TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MUSTAFA METİN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/9017)
Karar Tarihi: 17/3/2016
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
M. Emin KUZ
Raportör Yrd.
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
Başvurucu
Mustafa METİN
Vekili
Av. Hacı KARACA
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, 18/11/2004 tarihinde izinsiz proje kullanımı iddiasıyla açılan tazminat davasının makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlaline ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 11/12/2013 tarihinde Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 31/3/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 27/4/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 26/5/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, 18/11/2004 tarihinde Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, inşaat mühendisi olduğunu ve 1995 yılında davalı Kooperatife statik betonarme projesi çizdiğini, daha sonra davalı Kooperatifin bünyesinde istihdam ettiği bir başka inşaat mühendisine projeyi kopyalattığını ve projenin 64 blokta daha kullandığını dolayısıyla izni olmadan ve kendisine hiçbir ödeme bulunmadan projenin kullanılması nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalmak koşuluyla 1995 yılından itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte 2.500,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak kendisine verilmesine hükmedilmesini talep etmiştir.
8. Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesi, 23/3/2005 tarihli ve E.2004/2500, K.2005/605 sayılı kararı ile daha önce Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, tarafları ve konusu aynı bir başka dava daha olduğunun tespit edildiğini, söz konusu davaya ilişkin kararın da 19/7/2004 tarihinde kesinleştiğini belirterek, başvurucu tarafından açılan tazminat davasının kesin hüküm sebebi ile reddine hükmetmiştir.
9. Temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 6/12/2005 tarihli ve E.2005/12648, K.2005/13307 sayılı ilamı ile Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek kesinleşen davanın konusunun farklı olduğunu ve eldeki dava için kesin hüküm teşkil edemeyeceğini belirtmiş, İlk Derece Mahkemesi kararını bozmuştur.
10. Bozma ilamı üzerine dava dosyası Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin E.2006/511 sıra sayısına kaydedilmiş, dava tekrar görülmeye başlanmıştır.
11. Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde devam edilen yargılama süreci boyunca keşif yapılmış, bilirkişi raporu alınmış, rapora yapılan itiraz üzerine tekrar yapılan keşif doğrultusunda 28/6/2011 tarihli yeni bir bilirkişi raporu hazırlanarak dava dosyasına sunulmuştur.
12. Başvurucu 28/6/2011 tarihli bilirkişi raporunun Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesine sunulmasının ardından 29/7/2011 tarihli dilekçesi ile davanın daha fazla uzamaması için bilirkişi raporuna itiraz etmeyeceğini belirterek ve bilirkişi raporu doğrultusunda davayı ıslah ederek, proje tarihi olan 17/7/1995 tarihinden itibaren işletilecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalı aleyhine toplam 16.225,00 TL tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
13. Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesi, 1/8/2011 tarihli ve E.2006/511, K.2011/1133 sayılı kararı ile tüm dosya kapsamını, bilirkişi raporlarını ve ıslah edilen tazminat miktarını dikkate alarak görevsizliğine hükmetmiş, bu karar temyiz edilmeyerek 1/10/2011 tarihinde kesinleşmiştir.
14. Görevsizlik kararı üzerine yargılamaya Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2011/672 sıra sayılı dosyasında devam edilmiştir.
15. Yapılan yargılama sonunda Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi, 16/4/2012 tarihli ve E.2011/672, K.2012/215 sayılı kararı ile başvurucunun ıslah talebinin zamanaşımı süresi geçtiğinden dolayı reddine, davanın kısmen kabulüne ve başvurucu lehine 2.500,00 TL tazminata hükmetmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
“…Davacı vekili 29.07.2011 havale tarihli dilekçesi ile tazminat talebini 13.725,00 TL artırmak sureti ile toplam 16.225,00 TL 'ye yükseltmiş, ıslah harcını yatırmıştır.
Şu halde, bilirkişi kurulunun 28.06.2011 tarihli raporunda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, inşaat mühendisi olan davacının davalı kooperatife bir adet statik betonarme projesi çizdiği, taraflar arasında 1995 yılında düzenlenen sözleşmede bu sözleşmenin kaç blok için yapıldığının açıkça ifade edilmediği, ancak sözleşmede yer alan miktar, piyasa fiyatları ve TMMOB'nin yazısı dikkate alındığında 275,00 TL bedelle kurulan sözleşmenin yalnızca bir blok için yapıldığı sonucuna varıldığı, oysa davacı tarafından hazırlanan statik projenin, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak davalı tarafça ilave 59 blokta uygulanan statik proje ile aynı olduğu ve bilirkişilerce davacıya ödenmesi gerekip ödenmeyen miktarın 16.225,00 TL olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize görevsizlikle gelen dava 18.11.2004 tarihinde açılmış, dava dilekçesi davalı kooperatife 07.12.2004 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekilince süresinde verilen cevap dilekçesi ile kesin hüküm savunmasında bulunulmuş, ancak ilk itiraz ve zamanaşımı def'i ileri sürülmemiştir. Davacı vekilince talep edilen miktar 29.07.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile 16.225,00 TL 'ye çıkartılmış, ancak ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmemiştir. Davalı vekilince ikinci kez verilen 14.03.2012 tarihli cevap dilekçesinde iş bölümü ilk itirazında bulunulmuş ise de, yeni HMK tamamlanmış işlemlere uygulanamayacağından süresi içerisinde yapılmayan iş bölümü itirazının reddine, yine davalı vekilince aynı dilekçede ileri sürülen ve dava dilekçesi ile istenilen 2500,00 TL 'sına yönelik zamanaşımı def' inin davacı vekilince süresinde yapılmadığından dolayı kabul edilmediğinden 2500,00 TL'sına yönelik zamanaşımı def'inin de reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafın ıslah talebi yönünden ise, ıslah talebinin davalı tarafa tebliğ edilmediğinden dolayı buna ilişkin cevap süresinin henüz başlamadığı, davalı vekilince 14.03.2012 tarihli dilekçe ile zamanaşımı savunmasında bulunulduğu ve ıslah talebine ilişkin olarak söz konusu savunmanın süresinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği anlaşıldığından davacı tarafın ıslah talebinin 5 yıllık süre geçtiğinden dolayı reddine karar vermek gerekmiştir.
Hal böyle olunca, bilirkişi kurulu raporu dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne ve 2500,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin ise reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur. …”
16. Temyiz incelemesi sonucu İlk Derece Mahkemesi kararı Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin, 19/9/2013 tarihli ve E.2012/5510, K.2013/5011 sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
17. Yargıtay onama ilamı başvurucuya 12/11/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
18. Başvurucu 11/12/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
19. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Usul ekonomisi ilkesi" kenar başlıklı 30. maddesi şöyledir:
"Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür."
20. 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 126. maddesi şöyledir:
“Aşağıdaki alacak veya davalar hakkında beş senelik müruru zaman cari olur.
…
4- Ticari olsun olmasın bir şirket akdine dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış bulunan bütün davalar ile bir şirketin müdürleri, temsilcileri, murakıplariyle şirket veya ortaklar arasındaki davalar, vekâlet akdinden, komüsyon aktinden, acentalık mukavelesinden, ticari tellallık ücreti davası hariç, tellallık akdinden doğan bütün davalar, mütaahhidin kasıt veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş ve bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere istisna akdinden doğan bütün davalar.”
21. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesi şöyledir:
“Aşağıdaki alacaklar için beş yıllık zamanaşımı uygulanır:
6. Yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 17/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 11/12/2013 tarihli ve 2013/9017 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu, 18/11/2004 tarihinde Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı ve daha sonra görülmesine Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilerek kesinleşen yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle alacağının zamanaşımına uğradığını belirterek, adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
24. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde, başvurucunun başvuruya konu tazminat davasının uzun sürmesi nedeniyle alacağının zamanaşımına uğradığını ifade ederek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurucuların ihlal iddialarına ilişkin nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi bizzat yapar. Anılan şikâyet, yargılamanın uzun sürmesine yönelik olduğundan, adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
25. Başvurucunun şikâyeti açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi bu şikâyet için diğer kabul edilemezlik nedenlerinden herhangi biri de bulunmamaktadır. Bu nedenle, başvurunun bu bölümüne ilişkin olarak kabul edilebilirlik kararı verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
26. Başvurucu, 18/11/2004 tarihinde Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı ve görevsizlik kararı üzerine Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmeye devam edilen tazminat davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
27. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesince makul sürede yargılanma hakkının adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olduğu kabul edilerek, bir davadaki yargılama süresinin makul olup olmadığının tespitinde davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususların dikkate alınacağı belirtilmiş (Güher Ergun ve diğerleri, B.No:2012/13, 2/7/2013, §§ 34–59) ve bu kapsamda yapılan incelemeler sonucu makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik kararlar verilmiştir (bkz. Gülseren Gürdal ve diğerleri, B.No:2013/1115, 5/12/2013; Semira Babayiğit ve diğerleri, B.No:2013/3283, 19/12/2013; Haydar İzgi, B.No:2012/673, 19/12/2013).
28. Başvuru konusu olayda, Sulh Hukuk Mahkemesinde açılarak görevsizlik kararı üzerine görülmeye Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilen tazminat davasının söz konusudur. 1086 sayılı mülga Kanun ile 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen ve medeni hak ve yükümlülükleri konu alan somut yargılama faaliyetinin makul süre değerlendirmesi için başlangıcı, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı tarih olup (Güher Ergun ve diğerleri, § 50) bu tarih somut başvuru açısından, 18/11/2004’tür.
29. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihi olup (Güher Ergun ve diğerleri, § 52), somut başvuru açısından söz konusu tarih İlk Derece Mahkemesi kararının Yargıtay 15. Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiği 19/9/2013’tür.
30. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun başvurucunun davalı taraf Kooperatif için hazırladığı projenin, başvurunun izni olmadan başka işlerde kullanılması nedeniyle başvurucunun tazminat istemine ilişkin olduğu davanın 18/11/2004 tarihinde Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde açıldığı ve 23/3/2005 tarihli karar ile kesin hüküm sebebine dayanılarak reddedildiği, temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 6/12/2005 tarihli ilamı ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulduğu ve yargılamaya Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde devam edildiği ancak 1/10/2011 tarihinde kesinleşen görevsizlik kararı üzerine dosyanın Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği ve yargılamanın anılan Mahkemede devam ettiği, Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesince 16/4/2012 tarihinde verilen hükmün, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 19/9/2013 tarihli ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
31. Başvuruya konu tazminat davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, yargılamanın niteliği, maddi olayların karmaşıklığı gibi kriterler dikkate alındığında başvuruya konu yargılamanın karmaşık nitelikte olduğu anlaşılmışsa da somut başvuru açısından, daha önce verilen kararlar dışında farklı karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı, söz konusu yaklaşık dokuz yıl devam eden yargılama sürecinde, makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
32. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
33. Öte yandan başvurucunun, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle alacağının zamanaşımına uğradığına yönelik şikâyetinin değerlendirilmesi yönünde yapılan inceleme neticesinde, başvurucunun somut yargılamaya konu ettiği alacak hakkının davanın açıldığı tarihi itibarıyla zamanaşımına uğramış olduğu ancak davalı tarafın zamanaşımı def’inde bulunmaması üzerine yargılamanın devam ettiği, yargılamanın ilerleyen safhalarında bilirkişi raporunun sunulmasının ardından başvurucunun ıslah talebinde bulunduğu, bu defa ıslah talebine karşı davalı tarafın zamanaşımı def’inde bulunması üzerine Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesince, beş yıllık süre geçtiğinden dolayı ıslah talebinin reddine hükmedildiği anlaşılmıştır (bkz. § 16). Dolayısıyla bu durumda başvurucunun iddia ettiğinin aksine, alacağının zamanaşımına uğramasının, yargılamanın uzun sürmesi ile ilgisi tespit edilememiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
34. Başvurucu, adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi nedeniyle 1.120.389,03 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
35. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, Anayasa Mahkemesince bir ihlalin tespit edilmesi halinde yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hallerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebileceği belirtilmiştir.
36. Bu doğrultuda başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık dokuz yıl devam eden yargılama süreci nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 8.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
37. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucunun maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
38. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin başvurucu ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 8.000,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.800,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
17/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.