logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Meral Sürücüler [1.B.], B. No: 2013/9018, 10/3/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MERAL SÜRÜCÜLER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/9018)

 

Karar Tarihi: 10/3/2015

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör Yrd.

:

Gökçe GÜLTEKİN

Başvurucu

:

Meral SÜRÜCÜLER

Vekili

:

Av. Abidin GÜLEÇ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, 24/10/2005 tarihinde Sarıyer (Kapatılan) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında yaklaşık sekiz yıl sonra görevsizlik kararı verilmesi üzerine İstanbul 7. İdare Mahkemesinde tam yargı davası açtığını, yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 6/12/2013 tarihinde İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 24/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 21/11/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 25/12/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, kolunun kırılması nedeniyle İstinye Devlet Hastanesinde geçirdiği operasyonda gerekli dikkat ve özenin gösterilmediği, bu nedenle kolunda işlev kaybı meydana geldiği, operasyonu gerçekleştiren doktorlar tarafından kendisinden haksız olarak para talep edildiği iddiasıyla 24/10/2005 tarihinde Sarıyer (Kapatılan) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde Sağlık Bakanlığı ile D.D. ve M.A. aleyhine açtığı davada uğradığı maddi ve manevi zararın tazminini talep etmiştir.

8. Mahkemenin 16/11/2006 tarih ve E.2005/349, K.2006/384 sayılı kararıyla, davalı doktorlar D.A. ve M.A. hakkında Kaymakamlıkça veya Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmalar sonunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davalıların görevlerini ihmal ettikleri veya kusurlu oldukları yönünde bir ceza kararının olmadığı ve haksız para talep ettiklerine ilişkin bir delilin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

9. Temyiz incelemesi sonucunda ise Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24/1/2008 tarih ve E.2007/3160, K.2008/475 sayılı ilâmıyla, Sağlık Bakanlığına yönelik iddiaların hizmet kusuruna ilişkin olduğu, idarenin hizmet kusurundan doğan davalarda idari yargı yerinin görevli olduğu, başvurucunun kolunun işlevini yitirdiği iddiasıyla ilgili olarak doktorların kişisel kusurunun bulunup bulunmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumundan alınan rapor sonucunda karar verilmesi gerektiği belirtilerek İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur.

10. Sarıyer (Kapatılan) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin kapatılması üzerine davaya İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2008/150 sayılı dosyasında devam edilmiştir.

11. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/9/2013 tarih ve E.2008/150, K.2013/371 sayılı kararıyla Sağlık Bakanlığı yönünden davanın görevsiz yargı yerinde açıldığı, davalı D.D. ve M.A. bakımından ise kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarında doğrudan kamu görevlilerine dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

12. Karar temyiz edilmemiş ve 9/11/2013 tarihinde kesinleşmiştir.

13. Başvurucu, İstinye Devlet Hastanesinde gördüğü tedavi sırasında işlenen hizmet kusurundan dolayı vücudunda % 45 fonksiyon kaybı oluştuğu iddiasıyla 19/11/2013 tarihinde İstanbul 7. İdare Mahkemesinde Sağlık Bakanlığı aleyhine tam yargı davası açmıştır.

14. Mahkemenin 26/9/2013 tarih ve E.2013/2349, K.2014/777 sayılı kararıyla Adli Tıp Kurumu raporu ve dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, başvurucunun kolunda meydana gelen fonksiyon kaybının İstinye Devlet Hastanesinde gerçekleştirilen operasyondan kaynaklandığı, operasyonu gerçekleştiren doktorun özensiz davranışı nedeniyle idarenin kusurlu bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

15. Kararın temyizi ve yürütmesinin durdurulması istemi üzerine dosya Danıştaya gönderilmiş olup, temyiz incelemesi halen devam etmektedir.

16. Başvurucu, 6/12/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

17. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Usul ekonomisi ilkesi" kenar başlıklı 30. maddesi şöyledir:

 "Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür."

18. 6/1/1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kapsam ve nitelik" başlıklı 1. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “(2) Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinde yazılı yargılama usulü uygulanır ve inceleme evrak üzerinde yapılır.”

19. 2577 sayılı Kanun'un "Dosyaların incelenmesi" kenar başlıklı 20. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

 “(5) (Değişik: 5/4/1990 – 3622/8 md.) Danıştay, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde dosyalar, bu Kanun ve diğer kanunlarda belirtilen öncelik veya ivedilik durumları ile Danıştay için Başkanlar Kurulunca; (1) diğer mahkemeler için Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca konu itibariyle tespit edilip Resmi Gazete'de ilan edilecek öncelikli işler göz önünde bulundurulmak suretiyle geliş tarihlerine göre incelenir ve tekemmül ettikleri sıra dahilinde bir karara bağlanır. Bunların dışında kalan dosyalar ise tekemmül ettikleri sıraya göre ve tekemmül tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 6/12/2013 tarih ve 2013/9018 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

21. Başvurucu, 24/10/2005 tarihinde Sarıyer (Kapatılan) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında yaklaşık sekiz yıl sonra yargı yolu bakımından Mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi üzerine İstanbul 7. İdare Mahkemesinde tam yargı davası açtığını, yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

22. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

23. Başvurucu, 24/10/2005 tarihinde Sarıyer (Kapatılan) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında yaklaşık sekiz yıl sonra yargı yolu bakımından Mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi üzerine İstanbul 7. İdare Mahkemesinde tam yargı davası açtığını, yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede tamamlanmadığını belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

24. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

25. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

26. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekir. Hukuk sisteminde yer alan mevzuat hükümleri gereğince “kamu hukuku” alanına dâhil olan, ancak sonucu itibarıyla özel nitelikteki haklar ve yükümlülükler üzerinde belirleyici olan uyuşmazlıkları konu alan davalar da Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesinin koruması kapsamına girmektedir. Bu anlamda, belirtilen düzenlemelerde yer verilen güvenceler, başvurucunun haklarına zarar verdiği iddia edilen idari bir eylemden doğan zararların tazmini talebiyle açılan davalara da uygulanacaktır. Başvuruya konu davanın, hizmet kusuru nedeniyle vücut bütünlüğünde meydana geldiği iddia edilen zararın giderilmesi istemini konu alan bir uyuşmazlık olduğu görülmekle, somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/1198, 7/11/2013, § 44).

27. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarihtir. Başvurucunun adli yargı yerinde verilen görevsizlik kararı üzerine süresi içerisinde idari yargıda dava açtığı görülmekte olup yargılamaların birbirinin devamı niteliğinde olduğu anlaşıldığından somut başvuru açısından sürenin başlangıcı Sarıyer (Kapatılan) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davanın açıldığı tarih olan 24/10/2005 tarihidir.

28. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı bireysel başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).

29. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, Sarıyer (Kapatılan) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde Sağlık Bakanlığı ve doktorlar D.D. ile M.A. aleyhine açılan tazminat davasında, Mahkemenin 16/11/2006 tarihli kararıyla davanın reddine karar verildiği, temyiz üzerine Yargıtayın 24/1/2006 tarihli ilâmıyla kararın bozulduğu, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada 24/7/2008 tarihinde dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verildiği, Sarıyer 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin kapatılması üzerine 13/12/2012 tarihli duruşmadan itibaren yargılamaya İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edildiği, Mahkemece 21/2/2013 tarihli duruşmaya kadar Adli Tıp Kurumundan talep edilen raporun gelmesinin beklendiği, söz konusu raporun gelmesi üzerine aynı tarihli duruşmada Adli Tıp Kurumu raporuna karşı tarafların beyanlarının alındığı ve bilirkişi raporu alınmasına karar verildiği, Mahkemenin 26/9/2013 tarihli kararıyla Sağlık Bakanlığı aleyhine görevsiz yargı yerinde dava açıldığı gerekçesiyle, diğer davalılar hakkında ise husumet yönünden davanın reddine karar verildiği tespit edilmiştir. Söz konusu kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine başvurucunun 19/11/2013 tarihinde Sağlık Bakanlığı aleyhine İstanbul 7. İdare Mahkemesinde tam yargı davası açtığı, Mahkemenin 26/9/2013 tarihli kararıyla davanın kabulüne karar verildiği, kararın temyiz edildiği, temyiz incelemesinin halen devam ettiği anlaşılmıştır.

30. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya konu yargılama sürecinin idari yargı makamları nezdinde sürdüğü görülmekle, 2577 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve idari yargı alanına dâhil uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 2577 sayılı Kanun’un muhtelif maddelerinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§§ 17-19).

31. Hukuk sistemimizde idari yargı alanında yer alan uyuşmazlıklara ilişkin dava sürelerinin makul yargılama süresini aştığı yönündeki tespitlere, AİHM kararlarında yer verilmiş olup, özellikle idari yargı alanındaki yapısal sorunlar ve Danıştay nezdinde temyiz ve karar düzeltme incelemelerinde geçirilen uzun yargılama sürelerinin ihlal kararlarına temel oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda idari yargı makamları nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 2577 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümleri de göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 54-60).

32. Başvuruya konu davaya bir bütün olarak bakıldığında, 2577 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu dokuz yılı aşkın yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

33. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

34. Başvurucu, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

35. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

36. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin dokuz yılı aşkın yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya net 8.650,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

37. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

38. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

39. Başvuruya konu yargılamanın dokuz yılı aşkın bir süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun,

1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucuya net 8.650,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

C. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

E. Kararın bir örneğinin ilgili Derece Mahkemesine gönderilmesine,

10/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Meral Sürücüler [1.B.], B. No: 2013/9018, 10/3/2015, § …)
   
Başvuru Adı MERAL SÜRÜCÜLER
Başvuru No 2013/9018
Başvuru Tarihi 6/12/2013
Karar Tarihi 10/3/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, 24/10/2005 tarihinde Sarıyer (Kapatılan) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında yaklaşık sekiz yıl sonra görevsizlik kararı verilmesi üzerine İstanbul 7. İdare Mahkemesinde tam yargı davası açtığını, yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (idare) İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 30
2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu 1
20
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi