip eşi H.Y. ve başvurucudan şikâyetçi olduğunu belirterek önleyici tedbir kararı verilmesi talebinde bulunması üzerine olaya ilişkin tahkikat evrakının gönderildiği Mahkemece “kadına yönelik şiddetin önlenmesi açısından aleyhine tedbir istenen H.Y. ve Gamze Armağan’dan müşteki A.Y.’nin korunması için emniyete şikâyette bulunduğu, önleyici ve koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için şiddet uygulandığına dair delil aranmayacağı ve kararın geciktirilmeksizin verilmesi gerektiği” şeklindeki gerekçe ile başvurucu ve H.Y. aleyhine, şikâyetçi A.Y. lehine olacak şekilde 6284 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca bir kısım tedbire hükmedilmiştir (bkz. § 11). 6284 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasına göre önleyici tedbir kararı, ilgilinin talebi veya ilgili kurumların başvurusu üzerine verilmektedir. Başvurucunun, A.Y.den şiddet gördüğüne ilişkin bir şikâyeti veya lehine tedbir kararı verilmesi konusunda bir talebi olmadığı (bkz. § 10), bu şahıstan korunma ihtiyacı duyması hâlinde anılan hükme dayanarak yetkili mahkemeden kendisi lehine de önleyici tedbir kararı verilmesini talep etme imkânının bulunduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan anılan Kanun’un 8. maddesinin üçüncü fıkrasına göre önleyici tedbir kararlarının geciktirilmeksizin verilmesi gerektiğinden Mahkemenin, işin niteliği gereği talep tarihindeki delil durumu ve dosya kapsamına göre karar verme zorunluluğu bulunmaktadır. Dolayısıyla Mahkeme tarafından, işin niteliği gereği geciktirmeksizin karar verilme zorunluluğu bulunması nedeniyle talep tarihi itibarıyla dosyadaki mevcut delillere göre tedbir talebinde bulunan şikâyetçi A.Y. lehine önleyici tedbir kararı verilmesinde herhangi bir keyfî durum olmadığı sonucuna varılmıştır.

36. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün, Derece Mahkemeleri tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir.

37. Başvurucu; yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşler hakkında bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Derece Mahkemeleri tarafından dinlenmediğine veya kararın gerekçesiz olduğuna ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.

38. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen bu iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Derece Mahkemesi kararının bariz takdir hatası veya açık keyfîlik de içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiği İddiası Yönünden

39. Başvurucu, Mahkemece kendisi aleyhine verilen önleyici tedbir kararına yönelik itirazının, itiraz mercii tarafından gerekçesiz şekilde reddedildiğini belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

40. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

41. Anayasa’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” kenar başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

“Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.”

42. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.”

43. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşmenin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen gerekçeli karar hakkı ve silahların eşitliği ilkesi gibi ilke ve haklara Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).

44. Hakkaniyete uygun yargılamanın bir unsuru olan gerekçeli karar hakkı, Anayasa'nın 141. maddesinin birinci fıkrası uyarınca mahkemelerin uyması gereken bir yükümlülük olarak düzenlenmiştir. Bir muhakemede usule ilişkin koruma sağlayan adil yargılanma hakkının önemli unsurlarından biri olan gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 31).

45. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması, kanun yoluna başvurma olanağını etkili kullanabilmek ve mahkemelere güveni sağlamak açısından hem tarafların hem kamunun menfaatini ilgilendirmekte olup kararın gerekçesi hakkında bilgi sahibi olunmaması, kanun yoluna müracaat imkânını da işlevsiz hâle getirecektir. Bu nedenle mahkeme kararlarının dayanaklarının yeteri kadar açık bir biçimde gösterilmesi zorunludur (Tahir Gökatalay, B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 66).

46. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması adil yargılanma hakkının unsurlarından biri olmakla beraber bu hak, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Bununla birlikte başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddialarının cevapsız bırakılmış olması bir hak ihlaline neden olacaktır. Bunun yanı sıra kanun yolu mahkemelerince verilen karar gerekçelerinin ayrıntılı olmaması da her zaman bu hakkın ihlal edildiği şeklinde yorumlanmamalıdır. Kanun yolu mahkemelerince verilen bu tür kararların, ilk derece mahkemesi kararlarında yer verilen gerekçelerin kabul edilmiş olduğu şeklinde yorumlanması uygun olup bu durumda üst dereceli mahkeme tarafından önceki mahkeme kararının gerekçesinin benimsendiği kabul edilmelidir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 26).

47. Somut başvuru açısından başvurucu, kendisi aleyhine verilen önleyici tedbir kararına yönelik itirazında olayın asıl mağdurunun kendisi olduğunu, dosya içindeki belgelerden olayın anlattığı şekilde gerçekleştiğinin ortaya çıktığını ileri sürerek itiraz konusu kararın kaldırılması talebinde bulunmuş; itirazı inceleyen İstanbul Anadolu 17. Aile Mahkemesi; itiraz edilen kararın yasaya ve yasa ile korunan amaca uygun olduğunu, 6284 sayılı Kanun’un aile hâkimine en kısa zamanda her türlü tedbiri alma yetkisini verdiğini, aile hâkiminin mevcut duruma ve dosya kapsamına göre önleyici tedbir kararı verdiğini, 6284 sayılı Kanun’un 8. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince hiçbir delil veya belgeye de gerek bulunmadığını belirterek itirazın reddine karar vermiştir. Bu itibarla anılan kararda yeterli ölçüde değerlendirme yapılarak iddiaların karşılandığı, bu açıdan itiraz mercii kararının gerekçesiz olduğundan söz edilemeyeceği anlaşılmıştır.

48. Açıklanan nedenlerle gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına

15/12/2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Gamze Armağan [2.B.], B. No: 2013/8840, 15/12/2015, § …)
   
Başvuru Adı GAMZE ARMAĞAN
Başvuru No 2013/8840
Başvuru Tarihi 25/11/2013
Karar Tarihi 15/12/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında verilen tedbir kararının hatalı değerlendirmeye dayalı ve haksız olması, bu karara yönelik itirazın gerekçesiz biçimde reddedilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Kanun yolu şikâyeti (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Gerekçeli karar hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6284 Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 1
2
5
8
13
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi