logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Karaman Siyahtaş ve Yavuzhan Siyahtaş [1.B.], B. No: 2013/8870, 18/6/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

KARAMAN SİYAHTAŞ VE YAVUZHAN SİYAHTAŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/8870)

 

Karar Tarihi: 18/6/2014

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Zehra Ayla PERKTAŞ

 

 

Burhan ÜSTÜN

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Zühtü ARSLAN

Raportör

:

Yunus HEPER

Başvurucular

:

Karaman SİYAHTAŞ

 

 

Yavuzhan SİYAHTAŞ

Vekili

:

Av. Mehmet ERBİL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucular, aleyhlerine açılan ceza davasının makul sürede bitirilememesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde koruma altına alınan adil yargılama haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminata karar verilmesini talep etmişlerdir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 3/12/2013 tarihinde İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 8/1/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm tarafından 3/2/2014 tarihinde yapılan toplantıda kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiş, Adalet Bakanlığınca 26/2/2014 tarihli yazı ile görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucular, 25/9/2003 tarihinde sahtecilik suçlamasıyla göz altına alınmıştır.

8. Kartal Cumhuriyet Başsavcılığının 30/12/2003 tarihli iddianamesiyle başvurucular hakkında sahte plaka ve ruhsat düzenlemek, motor ve şasi numaralarında sahtecilik yapmak iddiasıyla cezalandırılmaları için kamu davası açılmıştır.

9. İlk iddianameden sonra Kartal Cumhuriyet Başsavcılığının 1/2/2005 tarihli iddianamesiyle başvurucular ile birlikte dokuz kişi hakkında otomobil hırsızlığı, plakada sahtecilik ve cürüm eşyasını kabul etmek suçlarını işledikleri iddiasıyla cezalandırılmaları için kamu davası açılmıştır.

10. Başvurucular hakkında açılan her iki ceza davası Kartal 2. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2005/168 sayılı dava dosyasında, 10/3/2005 tarihinde görülmeye başlanmıştır.

11. Başvurucu Yavuzhan Siyahtaş’ın savunması 28/9/2005 tarihli celsede, başvurucu Karaman Siyahtaş’ın savunması ise 21/2/2006 tarihli celsede alınmıştır. Bu tarihte hakkında hırsızlık iddiası bulunan bir sanık hariç tüm savunmalar tamamlanmıştır.

12. Hakkında başvurucular ile birlikte otomobil hırsızlığı yaptığı iddiası bulunan sanık M.K.’nin savunmasının alınması için önce bulunduğu yer ceza mahkemelerine talimat yazılmış, savunmasının alınamaması üzerine 28/9/2006 tarihinde yakalama emri düzenlenmiştir.

13. Sanık M.K.’nin savunması 3/5/2013 tarihinde alınmış ve dosya tekemmül etmiştir.

14. Bu tarihten sonra yapılan iki celse bazı sanık müdafilerinin mazeret dilekçeleri nedeniyle ertelenmiş ve 5/11/2013 tarihli son celsede tüm sanıkların beraatlarına karar verilmiştir.

15. Derece mahkemesinin kararı başvurucular müdafiinin yüzüne karşı verilmiş ve temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

B. İlgili Hukuk

16. 1/3/1926 tarih ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 350. ve 333. maddeleri.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 18/6/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 3/12/2013 tarih ve 2013/8870 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucular, aleyhlerine açılan ceza davasının uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminata karar verilmesini talep etmişlerdir.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

19. Açıkça dayanaktan yoksun olmayan ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de görülmeyen başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

20. Başvurucular, haklarındaki yargılamanın makul süre içinde sonuçlanmadığını iddia etmişlerdir.

21. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası hükümlerine göre, Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için, kamu gücü tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18)

22. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

23. Anayasa’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” kenar başlıklı 141. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

 “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.”

24. Sözleşme’nin “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.”

25. Sözleşme metni ile AİHM kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, esasen Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, gerek Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).

26. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de, Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 39).

27. Makul sürede yargılanma hakkının amacı, tarafların uzun süren yargılama faaliyeti nedeniyle maruz kalacakları maddi ve manevi baskı ile sıkıntılardan korunması ile adaletin gerektiği şekilde temini ve hukuka olan inancın muhafazası olup, hukuki uyuşmazlığın çözümünde gerekli özenin gösterilmesi gereği de yargılama faaliyetinde göz ardı edilemeyeceğinden, yargılama süresinin makul olup olmadığının her bir başvuru açısından münferiden değerlendirilmesi gerekir (B. No: 2012/673, 19/12/2013, § 27).

28. Yargılama süresinin makul olup olmadığı incelenirken davanın karmaşıklığı, başvurucunun yargılama süresince gösterdiği tavır ve davranışlar, kamu otoritelerinin ve özellikle de yargılama makamlarının tutumları, davanın başvurucu açısından taşıdığı önem ve söz konusu yargılama bir ceza yargılaması ise başvurucunun tutuklu olup olmadığı gibi hususların dikkate alınması gerekir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 41; aynı yönde AİHM kararı için bkz. Kudla/Polonya [BD], B. No: 30210/96, 26/10/2000, § 124).

29. Yargılamaya intikal eden maddi vakıalar ve ispat araçlarından oluşan dava malzemesinin veya uygulanacak hukuk kurallarının karmaşık olması, yargılama faaliyetinin süresi üzerinde etkili olabilir. Bu nedenle her bir başvuru açısından sürenin değerlendirilmesi, çoğu zaman hem niteliğe hem niceliğe ilişkin bir inceleme yapılmasını gerektirir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 42).

30. Yargılama faaliyetinin süresine ilişkin değerlendirmede, ilgili makamların tutumunun da göz önünde bulundurulması gerekir. Bu kapsamda sadece yargı makamları değil, Devletin kamu gücü kullanan tüm organlarına atfedilebilir bir gecikme olup olmadığı incelenmelidir. Yetkili makamlara atfedilecek gecikmeler, yargılamanın süratle sonuçlandırılması hususunda gerekli özenin gösterilmemesinden kaynaklanabileceği gibi, yapısal sorunlar ve organizasyon eksikliğinden de ileri gelebilir. Anayasa’nın 36. maddesi, hukuk sisteminin, mahkemelerin davaları makul bir süre içinde karara bağlama yükümlülüğü de dâhil olmak üzere adil yargılama koşullarını yerine getirebilecek biçimde düzenlenmesini gerektirir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 44).

31. Yargılama faaliyetinin makul sürede gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması için, öncelikle uyuşmazlığın türüne göre değişebilen, başlangıç ve bitiş tarihlerinin saptanması gereklidir (B. No: 2012/1198, 7/11/2013, § 43). Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım tedbirlerin uygulanması anıdır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Eckle/Almanya, B. No: 8130/78, 15/7/1982, §§ 73–75). Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 32).

32. Somut olayda başvurucular 25/9/2003 tarihinde sahtecilik suçlamasıyla göz altına alınmış ve aynı tarihte serbest bırakılmışlardır. Başvurucular hakkında 30/12/2003 tarihinde sahte plaka ve ruhsat düzenlemek, motor ve şasi numaralarında sahtecilik yapmak suçlamasıyla ceza davası açılmıştır. İlk iddianameden sonra 1/2/2005 tarihinde başvurucular ile birlikte dokuz kişi hakkında otomobil hırsızlığı, plakada sahtecilik ve cürüm eşyasını kabul etmek suçlarını işledikleri iddiasıyla cezalandırılmaları için kamu davası açılmıştır. Başvurucular hakkında açılan her iki ceza davası Kartal 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/168 Esas sayılı dava dosyasında birleştirilmiştir. Başvurucu Yavuzhan Siyahtaş’ın savunması 28/9/2005 tarihli celsede, başvurucu Karaman Siyahtaş’ın savunması ise 21/2/2006 tarihli celsede alınmıştır. Bu tarihte hakkında hırsızlık iddiası bulunan bir sanık hariç tüm savunmalar tamamlanmıştır. Hakkında başvurucular ile birlikte otomobil hırsızlığı yaptığı iddiası bulunan sanık M.K.’nin savunmasının alınması için önce bulunduğu yer ceza mahkemesine talimat yazılmış, savunmasının alınamaması üzerine 28/9/2006 tarihinde yakalama emri düzenlenmiştir. Sanık M.K.’nin savunması 3/5/2013 tarihinde alınmış ve dosya tekemmül etmiştir. Bu tarihten sonra yapılan iki celse bazı sanık müdafilerinin mazeret dilekçeleri nedeniyle ertelenmiş ve 5/11/2013 tarihli son celsede tüm sanıkların beraatlarına karar verilmiş ve karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

33. Başvurucuların gözaltına alındığı 25/9/2003 tarihinden her iki davanın birleştirilerek görülmeye başlandığı 10/3/2005 tarihi arasında yaklaşık 1 yıl 6 ay; birleştirilmiş davanın başladığı tarihten başvurucuların savunmalarının tamamlandığı 21/2/2006 tarihine kadar yaklaşık 9 ay geçmiştir. Bu tarihten sonra savunması alınmayan bir sanığın savunmasının alınması için beklenilmiş ve bu kişinin savunması ancak hakkında verilen yakalama emrinin 3/5/2013 tarihinde infaz edilmesiyle alınabilmiştir. Yalnızca bir sanığın savunmasının alınması için yaklaşık 7 yıl 3 ay beklenilmiştir. Dosyanın tekemmül etmesinden yaklaşık 6 ay sonra esas hakkında karar verilebilmiştir.

34. Dosyanın sürüncemede bırakılmasında ve yargılamanın makul sürede tamamlanamamasında başvuruculara atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yargılamanın yürütülmesinde izlenen yöntem dikkate alındığında, başvurucuların 25/9/2003 tarihinde gözaltına alınmalarıyla başlayıp 5/11/2013 tarihinde ilk derece mahkemesinin kararı ile sonuçlanan davadaki on yılı aşkın yargılama süresi makul olarak değerlendirilemez.

35. Açıklanan nedenlerle, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanunun 50. Maddesi Yönünden

36. Başvurucuların her biri için, 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi talep edilmiştir.

37. 6216 sayılı Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

38. Başvurucuların tarafı olduğu yargılamaya ilişkin on yılı aşkın yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında her bir başvurucuya takdiren 11.650,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

39. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 başvuru harcı ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucuların,

1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucuların her birine 11.650,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,

C. Başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

D. Başvurucular tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

18/6/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Karaman Siyahtaş ve Yavuzhan Siyahtaş [1.B.], B. No: 2013/8870, 18/6/2014, § …)
   
Başvuru Adı KARAMAN SİYAHTAŞ VE YAVUZHAN SİYAHTAŞ
Başvuru No 2013/8870
Başvuru Tarihi 3/12/2013
Karar Tarihi 18/6/2014

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucular, aleyhlerine açılan ceza davasının makul sürede bitirilememesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde koruma altına alınan adil yargılama haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminata karar verilmesini talep etmişlerdir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 765 Türk Ceza Kanunu 350
333
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi